Kıymetli okuyucularım. Ekonomi başlı başına bir ilimdir. Ayrıca sosyal devlet olmanın ilk şartıdır. Türkiye'de ekonomiyi çökerten ve zayıflatan hiç şüphesiz bürokrasi ve siyasi kadrolardır. Vicdanı pak, alnı ak ilim adamları ekonomiden bahsederken, "Sosyal devlet olmak için sosyal devlet adamlarına, sosyal idarecilere vicdanının sesini duyan siyasetçilere ihtiyaç vardır" demektedirler. Hamasi nutuklar, heyecanlı vaatler, ifrit siyasi kutuplaşmalar meseleyi çözmüyor ve ekonomiyi düzeltmiyor. Mensubu olduğumuz İslam dini olandan olmayana gelir transferi olarak tarif ettiği sosyal devlet anlayışını ve ekonomik yapılanmayı yıllardan beri birileri altüst etmiştir. Üzülerek itiraf edelim ki olmayandan olana gelir transferi şeklinde sokulmuştur. Yapılan zamlar adil değildir. Tasarruf tepeden tırnağa tırnaktan tepeye herkesin uyması gereken bir tedbirdir.
Kıymetli okuyucularım. Türk lirasının döviz denilen dolar ve euro karşısında ki değer kaygısı bilinmekte ve her gün artmaktadır. "Planlıyoruz. Düşünüyoruz. Ayarlıyoruz. Bekliyoruz" gibi ifadeler insanlarımızı tatmin etmiyor. Elektriğe, doğal gaza, kiralara yapılan zamlar bütün ürünlere ve gıdalara yansımaktadır. Bununla birlikte mazota, benzine yapılan zamlar üretim maliyetlerine tavan yaptırmıştır. Piyasadaki, sokaktaki, pazardaki enflasyonla açıklanan enflasyon arasında çok fark vardır. Açıklanan rakamlar inandırıcılığını yitirmiştir. Elbette konu devletimiz olunca zorluklara katlanmamız önemlidir ve gereklidir. Ancak insanımızı üzen ve tedirgin eden mesele şudur, elinde yetki olanlar, idarede söz sahibi olanlar, yaptırım gücüne sahip olanlar milletimizin ödediği vergilerle lüks hayat yaşarsa, Ali Baba'nın ambarından harcar gibi harcarlarsa manzara hoş olmaz. Samimi ve dürüst vicdanlar rahatsız olur. Siyasi organizasyonlar, siyasi reklamlar, kiralanan arabalar, karşılamalar, yapılan ikramlar, dağıtılan hediyeler ve daha nelerde neler... Peki bunların telafisi nasıl olacak?
Kıymetli okuyucularım. Eğer Türkiye'de resmi ve gayri resmi işletmeler satılıyorsa, yahut özelleştiriliyorsa sebebi kesinlikle bürokratik israflardır. Son zamanlarda gündeme gelen çok yerden maaş alan üst düzey bürokratların susmalarının sebebi nedir? Milletimize, milli gelirimizin arttığını söyleyenlere, elbette milletimizin de söyleyecekleri vardır. "Beyler sizin milli gelirleriniz gerçekten arttı ve çoğaldı buna karşılık bizim milli olan bir kuruşmuz bile kalmadı." Şanlı Peygamberimizin tarif ettiği iki sarhoşluk vardır: Birincisi cehalet sarhoşluğudur. İkincisi ise dünyaya aşırı düşkünlük sarhoşluğudur. Bak Hadislerle Müslümanlık Cilt 3. Sayfa 1247." Bu iki sarhoşluk ortaya çıkmadıkça siz hak din olan İslam üzerine devam edersiniz" uyarısı öyle zannediyorum ki çağımız ve günümüz müslümanlarının yani bizlerin durumunu açıklamaktadır. Onun için sözde Müslüman sözde dindar ve sözde muhafazakar bilinen ve geçinenlere bu mesaj yeter diye düşünüyorum. Bazı zümrelere, cemaatlere, tarikatçı, geçinenlere ve siyasetçilere bakarsak karşımızda müthiş bir sarhoşluk grubu görürüz. Bu itibarla zamlar yapılırken neye ve kime göre yapıldığı dikkate alınmalıdır.