Siyasetçilerimiz, politikayla meşgul olan insanlarımız, yıllardan beri bu stratejiyi kullanmaktadırlar. Lale Devri ile başlayan, Cumhuriyet tarihinde tavan yapan, ana tablolar ve mühim meseleler çözülmemiştir.

Halkımız genelde yönetenlerden memnun olmamıştır. Milletimizin problemleri çözülmemiştir. Türk Milleti, büyük çoğunlukla tek başına iktidara getirdiği büyük partilere, yeni oluşumlara ve yeni hareketlere ya da alternatif siyasi hareketlere “Bir umut” diyerek sarılmış, ne yazık ki bir müddet sonra hayal kırıklığına uğramıştır. Onun içinde halkımızın içinde kararsız, umut ve de çaresizlerin sayıları devamlı artmaktadır. Tepkisiz ve giderek uyuşan bir topluma doğru, maalesef ilgi artmıştır. Basın, yayın ve televizyon kuruluşları halkımızı yönlendirmede büyük bir güze sahip olmaktadır. Bunun yanı sıra, Türkiye üzerinde menfi ameller besleyenlerin dış merkezlerde, milletimizi büyük ölçüde etkilemektedir. Belirsizlik, umutsuzluk Türk Milleti’nin bir bölümünü, şekle önem vermeye, yapılan çirkin propagandalara açık hale getirmiştir. Türk toplumu için gerekli olan milli ve manevi değerler güç ve kuvvetini yitirmeye başlamıştır. Fakirlik, yolsuzluk, işsizlik gelir dağılımındaki adaletsizlik, yolsuzluk, beceriksizlik gün geçtikçe artmaktadır. Bölücülük, toplumsal nifaklar, ayrıştırmalar çoğalmaktadır. İşte bütün bu benzeri sorunların çözümü için, önce çözüme açık bir sistem ve kadro ihtiyacını gidermek gereğini halletmek lazımdır. Çatırdayan bir sistem, destek payedanlarıyla uzun süre ayakta kalamaz. Suni gündemler milletimizi memnun etmiyor. Artık sağcıydı, solcuydu, ilerici idi, gerici idi ayakları iktidara siyasetçilere asla pirim kazandırmayacaktır. Aldatanlar ve aldananlar bilinmektedir. Onun için “Hilafet” diyerek ”Cumhuriyet” diyerek oy devşirme dönemleri bitmiştir. Kanla alınan vatan toprakları, siyaset uğruna hamaset yaparak atılmamalıdır. Gün geldiğinde Türk Milleti gereğini yapacaktır. Milletimiz harunlarla, kanunları ayırt edecektir. Ben öyle inanıyorum.