Sevgili okuyucularım... Rengarenk bir hayat yaşayan Rıza Tevfik Bölükbaşı cennet mekan Abdülhamit Han'dan özür diliyor, pişmanlığını şöyle dile getiriyordu: "Nerdesin şefkatli Sultan Abdülhamit Han, Feryadın varır mı bargahını, ölüm uykusundan bir lahza uyan, şu nankör... bak günahına. Tarihler ismini andığı zaman, sana hak verecek hey koca sultan, Bizdi utanmadan iftira atan, Asrın en siyasi padişahına. Divane sen değil meğer bizmişiz, Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz, Sade deli değil edepsizmişiz, Tükürdük atarlar kıble gahına. Sonra cinsi bozuk ahlakı fena, Bir sürü türedi girdi meydana, Nereden çıktı bunca veledi zina, Yuh olsun bunların ervahına. Takdire yeltenen facü tahtına, Denedi sillenin nerm-i sathına, Rahm eyle sultanım dilsuuz ahına. Padişah hem zalim hem deli dedik, İhtilale kıyam etmeli dedik, Şeytan ne dediyse biz evet dedik, Çalıştık fitnenin intibahına. Bunlar halkı didik didik ettiler, Katliama kadar sürüp gittiler, Saçak öpmeyenler secde ettiler... Pis külahına. Bugün varsa yoksa şöhretine herkes füzali del lal, Alem-i manada bak da ibret al, Uğursuz talihin şu kemrahına, Çok kimseye vatan şimdi mezardır, Herkesin beladan nasibi vardır, Selamete eren pek bahtiyardır, Bu şeb-i yeldanın şen sabahına. Haddi yok açlıkla derde girenin, sehpeyı kazaya boyun verenin, Lanet ile anılan cebbabirenin, bu rahmet okuttuen küstahına. Milliyet davası fıska büründü, Reda-yi diyanet yerde süründü, Türkün ruhu zorla asi göründü, Hem Peygamberine hem Allah'ına. O itler nedense bunu salmadı, Belalıydı başım kimse almadı, seyirden başkaca işim kalmadı, Gurbet ellerin şeytanına. Velakin Sultanım Gavs-ı Ekbersin, Ahretten bile himmet edersin, çok çekti bu millet murada ersin, şefaat kıl şahım sen bu halkına."
Not:  Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek bu şiiri yayınladı diye mahkemeye verildiği zaman avukatı Abdurrahman Şeref Koç'la hasta yatağına gittiğinde Rıza Tevfik Bölükbaşı "31 Mart'ı tertipleyenler arasında ittihatçılar ve ben vardım" demişti. Jön Türk hareketini tahrik edenlerden biri de değerli dini eserleri sonradan yazan emekli Jandarma Albayı Merhum Ömer Fevzi Mardin'dir. Süleyman Nazif başta olmak üzere birçok edip ve şair Sultan Abdülhamit Han'ın ruhaniyetinden af diliyordu. Şöyle diyorlardı: "Kaç zamandır gelmemişken ya da biz, İşte geldik senden istimdada biz, Padişahım hasret kaldık eski istibdada biz." (Bakınız: Aydın Talay- Eserleri ve hizmetleriyle 2. Abdülhamit- sayfa:80-85)
Okullarda bizlere Kızıl Sultan diye iftiracı tarihçiler tarafından tanıtılan Abdülhamit Han adına hakkımızı helal etmiyoruz.