Kıymetli okuyucularım bir toplumda kentleşme) (şehirleşme) hızı ve tutkusu arttıkça değişmeni de hızı artar ve sosyal kontrol zorlaşır. Bunun en açık örneği modalardır diyor ya merhum Osman Yüksel Serdengeçti, "Odalar, localar, modalar işte bir millet böyle bocalar" Tıpkı bunun gibi. Toplumlarda yenileşme ve değişme zaruridir, kaçınılmazdır. Bu yapılırken dikkat edilmesi gereken en acil konum milletin birlik ve beraberliğini, bölünmez bütünlüğünü tehlikeye atmamaktır. Bu sebepten dolayı bir millet hükümetlerin yıkılması karşısında pek telaş göstermez, ancak devletinin yıkılması (Allah korusun) karşısında şiddetli ve büyük bir telaşa, korku ve endişeye kapılır. Bu hususta moda değişmeleri karşısında çok az tedirgin olan millet, dilinin, dininin, kültürünün, töresinin ve bayrağının değişmesi karşısında müthiş bir mukavemet ve mücadele gösterir ahlaki değerler buna dahildir.
Sevgili okuyucularım Müslüman Türk milleti medeniyetimizin özünü oluşturan milli varlığını devam ettiren sağlıklı ve orijinal kalmasını sağlayan dil-kültür ve bayrağı için her fedakarlığı yapmaya hazırdır. Kadını, erkeği genci, ihtiyarı ile tarih boyu bunu gerçekleştirmiştir. Alparslan Gazi'den, Osman Gazi'ye, Fatih Sultan Mehmet Han'dan, Yavuz Sultan Selim Han'a oradan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar bu ülkü devam etmiştir. Dikkat edilirse Türk-İslam ülkücüleri sosyal kültürel ekonomik siyasi ve politik alanlardaki yenileşme ve değişimleri milli varlığını devam ettirerek tatbik etmiştir. Mukaddes değerlerini korunmuştur. Merhum Ahmet Arvasi hocamızın deyimi ile, "Türk-İslam ülkücüleri muhafazakârlığı katılaşma ve bağnazlık, milliyetçiliğini tutuculuk ve ırkçılık, inkılapçılığı yabancılaşma ve soysuzlaşma olarak anlamamışlardır ve kabul etmemişlerdir." Bakınız Türk İslam Ülküsü sayfa 215.
Kıymetli okuyucularım. Üzülerek ifade edelim ki son yarım asırdan beri bazı kavramların arkasına sığınarak ahlakımızı, milli birliğimizi, kültürümüzü zedeleyen ve tahrip edenlerin sayıları artmıştır. Sosyal değişmeler ve sosyal temaslar bir kirli yumak haline getirilmiştir. Mesela Yüce Dinimiz İslam giyim ve kuşam konusunda ana prensipler koymuştur. Ayrıca cinsiyet faktörünü de dikkate almıştır. Kadın olsun, erkek olsun insanların belli ölçüler içinde giyinmeleri ve örtünmeleri Allah'ın emridir. Açılıp saçılmayı, tabiri caizse çıplak yaşamayı ilericilik ve çağdaşlık sayanlar estetik ve güzellikten mahrum tiplerdir. kur-an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Ey ademoğulları size çirkin yerlerinizi örtecek bir libas (giysi), bir de giyip süsleneceğiniz bir libas (giysi) indirdik (yarattık). Takva libası (giysisi) ise daha hayırlıdır. Araf Suresi ayet 26.
Sevgili okuyucularım. Evet utanma duygusu toplum için önemlidir. Slogan muhafazakârlığı, slogan milliyetçiliği, slogan inkılâpçılığı, hatta slogan Müslümanlığı ve slogan ümmetçiliği çare değildir. Yolsuzluklar, vurgunluklar, hayasızlıklar, ve aldatmalar yalanlar dolanlar bir gün sırıtacaktır. Bayram geçtikten sonra kına yakanlar utanacak ve mahcup olacaklardır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
MUHAFAZAKARLIK MİLLİYETÇİLİK VE İNKILAPÇILIK
Sevgili okuyucularım Müslüman Türk milleti medeniyetimizin özünü oluşturan milli varlığını devam ettiren sağlıklı ve orijinal kalmasını sağlayan dil-kültür ve bayrağı için her fedakarlığı yapmaya hazırdır. Kadını, erkeği genci, ihtiyarı ile tarih boyu bunu gerçekleştirmiştir. Alparslan Gazi'den, Osman Gazi'ye, Fatih Sultan Mehmet Han'dan, Yavuz Sultan Selim Han'a oradan Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar bu ülkü devam etmiştir. Dikkat edilirse Türk-İslam ülkücüleri sosyal kültürel ekonomik siyasi ve politik alanlardaki yenileşme ve değişimleri milli varlığını devam ettirerek tatbik etmiştir. Mukaddes değerlerini korunmuştur. Merhum Ahmet Arvasi hocamızın deyimi ile, "Türk-İslam ülkücüleri muhafazakârlığı katılaşma ve bağnazlık, milliyetçiliğini tutuculuk ve ırkçılık, inkılapçılığı yabancılaşma ve soysuzlaşma olarak anlamamışlardır ve kabul etmemişlerdir." Bakınız Türk İslam Ülküsü sayfa 215.
Kıymetli okuyucularım. Üzülerek ifade edelim ki son yarım asırdan beri bazı kavramların arkasına sığınarak ahlakımızı, milli birliğimizi, kültürümüzü zedeleyen ve tahrip edenlerin sayıları artmıştır. Sosyal değişmeler ve sosyal temaslar bir kirli yumak haline getirilmiştir. Mesela Yüce Dinimiz İslam giyim ve kuşam konusunda ana prensipler koymuştur. Ayrıca cinsiyet faktörünü de dikkate almıştır. Kadın olsun, erkek olsun insanların belli ölçüler içinde giyinmeleri ve örtünmeleri Allah'ın emridir. Açılıp saçılmayı, tabiri caizse çıplak yaşamayı ilericilik ve çağdaşlık sayanlar estetik ve güzellikten mahrum tiplerdir. kur-an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Ey ademoğulları size çirkin yerlerinizi örtecek bir libas (giysi), bir de giyip süsleneceğiniz bir libas (giysi) indirdik (yarattık). Takva libası (giysisi) ise daha hayırlıdır. Araf Suresi ayet 26.
Sevgili okuyucularım. Evet utanma duygusu toplum için önemlidir. Slogan muhafazakârlığı, slogan milliyetçiliği, slogan inkılâpçılığı, hatta slogan Müslümanlığı ve slogan ümmetçiliği çare değildir. Yolsuzluklar, vurgunluklar, hayasızlıklar, ve aldatmalar yalanlar dolanlar bir gün sırıtacaktır. Bayram geçtikten sonra kına yakanlar utanacak ve mahcup olacaklardır.