“Bir Memlekette her şeyden evvel nizam, adalet, her şeyden evvel devlet otoritesi ciddi şekilde  hakim olmazsa, o memleketi yıkmak isteyen fesat hareketleri, rahatça faaliyet imkanı bulur. Türkiye’nin bu günkü üretimi gerek tarım alanında, gerek sanayi, alanında yüz, beş yüz, bin misline çıkaracak yatırımlarla olur. Bunun dışındaki diğer faaliyetler zaruri ihtiyaçları karşılamak olmalıdır. Üretim sağlamayan, gelir getirmeyen, halkın huzurunu temin etmeyecek olan süslü binalar yapmak yanlıştır. Memleketin, milletin imkanlarını yanlış kullanmak doğru değildir. Kalkınma faaliyetlerine bir milletin yaşaması, gelişmesi, milli birliğinin ve milli duygularının korunması ile başlanacaktır. Vatan topraklarının bütünlüğü ön planda olmalıdır. Bunları zedeleyecek fesat hareketlerine asla müsaade edilmemelidir. Komünizm ve onun bir dalı olan, bir kanadı olan “Mezhepçilik, partizanlık” gibi bir takım kirli hareketler yürütülmeye çalışılmaktadır. Bunların hedefi Türk milletini içten zayıflatmaktır. Din fikrine, aile fikrine, milliyetçilik fikrine aykırı olan bu görüşler en vahşi, en korkunç, en çirkin emperyalizmin milletleri esir almak için kullandığı bir yemdir. Yüzyıllardan beri Türk aydınları, Türkiye’yi idare edenler yanlış bir zihniyetin tesiri altında kalmışlardır. Bu yanlış zihniyet yabancı memleketlerdeki idareleri, sistemleri taklit etmek, onlara benzemek eylemleridir. Bu yolla Türkiye’nin bütün meselelerinin hallolacağını zannedenler, tılsımlı bir çözüme kavuşacağını sananlar yanılmışlardır. Tarihe baktığımızda bunları görmek mümkündür. Türk milleti kapitalist ve liberal sistemlere asla mutlu olmayacaktır. Türk milletinin kendine has gerçekleri vardır, şartları vardır. Tarihi, milli gelenekleri, milli ruhu vardır. Türk milleti başkalarının sistemlerini kopya etmekle kalkınmaz. Türk milletinin kalkınması yüzde yüz milli sistemle olabilir. Onun dinine, diline, İslamiyet’e bağlı kalarak, onun milli ruhuna, milli kültürüne, tarihine saygılı olarak, modern ilmi ve tekniği rehber edinerek, yüzde yüz milli bir sistemle, yüzde yüz milli bir doktrinle bu asil millet kalkınabilir. Dünya üzerindeki milletlerde halkından ayrı kalan aydın, aydından ayrı kalan halk devamlı bocalayıp durmuştur. Sefaletten kurtulamamıştır. Türk milletinin kaderin de bugüne kadar böyle olmuştur. Yetişen, aydın haline gelen memleket çocukları havası bozuk Fildişi Sahilleri’nden millete bakar olmuşlardır. Bunlar yanlıştır.” Bakınız Alparslan Türkeş. Dava- 10-15.