Hem toplum, hem de fert olarak sık ve dikkatli olarak kontrol etmemiz lazım. Bu kontrol, davranış, eylem, iş ve düşüncelerimizle ilgili olmalıdır. Rabbimiz; “Şüphesiz ki, bir kavim ( bir millet veya bir topluluk) kendi durumunu değiştirmediği müddetçe Allah onların durumlarını değiştirmez” buyuruyor. Rad Suresi, Ayet 11. Bu uyarı ve ikaz, Allah’ın bizlere vereceği mükâfat veya cezaların davranışlarımıza göre değişeceğini hatırlatıyor. Sözü edilen değişim, olumsuz yönde de olabilir, olumlu yönde de olabilir. “Kişi ya da toplum kendinde olan güzel ahlak ve güzel meziyetleri değiştirmedikçe, Allah da onun karşılığı olarak onlara verdiği hayırlı nimetleri değiştirmez, devam ettirir.” Enfal Suresi, Ayet 53. Bu bağlamda toplumlar veya şahıslar iyi ve güzel hallerini devam ettirmelidirler. Çirkin ve kötü alışkanlık ve davranışlar dünyamızı ve toplumları perişan etmektedir.
Kültür emperyalizminin en acıklı ve en çok tesiri ve ipoteği altına aldığı kurumlardan birisi de hiç şüphesiz aile hayatımızdır. Toplum hayatının temel taşı olan aile tahrip edilmiştir. Dünyaya gelen her insan aile içinde yaşamaya başlar. Orada yetiştirilir, korunur, ilk terbiyesini oradan alır. İlk bilgilerini de orada edinir. Çekirdek aile, anne baba ve çocuklardan oluşur. Türk-İslam geleneğindeki aile çocuklarla beraber, büyük anne, büyük baba, amca, dayı, hala, teyze ve yeğenler de vardır. Aile meşru ve hukuki bir kurumdur. Yeni yuva kurmaya karar veren tarafların rızaları ve anlaşmaları esastır. Evlenme sözleşmesi ömür boyu sürmesi niyetiyle yapılır. Böylece farklı cinsten iki kişi (kadın ve erkek) bir araya gelerek yeni bir yuva kurar. Doğal olan (yaradılışta var olan) cinsel ihtiyaçlarını ve arzularını meşru ve helal yoldan karşılarlar. Böylece evlat sahibi olup, soylarını sürdürürler. İnsan türünün sağlıklı bir şekilde yeryüzünde varlığını sürdürmesi böyle bir aile ile mümkündür. Günümüzde gelinen nokta içler acısıdır. Aile hayatı adeta dinamitleşmiştir. Nikâh sözleşmesi ayaklar altına alınmıştır. Bir takım edepsizler yüzünden nesebi (gayri sahih) çocukların çoğalması tiksindirici ve çok düşündürücüdür. Ekranlara yansıyan ve adına ‘Falancaların programı’ denilen bir takım nefret verici, tiksindirici hadiselerin izlenmesi bile aile bile aile yapısının nasıl çürüdüğünün ispatı ve delilidir. Kültür emperyalizminin yaltakçılarının attıkları sahte çığlıklar çözüm olmuyor. Kadın hakları derken, kadın cinayetleri çoğalıyor. Taklitçi, şahsiyet gaybına uğramış tiplerin sayısı da devamlı artıyor. “Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf arayı düzeltmek isterlerse Allah onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır” buyuran Rabbimiz bizi uyarmıştır. Nisa Suresi, Ayet 35.
Kültür diyerek, çağdaşlık diyerek, modern aile diyerek neslimizi tahrip ve perişan edenlerin oyunlarına gelinmesin. Aile hayatımız yıkılmasın. “Dansta kadın öpülür, sıkmak sıkıştırmak hiç. Her balodan kazanır, memleket bir sürü piç” diyen Osman Yüksel Serdengeçti bu gerçeği Asri Aile adlı şiiri ile 1945’de dile getirmiştir. İstek üzerine 1952-1966-1973’te yine yayınlanmıştır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
KÜLTÜR EMPERYALİZMİ VE TAKLİTÇİ ZİHNİYET