Kıymetli okuyucularım. 
10 Muharrem 680(ayrı bir rivayette 681) tarihinde meydana gelen ve 10 Ekim 2022 Pazartesi gününe twkabül eden Kerbela olayı İslam aleminde ve İslam tarihinde kapanmaz yaralar açmıştır. Hz. Hüseyin’in şehit edilmesi hem bir cinayet, hem de bir vahşettir. Peygamberimizin(ona selam olsun) Cennetin çocuklar diye tarif ettiği Hz. Hsan ve Hz. Hüseyin’in uğradığı vahşetlerin izahı zordur. Sonuçları ise bazı fitne odakları tarafından hala devam ettirilmektedir. Hz. Osman(r.a)’ın şehadetinden sonra müslümanların ileri gelen hatırı sayılanları tarafından Hz. Ali(r.a) Halife ilan edilmiştir. Ancak bazı Emevi ailesi ileri gelenleri buna karşı çıkmıştır. Böylece taraflar arasında mücadele başlamıştır. İlk mücdele Küfe’de olmuş ve Hz. Ali kazanmıştır. Tam mağlup olup yanileceği sırada hileli bir Hakemlik olayı ile Hz. Ali’nin askerlerini gafil avlayıp, dağılmak zorunda bırakmıştır. Bu çarpışmalarra karşı olduğunun söyleyen 4 bin kişi Hz. Ali’nin ordusundan ayrılmıştır. Bunlara “Hariciler” denilmiştir. Daha sonra sapık bir mezhep adını almıştır. Bu hariciler aralarından geçtikleri fadailerle üç kişinin öldürülmesini kararlaştırmışlardır. Bunlar Muaviye yardımcısı Arar İbnül As ve Hz. Ali’dir. Muaviye ve Arar İbnül As, bu komplodan kurtulmuşlardır. Ancak Hz. Ali şehit edilmiştir. Bu çirkin ve üzücü olay İslam dünyasını ikiye bölmüştür. 
Kıymetli okuyucularım. Muaviye’nin halifeliğini kabul etmeyen İran, Irak, Horosan ve Hicaz müslümanları Hz. Ali’nin büyük oğlu Hasan’ı Halife tanıdıklarını ilan etmişlerdir. Bunun üzerine Muaviye Hz. Hasan’a karşı bir ordu göndermiştir. Kan dökülmesini istemeyen Hz. Hasan, Medine’ye çekilmiştir. Bir müddet sonra Muaviye ölmüştür. Yerine oğlu Yezid geçmiştir. Başta Hz Ali’nin küçük oğlu Hüseyin olmak üzere geniş bir müslüman topluluğu Yezid’in halifeliği tanımamışlardır. Bir grup Küfeli Hz. Hüseyin’i Halife seçmek için yanlarına çağırmışlardır. Hüseyin yanına Peygamberimizin s.a. ailesinden kadın, çocuk, bir grup insanları alarak yola çıkmıştır. Kerbela’ya vardıklarında karşılarına bir Emevi ordusu çıkmış ve teslim olmalarını istemişlerdir. Hz. Hüseyin ve adamları bunu ret etmişlerdir. Bunun üzerine önce onalrı susuz bırakmışlar, sonra da hepsini kılıçtan geçirip şehit etmişlerdir. Hz. Hüseyin’in başını kesip şamda bulunan Yezid’e götürmüşlerdir. Hüseyin’i oraya çağıran Araplar ise ona hiç sahip çıkmamışlardır. Yardım etmeyen ve sahip çıkmayanlar ise şii “Araplardır”. Şu anda ismini hatırlayamadığım bir sahabi(o dönemde sahabilerin sayısı çok azdır) şöyle haykırıyor. Ey Küfeliler ,ey Araplar, Hüseyin’in hatırı yoksa dedesi Muhammed’in babası Ali’nin demi hatırı yoktu. Giydiğiniz bu zillet(alçaklık) elbisesi kıyamete kadar üzeinizde utanç olarak kalacaktır. Ben buralarda duramam diyerek orayı terk etmiştir. Kerbela kanayan bir yaradır. Yezid’in yaptığı bir vahşettir. İslam birlik dinidir. Hilafet, saltanat uğruna dökülen kanların hesabı mahşerde çok çetin olacaktır. Hesaplar görülecektir. Şiilik siyasi nitelik kazanmıştır. Konu bir makaleye sığıcak kadar kısa değildir. Kin ve intikam uğruna İslami prensipleri ehli sünnet sınırından çıkarmak tam bir dalalettir.