KARANLIĞA KÜSMEK ÇARE DEĞİLDİR ÇARE IŞIK OLMAKTIR
Kıymetli okuyucularım
Türkiye’de sıkça rastladığımız bir manzara var. Direksiyonda oturanlar ve arkadaki yolcular. Direksiyon başındakiler başarısız olduklarında, eksiklerini gizleyerek sistemi suçladılar ve yargıladılar. Değişen bir şey olmadı. Koltuklar değişti ya da değiştirildi, milletçe değişen bir şey yine olmadı. Tek parti döneminden, çok parti dönemine geçildi, tek başına iktidardan koalisyonlara geçildi yine bir şey değişmedi. Türk milleti bunların hepsini gördü ve yaşadı. Fakirlik, fukaralık, işsizlik, adaletsizlik gelir dağılımındaki eşitsizlikler, zengin, fakir arasındaki uçurumlar, ayrıştırmalar, iftiralar, yalanlar, atılan nifak tohumları hep devam etti. Millete, birileri tarafından yanlış ve kanıtlı bir fikir enjekte edildi. “Tek başına bir iktidar gelirse meseleler çözülür” denildi. Milletimiz bu fikre inandı ve bazı partileri tek başına iktidara getirdi. Yani millet resmen aldatıldı. Çünkü tek başına iktidar olanların sağladığı tek istikrar ‘’ belli sermaye çevreleriyle iş birliğine girmesi, bazılarının daha hızlı zengin yapılması, yandaşlara sınırsız imkânların tanınması oldu.
Hatta bu kavuşulan imkânlara, elde edilen zenginliklere sahip olanlar için, bazı kimselerin ‘’ Allah’ın lütfü dediğine bile şahit olduk. Bu arada basın yayın organlarının iletişim araçlarının, medya patronlarının kartelci anlayışların Türkiye üzerinde sinsi emeller besleyenlerin, dış mihrakların neler yaptıklarını gördük. Tek kelimeyle belirsizlik, umutsuzluk, ayrıştırma, kirli propagandalar, milli ve manevi değerlerimizi tahrip, hüzün ve çöküntü.
Kıymetli okuyucularım
Sormak gerekmiyor mu? “Ne oldu bu güne kadar 319’un üzerinde siyasi parti kurulmuş, onlarca lider gelmiş, geçmiş, bazen gidenler tekrar gelmiş, gidenler de, gelenler de belli. Ayrıca yapılanlar, yıkılanlar, yenenler, içenler, satılanlar ve özelleştirilenler de belli. Önce vatanım ve milletim, sonra partim diyenler bile karanlığa ışık olmaktan sanki vazgeçtiler. Kimin eli, kimin cebinde bilinmez hale geldi. Şimdi de malum çevreler yeniden gündem oluşturmaya başladı. ‘‘Sağ mı, sol mu?’’ Kim sağcı, kim solcu? Sosyal demokrat mı, sosyalist mi, komünist mi, dindar mı, muhafazakâr mı, liberal mi, milliyetçi mi? Öyle inanıyorum ki bu sefer Müslüman Türk milleti bu oyuna gelmeyecek ve bu tuzağa düşmeyecektir. Milletin sorması gereken şudur. “Ey beyler. Yolsuzluğun, hırsızlığın, vurgunun, soygunun, haksızlığın, adaletsizliğin sağcısı, solcusu, liberali, dindarı, milliyetçisi ve muhafazakârı olmaz. Bunları kim ya da kimler yapıyorsa onlardan hesap sorulmalıdır.
Tek kelimeyle “yemezler’’ diyorum. Önümde 13.6.2015 tarihli “Hutbe ‘’ başlıklı bir yazı var. A. Turan Alkan’a ait. Öyle saçmalıklar var ki “dudak uçurtuyor.’’ Merak edenlere yazının (Hutbenin) tamamını verebilirim. Başlarken, şerefli Müslümanlar diye söz alıyor, sonra Allah’a hamd ve şükür ediyor, sonrada doğruları söyleyenler için “heriflerde dil kürek gibi” tabirini kullanıyor. Bitirirken de “Vakfınız için yardım toplanacaktır, az çok demeyin, boş geçmeyin” diyor.
Kıymetli okuyucularım
Zamanımız, günümüz “Karanlığa küsme ve darılma günü değildir. Karanlığa ışık olmak için kurulan bobi tuzaklarına düşmeyelim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
KARANLIĞA KÜSMEK ÇARE DEĞİLDİR ÇARE IŞIK OLMAKTIR
Kıymetli okuyucularım
Türkiye’de sıkça rastladığımız bir manzara var. Direksiyonda oturanlar ve arkadaki yolcular. Direksiyon başındakiler başarısız olduklarında, eksiklerini gizleyerek sistemi suçladılar ve yargıladılar. Değişen bir şey olmadı. Koltuklar değişti ya da değiştirildi, milletçe değişen bir şey yine olmadı. Tek parti döneminden, çok parti dönemine geçildi, tek başına iktidardan koalisyonlara geçildi yine bir şey değişmedi. Türk milleti bunların hepsini gördü ve yaşadı. Fakirlik, fukaralık, işsizlik, adaletsizlik gelir dağılımındaki eşitsizlikler, zengin, fakir arasındaki uçurumlar, ayrıştırmalar, iftiralar, yalanlar, atılan nifak tohumları hep devam etti. Millete, birileri tarafından yanlış ve kanıtlı bir fikir enjekte edildi. “Tek başına bir iktidar gelirse meseleler çözülür” denildi. Milletimiz bu fikre inandı ve bazı partileri tek başına iktidara getirdi. Yani millet resmen aldatıldı. Çünkü tek başına iktidar olanların sağladığı tek istikrar ‘’ belli sermaye çevreleriyle iş birliğine girmesi, bazılarının daha hızlı zengin yapılması, yandaşlara sınırsız imkânların tanınması oldu.
Hatta bu kavuşulan imkânlara, elde edilen zenginliklere sahip olanlar için, bazı kimselerin ‘’ Allah’ın lütfü dediğine bile şahit olduk. Bu arada basın yayın organlarının iletişim araçlarının, medya patronlarının kartelci anlayışların Türkiye üzerinde sinsi emeller besleyenlerin, dış mihrakların neler yaptıklarını gördük. Tek kelimeyle belirsizlik, umutsuzluk, ayrıştırma, kirli propagandalar, milli ve manevi değerlerimizi tahrip, hüzün ve çöküntü.
Kıymetli okuyucularım
Sormak gerekmiyor mu? “Ne oldu bu güne kadar 319’un üzerinde siyasi parti kurulmuş, onlarca lider gelmiş, geçmiş, bazen gidenler tekrar gelmiş, gidenler de, gelenler de belli. Ayrıca yapılanlar, yıkılanlar, yenenler, içenler, satılanlar ve özelleştirilenler de belli. Önce vatanım ve milletim, sonra partim diyenler bile karanlığa ışık olmaktan sanki vazgeçtiler. Kimin eli, kimin cebinde bilinmez hale geldi. Şimdi de malum çevreler yeniden gündem oluşturmaya başladı. ‘‘Sağ mı, sol mu?’’ Kim sağcı, kim solcu? Sosyal demokrat mı, sosyalist mi, komünist mi, dindar mı, muhafazakâr mı, liberal mi, milliyetçi mi? Öyle inanıyorum ki bu sefer Müslüman Türk milleti bu oyuna gelmeyecek ve bu tuzağa düşmeyecektir. Milletin sorması gereken şudur. “Ey beyler. Yolsuzluğun, hırsızlığın, vurgunun, soygunun, haksızlığın, adaletsizliğin sağcısı, solcusu, liberali, dindarı, milliyetçisi ve muhafazakârı olmaz. Bunları kim ya da kimler yapıyorsa onlardan hesap sorulmalıdır.
Tek kelimeyle “yemezler’’ diyorum. Önümde 13.6.2015 tarihli “Hutbe ‘’ başlıklı bir yazı var. A. Turan Alkan’a ait. Öyle saçmalıklar var ki “dudak uçurtuyor.’’ Merak edenlere yazının (Hutbenin) tamamını verebilirim. Başlarken, şerefli Müslümanlar diye söz alıyor, sonra Allah’a hamd ve şükür ediyor, sonrada doğruları söyleyenler için “heriflerde dil kürek gibi” tabirini kullanıyor. Bitirirken de “Vakfınız için yardım toplanacaktır, az çok demeyin, boş geçmeyin” diyor.
Kıymetli okuyucularım
Zamanımız, günümüz “Karanlığa küsme ve darılma günü değildir. Karanlığa ışık olmak için kurulan bobi tuzaklarına düşmeyelim.