Kıymetli okuyucularım
Bedir Savaşı'nda çok sayıda müşrik esir alınmıştı. Bunlar hakkında karar verilmesi için Peygamberimiz (s.a.v.) istişarede (görüşmede) bulundu. Hz Ebubekir, "Ey Allah'ın elçisi onlar senin amcaoğulların, aşiretin ve kardeşlerindir. Allah sana zafer nasip etti. Onlara galip geldin. Onları öldürmeyelim. Onlardan fidye alınmalıdır. Alacağımız şeyler bize kuvvet verir" dedi. Buna karşılık Hz. Ömer, "Ey Allah'ın elçisi, onlar seni yalanladılar, senin yurdundan çıkardılar, seni öldürmeye teşebbüs ettiler. Ben Ebubekir gibi düşünmüyorum. Onları öldürelim ve onlardan fidye almayalım" demiştir. Peygamberimiz ve Ashab-ı Hz. Ebubekir'in görüşünü benimsediler ancak Peygamberimizin bu görüşü tercih etmesi hoş karşılanmamış ve Hz Ömer'in görüşüne uygun ilahi vahiy ayet inmiştir. Ayetin anlamı şöyledir: "Hiçbir peygamberin yeryüzünde zaferler kazanıncaya kadar esirler alınması vaki olmamıştır. Siz dünyanın geçici şeylerini istersiniz. Halbuki Allah ahireti murat eder. Allah azizdir, hâkimdir." Ayetin devamında ise şöyle buyrulmaktadır: "Eğer Allah tarafından geçmiş bir yazı olmasaydı aldığınızdan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. Artık ganimet olarak aldığınız şeylerden helal ve hoş olarak yiyin. Allah'tan korkun. Allah gafurdur, rahimdir." Bak Enfal Suresi ayet 67-68-69.
Kıymetli okuyucularım
Dinimiz İslam toplumunun sosyal yapısını ve yaşayışını canlandıran ve belli ellerdeki (belli kimselerdeki) mal birikimini önleyerek zengin ve fakir arasındaki uçurumu ortadan kaldıran zekat gibi mali (ekonomik) bir ibadeti emretmiştir. Cihat Allah yolunda savaş ise İslam'ın beş şartından sonra (namaz, oruç, kelime-i şahadet, zekât, Hac hariç) emredilmiştir. Yaşadığımız zaman diliminde meydana gelen hadiseler cehaletin hızla geliştiğini ve kapitalizmin insanlığı tehdit ettiğini göstermektedir. Mal biriktirme hırsı insanlığın, toplumun dramı haline gelmiştir. Dün ağaçtan, topraktan, taştan, çamurdan yapılan putlara tapılıyordu. Bugün onların yerine para ve mal aldı, paraya ve mala tapıyorlar. Cahiliyet devrinden uzayı fetih çağına insan hakları bakımından bir adım bile mesafe alınmamış. Laf ebeleri, demogoji ustaları, maskeli tiplerin klişeleşmiş demeçleri artık bir işe yaramıyor. Kurdun ısırdığı koyunun hesabı, hizmetçisinin efendisi ile yemek yediği, yoksulun gelirini giderini karşılamayan garibanların devletin teminatında olduğu, çalışanların haklarını tam olarak aldığı, onur ve haysiyetini korunduğu, hazinenin kilitsiz nöbetçisiz, muhafaza edildiği, adaletin herkese eşit olduğu, altın çağı nasıl özlemeyelim. Hangi medeniyet, hangi çağdaş dünya... İnsanların soyulduğu bir toplumda, "Mal taksiminde adalet olur mu" diye sormak lazım. Dünya genelinde bir slogan yarışması açılsa beni yarışmaya, "Ey hırsızlar hırsız var" sloganı ile katılırdım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
İSLAM DİNİNDE GANİMET VE MAL TAKSİMİ
Bedir Savaşı'nda çok sayıda müşrik esir alınmıştı. Bunlar hakkında karar verilmesi için Peygamberimiz (s.a.v.) istişarede (görüşmede) bulundu. Hz Ebubekir, "Ey Allah'ın elçisi onlar senin amcaoğulların, aşiretin ve kardeşlerindir. Allah sana zafer nasip etti. Onlara galip geldin. Onları öldürmeyelim. Onlardan fidye alınmalıdır. Alacağımız şeyler bize kuvvet verir" dedi. Buna karşılık Hz. Ömer, "Ey Allah'ın elçisi, onlar seni yalanladılar, senin yurdundan çıkardılar, seni öldürmeye teşebbüs ettiler. Ben Ebubekir gibi düşünmüyorum. Onları öldürelim ve onlardan fidye almayalım" demiştir. Peygamberimiz ve Ashab-ı Hz. Ebubekir'in görüşünü benimsediler ancak Peygamberimizin bu görüşü tercih etmesi hoş karşılanmamış ve Hz Ömer'in görüşüne uygun ilahi vahiy ayet inmiştir. Ayetin anlamı şöyledir: "Hiçbir peygamberin yeryüzünde zaferler kazanıncaya kadar esirler alınması vaki olmamıştır. Siz dünyanın geçici şeylerini istersiniz. Halbuki Allah ahireti murat eder. Allah azizdir, hâkimdir." Ayetin devamında ise şöyle buyrulmaktadır: "Eğer Allah tarafından geçmiş bir yazı olmasaydı aldığınızdan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. Artık ganimet olarak aldığınız şeylerden helal ve hoş olarak yiyin. Allah'tan korkun. Allah gafurdur, rahimdir." Bak Enfal Suresi ayet 67-68-69.
Kıymetli okuyucularım
Dinimiz İslam toplumunun sosyal yapısını ve yaşayışını canlandıran ve belli ellerdeki (belli kimselerdeki) mal birikimini önleyerek zengin ve fakir arasındaki uçurumu ortadan kaldıran zekat gibi mali (ekonomik) bir ibadeti emretmiştir. Cihat Allah yolunda savaş ise İslam'ın beş şartından sonra (namaz, oruç, kelime-i şahadet, zekât, Hac hariç) emredilmiştir. Yaşadığımız zaman diliminde meydana gelen hadiseler cehaletin hızla geliştiğini ve kapitalizmin insanlığı tehdit ettiğini göstermektedir. Mal biriktirme hırsı insanlığın, toplumun dramı haline gelmiştir. Dün ağaçtan, topraktan, taştan, çamurdan yapılan putlara tapılıyordu. Bugün onların yerine para ve mal aldı, paraya ve mala tapıyorlar. Cahiliyet devrinden uzayı fetih çağına insan hakları bakımından bir adım bile mesafe alınmamış. Laf ebeleri, demogoji ustaları, maskeli tiplerin klişeleşmiş demeçleri artık bir işe yaramıyor. Kurdun ısırdığı koyunun hesabı, hizmetçisinin efendisi ile yemek yediği, yoksulun gelirini giderini karşılamayan garibanların devletin teminatında olduğu, çalışanların haklarını tam olarak aldığı, onur ve haysiyetini korunduğu, hazinenin kilitsiz nöbetçisiz, muhafaza edildiği, adaletin herkese eşit olduğu, altın çağı nasıl özlemeyelim. Hangi medeniyet, hangi çağdaş dünya... İnsanların soyulduğu bir toplumda, "Mal taksiminde adalet olur mu" diye sormak lazım. Dünya genelinde bir slogan yarışması açılsa beni yarışmaya, "Ey hırsızlar hırsız var" sloganı ile katılırdım.