İbadete, ahlaka, birliğe, kardeşliğe, sevgi ve saygıya mani olmayan spor anlayışı elbette yasaklanmaz, şayet yasaklanırsa o anlayışın hem dinimizi hem de insanı iyi tanımamaktan ileri geldiği bilinmelidir. Bu itibarla şanlı peygamberimiz atletizm, güreş, okçuluk, binicilik gibi o dönemin faal olan sporlarına teşvik etmiş ancak, talim ve uygulamalarda hedef tahtası olarak canlıların kullanılmasını kesinlikle yasaklamıştır. Peygamberimizin eşi olan Hazreti Aişe annemizle zaman zaman koşu yarışı yaptığı kaynaklarda mevcuttur. Güreş ise ata sporumuz olarak hem amatör hem de profesyonel olarak teşvik edilmelidir. Nitekim Allah Resulü, kuvveti ile tanınan Rukane adındaki birisiyle güreşmiş ve onu yenmiştir. (Bakınız İbn Hişam, Siyer 1390-391 Diy. İlmih Cilt 2.sayfa: 115) peygamberimiz okçuluk ve atıcılık sporuna özellikle teşvik etmiştir. Binicilik ise özellikle teşvik edilmiş, kazananlara zaman zaman şanlı peygamberimiz maddi ödül vermiştir. Şimdi asıl konuya geliyorum. Her hafta yeşil sahalarda bıçaklı, sopalı kavga izliyoruz. Fenerbahçe ve Beşiktaş maçında ise kan akmış değerli spor adamı Şenol Güneş hoca ne yazık ki hayati bir yara almıştır. Bu zibidilerin bu fanatik spor magandalarının bir çoğunun evinde yemeye bile ekmeği yoktur. Evine yarım kilo kıyma alamayanların karaborsadan bilet ayarlama oyunlarını alem bilir. Bağırmak tamam, stres atmak tamam, sloganlar tamam, kimse bunlara bir şey demiyor ve diyemez. Ancak o taşlar, o yabancı cisimler, o bat şişeler, o çakmaklar nereye, nasıl atılıyor. Yahu insan Allahtan korkar, kullarından utanır. Ne var ki bu cibilliyetsiz, edepsiz, toplum düşmanı alçaklar ne utanıyor, ne de korkuyorlar. İlgililer hem bu küfürleri hem eylemleri artık durdurmalıdırlar… Sayın Güneş’e geçmiş olsun diyoruz…