Kıymetli okuyucularım
21 Ekim 2021 tarihi dünya Gazeteciler Günü olarak bilinmektedir. Gazete deyince aklımıza iletişim, haber alma özgürlüğü ve yerel basın gelmektedir. Dünya tarihine bakıldığında ilk dönemlerin haberleşme şeklinin mektuplar olduğunu görürüz. Daha sonraki yıllarda taş baskı olarak gazetelerin devreye girdiği görülür. Gazetelerle birlikte dergiler de devreye girmiş ve benimsenmiştir. Özellikle 1850'lerden sonra kurulan siyasi fırkalar ve siyasi partilerin hepsi aralarında bir gazete almışlardır. Bu alışkanlık günümüzde tavan yapmıştır. Belki de bu yüzden kiralık kalemler çoğalmıştır. Ayrıca siyasi görüş ve ideolojilerin toplumla paylaşılması ve tanıtılması için gazeteler önemli rol oynamaktadır. Acizane olarak Ordu İmam Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti'nin ilk başkanı olarak 1973-74 yıllarında Ordu'da çıkan Gürses Gazetesi'nde bazı makaleler yazdım. Doğru ve gerçeklerden hoşlanmayan birtakım kirli düşünce mensupları ile sert tartışmalarımız oldu. 1986 yılında Muğla il müftü yardımcısı olarak görev yaparken orada yayınlanan Hamle Gazetesi'nde zaman zaman makalelerim çıktı. 1992 yıllarında Tekirdağ'da çıkan bir yerel gazete de bazı yazılar yazdım (ismini hatırlamıyorum). Fatsa'da basılan iki tane yerel gazetede ilçenin sorunları ile ilgili yazılar yazdım. Tarih 1999 idi.
Yenişehir'de ise yıllardan beri Yenişehir Yörem Gazetesi'nde köşe yazarlığım devam etmektedir. İlçede çıkan diğer gazetelerde bazı makalelerim çıkmıştır. Burada bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bazı arkadaşlarımız şakadan da olsa, 'Hocam yazdığın yazılar karşılığı kaç lira alıyorsun' diye takılıyorlar. Şaka da olsa böyle bir söze üzülüyorum. Sözünü ettiğim yerel gazetelerin hiç birisinden bu güne kadar asla para pul almadım. Yenişehir Yörem Gazetesi de buna dahildir.
Kıymetli okuyucularım
Gönül ister ki şartlar ne olursa olsun doğru haber yapılsın gerçekler saptırılmasın, milletimiz hakikatleri iyi öğrensin, parasına göre köfte misali iletişim araçları görsel ve yazılı şekli ile sermaye sınıflarının tek elinde kalmasın. Yalaka ve şakşakçı tipler bu piyasada barınmasın. Önce karıştır sonra barıştır ayaklarına yatarak milletimizin sosyal yapısı yaralanmasın. Bir dönem silahlı kuvvetlerimiz için “Türk Ordusu mu, Cumhuriyet ordusu mu” diye punto atanların 12 Eylül 1980 İhtilali’nden sonra kalın harflerle bir sayfada "Hoş geldin Mehmed’im postal seslerini özlemiştik ama geç geldin" dediğini iyi hatırlıyorum. 1974'lere bakarsak magazin haberlerindeki şu rezaleti unutmuyorum. Tanınan ve bilinen birilerinin gayrimeşru çocukları için "Kutsal aşk meyve verdi" şeklinde haber yapmışlardı. Ben de tepki olarak şöyle demiştim. "Aynı çirkin hadise çoban Ali ile çoban Emine'nin arasında olduğunda nesebi gayri sahih oluyor da sosyetede olunca aşk meyvesi mi oluyor" demiştim. Sözün kısası basın haktan, hukuktan, adaletten yana olmalıdır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ VE BASIN
21 Ekim 2021 tarihi dünya Gazeteciler Günü olarak bilinmektedir. Gazete deyince aklımıza iletişim, haber alma özgürlüğü ve yerel basın gelmektedir. Dünya tarihine bakıldığında ilk dönemlerin haberleşme şeklinin mektuplar olduğunu görürüz. Daha sonraki yıllarda taş baskı olarak gazetelerin devreye girdiği görülür. Gazetelerle birlikte dergiler de devreye girmiş ve benimsenmiştir. Özellikle 1850'lerden sonra kurulan siyasi fırkalar ve siyasi partilerin hepsi aralarında bir gazete almışlardır. Bu alışkanlık günümüzde tavan yapmıştır. Belki de bu yüzden kiralık kalemler çoğalmıştır. Ayrıca siyasi görüş ve ideolojilerin toplumla paylaşılması ve tanıtılması için gazeteler önemli rol oynamaktadır. Acizane olarak Ordu İmam Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti'nin ilk başkanı olarak 1973-74 yıllarında Ordu'da çıkan Gürses Gazetesi'nde bazı makaleler yazdım. Doğru ve gerçeklerden hoşlanmayan birtakım kirli düşünce mensupları ile sert tartışmalarımız oldu. 1986 yılında Muğla il müftü yardımcısı olarak görev yaparken orada yayınlanan Hamle Gazetesi'nde zaman zaman makalelerim çıktı. 1992 yıllarında Tekirdağ'da çıkan bir yerel gazete de bazı yazılar yazdım (ismini hatırlamıyorum). Fatsa'da basılan iki tane yerel gazetede ilçenin sorunları ile ilgili yazılar yazdım. Tarih 1999 idi.
Yenişehir'de ise yıllardan beri Yenişehir Yörem Gazetesi'nde köşe yazarlığım devam etmektedir. İlçede çıkan diğer gazetelerde bazı makalelerim çıkmıştır. Burada bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bazı arkadaşlarımız şakadan da olsa, 'Hocam yazdığın yazılar karşılığı kaç lira alıyorsun' diye takılıyorlar. Şaka da olsa böyle bir söze üzülüyorum. Sözünü ettiğim yerel gazetelerin hiç birisinden bu güne kadar asla para pul almadım. Yenişehir Yörem Gazetesi de buna dahildir.
Kıymetli okuyucularım
Gönül ister ki şartlar ne olursa olsun doğru haber yapılsın gerçekler saptırılmasın, milletimiz hakikatleri iyi öğrensin, parasına göre köfte misali iletişim araçları görsel ve yazılı şekli ile sermaye sınıflarının tek elinde kalmasın. Yalaka ve şakşakçı tipler bu piyasada barınmasın. Önce karıştır sonra barıştır ayaklarına yatarak milletimizin sosyal yapısı yaralanmasın. Bir dönem silahlı kuvvetlerimiz için “Türk Ordusu mu, Cumhuriyet ordusu mu” diye punto atanların 12 Eylül 1980 İhtilali’nden sonra kalın harflerle bir sayfada "Hoş geldin Mehmed’im postal seslerini özlemiştik ama geç geldin" dediğini iyi hatırlıyorum. 1974'lere bakarsak magazin haberlerindeki şu rezaleti unutmuyorum. Tanınan ve bilinen birilerinin gayrimeşru çocukları için "Kutsal aşk meyve verdi" şeklinde haber yapmışlardı. Ben de tepki olarak şöyle demiştim. "Aynı çirkin hadise çoban Ali ile çoban Emine'nin arasında olduğunda nesebi gayri sahih oluyor da sosyetede olunca aşk meyvesi mi oluyor" demiştim. Sözün kısası basın haktan, hukuktan, adaletten yana olmalıdır.