Hem bu millet hem de bu milleti yönetenler teklif hastalığından mutlaka kurtulmalıdır. Müslüman Türk milleti tez elden kendisine dönmelidir. Bir şairimizin tabiriyle ‘’Batının şiir güvercinlerini yakalamak için bizdeki kel kargaları seferber etmek’’ çözüm değildir. Tıpkı bunun gibi ülkemizde atılan demokrasi nutukları, Cumhuriyet naraları bir türlü tabelayı değiştirmiyor. Tabiri caizse ‘’ Dikteye dayalı rejimlerin tek olan kral sayısını çoğaltmaktan öteye geçemiyor. Devlet kurumları giderek  hantallaşıyor. Sonra da dünyaya hakim olmak için yarışan milletlerin reçetelerini incelemek ve bunları taklit etmek için vakit kaybediyoruz. Başta aydınlarımız, akademisyenlerimiz, devlet yönetenlerimiz kesin olarak önyargılardan kurtulmalıdır. Partizanlık vatan, millet, devlet ve bayrak için dini mübini daim kılmak için yapılıyorsa canımız kurban olsun. Ancak parti ayaklarına yatarak iş sahibi olmak, bol ihale almak ve eş dostumuzu önemli yerlere getirmek için particilik ve parti borazanlığı yapılıyorsa bunun çağrıştırdığı tehlikeleri hep birlikte defalarca yaşadık.
Halkımız niçin yönetenlerden memnun olmuyor, neden sık sık iktidar değişikliği arıyor sorusunun cevabı şudur: Sistemin cevherindeki çatlaklar değiştirilmeli ve yenilenmelidir. Köklü değişikliklere ihtiyaç vardır. Hem siyasi otorite hem de devlet otoritesi için yeni bir sistem, yeni bir idare sistemi zorunluluktur. Türkiye uzun süre tek başına gelen iktidarlar tarafından yönetilmiştir. Bu bağlamda halkımız aldatılmıştır. Çünkü tek başına gelen iktidarlar bir müddet sonra istikrar yerine belli sermaye çevreleri ile her iktidar döneminde istek ve talepler sıralayan işlerinin daha çabuk görülmesi için şakşakçı ve yalakalık alışkanlıklarını gündemde tutan basın ve televizyon kuruluşları ile toplumu oyalayan dış merkezli güçlerle uzmanlar milletimizi umutsuzluğa sürüklemektedir.