Kıymetli Okuyucularım.
İslam dininde şeri hükümler (Allah ve Resulü’nün koymuş olduğu hukuki kavramlar) İbadetler, Kaffaretler, Muamelat, aileyi tanzim eden hükümler, Cezai hükümler, İdare edenlerle – İdare olunanlar arasındaki kükümler ve müslümanlarla, gayri müslim (müslüman olmayanlar)ler arasındaki hükümler olarak 7 ana başlıkta ele alınmıştır. Bunlardan “muamelat” maddesi halkın (milletin) mallarını haksız yere yemenin yasaklanmış olması ve rıza (karşılıklı anlaşma) ile, problemlerin çözülmesiyle ilgilidir. Konumuzun esasını teşkil eden “Cezai hükümler” ise suç ve cezalarla ilgili olarak, suçlulara verilecek cezaların genel esaslarını açıklamıştır. O da suç ve ceza arasındaki adil eşitliğe dayalı olan kısastır. Öldürmede herhangi bir vicut azasını yok etmede ve yaralamada “kısas” emredilmiştir. Böylece ceza suç cinsinden tayin edilmiş ve eşitlik sağlanmıştır. Bu uyglama da, tekrar aynı suçların işlenmemesi için caydırıcı özelliğini korumuştur. Kısas ikiye ayrılmıştır. A- Şekil ve mana (anlam)bakımından kısas. Bunun alamı, suç için aynı cinsten bir ceza tatbik etmektir. B- Manevi kısas. Bunun da anlamı, diyettir. Şahıslara, fertlere karşı işlenilen suçların cezası kısastır. Kamu hukukunda (toplum haklarına) karşı veye Allah haklarına (hukuklarına) karşı işlenilen suçlar için verilecek ağır cezalar Kuranda belirtilmiştir. Hafif cezalar ise, hakimlerin taktirine bırakılmıştır. Bu uygulama, hukuk düşüncesinin ulaşmış olduğu yüksek bir sonuçtur. Allah haklarına karşı işlenen suçların cezasına “Hadd” denir. Kuranda zinanın, hırsızlığın, yol kesmenin ve zina iftirası yapmanın cezaları açıklanmıştır. Bunlar “Hadd” cezası olarak ele alınmıştır.
  Kıymetli Okuyucularım.
Kuran’da Rabbimiz tarafından tayin edilen cezalarda can, mal, akıl, din ve nesli koruma noktasında kükümler konulmuştur. Bu bağlamda Kuran, kısasta hayat olduğunu söylüyor. Mezela, Bakara suresinin 179’uncu ayetinde: “Ey akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır” buyurmuştur. Buradan anlıyoruzki; “kısas öldürmek için değil, yaşatak içindir.” Mağdurun ve mazlumun, öldürülen kimsenin yakınlarının ve vasilerinin “kinini” dindirmek, onların intikam duygularını durdurmak için bir tedaviye ihtiyaç vardır. Bu tedavi yapılmaz mağdurun ve mazlumun, öldürülenin yakınlarının kin ve hırsı dikkate alınmazsa peş peşe cinayetlerin sıralanmasına zemin hazırlamış olur. Mağdur, kinine karşılık bir cinayet işleme yoluna gider. Buna da;”öç alma, kan gütme, intikam” adını veriri. Böylece cinayetler sürüp gider.Kuran bu konuda:“Haksız olarak öldürülenin velisine (yakınlarına) bir yetki tanınmıştır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi yardım görmüştür” buyurmuştur. İsra suresi ayet 33’üncü ve Maide suresi 38’inci ayetinde:”Erkek hırsızlar, kadın hırsızın işlediklerine karşılık ve Allah’tan bir ceza olmak üzere, ellerini kesin” buyurmuştur.
 
Kıymetli Okuyucularım.
Birtakım hamesi duygular ve yapmacık tavırlarla “İnsan sevgisinden ve haklarından” bahsedenlere sormak lazım. Ölenler insan değilmiydi? Malları calanlara yazık değilmi? Bakınız Nur suresinin 2 ve 4’üncü ayetlerinde Rabbimiz ne buyruyor:”Eğer Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara, Allah’ın dini hususunda acıyacağınız tutmasın. Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezise, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” Maide 45,
Konuyla alakalı Doc.Dr.Abdülkadir Şenerin İslam Hukuku Metodolojisine bakın.