"Medeniyetler para ile değil, ilimle, irfanla, imanla, ahlakla kurulurlar. Medeniyetler parasızlıktan değil ilimsizlik, irfansızlık, imansızlık ve ahlaksızlıktan çökerler. Bugün devletlerin hayatında en büyük düşmandan bahsedilebilir. Fakat en büyük dosttan hayırdır. Unutmayınız ki, Türk Milletinin en büyük dostu yine Türk Milletidir. Türk Milletinin en büyük yardımcısı yine kendi çalışma ve gayretidir. Yakın bir gelecekte, insan varlığını tam ve doğru olarak kıymetlendirmeden inşa edilen bütün doktrin ve tatbikatlar ıslaha muhtaç veya yıkılmaya mahkum olacaktır. Memleketimizin içerisinde bulunduğu bunalımın başlıca sebeplerinden birisi de ahlak buhranı ve toplumu saran manevi boşluktur. Toplumların huzurlu olabilmesi, insanların ahlaklı ve dürüst olmaları ile mümkündür. Eğer bir toplumun insanları son derece yozlaşmış bir halde ise o toplumda huzurdan söz edilemez. Bir toplumun en sağlam dayanağı ahlaktır. Ahlakı bozuk olan, Hakk'a saygısı bulunmayan ve adaletsizlik içinde yüzen bir ülkede huzur, düzen ve hayır olamaz. Böyle bir memleket yıkılmaya mahkum olur. Biz Müslüman Türk Milliyetçisi olarak adaleti, siyasi, ekonomik, sosyal ve hukuki bütün yönleriyle bölünmez bir adalet ülküsü olarak görüyoruz. Herkese hakkını verme hususunda sarsılmayan, devamlı bir irade olarak kabul ediyoruz." (Bknz. 'DAVA' adlı eser. Alparslan Türkeş, syf. 253.)
Burada kısa bir yorum yapmak istiyorum. Müslüman Türk Milletinin ahlakını bozmak, imanını zaafa uğratmak, adaleti askıya almak için akla gelen ne kadar rezillik varsa birileri tarafından sergileniyor. Adına da insan hakları, çağdaşlık ve özgürlük deniliyor. Başta iletişim araç ve gereçleri olmak kaydı ile sosyal medya, ulusal basın, eğlenceler, diziler, sinema ve tiyatro yapımlarının çoğu ahlakı bozmak için kurulan sosyal bir tuzak. Es kaza aleyhte bir söz söylenirse yandı pilav kazanı. Psikolojide 'Dürtü' denilen bir konu vardır. Sokakta bir silah patlarsa yada çetin bir gürültü duyulursa herkes bir anda oraya yönelir. Duman çıkan yere bakılır. İştah kabartan vitrinlere ilgi büyük olur. Örnekler çok çoğaltılabilir. Ayrıca 'model arama, kendine benzetme' hastalığı çok gelişmiştir. Bunu İngilizce tabiri 'İntektasion'dur. Yırtık pırtık modasından, bonzai kullanımına kadar, oradan uyuşturucu alışkanlıklarına kadar ne tür pislik varsa hepsi prim yapıyor. İsimler bile taklit edilerek adeta frenklere benzemeye başladı. Bu itibarla devletimizin yönetimine talip olanların tavizsiz davranmaları zaruri olmuştur.
Devam edecek...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
Büyük hedef ve büyük dava nedir - 3
Burada kısa bir yorum yapmak istiyorum. Müslüman Türk Milletinin ahlakını bozmak, imanını zaafa uğratmak, adaleti askıya almak için akla gelen ne kadar rezillik varsa birileri tarafından sergileniyor. Adına da insan hakları, çağdaşlık ve özgürlük deniliyor. Başta iletişim araç ve gereçleri olmak kaydı ile sosyal medya, ulusal basın, eğlenceler, diziler, sinema ve tiyatro yapımlarının çoğu ahlakı bozmak için kurulan sosyal bir tuzak. Es kaza aleyhte bir söz söylenirse yandı pilav kazanı. Psikolojide 'Dürtü' denilen bir konu vardır. Sokakta bir silah patlarsa yada çetin bir gürültü duyulursa herkes bir anda oraya yönelir. Duman çıkan yere bakılır. İştah kabartan vitrinlere ilgi büyük olur. Örnekler çok çoğaltılabilir. Ayrıca 'model arama, kendine benzetme' hastalığı çok gelişmiştir. Bunu İngilizce tabiri 'İntektasion'dur. Yırtık pırtık modasından, bonzai kullanımına kadar, oradan uyuşturucu alışkanlıklarına kadar ne tür pislik varsa hepsi prim yapıyor. İsimler bile taklit edilerek adeta frenklere benzemeye başladı. Bu itibarla devletimizin yönetimine talip olanların tavizsiz davranmaları zaruri olmuştur.
Devam edecek...