Hatta insanlığı uyarıyor. Ancak kapitalizmin dibini yalayan ve koklayan, iki ayaklı insan kılıklı tipler bu uyarıdan nasibini almıyor. Bunların arasında dinimizi istismar eden, muhafazakar geçinen, bu yolla itimat kazanmaya çalışanlar bile var. Hukuk, adalet, demokrasi nutukları atanlar ayrı bir ekol.
Çalıyorlar, çırpıyorlar, yiyorlar, içiyorlar sonra da insanlıktan bahsediyorlar. Tıpkı mutasyona uğrayan koronavirüs gibi. Kime inanacağız, kime güveneceğiz belli değil. Bu bağlamda Hz. Ömer’in (r.a.) bir uyarısı bize yol gösteriyor; Bir gün yargılanmakta olan birisi için Ömer soruyor; “İçinizden bu adamı tanıyan var mı?” Ashaptan birisi “Ben tanıyorum Ey Ömer. İyiliğine de şahitlik ederim” diyor. Bunun üzerine Hz. Ömer adama şu soruları soruyor; “Ey falanca kişi, sen bu adamla bir süre komşuluk yaptın mı? Bu adamla alışverişin oldu mu? Bu kişiyle yolculuk yaptın mı?” hepsinin cevabına da “Hayır” olunca Ömer tekrar soruyor; “Yoksa sen bu adamı mescitte (camide) namaz kılarken mi gördün?” Cevap, “Evet Ey Müminlerin Emiri” olunca Hz. Ömer ciddi bir şekilde “Yıkıl karşımdan, bana şu adamı tanıyan birisini getirin. Mescitte görülmesi adamın iyiliğine ispat değildir” buyurarak çok mühim bir konuda bizleri uyarıyor. Özellikle son zamanlarda yaşadığımız çirkin hadiseler bunun açık örneğidir. Özellikle 15 Temmuz 2016’daki kirli ve alçak darbe girişimi hala sırıtmaktadır. Bunun dışında şahit olduğumuz yolsuzluklar, yapılan vurgunlar, soyulan nice insanlar hep bu kokuşmuş istismarın figüranları tarafından gerçekleştirilmiştir. Aldatanlar bellidir. Aldananların sayıları sınırsızdır. Yakalarda taşınan rozetler bazıları için yeterli ve geçerli olmaktadır.
Artık problemin altı çizilmelidir. Kaynaklar elimizdedir. Toplumla devlet arasındaki ilişkiler de tam bir güven ortamı oluşturmak zorunluluğu vardır. Parti, görüş, senden, benden ayrımı yok edilmelidir. Devlet kavramı gönüllerde yer almalı ve yaşamalıdır. İnsan odaklı çalışmaların aldatıcı olduğu bilinmelidir. Çünkü insan fanidir. Yaşaması ve yaşatılması gereken devlettir. Bu itibarla Şanlı Peygamberimizin vefatında “İrtidat” denilen kargaşalar başlayınca, Hz. Ebubekir (r.a) söz alarak şöyle demiştir; “Kim Muhammed’e tapıyorsa o öldü. Kim Allah’a tapıyorsa ölümsüz olan O’dur” buyurmuştur. Yorum okuyucuya aittir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
BİZİ ALDATANLAR BİZDEN DEĞİLDİR
Çalıyorlar, çırpıyorlar, yiyorlar, içiyorlar sonra da insanlıktan bahsediyorlar. Tıpkı mutasyona uğrayan koronavirüs gibi. Kime inanacağız, kime güveneceğiz belli değil. Bu bağlamda Hz. Ömer’in (r.a.) bir uyarısı bize yol gösteriyor; Bir gün yargılanmakta olan birisi için Ömer soruyor; “İçinizden bu adamı tanıyan var mı?” Ashaptan birisi “Ben tanıyorum Ey Ömer. İyiliğine de şahitlik ederim” diyor. Bunun üzerine Hz. Ömer adama şu soruları soruyor; “Ey falanca kişi, sen bu adamla bir süre komşuluk yaptın mı? Bu adamla alışverişin oldu mu? Bu kişiyle yolculuk yaptın mı?” hepsinin cevabına da “Hayır” olunca Ömer tekrar soruyor; “Yoksa sen bu adamı mescitte (camide) namaz kılarken mi gördün?” Cevap, “Evet Ey Müminlerin Emiri” olunca Hz. Ömer ciddi bir şekilde “Yıkıl karşımdan, bana şu adamı tanıyan birisini getirin. Mescitte görülmesi adamın iyiliğine ispat değildir” buyurarak çok mühim bir konuda bizleri uyarıyor. Özellikle son zamanlarda yaşadığımız çirkin hadiseler bunun açık örneğidir. Özellikle 15 Temmuz 2016’daki kirli ve alçak darbe girişimi hala sırıtmaktadır. Bunun dışında şahit olduğumuz yolsuzluklar, yapılan vurgunlar, soyulan nice insanlar hep bu kokuşmuş istismarın figüranları tarafından gerçekleştirilmiştir. Aldatanlar bellidir. Aldananların sayıları sınırsızdır. Yakalarda taşınan rozetler bazıları için yeterli ve geçerli olmaktadır.
Artık problemin altı çizilmelidir. Kaynaklar elimizdedir. Toplumla devlet arasındaki ilişkiler de tam bir güven ortamı oluşturmak zorunluluğu vardır. Parti, görüş, senden, benden ayrımı yok edilmelidir. Devlet kavramı gönüllerde yer almalı ve yaşamalıdır. İnsan odaklı çalışmaların aldatıcı olduğu bilinmelidir. Çünkü insan fanidir. Yaşaması ve yaşatılması gereken devlettir. Bu itibarla Şanlı Peygamberimizin vefatında “İrtidat” denilen kargaşalar başlayınca, Hz. Ebubekir (r.a) söz alarak şöyle demiştir; “Kim Muhammed’e tapıyorsa o öldü. Kim Allah’a tapıyorsa ölümsüz olan O’dur” buyurmuştur. Yorum okuyucuya aittir.