Sevgili okuyucularım. 25 Haziran Pazar, bayramın birinci günü. Bayram öncesi iki türlü hazırlık yapılır. Birincisi bayram namazından önce fitrelerimizi vermek, oruçlarımızın kabulü için Allah'a çokça dua etmek, günahlarımıza tekrar tövbe edip, bayram namazına hazır olmak. İkincisi ise bedensel ve çevresel temizliğimizi her zamankinden daha duyarlı olarak yapmak. Bayram sevinç, sevgi, ikram, cömertlik ve sıla-i rahim denilen eş, dost, hısım, akraba ziyaretleriyle uygun hale gelir. Bayramlaşma soğuk ilişkileri, kırgınlıkları, dargınlıkları ve küskünlükleri gideren bir fonksiyon icra eder. Bayram günü sevinç ve mutlulukla dolu olan insan, bayramlaşma yoluyla dostlukları tazeler. Zaman zaman aramıza giren soğuklukları yok eder. Bayramlarda küçükler, büyüklerin ellerini öper. Büyükler küçüklere hediyeler verir, dargınlar barıştırılır, birlik ve beraberlik sağlanır. Sosyal yapı daha da sağlam hale gelir.
      Burada çok önemli bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şanlı Peygamberimiz “hısım ve akraba ile bağlarını kesen bir kimsenin bulunduğu meclise, rahmetin inmeyeceğini, böyle kimselerin cennete giremeyeceğini belirterek, ciddi bir uyarıda bulunmuştur.” Bir başka hadiste ise “iyiliklerin en mükemmelinin, bir kimsenin baba dostunu görüp gözetmesidir.” Kur'an-ı Kerim'de  münafıklığın özelliği anlatılırken, “yeryüzünde bozgunculuk çıkaran ve akrabalık bağlarını koparanlar” tabiri vardır. Kabir ziyaretlerini bayram günü yapmak daha iyidir. Bir tabirle “bayram geldi, tatile çıktı bizim gelinle oğlan, yardımcımız olsun gayri yüce yaradan. Rezervasyon yaptırmışlar bilmem ne otelden, bozuk bunların yapısı temelden. Nasıl muamele ederlerse, onlarda öyle görecek. Belki bir köşede sahipsiz ölecek. Pişmanlık duyacak eyvah anam, babam diyecek. Kimbilir daha ne çeşit kamçı yiyecek işte böyle kardeşim. Bayramda ana, baba, hısım, akraba, hasta, yaşlı, şehit aileleri, kimsesiz yoksulları ziyaret etmeyeceksin, çıkıp nerelere tatile gideceksin.
     Senin ki bayram değil, seyran bile olamaz. Yaşlı anan, baban senin şefkatini hiç mi özlemedi? İlla hanımın arzusuna uymak mı delikanlılık ve erkeklik? Adamın gönlüne girmek için gerekli mi kaynanayı, kaynatayı terk etmek, hanımefendilik bumu? Götür torunlarını dedelerine, ninelerine, anneannelerine, babaannelerine sevsinler, ellerine bir şeker versinler. Ne olur yani, mikrop mu kapar senin çocuklar?
     Meselenin manevi boyutuna gelince şu gerçeği hiç unutmayalım. İblis her bayram sabahı çok şiddetli şekilde bağırır, nara atar. İblisin askerleri diğer şeytanlara şöyle der.”bugün bayram Allah ümmeti Muhammedi, tuttukları oruç, verdikleri fitre, yaptıkları iyilik ve ibadetlerden dolayı af ediyor. Şimdi size görev veriyorum. Onlara tövbelerini bozdurun, alkole, kumara, kavgaya, küskünlüğe yeniden başlatın ki benim gazabım dursun” Yüce Rabbimiz'de bayram günü camii ve mescitlere giden insanlar için şöyle buyurur.” Ey meleklerim, bir aydan beri tuttukları oruçların, iftar ve sahurların, verdikleri fitrelerin, yaptıkları hayır ve hasenatın sevabını almak için benden af diliyorlar. Gidin haber verin af olunmuş vaziyette evlerine dönsünler.” İşte bu müjdeyi alamayanlar vardır. Peki kim bu zavallılar?
1)      Allah'a şirk (ortak) koşanlar.
2)      İşledikler'i büyük günahlara tövbe etmeyip, devam edenler.
3)      Hısım akraba ile bağlarını koparanlar.
4)      Faiz yiyenler.
5)      Sihir ve fal ile meşgul olup, onlardan medet umanlar.
6)      Ana ve babaya asi olanlar.
7)      Birbirleriyle küs ve dargın olanlar.
Bu itibarla mutlaka bayramda barışalım. Küsleri barıştıralım.
     Hepinizin bayramı mübarek olsun. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Allah milletimizi bahtiyar,devletimizi payidar eylesin…Amin.