Kıymetli Okuyucularım,

Akıllı kişi kendisini hesaba çeken, ölümden sonra için çalışandır. Aciz ve akılsız kişi ise arzularına uyup bir de Allah’tan bağışlanmasını umandır. Bakınız: Tirmizi. Sıfatül Kıyame, 25. Ahiret hayatının varlığına inanmak İslam inanç esasları arasında yer almaktadır. İnsanın ölümüyle onun ahiret hayatı başlamış olur. Sevgili Peygamberimiz s.a kabrin ahiret duraklarının ilki olduğunu belirtmiştir. Çeşitli merhaleleri ve kendine has halleriyle tasvir edilen ahiretin gerçekleşmesi bugünkü dünya nizamının bozulmasından sonra olacaktır. Ahiret hayatının kıyametin kopması, hesabın görülmesi ve hesap sonrası ebedi hayatın başlaması şeklinde üç merhalesi vardır. Görevli melek genel kabule göre İsrafil a.s tarafından sura üflenecek Allah’ın diledikleri hariç göklerde ve yerde kim varsa düşüp ölecektir. Ahirette hesabın başlaması sura ikinci üfleyişten sonra kabirlerdekilerin tekrar dirilmesi ve mahşerde toplanmasıyla olacaktır. Kıyamet günü hesaba çekilme belli kayıtlara bağlı olarak yapılacaktır. İnsanlar ve cinler her şeyden önce İmandan sorgulanacaktır. Sonra kul hakları ile Allah ve kul arasındaki hakların hesabı görülecektir. Bkz: Diy. Tak. Zıtlaziran.

Kıymetli Okuyucularım,

Çokta yoruma ihtiyacı olmayan bu durum inanmış bir Müslüman için son derece düşündürücüdür. İmanın tarifine bakınca Dil ile ikrar, kalp ile tasdik ve işlerimizin, amellerimizin onlara göre yapılmasıdır. Detaylara inmeye gerek yok. Kuranın tamamını kabullenmek şarttır. Burada en hassas konu kul hakkıdır. Milletin hakkına tecavüz, millet malının çar çur edilmesi, israf musluklarının sonuna kadar açılmasının hesabı pek kolay olmasa gerek. Özellikle din istismarcıları Allah diyerek Kuran diyerek aldatanlar acaba nasıl hesap verecekler. Ben dahil hepimiz bunun içindeyiz. Yalanlarla, dolanlarla toplumu aldatmak çok çirkindir. Çünkü kendi yalanlarımıza kendi organlarımız şahitlik yapacaktır. Öyle bir sahta tövbe çare değildir.