AK Parti 2001 yılında kuruldu. Kurulduğundan beri doğruları ve yanlışlarıyla bu ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Bu süreç içerisinde hiçbir parti onu zorlamayı başaramadı. Bir bakıma AK Parti’nin çok başarılı olmadığı ama diğer partilerin çok başarısız olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Şu anki mevcut partiler ise birbirlerinin uzantısı gibi mevcudiyetlerini devam ettirmektedir. Madem büyük Türkiye olmak istiyoruz. O zaman bambaşka kadroları olan, mesleği sadece milletvekili olmayanlardan kurulu ve mesleğinde kendisini ispatlamış insanlardan oluşan bir partiye ülkemizin ihtiyacı vardır. Mevcut partiler şu an itibarıyla artık statik yapıya teslim olmuşlardır. Bu gerçeği şu argümanlarla desteklemek mümkündür.
2018 seçimleri milletvekili aday listeleri açıklandı. Herkes gibi biz de büyük şok yaşadık. Teşkilatçılık anlayışının tamamen yok sayıldığı bir seçim yaşanacaktır. Yıllarca teşkilatlarına koşulsuz şartsız hizmet edenlerin hizmetlerinin yok sayılarak, partilere belki de hiç gelmemiş adaylar liste başlarında boy göstermektedir. Sözüm ona “Ömerlerin” aday gösterileceği -Hz. Ömer adaleti temsil etmektedir- listelerde “Osmanların” liste başı -Hz. Osman çok zengindi- olduğu görülmektedir. Yani teşkilatlarda, davaların kahrını çekenler geri plana atılarak, parayı verenin düdük çaldığı kapital sisteme doğru bir yönelme mevcuttur. Ayrıca adamcılık da almış başını gidiyor. Bursa milletvekili listelerini incelerken, acaba Bursa’da mı yaşıyoruz? Erzurum’da mı, Artvin’de mi ya da Balkanlar’da mı yaşıyoruz? Tereddüt geçirdik. Diğer taraftan bir parti hiç Erzurum’a gitmeyen bir kişiye milletvekili sıralamasında iyi bir yer verebiliyor. Bursa metropolitan bir şehir anlıyoruz ama “Bursalı” nın olmadığı ya da Bursa’nın yerli ailelerinden birinin listelerde olmayışı bizi çok şaşırtıyor. Yani siyasette çıkarcılık esası gözetilerek, oy potansiyeli düşük olan yerlerden milletvekili çıkarılmayışını esefle karşılıyoruz. Örneğin Yenişehir ilçesinden bir milletvekili adayının çıkarılmayışı bizleri çok üzmektedir. Yıllarca kendi partilerine koşulsuz şartsız hizmet eden “Bülent Hamdi Cingil” ve “Celal Çekil”in listelerde arka sıralarda olmaları bizleri çok üzmüştür. Evet, Yenişehir küçük bir yerdir ve oy potansiyeli düşüktür. Ama burada yaşayan insanların da beklentileri vardır. Küçük yerlerde yaşayan insanlar da ara sıra onore edilmeli ve onlara da fırsatlar verilmelidir. Siz büyüğü esas alarak, küçükleri yok sayar küçümserseniz, o küçümsedikleriniz bir gün gelir sizin başınıza büyük işler açabilir. Peki, soruyorum seçim çalışmaları başladı. Davaya inananların, teşkilatçıların küstürüldüğü bir seçimde, siz kime bayrak astıracaksınız? Mahalle mahalle, sokak sokak gezen ve benzin parasını kendi cebinden ödeyen bir sürü gönüllü insan, şimdi hangi inançla kendi davasına sahip çıkacak? İnandığı davası onu yok sayacak ama o hâlâ davaya hizmet edecek. Böyle bir dünya kaldı mı sevgili dostlar?
Bütün bu tespitleri alt alta sıraladığımızda şöyle bir partinin kurulması esastır. İnanç özgürlüğünü savunan ama bu ülkeyi kuranlara da saygı gösteren, yani bütün değerleri kucaklayan bir parti olmalıdır. Milletvekili listelerinde, partiye önemli hizmetleri olanları esas alan bir parti olmalıdır. Belediye başkanlığı seçimlerinde parası olanın değil, proje üretebilecek, vatan ve millet sevgisini öncelemiş bir başkan seçilmelidir. Kendi menfaatini geri planda tutan, -Başkanlık işini bırakmış emlakçılık yapanlar değil!- kamu menfaatini kendine şiar edinmiş kişilere fırsat verilmelidir. Bunları daha da çoğaltabiliriz. Sevgili dostlar eminiz ki sizin düşüncelerinize de tercüman olduk. Bizim işimiz yanlışı savunacak kadar cahil olmamak, doğruyu da her platformda söyleyebilmektir. Çünkü yaptığımız her eylemin vebali bizim üzerimizedir. Allah bizleri her zaman doğruyu söyleyen ve savunanlardan eylesin inşallah.