İkinci kitabım “Bilinmeyen” okuyucularıyla buluştu. Son derece ilginç bir konusu var. Kitab bir yönüyle okuyucuları maceraya sürüklerken, diğer yönleriyle inanç ve etnik köken farklılıkların toplam nazarındaki önemini açıklamaya çalışıyor. Kitabın özeti şu şekildedir;

“Bursa’da akademisyenlik yapan Prof. Dr. Serdar Araz ve iki asistanı, TSK’nın gizli bir operasyonuna katılırlar. İlk olarak görevlerinin yüksek teknolojili bir uydu sisteminin koordinatlarını askeri koordinatlara göre geri döndürmek olduğunu zannederken, daha sonra dünya dışı bilinmeyen bir gölge varlığın tehdidi ile karşı karşıya kalırlar. Birçok operasyon yapılmasına rağmen, bilinmeyen varlık hakkında çok fazla bilgi edinemezler. Onlar bir taraftan bilinmeyen varlığın dünyadaki amacı ve tehlikesinden kendilerini korumaya çalışırken, diğer yandan ülkede gizli kalmış projeleri ortaya çıkarmaya çalışacaklardır. Bakalım bu tehlikeli mücadele sonunda Serdar hoca ve ekibi hayatta kalabilecekler midir?” Kitabı okuduğunuzda bunun cevabını bileceksiniz.

Kitabın içerisinde Mahmut karakteri var mesela, Mahmut Diyarbakır-Lice ilçesi doğumlu bir Kürt-Ermeni karışımı bir vatandaştır. Kaçakçılık yapan ailesi bir operasyonda öldürülmüştür. Amcası Mahmut’u bir şekilde Amerika’ya göndermiş ve orada Uzay bilimi üzerine eğitim almış ve bir üniversitede hoca olmuştur. Mahmut daha sonra Amerika tarafından görevlendirilerek, Türkiye’deki bir terör örgütünün bölge sorumlusu olmuştur. Mahmut’un amacı da “Bilinmeyen” varlığı yakalamaktır. Fuat yüzbaşı bir şehit subay’ın oğludur ve vatanı için kendisini feda etmeye hazırdır.

Kitap içerisinde çok ilginç konulara değinilmektedir. Mesela Öklid’in matematik anlayışından bahsedilmektedir. MÖ 323’de yaşayan Öklid, doğada rastlanmayan koni, çokgen şekillerin alan ve hacimlerini hesaplamaya çalışmıştır. Koni ve çokgenler, o dönemde iki boyutlu ve üç boyutlu uzayda yer almazken, Öklid hangi ilhamla bu şekillerin varlığını tespit ederek onların alanlarını ve hacimlerini hesaplamıştır? Bunu kimse bilmiyor. Diğer ilginç konu, Mevlana’nın orijinal Mesnevi kitabında şöyle bir ifade vardır; Bu kitap dinin aslının aslının aslıdır. Tanrı Vahyidir!”. Bu ifade çok ilginç bir ifadedir. Diğer bir ilginç olayda Napolyon’un, 1809’da Papa VII. Pius’u cezalandırmak için beş yıllığına Vatikan’dan Fransa’ya sürmesidir. Papa VII. Pius Napolyon’u aforoz etmesine karşın Napolyon bunu dinlememiş ve beş yıl boyunca Papa’yı Vatikan’dan uzaklaştırmıştır. Kitaptaki diğer ilginç örnek’te Epikür paradoksudur. Filozof Epikür, Tanrı ile kötülük arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışmaktadır. Epikür’e göre Tanrı saf iyiliktir ve saf iyilik sahibi bir varlık kötülüğü yaratmış olamaz. Ancak kitapta bu duruma bir yorum yapılmıştır. Bu yoruma göre Allah (c.c.) iyilik ve kötülüğü insanları imtihan etmek için yaratmıştır. Kötülüğü bilmeyen bir varlık iyiliğe nasıl yönelecektir? Allah’ın (c.c.) kötülüğü yaratması onu desteklemesi anlamına gelmez. Kötülük bir ölçü olarak kullanılacak ki, iyilik ona göre belirlensin. Bu vesileyle bu konuya da açıklama getirilmiştir. Diğer ilginç bir konu da Kemalettin dayı’nın Karl Marks hakkında söyledikleridir. Karl Marks’ın Komünist Manifesto kitabında savunduğu bazı şeyler vardır. Nedir bu savundukları? Karl Marks dine karşı olması, aileye karşı olması ve Burjuva kesime karşı olmasıydı. Peki, onun hayatını okuduğumuzda Karl Marks iddia ettiği hiçbir şeyi yerine getiremediğidir. Karl Marks bir Yahudi’ydi ve kendi vatanı olan Almanya’dan kovulmuştu. Sonrasında Belçika’ya, Fransa’ya ve İngiltere’ye gitti. Bu arada Karl Marks, Belçika’dan da kovulmuştur. Karl Marks İngiltere’ye gittiğinde Protestan Kilisesine üye olmuştur. Oysa Protestanlık Martin Luther tarafından ve Yahudiliğe karşı kurulmuş bir Hristiyan mezhebiydi. Karl Marks dine karşıydı ama Protestan Kilisesine üye oldu. Aile’ye karşıydı fakat en yakın arkadaşı Engels’e yalvararak ailesini İngiltere’ye getirmesi için yalvarmıştır. Peki, sen aileye karşı değil miydin, Sayın Karl Marks? İngiltere’de yeterli para kazanamayınca da Engels’in zengin Burjuva babasından yardım istemiş ve bu şekilde geçimini sağlamıştır. Burjuva kesimine karşı olan Karl Marks’a yardım, yine Burjuva kesiminden gelmiştir.

Bu anlattıklarımız kitabın çok küçük bir kısmıdır. Daha nice ilginç örnekler okuyucuya sunulmuştur. Kitabın yazarı olarak iyi okumalar dilerim.