Yaşamak için bütün hayatımızdaki doğrudan bizi ilgilendiren, bizi yaşatan her konuyu birbirine karıştırmadan idare etmek, yönetmek gerekir. Kendisini değiştirmek, işlerini kolaylaştırmak, kolay bir dünyada yaşamak, yaşadıklarıyla mutlu olmak, mutlu olduklarıyla mutluluklar vermek ilkeleri ile yaşamalı insan. Bütün mesele zaten bu ölçüde tartılır. Yani vicdan terazisi, her anlamda adaletli çalışmalıdır. Kişi, bireysel anlamda kendi hayatını, kendi düzenini, yuva düzenini, ahlak ve edep düzenini en güzel şekilde planlamadan hayatına devam ederse; birtakım hayal ettiği şeyleri yaşayamaz. Elbette hepimizin bir alın yazısı var, kaderi var. Ama şunu, net bir şekilde unutmayalım. Cenabı Allah, bizleri yaratan Allah, bize taşıyamayacağımız, başaramayacağımız hiçbir zorluğu vermemiştir. Yapabileceğimiz, taşıyabileceğimiz bir yük yüklemiştir. Kendi ellerimizle yaptığımız, yapacağımız işlerin sorumlusu tabiki bizleriz. Kendi evimizin iç mimarlık çalışmalarını yapmadan, çizmeden, kendi rotamızı, pusulamızı belirlemeden, hayatın tam anlamda tadına varmış olamayız. Konu ile ilgili yaşanmış bir öykü anlatmak isterim. Bir dağda bir bilge varmış. Alim herkes onun bilgisine, reçetesine inanır güvenirmiş. Yalnız yaşayan Bilge, herkese aklının yettiğince bilgilerini sonuna kadar paylaşır ve karşı tarafa anladığı şekilde anlatmaya çalışırmış. Günlerden bir gün bir genç, bilgeye soru sormak için sıraya girmiş. Sıra gence gelmiş. Bilgeye şöyle bir soru sormuş: Yaşamak, mutlu olmak, sevilmek nasıl bir şey? Bilge, "senin sorun önemli, biraz bekle baş başa konuşalım" demiş. Bu arada Bilge, gence "bir kaşık yağ dökmeden, benim evimi gez, dolaş" demiş. Evini dolaştıktan sonra, sormuş bilge, gence. "Halılarıma, resimlerime, kitaplarıma baktın mı, evim nasıl?" demiş. Genç çocuk, hayır efendim, hiçbir şeyi inceleyemedim, yağ dökülmesin diye" demiş. Bilge, tekrar yağ ile beraber halılarımın desenini, kitaplarımı ve bütün evdeki her şeyi incele, sonra konuşalım" demiş. Genç, evdeki halıların desenini, kitapları, evin her yerini gezmiş. Tekrar bilgenin huzuruna gelmiş. Evi gezen genç, bilgeye evdeki her şeyi anlatmış. Desenleri anlatmış, kitapları anlatmış, evin her yerini anlatmış. Bilge, tekrar sormuş: "Peki ya ne oldu?" "Ama efendim, ben ev incelerken yağı unutmuşum. Bilge, gencin sorduğu soruya yaşayarak cevap vermiş. "Bir şeyler yaparken, bir şeyleri unutursan; yaşamayı, mutluluğu, hayatı öğrenemezsin." Bilge adam ve genç arasında geçen bu hikaye, aslında bütün hayatımızın içinde olmak. O sıra semanın vakitle, zamanı uyandığımız günde, doğacak günü birbirine karıştırmadan hayatımızı planlamalıyız.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
KÜBRA ÇUKUR
HAYATINI DEĞİŞTİRMEK SENİN ELİNDE