HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ: Demokrasi ve Hukuk Devleti İçin Acil Çağrı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki ihlal kararına direnerek, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını iddia edip üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu. Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin başlatılması için karar TBMM’ye gönderildi…
Yargıtay’ın hukuk tarihinde eşi benzeri görülmeyen bu kararı, görevi kötüye kullanma suçu, anayasal düzenin askıya alınması, yargıda deprem, TBMM’ye ve Anayasal düzene karşı darbe girişimi, Anayasal düzene meydan okuma, adaletin katledilmesi olarak nitelendirildi…
Yorum ve eleştirilerin haklılık payı çok yüksek. Çünkü Anayasa Mahkemesi, kararlarıyla diğer devlet organlarını bağlayan bağımsız bir devlet organıdır. Anayasa mahkemesinin tarifi yukarıdaki gibidir. En yüksek yargı… Son söz… Özeti budur…
Anayasa Mahkemesi, Uyulması mecbur olan teslim olduğumuz bir kurum… Eğer siz hukuk devletiyiz. Tüm vatandaşlarımızın anayasal hakları var dediğiniz an. Anayasa mahkemesinin karalarına bağlısınız. Anayasa tüm vatandaşların güvencesidir. Anayasa yargıçlarına öyle ya da böyle tabiyiz. Uymak zorundayız. Şimdi bir garabet olarak Yargıtay verdiği bir karardan dolayı bu yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve verdiği kararlara uyulmuyor.
İşte bu hukuk devletinin sonudur.
Bu ülkede görüşü, dini, rengi, mezhebi, mesleği ne olursa olsun herkes bundan zarar görür.
Bunun sonu yok. Bu kararın uygulanması demek, Anayasal güvencenin ve hukukun kalmadığı bir sistemi ortaya çıkarır. Bundan Ak Partili de, CHP’li de, MHP’li de, İYİ Partili ’de, SP’li de, Hedep’ li de, GP’li de, DEVA’lı da, TİP’li de, BBP’li de büyük zarar görür. Anayasal güvencenin olmamasının, Dindarı, Muhafazakârı, Solcusu, Liberali, Merkez Sağcısı, Ateisti, Deisti, Genel Müdürü, Müdürü, Memuru, İşçisi, Emekçisi, Emeklisi, Temizlik İşçisi, Esnafı, Mühendisi, Mimarı, Garsonu, Komisi, Miçosu olmaz. Herkes zarar görür.
Siyasetin, partizanlığın da zamanı ve yeri değil. Anayasa değişikliği nedeniyle yapılan taktik savaşlarıysa bu yaşananlar, o da tasvip edilecek bir durum değil. Anayasa Mahkemesi’nin de Yargıtay’ın da saygınlığı ağırlığı korunarak, hukuk devletine acilen dönmemiz gerekir.
Bütün sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve halk, demokratik tepkisini göstererek hukuka sahip çıkmalıdır. Şimdi onun tam zamanı. Aksi halde kendimizi hukuk devleti dışında demokrasi dışında bulacağız.
Unutmayın, hukuk herkese lazım…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
GÜLCAN ARSLANOĞLU
HUKUK HERKESE LAZIM…
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ: Demokrasi ve Hukuk Devleti İçin Acil Çağrı
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki ihlal kararına direnerek, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını iddia edip üyeler hakkında suç duyurusunda bulundu. Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin başlatılması için karar TBMM’ye gönderildi…
Yargıtay’ın hukuk tarihinde eşi benzeri görülmeyen bu kararı, görevi kötüye kullanma suçu, anayasal düzenin askıya alınması, yargıda deprem, TBMM’ye ve Anayasal düzene karşı darbe girişimi, Anayasal düzene meydan okuma, adaletin katledilmesi olarak nitelendirildi…
Yorum ve eleştirilerin haklılık payı çok yüksek. Çünkü Anayasa Mahkemesi, kararlarıyla diğer devlet organlarını bağlayan bağımsız bir devlet organıdır. Anayasa mahkemesinin tarifi yukarıdaki gibidir. En yüksek yargı… Son söz… Özeti budur…
Anayasa Mahkemesi, Uyulması mecbur olan teslim olduğumuz bir kurum… Eğer siz hukuk devletiyiz. Tüm vatandaşlarımızın anayasal hakları var dediğiniz an. Anayasa mahkemesinin karalarına bağlısınız. Anayasa tüm vatandaşların güvencesidir. Anayasa yargıçlarına öyle ya da böyle tabiyiz. Uymak zorundayız. Şimdi bir garabet olarak Yargıtay verdiği bir karardan dolayı bu yargıçlar hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve verdiği kararlara uyulmuyor.
İşte bu hukuk devletinin sonudur.
Bu ülkede görüşü, dini, rengi, mezhebi, mesleği ne olursa olsun herkes bundan zarar görür.
Bunun sonu yok. Bu kararın uygulanması demek, Anayasal güvencenin ve hukukun kalmadığı bir sistemi ortaya çıkarır. Bundan Ak Partili de, CHP’li de, MHP’li de, İYİ Partili ’de, SP’li de, Hedep’ li de, GP’li de, DEVA’lı da, TİP’li de, BBP’li de büyük zarar görür. Anayasal güvencenin olmamasının, Dindarı, Muhafazakârı, Solcusu, Liberali, Merkez Sağcısı, Ateisti, Deisti, Genel Müdürü, Müdürü, Memuru, İşçisi, Emekçisi, Emeklisi, Temizlik İşçisi, Esnafı, Mühendisi, Mimarı, Garsonu, Komisi, Miçosu olmaz. Herkes zarar görür.
Siyasetin, partizanlığın da zamanı ve yeri değil. Anayasa değişikliği nedeniyle yapılan taktik savaşlarıysa bu yaşananlar, o da tasvip edilecek bir durum değil. Anayasa Mahkemesi’nin de Yargıtay’ın da saygınlığı ağırlığı korunarak, hukuk devletine acilen dönmemiz gerekir.
Bütün sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve halk, demokratik tepkisini göstererek hukuka sahip çıkmalıdır. Şimdi onun tam zamanı. Aksi halde kendimizi hukuk devleti dışında demokrasi dışında bulacağız.
Unutmayın, hukuk herkese lazım…