SON DAKİKA

Uzun Yollar

Yazının Giriş Tarihi: 01.04.2025 12:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.04.2025 12:49

Ramazan’ın bitişi ve bayramın gelişiyle özellikle ülkemizde bir telaş ve heyecan başlar. Bayramın arifesinde bazı hanelerde misafire hazırlık bazılarında ise yola çıkma hazırlıkları vardır.

Günümüzde dünyamız boyutunda herhangi bir değişim olmamasına rağmen aslında geçmişte olduğundan çok daha küçük. Eskiden bırakın bir başka kıtalarda bulunan bir ülkeden diğerine sadece saatler içinde gidip gelinebilmeyi, şehirlerin içindeki yolculuklar bile insanlar için çeşitli zorluklar barındırabiliyordu. Sanayi devrimiyle önce buharlı trenler ve gemiler büyük ölçüde atların ve diğer hayvanların kullanıldığı ulaşım araçlarını geride bırakmış, daha sonra arabaların ve yakın tarihçede uçakların gelişip yaygınlaşması ile gidilen mesafeler aynı olsada yolculukların zorlukları ve aldıkları uzun zaman çok büyük oranlarda azalmıştır.

“Tüm yollar Roma’ya çıkar” oldukça ünlü, kendine hem farklı dillerde hemde uluslararası popüler kültürde yer edinmiş bir deyimdir. Deyimin günümüzde taşıdığı anlam ‘ne yapılırsa yapılsın aynı sonucu almak’ olsada, aslında bu deyim tam olarak söylediği anlamıda aynen taşımakta. Milliarium Aureum, Latincede “Altın Mil Taşı” anlamına gelmektedir. Antik Roma’da mil taşları oldukça sık görülen ve kullanılan, üzerinde bazen bulundukları şehre yada dikildikleri dönemdeki yöneticilerin isimlerini taşırlardı, ancak Altın Mil Taşı diğer yüzlerce mil taşlarından farklıydı.

Mil taşlarının asıl kullanım amacı yol bulmak ve mesafe hesaplamaktı. Her mil taşı bir kilometre arayla dikilmişti ve asıl başlangıç noktaları Roma’nın başkentinde bulunan Altın Mil Taşı idi. Bu yüzden hangi mil taşından başlarsanız başlayın, yüzünüzü doğru yöne çevirip ilerlediğinizde yolların sizi çıkaracağı yer Roma olacaktı.

Bu insanlık tarihinde bir dönem için, en bariz ve hayatın bir parçası olmuş şeylerden biriydi. Romalılar antik dünyanın en ünlü ve en çok yol yapan uygarlığı olmuşlardır. Var oldukları sürede farklı yönlere ve kıtalara dağılmış şekilde yaklaşık 400.000 kilometre uzunluğunda yol inşa etmişlerdir. Roma’nın arkasından gelen diğer devletler ve imparatorluklar bile bu yolları kullanmış, bazılarının üstüne eklemeler yapmış ve yok olmasını önlemiş, kullanılmayanların ise zamana yenik düşmesine izin vermiştir.

Antik çağların yolları sadece Roma’nın yaptıkları ile sınırlı da değildir. Eski çağların en ünlü ve düzenli yol yapıcıları olsalarda, ticaret ve iletişim ihtiyacı bütün insan toplumlarında olan bir şeydi ve buna karşılık olarak yollar taş, kereste döşeli yada toz toprak olsun, her yerde vardı. İnsanlık tarihindeki en uzun ve ünlü yollar bu ihtiyaçlar doğrultusunda ortaya çıkmıştır.

İpek Yolu ve Kral Yolu tarihteki en büyük ticari ve kültürel alışverişlerin yapıldığı yollardandır. İpek Yolu Çin’den başlayıp, Anadolu topraklarından geçip Avrupa’da son bulmaktaydı ve yolu baştan sona bütün olarak kateden tüccar ve gezginin yaşadıkları hikayeler anlatmakla bitmezdi.

Çin’den gelen ipek ve baharat başta olmak üzere bir sürü eşya ve mal Avrupa, Afrika ve Anadolu’da da çok aranan şeylerdi ve insanın daha önce hiç bulunmadığı diyarlara duyduğu merak her dönemde olan bir şeydi. Tunç çağından beri yaklaşık 2000 yıl boyunca kullanılan bu yolun insanlık tarihindeki önemi tartışılmazdır.

M.Ö. 5. yüzyılda Pers İmparatoru I. Darius tarafından onarılıp kullanıma koyulan Kral Yolu ise döneminin çok önemli ticaret yollarından biridir, ve bu yolda gidip gelen kuryelerin hızı dillere destan olmuştur. Herodot yaklaşık 2700 kilometrelik yolu sadece 9 günde seyahat edebilen bu kuryeler için “Dünyada Pers kuryelerinden daha hızlı seyahat eden başka bir şey yoktur.” övgüsünü söylemiştir.

Yollar insanların olduğu her yerde olan, insan yaşamıyla doğrudan alakalı olan şeylerdir. Antik çağların bile öncesinde, belirli izler insanlar kullandıkça yollara dönüşmüş, o dönem ve sonrasında orada yaşayan insanların hayatlarını doğrudan yada dolaylı şekilde etkilemişlerdir. M.Ö. 3838 yıllarında günümüz İngiltere’sinde Brue Nehri’nden Somerset’e uzanan bir posta yolu, yine aynı yerde 30 sene sonra tahta döşenip Tatlı Yolu olacaktır ve insanlık tarihindeki en eski yollardan biridir.

Avrupa ve Asya’dan çıkıp Amerika kıtasına baktığımızda ise, devasa bir toprak parçasında dağılmış olsalarda, insanların yine yollara sahip olduklarını görürüz. Kuzey Amerika’daki yolların ortaya çıkışının oradaki yerli insanların tarih öncesi dönemlerde vahşi hayvanların -özellikle bufalo sürülerinin- arkasında bıraktıkları izlerden kaynaklandığı görüşü yaygındır. Amerika’nın keşfi ve sonrasında koloniciler tarafından işgali sırasında da bu yollar kullanılmış, 19. yüzyılda kıtayı bir uçtan bir uca bağlayan yollar, bu kadim haritayı kullanmıştır. Yine kıtanın güney kısmında ise İnca İmparatorluğu yaklaşık 39.900 kilometrelik karmaşık yollara sahipti ve gelen kolonicilerde yine bu yolları kullanmıştır.

Yollar esasen insanlar için bir yerden bir yere gitmek için bir araç olsalarda, aslında çok daha fazlasıdırlar. Yollar bir bağlantıdır. Bu bazen hem mecazi hemde tam anlamıyla bir alışveriş, bazende bizi sevdiğimiz bir başka insan ve yere bağlar. İnsanlar ve istekleri ne kadar çoksa, yollar da aynı şekilde artar. Yollar bir insanın içinden gelen paylaşma, öğrenme, iletişim ve buluşma isteğinin en fiziksel halidir aslında.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
YENİŞEHİR YÖREM En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.