SON DAKİKA
Hava Durumu

#Samsun Haberleri

YENİŞEHİR YÖREM - Samsun Haberleri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Samsun Haberleri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakan Tunç: “Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık” Haber

Bakan Tunç: “Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık”

Samsun Adli Tıp Grup Başkanlığı Binası’nın Temel Atma Töreni, İlkadım ilçesi Kuşçulu Mahallesi’nde yapıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, protokol konuşmaları ile devam etti. Programım açılışında Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, Adli Tıp Kurumu Başkanı Hızır Aslıyüksek, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş ve Samsun Valisi Orhan Tavlı konuşarak Adli Tıp Grup Başkanlığı Binasının Samsun’a hayırlı olmasını temenni etti. Daha sonra söz alan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, temeli atılan bina ve adalet yatırımları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.  “Adli Tıp Bölge Başkanlığımız Samsun ve çevre illerimize hizmet verecek”  Sözlerine Adli Tıp Grup Başkanlığı Binasının Samsun’a ve ülkeye hayırlı olması temennisinde bulunarak başlayan Bakan Yılmaz Tunç, “Bugün burada Adli Tıp Grup Başkanlığı Temel Atma Töreni için bir aradayız. Adli Tıp Bölge Başkanlığımız Samsun vilayetimize ve çevre il illerimize hizmet verecek. Önemli bir yatırım inşallah o tabelada 500 gün yazıyor. O günden önce bitirmenin gayreti içerisinde olacağız ve Samsun'umuzdaki belki yıllardır süren bir şikayet söz konusuydu, özellikle Trabzon'a gitme noktasında. Trabzon ayrı bölge olarak hizmet edecek. Samsun'da da Adli Tıp Bölge Başkanlığımız, vatandaşlarımıza burada hizmet edecek inşallah. Bugün temelini attığımız bu yatırımın kurdelesini kesmekte hep beraber bizlere nasip olur inşallah” dedi.  “Yargımızın bağımsız ve tarafsızlığı noktasındaki güçlü yapısını sürdürmeye devam edeceğiz”  Türkiye’deki yargı ve adalet sistemindeki gelişmelere değinen Adalet Bakanı Tunç, “Adalet mülkün temelidir. Adalet haklıya hakkını vermektir. Adaletin tam anlamıyla tesis edildiği yerde insan güçlüdür. İnsanın güçlü olduğu yerde aile güçlüdür. Ailenin güçlü olduğu yerde toplum güçlüdür. Toplumun güçlü olması devleti güçlü yapar. O nedenle adalet devletin temelidir, mümkün temelidir. Tabi adaletin tesisi de hukuk devletiyle mümkündür. Hukuk devletinin de bağımsız ve tarafsız yargıyla mümkün olduğu tartışmasızdır. O nedenle yargımızın bağımsız ve tarafsızlığı noktasındaki güçlü yapısını sürdürmeye devam edeceğiz. Bu anlamda tabii ki yargımızı özellikle vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden en güzel şekilde faydalanabilmeleri adil etkin işleyen bir yargı sistemi içinde 21 yıldan bu yana önemli mesafeler aldık. Kim ne derse desin birileri bir takım eleştirilerde bulunuyorlar. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili bugün eleştiride bulunanlar öncelikle şöyle bir geçmiş Türk hukuk tarihini hatırlamalarında fayda var. Yargımızın değişik zamanlarda nasıl sınavlar verdiğini ya da veremediğini, yargının geçmişte nerelerde durduğunu 12 Eylüllerde, 27 Mayıslarda, 28 Şubatlarda yar. Cevapsızlığından bağımsızlığından bahsedilip bahsedilemeyeceğini, şöyle bir vicdanı olan herkes şöyle bir takdir eder. 15 Temmuz'da yargımızın durduğu yere baktığımız zaman milletimizle beraber darbeciler karşısında yargının durduğu yere baktığımız zaman yargımız bugün her zamankinden daha tarafsız, bağımsız ve hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, milli iradeye inanan yargı mensuplarımız var” diye konuştu.  “Tüm yargıyı çürümüşlükle suçlamak 24 bin hakim ve savcıya haksızlık”  Birkaç davada verilen kararlar ile tüm yargı ve mensuplarının suçlanmasına tepki gösteren Bakan Yılmaz Tunç, “Şu anda 24 bini aşkın hakim ve savcımız var. Gece-gündüz çalışıyorlar tabii ki içlerinde hatalı kararlar verenler olabilir ama bu hatalı kararların da düzeltilme mekanizmaları yine elbette ki yargı içerisinde mevcut. O nedenle 1-2 kararı ortaya çıkararak, öne alarak cımbızla çekerek, tüm yargıyı çürümüşlükle, bağımsız olmamakla, tarafsız olmamakla suçlamak, 24 bin hakim ve savcımıza gece-gündüz çalışan bu kardeşlerimize büyük haksızlık. O nedenle yargımızın işleyişini daha etkin hale getirmek, adaletin teşhis anlamında güvenilir adalet sisteminin teşhis anlamında gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. 21 yıldan bu yana da çok önemli mesafeler aldık. Özellikle anayasamızda gerçekleştirilen önemli reformlarla aslında biz sessiz devrim sağladı. Tabii ki anayasamız bizim darbe sonrası yapılan darbe ruhunu taşıyan vesayetçi anlayışı taşıyan bir anayasa. Ancak bu anayasada o vesayetçi ruhu azaltmaya yönelik önemli reformları da geçtiğimiz süreçlerde bu 21 yıl içerisinde hayata geçirdik. Bu anayasada kadın hakları yoktu, çocuk hakları yoktu. Bunların hepsi son yapılan değişikliklerle girdi. Engelli hakları, gazi, şehitlerimizin hakları, yaşlıların hakları, bunların hepsi son yaptığımız değişikliklerle yine anayasamızda bilgi edinme hakkından tutun da vatandaşlarımızın idarenin iş ve işlemleriyle ilgili başvurabilecekleri kamu denetçiliği kurumunun kurulmasına varıncaya kadar özel hayatın korunmasıyla ilgili kişisel verilerin korunmasına varıncaya kadar tüm bunlar anayasamıza son dönemde Recep Tayyip Erdoğan hükümetlerinde anayasamızda yerini alan temel hak ve özgürlükleri genişleten düzenlemeler. Askeri yargı vardı. Siviller askeri yargıda yargılanırdı. Böyle bir demokrasi böyle bir hukuk devletiydi. Askeri yargıyı kapattık. Askeri yüksek idare mahkemeleri, devlet güvenlik mahkemeleri, özel yetkili mahkemeler, tüm bunlar tarihe karıştı. Yargı birliğini sağladık. Anayasa Mahkememizin yapısını hakimler, Savcılar Kurulunun yapısını, Milli Güvenlik Kurulunun yapısını, Yüksek Askeri Şuranın yapısını, tüm bunlar demokratik hukuk devleti ilkesine uyarlandı, uygun hale getirildi. Tüm bu yaptığımız değişiklikler anayasamızdaki vesayetçi ruhu azalttı ama tamamen ortadan kaldırmaya da yetmedi. Anayasamızda bugüne kadar yapılan değişiklikler madde sayısından daha fazla. Dolayısıyla çok sayıdaki değişiklik hem son 21 yılda yapılan hem onun öncesinde yapılan değişiklikler maddeler arasındaki yeknesaklığı da bozdu. İşte bu bozukluk bu yeknesaklığın ortadan kalkmış olması yargı kurumlarımız arasında da bir takım tartışmalara neden olan kararlara sebebiyet verdi” şeklinde konuştu.  “Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık”  Herkesin yeni anayasa fikrine sıcak baktığına değinen Yılmaz Tunç, “Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açık. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun herkes bunda mutabık. Her parti köşeye çıktığında yeni anayasa şart diyor. O zaman hep beraber birlikte 28. dönem parlamentosundan bir araya gelelim. Hep beraber milletimize olan bu borcu yerine getirelim. Geniş kesimlerin görüşünü alarak demokratik kuşatıcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan hukuk devleti ilkesini güçlendiren yeni bir anayasayı inşallah hep beraber yapalım ve 28. dönem parlamentosu da Cumhuriyetimizin ikinci asrına girdiğimiz şu başlangıç döneminde tarihi bir adım atsın. İnşallah milletimize olan bu borcu hep beraber siyasetçiler olarak, milletvekilleri olarak yerine getirmeyi gerçekleştirmeyi sağlarız. Anayasada yaptığımız düzenlemelerin yanı sıra mevzuatımızın güncel ihtiyaçlara uygun hale getirilmesiyle ilgili imkanda çok önemli mesafeler aldık. Tabii ihtiyaca cevap veren bir mevzuat çağın gereklerine cevap veren bir mevzuat anlamında da temel kanunlarımızın tamamını değiştirdik. 80 yıldan bu yana uygulanan artık çağın ihtiyaçlarında ihtiyaçlarını görmekte eksik kalan hususlar vardı. Tüm bunların ortadan kaldırıldı ve tüm temel kanunlarımız Türk Ceza Kanunumuz, Borçlar Kanunumuz, Hukuk Mahkemeleri Kanunumuz, Ceza Mahkemesi Kanunumuz ile tüm temel mevzuatımızı yeniledik. Tabii mevzuatı yenilemek yeter mi? Elbette ki yetmez. Bu mevzuatın uygulanacağı fiziki mekanları da yeniledik. Daha çağdaş hâle getirdik daha modern hale getirdik. 60-70 tane müstakil adliye sarayı varken bugün adliye sarayı sayısını müstakil 366’ya çıkardık ve içerisini de teknolojinin tüm imkanlarıyla 8 görüntülü duruşma salonlarıyla donattık ve daha da güçlendirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.  “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı 2024 yılından itibaren uygulanacak”  Hukuk fakültesinden mezun olanların direkt avukatlık stajına başlayamayacağını hatırlatan Bakan Tunç, “En iyi kanun bile en kötü uygulayıcıların elinde en kötü hale gelebilir. Dolayısıyla bu anlamda da durduk mu? Elbette ki durmadık. 21 yıldan bu yana yargıdaki insan unsurunu hakim, savcı sayısını ve adliye personeli sayısını da artırdık, arttırmaya devam ediyoruz. Bu anlamda özellikle. 2002 yılında 9 bin 349 olan hakim savcı sayımızı bugün 23 bin 826’ya çıkardık. Sayıyı eleştirenler olabilir. Nitelik ve nicelik her ikisi birlikte olmalı. Bu anlamda da önemli mesafeler almaya devam ediyoruz. Bu konuda da özellikle Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı 2024 yılından itibaren uygulanacak. Artık avukat olmak isteyen hakim, savcı olmak isteyen kardeşlerimiz hukuk fakültesi bittikten sonra hukuk mesleklerine giriş sınavını kazandıktan sonra avukatlık stajına başlayabilecekler. Hakimlik, savcılık sınavına girebilecekler. Bir diğer uygulamamız geçen hafta sınavını yaptık. Bin hakim ve savcı yardımcılığı alımıyla ilgili sınav gerçekleşti. Bundan sonra da artık hakim savcı adaylığı müessesesini kaldırdık. Hakim savcı adaylığı 2 yıl sürüyordu. Onun yerine artık 3 yıl süren 1 yılı adalet akademisinde eğitim 2 yılı tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında bir çalışma. Uygulamayı özümseme ve tüm derecelerde sulh cezadan başlayarak istinafına Yargıtay’ına varıncaya kadar tecrübe kazanabilecek bir sistemi. 3 yıl süren hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik, ilk sınavını da geçen hafta sonu gerçekleştirdik. Bundan sonra inşallah bu uygulamayla özellikle kürsüye çıkmadan önce hakim ve savcılarımızın daha güçlü, daha donanımlı olmalarının yolunu açmış olacağız. Tabii hizmet içi eğitimler önemli. Hakim ve savcılarımızın yüzde 45’i 5 yılın altında kıdeme sahip. Genç kardeşlerimiz, bunların özellikle adalet akademisine çok uğramaları, çok gelmeleri gerekiyor. Bu anlamda onların programlara katılmasını da terfilerinde bir şart koştuk. Özellikle birinci sınıfa ayrılabilmeleri için adalet akademisindeki eğitimlerini de tamamlamaları muhtelif zamanlarda belli sürelerde o eğitimlere katılma mecburiyetleri de söz konusu olacak ve böylece hem mevzuatımızın çağa uygun hale getirilmesi, fiziki mekanlarımızın daha kaliteli hale getirilmesi ve insan unsurunun daha da güçlendirilmesi, bu anlamda hakimlerimizin, savcılarımızın, avukatlarımızın ve adliye personelimizin daha da güçlendirilmesi anlamında çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz” açıklamasında bulundu.  Türkiye’deki adli tıp yatırımları  Adli tıp ve adalet yatırımlarından bahseden Tunç, “Adli tıp sadece ceza hukuku alanında değil, özel hukuku alanında da önemli bilirkişi hizmeti veriyor ve bu anlamda da özellikle maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve vatandaşlarımızın hak kayıplarının önlenmesi anlamında önemli hizmet veriyor. Bakanlık olarak son 21 yılda maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına ve adaletin makul sürede tecellisine böylesine önemli katkı sunan adli tıp kurumunun yapısını güçlendirmeye devam edeceğiz. Personelin nitelik ve niceliğinin iyileştirilmesine özen gösterdik. Teknolojik imkanları artırarak adli tıp hizmetlerini yurt genelinde yaygınlaştırdık. Bu kapsamda 2002 yılında 5 olan ihtisas kurulu sayısını 8’e çıkardık. Yine 6 olan ihtisas dairesine son derece ileri teknoloji ürünü cihazlarla donatılmış adli bilişim ihtisas dairesine ekleyerek bu sayıyı da 7’ye çıkardık. Adli Tıp Kurumu 2002 yılında 6 grup başkanlığı vardı, 18 şube müdürlüğü vardı. Türkiye genelinde ve 25 ilde hizmet veriyordu. Adli tıp bugün itibariyle 81 ilde hizmet veriyor ve 25 ilde de grup başkanlığımız var. Bölge başkanlığımız var ayrıca. 53 büyük ilçemizde de adli tıp şube müdürlüklerimiz var. Trabzon, Antalya, Erzurum, Van, Diyarbakır, Hatay grup başkanlıkları, Rize, Yozgat şube müdürlüklerinin de yeni hizmet binalarını önceki yıllarda hizmete açtık. İzmir'de de adli tıp grup başkanlığının yeni hizmet binası tamamlandı. Yakın zamanda onu hizmeti açacağız. Aynı zamanda Denizli ve Bursa'da inşaatları tamamlamak üzereyiz. Onların da önümüzdeki aylarda açılışlarını yapacağız. Diğer yandan Konya, Tekirdağ, Sakarya, Kayseri, İstanbul, Anadolu ve Şanlıurfa’da adli tıp grup başkanlıklarının yakın bir zamanda faaliyete geçirmeyi planlıyoruz” dedi.  Samsun’daki adalet yatırımları  Son olarak Samsun’daki adalet yatırımlarına yer veren Adalet Bakanı Tunç, şunları söyledi:  “Adli tıp kurumuz laboratuvarları da özellikle akredite olmuş uluslararası standartlara sahip önemli bir bilim merkezi. Aynı zamanda hem eğitim merkezi hem bilim merkezi. Adli tıp kurumumuzu bu yatırımlarla 81 vilayette otopsiden tutun da diğer işlemlerin tamamının yapılabileceği bir kurum haline getirdik. Teşkilat yapısında güçlendirmeye devam ediyoruz. Samsun'da özellikle adalet yatırımlarımız ve adli tıpla ilgili önemli çalışmalarımız oldu. Bugün temelini attığımız binamız. 10 bin metrekare yüzölçümlü taşınmaz üzerinde 13 bin 600 metrekare kullanım alanına sahip olacak ve inşallah 1,5 yıl içerisinde inşaatı tamamlanarak hizmeti aşacağız. Samsun'da 21 yılda adalet alanında önemli hizmetlere imza attık. 70 bin 708 metre kapalı alana sahip Samsun mevcut adalet binamızı 2013 yılında tamamlamıştık. Çarşamba adalet binamızı 2007’de, Havza adalet binamızı 2009’da, Terme adalet binamızı 2012’de tamamlayarak hizmeti açmıştık. Samsun Bölgeyi İdare Mahkemesini de 2009’da adalet teşkilatının hizmetine sunmuştur. 16 Ocak 2024 tarihinde ‘Adalet Kampüsü’müzün proje ihalesini gerçekleştireceğiz. İnşallah içerisinde Samsun İstinat Mahkememiz, Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri, Vergi Mahkemeleri hizmet verecek. 41 bin 245 metre kare kapalı alana sahip olacak. Atakum ilçemizdeki yeni adalet kampüsümüzün şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bafra Adalet Binası ve Çarşamba Adalet Ek Hizmet Binası işini de 2024 yılı yatırım programına teklif ettik, inşallah onun da proje çalışmalarına başladık.”  Tören, konuşmaların ardından temelin atılması ile devam etti. Programa ayrıca AK Parti Samsun Milletvekilleri Orhan Kırcalı, Ersan Aksu, ilçe belediye başkanları, bürokratlar, protokol üyeleri, adliye personelleri ve davetliler katıldı.

Arıcılara kovan ve malzeme desteği Haber

Arıcılara kovan ve malzeme desteği

Samsun’un Bafra ilçesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı kaynaklı İl ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerinin ortaklaşa yürüttüğü "Bafra Sarpın mahallesi Arı Yetiştiricilerinin Kalkındırılması Projesi" kapsamında 15 arı yetiştiricisine 150 adet arılı kovan ve arıcılık malzemeleri dağıtıldı.  500 bin lira olan proje bedelinin yüzde 20’si üretici katkısı olarak hazırlanan proje kapsamında İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü bahçesinde düzenlenen törenle 15 arı yetiştiricisine 150 adet arılı kovan ve arıcılık malzemeleri teslim edildi.  İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Güreş yaptığı konuşmada, “Bafra ilçemizin bitki florasının çok güzel olduğundan ayrıca ılıman geçen bir kış mevsiminden dolayı kışlamak üzere diğer bölgelerden arıcılar çok gelmekte. Daha sonra bu bölgemizden diğer bölgelere hareket etmekteler. İlçemizde 121 tane arıcımız mevcut olup 10 bin 500 civarında arılı kovanımız bulunmakta, yaklaşık olarak 15 kilogram bal tahtası yapılmaktadır. Biz özellikle yukarı kısmın zengin bitki örtüsü ve özellikle az kimyasal ilaç kullanımından yola çıkarak Sarpın Mahallemizde arıcılık projesi gerçekleştirdik" dedi.  İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam ise “Samsun ilimize 2022 üretiminden dolayı 2023 yılında 500 milyon lirayı geçen bir destek ödemesi yaptık. Üreten herkesi desteklemeye, sadece tarımın hayvancılık veya arıcılıkla ilgili kısmına değil gerek bitkisel üretim gerek hayvancılık gerek balıkçılık ne varsa destek vermeye hazırız. Bizim bu bölgemiz aslında bu bitki örtüsüne sahip, orada çok uygun bir yapımız var. Teşvik edildiği takdirdi, arıcılıkta hızlı bir şekilde diğer bölgelerde olduğu gibi burada da mutlaka yayılacaktır" diye konuştu.  AK Parti Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı, "Baframız nasıl tarımda Türkiye'mizin diğer illerine, ilçelerine örnek olmuşsa, arıcılıkta da örnek olacaktır" ifadelerini kullandı.  Bafra Kaymakamı Cevdet Ertürkmen de “Sarpın Mahallesi'nde kuru fasulye ile ilgili bir çalışma yapmıştık. En uzak mahallelerimizden bir tanesi. Bir ucunda Vezirköprü, bir ucunda Havza var. Evet, uzak bir mahallemiz engebeli dağlık bir alan ama uygun projelerle giderseniz, uygun projeleri uygun yerlerde uygun insanlarla uygularsanız Fener’de, Kuşcular’da kazandığınız parayı da Sarpın'da kazanabilirsiniz. İşte bir proje insana hedef kitlesine ulaşıyor ve aş, ekmek olarak dönüyorsa o proje başarılı olmuştur. Sarpın’ın kuru fasulyesi çok meşhur. Ben Sarpın'ın balını da yedim. Harika bir balı var. Bu kovanlardan da bu kalitede ürünler alacağımızı düşünüyorum. Sarpın'ın kalkınması noktasına bir nefes olacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.  Konuşmaların ardından Arı Yetiştiricilerinin Kalkındırılması Projesi kapsamında 15 arı yetiştiricisine 150 adet arılı kovan ve arıcılık malzemeler protokol tarafından dağıtıldı.

Su kalitesi, arıza ve kaçağa 289 noktadan 7/24 takip Haber

Su kalitesi, arıza ve kaçağa 289 noktadan 7/24 takip

Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürlüğü, ‘Yönetsel Denetim ve Veri Elde Etme Sistemi’ (SCADA) ile kentin 17 ilçesindeki farklı noktalarında bulunan tesisleri tek merkezden kontrol ediyor. SASKİ bünyesinde yer alan SCADA Ana Kontrol Merkezi, gelişmiş bilgisayarlarla donatılmış, özel bilgisayar yazılımları ile destekleniyor. Vardiya sistemine göre 24 saat kesintisiz hizmet verilen merkezde, 2 operatör sürekli bilgisayar başında bulunarak, dış istasyonlardan gelen verileri alıp değerlendiriyor. Sistem ile su kaçakları ve şebeke arızaları anında tespit ediliyor.  Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, içme suyunu temin ederken kesintisiz, kaliteli ve güvenli hizmet vermek için şebekenin ve tüm tesislerin tek merkezden kontrol altında tutulmasının önemli olduğunu belirterek, ‘SCADA sistemi’ ile işletmelerde meydana gelebilecek herhangi bir arızaya anında müdahale edildiğini ve sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulup olası maddi kayıpların da önüne geçildiğini söyledi. ‘SCADA sistemi’ ile SASKİ’nin performansında önemli artış yaşandığını da ifade eden Başkan Demir, "Terfi merkezlerini, su depolarını, barajlardaki su seviyelerini, tesislerdeki anlık gelişme ve değişimleri, sahadaki motor ve pompalar olmak üzere şu anda 289 noktayı bir bilgisayardan 7/24 saniye saniye takip ediyoruz. Arıza anında ekiplerimiz online bağlantı ile de uzaktan müdahale edebiliyor. Bu sayede şehirdeki tüm tesislerimizi kontrol altında tutuyor, herhangi bir sorun yaşanması halinde anında müdahale ederek, yaşanan arızayı gideriyoruz. Böylece Samsun'da içme suyu dağıtımının sürekliliğini sağlamış oluyoruz" ifadelerini kullandı.  ‘SCADA sistemi’ ile ilgili bilgi veren SASKİ Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Osman Can Mercimekci, 695 bin 548 abonesi bulunan SASKİ’nin, Samsunlulara en iyi hizmeti vermek için gelişen teknolojinin tüm olanaklarını kullandığını söyledi. Mercimekci, "Samsun genelindeki 110 su deposu, 83 depo terfi, 13 pompa istasyonu, 7 içme suyu arıtma tesisi, 56 sondaj ve keson, 20 ham su ve atık su tesisi olmak üzere toplamda 289 tesis SCADA sistemine bağlıdır. Genel Müdürlük bünyemizde yer alan SCADA Sistemi, gelişmiş sunucularla donatılmış, özel bilgisayar yazılımları ile desteklenmiştir. Vardiya sistemine göre 24 saat kesintisiz hizmet verilen SCADA Kontrol Merkezi’nde, 2 operatör sürekli bilgisayar başında bulunarak, dış istasyonlardan gelen verileri alıp değerlendirmektedir” dedi.  SCADA Sistemi ile izlenen 289 tesisin ölçüm yapan elektronik cihazlarla donatıldığının da altını çizen Mercimekci, bu cihazların yaptıkları ölçümler yedekli haberleşme sistemleri üzerinden SASKİ Kontrol Merkezi’ne ulaştırıldığını bildirerek şunları söyledi:  "Depo seviyeleri ve pompa çalışma süreleri otomatik senaryoda insan müdahalesine gerek kalmaksızın kontrol edilerek abonelere içme suyunun kesintisiz ulaşması sağlandığı gibi gerekli hallerde SCADA Sisteminin hem sahadaki mobil cihazlar üzerinden hem de merkezdeki bilgisayarlardan, vanalara ve pompalara komut (kapama, açma ve çalıştırma, durdurma gibi) gönderme kabiliyetine sahip. Dış istasyonlarda yapılan ölçümlerin tamamı Kontrol Merkezi’nde anlık olarak izlenmektedir. Anlık olarak görülen bu değerler ise bilgisayarlara tarihsel olarak kaydedildiği için istenildiği zaman geriye dönük bu değerlere ulaşmak mümkün olmaktadır."

Kuyumculardan vatandaşa uyarı Haber

Kuyumculardan vatandaşa uyarı

Samsun Kuyumcular Odası Başkanı Salih Özman, ucuza altın almak için farklı yollar arayan vatandaşları uyararak, art niyetli kişilerin yeni dolandırma yöntemi olan ‘kesilmiş altın’ın ayarının sadece uzmanlar tarafından anlaşılabildiğini söyledi.  Uzun, kısa ve orta vadede yatırım yapmak isteyen birçok vatandaş, parasını altına yatırıyor. Vatandaşlar bozdurulduğunda zararı neredeyse olmayan paket gram altına yöneliyordu. Son günlerde ise paketli altının yerine kuyumcuların ‘kesilmiş altın’ diye tabir ettiği yarı mamul ürünler, fiyatı paketli ürünlere göre ucuz olduğu için tercih ediliyor. Başkan Salih Özman, söz konusu kesilmiş altınların üzerinde bir barkot veya damga olmadığını hatırlatarak, bu altının ayarının da sadece çok iyi profesyoneller tarafından ayırt edilebildiğine dikkat çekti.  “Kesilmiş altınları profesyonellerin dışındakilerin alması son derece sakıncalı”  Yarı mamul olarak kuyumcularda bulunan ve işlenmeden müşterilere satılan kesilmiş altınların vatandaşlar tarafından ayırt edilemeyeceğini ifade eden Salih Özman, “Süslenmek için alınan ziynet eşyaları yatırım aracı değildir. Bunlar da altın ama orta vadeli yatırımlar için para kazandırmaz. Bankaya mevduat yatırmak gibi düşünüyorsanız 24 ayar gram altın alınmalıdır. Piyasada son günlerde ‘kesilmiş altın’ diye altınlar dolaşıyor. Vatandaşların bu altınları almamalarını tavsiye ediyorum. Kesilmiş altınlar bizim yarı mamul ürünlerimizdir. 1 kiloluk külçelerden silindirde çekilip uzatılan ve makasla kesip, üreticilere işletmek için verdiğimiz ürünlerdir. Bu ürünleri profesyonellerin dışındakilerin alması son derece sakıncalı. Çünkü üzerinde herhangi bir ibare yok ve garantisi de bulunmuyor. Sadece aldığınız kişi içinde ne olduğunu bilebilir ve bozdurmaya gittiğinizde kuyumcular tereddütle yaklaşır. Normal altınlarla arasında da fiyat olarak çok büyük bir fark yok. Bu cüzi farklar için paketli, garantili altınlardan vazgeçilmemeli. Üstü damgalı, seri numaraları ve karekodları olan paket altınların alınmasını öneriyorum. Böylece hem güvende olurlar hem de bozdururken zarar etmezler. Kesilmiş altının içinin ne olduğunu bilme şansınız yok. 24 ayardan mı çekilmiş ya da daha mı düşük altın bunu anlamak son derece zor. Teneke parçasına benzeyen bu ürünü birçok kuyumcu bile ayırt etmekte zorlanır. Art niyetli insanların dolandırıcılıklarına alet olabilirler. Onun için garantili ürünlerin alınmasını öneriyorum” dedi.  “Altın uzun vadede yatırımcısına kazandırır”  Döviz fiyatlarındaki düşüşe rağmen altının değerinin artmaya devam ettiğini dile getiren Özman, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ilk başta altın piyasasını etkilememişti ama bu işgal uzayınca altın fiyatları da artmaya başladı. ABD’de enflasyonun beklenenin altında olması; FED’in faiz arttırmaması ve parasal sıkılaştırmayı gevşetme beklentisi oluşturdu. Böyle olunca da diğer ülkelerde dolara ulaşım kolaylaştı ve dolar Türkiye haricindeki ülkelerde ucuzladı. Dövizde bu durum yaşanırken altın ise ‘güvenli liman’ olarak konumunu korudu. Dolardaki düşüş nedeniyle insanlar döviz yerine altına yönelince bu da ONS’un 2 bin dolar seviyesine yaklaşmasına neden oldu. Dünya piyasalarında altın Bin 980 dolara yükseldi. Yani altın son derece değer kazandı ve kazanmaya devam ediyor. Bu fiyatlardan da altın alınabilir. Türkiye ekonomisini de düşünürsek enflasyonun kırılması için yoğun politikalar uygulanmıyor. Ani bir enflasyon düşüşü hedeflenmiyor, yavaş yavaş bir düşüş hedefleniyor. Bu da döviz ve altın fiyatlarının altına düşmeyeceğini gösteriyor. Altın, ekonomide çok hızlı bir fren olmayacağı için artmasa bize en azından düşmeyecektir. Uzun vadeli yatırım aracı olarak da altın yatırımcısına kazandırır” diye konuştu.  Şu anda Samsun’da 24 ayar has altın Bin 875 TL, altının ONS’u Bin 985 dolar, bileziğin gramı Bin 805 TL, çeyrek altın 3 bin 125 TL’den, ata liralar da 12 bin 800 TL’den satışa sunuluyor.

Sosyal medya tacizine 2 yıl hapis ve 9 bin 440 lira para cezası Haber

Sosyal medya tacizine 2 yıl hapis ve 9 bin 440 lira para cezası

Samsun'da sosyal medya hesapları üzerinden ulaştığı kadını taciz ve tehdit ederek kadının resmini ve telefon numarasını sohbet sitelerinde yayınlayıp uygunsuz yazılar yazan şahıs, yargılandığı mahkemece 2 yıl hapis ve toplam 9 bin 440 lira da adli para cezasına çarptırıldı.  Samsun'da sosyal medya hesabı Telegram’da numarasına ulaştığı kadını taciz ve tehdit eden, sosyal medyadan ulaştığı kadının fotoğrafını ve telefon numarasını sohbet odalarında uygunsuz yazılar yazarak paylaşıp, mağdur kadına ölüm tehdidinde bulunan E.K. (28), şikayet üzerine Samsun Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin takibi sonucu yakalandı. Yapılan araştırmada E.K.'nin internetten aldığı +1 ile başlayan Amerika menşeli GSM numaraları üzerinden oluşturduğu Telegram ve Instagram gibi hesaplarından konum bilgisi olarak Samsun’da bulunan kadınlara önce arkadaşlık mesajı attığı ve daha sonra sürekli aramalar yapıp, müşteki kadınlar tarafından numarası engellenince bu defa da farklı numara satın alıp arama yapmaya devam ettiği belirlendi. Bu şekilde Samsun merkezde 2 kadının Samsun Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne suç duyurusunda bulunduğu öğrenildi.  Siber polisinin yaptığı titiz çalışmalar sonucunda ikametinde yakalanan ve cep telefonunda suç delilleri ortaya çıkan E.K. hakkında mağdurlardan E.D. adlı 1 çocuk annesi kadının şikayeti sonucu dava açıldı. "Kişisel verileri ele geçirme ve yayma, cinsel taciz, ölümle tehdit" suçlarından Samsun 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın son duruşmasında tutuksuz olarak yargılanan E.K. duruşmaya katılmazken, E.K.'nin avukatı ile mağdur E.D. adlı kadın duruşmada hazır bulundu. E.D., "Sanık eylemlerine devam etmektedir. Bu nedenle şikayetçiyim" dedi.  Mahkeme, E.K.'yi "cinsel taciz" suçundan 2 bin 700 lira, 'tehdit" suçundan 4 bin 500 lira, "hakaret" suçundan 2 bin 240 lira olmak üzere toplam 9 bin 440 lira adli para cezasına ve "kişilerin verilerini hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma" suçundan da 2 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ayrıca, "kişilerin huzur ve sükunetini bozmak" suçundan ise beraatine karar verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.