SON DAKİKA
Hava Durumu

#Politika

YENİŞEHİR YÖREM - Politika haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Politika haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

TBMM Genel Kurulu'nda Bakan Koca ve Bozdağ Arasındaki Neşeli Diyalog Haber

TBMM Genel Kurulu'nda Bakan Koca ve Bozdağ Arasındaki Neşeli Diyalog

Bütçe Görüşmelerinde Eğlenceli Anlar TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen 2024 bütçe görüşmeleri sırasında, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın konuşması ve Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın süre uyarıları, milletvekillerini gülümseten neşeli anlara sahne oldu.      Bakan Koca'nın Sunumu ve Süre Talepleri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bakanlığının çalışmalarını anlatmak üzere TBMM Genel Kurulu'nda sunum yaptı. Ancak, konuşma süresinin dolması üzerine Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ tarafından uyarıldı.      Neşeli Diyaloglar ve Ek Süre İstekleri Bakan Koca, Bozdağ'ın süre uyarısına gülümseyerek, "Sayın Başkanım daha epey var. Meclis bu tabloları görmekten mutlu olur. Milletimiz de görsün" yanıtını verdi. Ardından Bozdağ, Bakan Koca'ya ek süre verdi. Sürenin dolmasına rağmen Bakan Koca'nın, "Az kaldı 5 dakika verseniz" diyerek ek süre talebinin devam etmesi, Genel Kurulu neşelendirdi.      Milletvekillerinin Tepkileri Bakan Koca ile Bozdağ arasındaki bu samimi ve eğlenceli diyalog, Genel Kuruldaki milletvekillerini güldürdü. Bu anlar, bütçe görüşmelerinin stresli ve ciddi havasına mizahi bir ara verdi.      Sonuç TBMM Genel Kurulu'ndaki bu neşeli anlar, politikanın ciddiyetinin yanı sıra, ara sıra yaşanan hafif ve samimi anların da mevcut olduğunu gösterdi. Bakan Koca'nın süre talepleri ve Bozdağ'ın esprili yaklaşımı, milletvekillerinin yanı sıra kamuoyunu da gülümsetti. HABER:KAAN KOÇAK

BTÜ'de İsrail-Filistin savaşı konuşuldu Haber

BTÜ'de İsrail-Filistin savaşı konuşuldu

BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç'un da katıldığı konferansta konuşan Doç. Dr. Akdoğan, olayları hukuki, siyasi ve Türkiye açısından değerlendirdi. İsrail'in Filistin topraklarında, savaş ve soykırım suçu işlediğine dair ciddi delillerin olduğunu kaydeden Akdoğan, yargılamanın söz konusu olabileceğini ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) buna cesaret edip edemeyeceğinin soru işareti olduğunu kaydetti. Akdoğan, "UCM Başsavcısı Kerim Han'ın 'Her iki taraf da Filistin topraklarında savaş suçu işliyor' açıklamasını İsrail'e bir gönderme olarak algılayabiliriz. Yani yargılanacaksa her iki taraf da yargılanacak. Bölgede deliller toplanıyor ancak İsrail ve ABD'nin soruşturma açılmasına engel olacağını düşünüyorum. Çünkü uluslararası hukuk, güçlü devletlerin çıkarları söz konusu olduğunda geçerlidir, zayıf devletler ise uymakla mükelleftir. Ancak uluslararası hukuk nezdinde tüm devletlerin, 'İsrail'in bir terör devleti gibi hareket ettiğini' söyleyerek kamuoyu oluşturması şart, aksi takdirde İsrail bu uygulamalarına devam edecek" dedi. ÇİN VE ABD'NİN GÜÇ MÜCADELESİ Siyasi ve jeopolitik yönden de bölgedeki savaşı ele alan İsmail Akdoğan, "Hamas'ın İsrail'e yönelik yaptığı ani saldırıyı ve ardından gelen savaşı, Çin ve ABD arasındaki küresel güç mücadelesinin ve iki devlet arasındaki jeopolitik rekabetin bir izdüşümü olarak görüyorum. Çin'in Kuşak-Yol Projesi'nin iki koridoru Ortadoğu'dan geçiyor. Çin'in bu projeyi hayata geçirebilmesi için Ortadoğu'nun göreceli istikrar ortamına ulaşması gerekir. Çin'in böyle bir çekim merkezi oluşturmasıyla, ABD eksenindeki Ortadoğu Devletleri'nde kopuş riski görünüyor bu da ABD tarafından ciddi bir tehlike olarak algılanıyor. ABD'nin buna karşı aldığı tedbir ise Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Koridoru Projesi...  ABD menşeli bu proje, Orta Doğu'da İran'ı siyasi ve iktisadi olarak daha da yalnızlaştıran, Suudi Arabistan'ın Çin'le stratejik yakınlaşmasının önüne geçen ve İsrail'in Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesini sağlayan son derece stratejik bir aklın ürünüdür" ifadelerini kullandı. BÖLGEDEKİ ARAÇ, HAMAS ABD'nin bu projesini hayata geçmesini engelleyecek en stratejik ara koridorun Suudi Arabistan-İsrail kara hattı olduğunu kaydeden Akdoğan, "Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesinin önüne geçilmesi halinde ABD merkezli koridorun hayata geçirilmesi tehlikeye girecektir. Bu iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin önüne geçilmesinin en kolay yolu ise İsrail-Filistin çatışmasını yeniden alevlendirmektir. İran'ın mali ve askeri desteğini arkasına alan Hamas'ın İsrail'e yönelik büyük bir askeri harekât başlatması tam da bu nedenledir. Sonuç olarak söz konusu saldırılar, ABD ile Çin arasında yaşanan küresel güç mücadelesinin Orta Doğu sahasına ilişkin ilk somut dışa vurumu olarak görülebilir. Dolayısıyla saldırılar, durumdan vazife çıkaran İran'ın Çin lehine işgüzarlık yaparak Hamas'ı bölgede bir araç olarak kullandığı bir girişim şeklinde değerlendirilebilir" diye konuştu. TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI İsrail'in, Hamas tarafından kendisine yapılan saldırıyı iç siyasette ve dış politikada bir fırsat olarak gördüğünü kaydeden İsmail Akdoğan, İsrail'in Siyonist emelleri hayata geçirme fırsatını da ele geçirdiğini kaydetti. İsrail'in, hastane saldırısına kadar elinin ilk kez bu kadar güçlü olduğunu da ifade eden Akdoğan, Türkiye'nin tutumuna da değindi. Akdoğan, Türkiye'ye dair görüşlerini şu sözlerle paylaştı: "Türkiye, son dönemlerde İsrail ile ilişkilerinde normalleşme aşamasına gelmişti ve bu yakınlaşmayla Türkiye, Doğu Akdeniz'de var olma mücadelesi veriyordu. Bu bağlamda değerlendirecek olursak; Türkiye ilk olarak Hamas'ın saldırısından rahatsız oldu ve genel olarak açıklamalarını arabulucu, tarafsız bir anlayışla gerçekleştirdi. Ancak saldırıdan 3 gün sonra İsrail kara harekâtını başlatıp, ibadethanelere saldırmaya başlamasıyla, Türkiye'nin tonu değişmeye başladı, kınama sesleri yükseldi. Ve son olarak hastane saldırısı ile birlikte Türkiye, İsrail'i açıkça hedef alan açıklamalar yapmaya başladı. Burada bir soykırım suçu olduğunu, böyle bir katliam varken uluslararası çıkarların arkada bırakıldığını ifade eden daha sert bir politikaya döndü."

Türkiye'nin İsrail Hamas yaklaşımı ! Haber

Türkiye'nin İsrail Hamas yaklaşımı !

Türkiye, İsrail-Hamas savaşıyla ilgili benzersiz bir yaklaşım sergiliyor ve odak noktaları aşağıdaki üç temel ilkeye dayanıyor: 1. Sivillerin Korunması: Türkiye, öncelikle sivillerin korunmasını ve daha fazla can kaybının engellenmesini vurguluyor. Bu süreçte sivillerin hedef alınmamasını ve herhangi bir eylemi kınamayı önemsiyor. 2. İnsani Yardım: Türkiye, İsrail'in yoğun hava saldırılarına maruz kalan Gazze'deki olayları yakından izliyor ve Gazze'ye insani yardımların devam etmesi için bölge ülkeleriyle işbirliği yapma arayışında. Özellikle Mısır ile işbirliği önem taşıyor. 3. Diplomatik Girişimler: Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan liderliğinde aktif bir diplomasi yürütüyor. Farklı ülkelerin liderleriyle görüşmeler yaparak, krizin çözümü için uluslararası düzeyde çaba harcıyor. Hamas'ın siyasi işler sorumlusu İsmail Haniye ile de temas kurulmuş durumda. Son olarak, Türkiye insani yardım malzemelerini Mısır'a göndermiş ancak bu yardımların Gazze halkına nasıl ulaştırılacağı konusunda hala anlaşmaya varılamamış durumda. Yapılan Görüşmeler Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmeler gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı Fidan ise 7 Ekim'den sonraki dönemde Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerini ziyaret etti ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile iki defa telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı ayrıca Hamas'ın siyasi işler sorumlusu İsmail Haniye ile Pazartesi günü telefon görüşmesi yaptı. Fidan, bugün bazı gazetelerde yer alan açıklamalarda, "7 Ekim'den bu yana ve sonrasındaki süreçte sivilleri hedef alan hiçbir eylemi kesinlikle onaylamadığımızı belirtiyoruz. Aksine, sivillerin hedef alınmasını kınamaktayız. Cumhurbaşkanımız ve biz, bu görüşmelerde bu mesajı sürekli olarak iletiyoruz." şeklinde ifadeler kullandı. HABER:KAAN KOÇAK

İşte kredi kartlarına borçlanmanın çoğalma nedeni Haber

İşte kredi kartlarına borçlanmanın çoğalma nedeni

Yıl başı itibarı ile bugüne kadar 6 oranında bir artış yaşandı. Şimşek "Son 21 sene içinde Türkiye çok güçlü bir ekonomi ile büyümeye devam etmektedir. Bu sebeple kredi kartı ve kredilerde aşırı bir kullanım söz konusu olmuştur" dedi. Şuan ki hedef fazla kredi kartı kullanımının önüne geçmek olduğunu belirten Bakan Şimşek, kredilerde aşırı artış yaşandığını ve bu durumu düzeltmeleri gerektiğini dile getirdi. KREDİ VERİLMESİNİN ÖNÜNÜ KESECEĞİZ BDDK’ya göre, yıl başı itibarı ile bireysel olan kredi kart borçları 29 eylüle kadar 6.2 oranlarında 518.8 milyar TL artış yaşayarak 965 TL olarak yükselmiş bulunmaktadır. Kredi kartı borçları sebebi ile icra takibi yapılarak kredi kartı kullanan kişilere kısıtlamalar getirildi. Bakan Şimşek bu duruma şu şekilde açıklama getirdi; “ yapısal dönüşüm ve büyüme performansı “ dedi. "Son 21 senesi içinde Türkiye’de aşama kaydedilen yapısal dönüşüm ve güçlü ekonomik büyüme sebebi ile kredi ve kredi kartlarında aşırı kullanım yaşanmıştır. Hane halkının seviyelerinde borç bulunmaktadır. Enflasyonu tek haneye düşürmek için gelir politikası uygulaması yapılmaktadır. Kamu için tasarruf arttırmaya yarayan tedbirler alınmaktadır." Bakan Şimşek "Taşıt kredisi, kredi kartları vs. bu tür krediler için faiz oranlarını arttırarak ve bankaların kredi vermesinin önünü keserek bu yüzmeye engel olacağız" dedi. HABER:ERTAN ADANA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.