SON DAKİKA
Hava Durumu

#Medicana Bursa Hastanesi

YENİŞEHİR YÖREM - Medicana Bursa Hastanesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Medicana Bursa Hastanesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Uzman hekimler Bursa'da toplandı Haber

Uzman hekimler Bursa'da toplandı

Medicana Bursa Hastanesi'nin düzenlediği ‘Bursa 4 K (1 Konu 3 Konuk)’ adlı programa Bursa'daki ortopedi ve travmatoloji alanında uzman hekimler yoğun ilgi gösterdi. Prof. Dr. Namık Şahin'in moderatörlüğündeki programa Eskişehir, Afyonkarahisar, Çanakkale, İzmir ve Balıkesir gibi illerden doktorlar katıldı. Bursa'da bu işe gönül vermiş, sadece bu işle ilgilenen her kurumdan duayen isimlerin bir arada olduğu ortak bir konsey gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Yüksel Özkan, "Bu vesileyle omuz artroplastisinde güncel yaklaşımlar hakkında bilgi paylaşımı ve güncel bilginin aktarımı şeklinde bir güncelleme toplantısı oldu. Bu sayede hastaya olan hizmetlerin daha iyi bir noktaya gelmesini hedefliyoruz. Kanser genel bir konsept. Biz bugün nadir bir kanser türünü, tüm kanserlerin yüzde 1'ini içeren bir kanser türünü ele aldık. Bu kanserde erken belirtiyi söylemek çok mümkün değil. Ama vatandaşlarımızın vücudunun herhangi bir yerinde normal olmayan, giderek büyüyen bir şişlik var ise mutlaka hekime başvurmaları gerekir. Bu vesile ile genel kanser konusunda da bir şey söylemek istiyorum. Kanser ve mücadele bireysel ve toplumsal bir konu. O yüzden birey olarak hepimizin görevleri var. Sağlıklı beslenme ve egzersizi günlük hayatımıza sokarak çok büyük bir adım atmış olacağız. Kadın ve erkek bireylerde kendisini ilgilendiren kanser türlerini öğrenip, erken tarama yöntemlerini zamanında uygularsa kanserden ciddi oranda korunmak mümkün" ifadelerini kullandı. Bursa şehrinin bu tümörler ile ilgili tıp alanında tecrübeli ve iyi hizmet veren, bilgiye sahip donanımlı bir şehir olduğunu söyleyen Medicana Bursa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Cansabuncu ise, "Bizler burada hastaları tartışmak, konsey oluşturmak ve onlara en iyi hizmeti bütün meslektaşlarımla devlet hastanesi, özel sektör ve üniversite birlikte sonuçlara vararak sunabilmek için bir araya geldik. Bursa'da tabii ki yıllardır konseyler var. Ama bu kadar geniş kapsamlısı ilk defa oluyor. Çok değerli hocalarımız var. Onlarla birlikte bu olguları tartışacağız. Hastalar adına karar verirken hepimizin görüşünün olması başarıya giden en önemli şeydir. Ters omuz protezinde güncel yaklaşımları ele aldık. Omuz hareketlerini çalıştıran kasların onarılamayan yaralanmaları sonrası omuz kireçlenmesi ile bazı eklem hareketlilikleri kısıtlanıyor. Bu da kurtarıcı cerrahi olarak ön plana çıkmaktadır. Günümüzde artık bu cerrahiyi yapmanın sıklığı artmaktadır. Günümüzde ufak travmalar sonrası özellikle yaşlı hastalarda parçalı omuz çevresi kırıklıkları meydana gelmektedir. Bu parçalı omuz kırıklıklarının öncelikle tedavisi, bazı cerrahi yaklaşımlarla kemiği bir araya getirmektir. Çok parçalı kırıklarda veya hastalarda eşlik eden tendon yaralanmalarında onarılamayacak durumlar oluyor. Bu durumda ters omuz protezi devreye girmektedir" şeklinde konuştu.

Kış mevsiminde bu beslenme şekline dikkat! Haber

Kış mevsiminde bu beslenme şekline dikkat!

Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, "Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan 'obezite' artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir" dedi. Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, "Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir" diye konuştu. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı: "Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir." Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, "Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir" dedi. a Hastanesi

Dr. Ender Saraç ''Korkmuyorum, Farkındayım''da bilgilerini paylaştı Haber

Dr. Ender Saraç ''Korkmuyorum, Farkındayım''da bilgilerini paylaştı

Programa, ekranların sevilen ismi Dr. Ender Saraç, Medicana Bursa Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, Genel cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar, Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. İbrahim Yıldırım, ve Kanserle Savaş Derneği Başkanı Ümit Ecemiş katıldı. Kanseri tanımak, doğru tedavinin ve erken tanının önemi gibi konuların gündeme alındığı programda Dr. Ender Saraç, sağlıklı beslenme ve kanserde beslenme konusunda bilgilerini paylaştı. Medicana Bursa Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı,"1-31 Ekim Meme Kanseri ayında ülkemiz açısından önemi giderek artan kanser hastalığına karşı halkta farkındalık oluşturmak, taramalara katılımı artırmak, erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çekmek için bir çok etkinlik düzenlenmektedir. Medicana Sağlık Grubu olarak, biz de sadece 1-31 Ekim ayında değil yılın her günü “Kanserin Ne Demek Olduğunu Biliriz” diyerek yılın 365 günü konunun ehemmiyetine dikkat çekiyoruz. Ne yazık ki, her yıl çok sayıda kadın meme kanserine yakalanıyor. Her kadının belli aralıklarla meme kontrolü yapmaları tedavinin ilk aşamasını oluşturuyor. Her yıl mamografi çektirmek de meme kanserinin erken teşhisi açısından çok önem taşıyor. Bu sebeple kontrolün her zaman kadınların elinde olduğunu hatırlatıyoruz" dedi. Medicana Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersoy Taşpınar,"Meme Taramasının meme kanserine bağlı ölüm oranını yüzde 25-30 oranında azalttığı tespit edilmiştir. Ölüm oranının azalmasında bu kanser hakkındaki farkındalığın artması ve dolayısıyla erken tanı ile erken evrede teşhis konması etkili olmaktadır. Erken tanıda amaç, toplumda sık görülen ve erken tanındığı zaman yapılacak tedavi ile hastalığın tamamen yok edilme şansı yüksek olan kanser türleri üzerine yoğunlaşmaktır. Tanısı erken konulabilen, dolayısıyla tedavi şansı daha yüksek olan ve toplumda en sık görülen kanserler arasında kadınlarda meme kanseri ve rahim ağzı kanseri geliyor. Erkeklerde ise prostat kanseri ve hem erkek hem kadınlarda ise kalın barsak kanseri ve deri kanserleri bu gruba giren kanser türleridir. Erken tanı önemlidir’’ dedi. Medicana Bursa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzm. Dr. İbrahim Yıldırım,"Erken teşhis hastalığın tedavisinde başarıyı arttıran en önemli etken olduğuna dikkat çekti." Yıldırım, “Bunun için kadınların meme dokusu en yumuşak olduğu adet bitiminde, kendilerini muayene etmeleri çok önemlidir. Dünya sağlık örgütü, 40 yaşından sonra ultrason ve mammografi ile takip edilmesini önermektedir. Kadınların en çok korktuğu ise uzuv kaybı erken teşhisle ortadan kalkmaktadır. Erken teşhis ile ortaya çıkan kitleden hiçbir kadın korkmamalıdır. Biran önce hekime başvurmalıdır” dedi. Dr. Ender Saraç, kanserin tam ne olduğu ve nasıl oluştuğunun henüz bilinmediğini ifade etti ve kanser için risk faktörlerinden bahsetti. Obezitenin kanser riskini yüzde 25 ile 300 arasında arttırdığını söyleyen Saraç,"bel civarı erkekte 94, kadında 88 santimetrenin üzerindeyse kanserin vücuda davet edildiğini dile getirdi. GDO’lu gıdalar da kanser riskini artırıyor. Hergün GDO soya ve mısır şurubu ile bol bol alınıyor. Gofretler, kekler, hazır ürünler, asitli meşrubatlar yani neredeyse her üründe bulunuyorlar. Öte yandan elektromanyetik kirlilikte kanser riskini artırıyor. Cep telefonlarına karşı değilim ve aktif kullanıyorum ama kablolu kulaklıklarla açıp konuşuyorum. 2G’den 3G’ye geçince 9 misli radyasyon arttı. Şimdi 4.5G’ye geçtik. Artık wifi alanında yaşıyoruz. Tüm faktörler üst üste gelince vücut ne kadar dayanacak?” dedi. Stresle başa çıkmanın da kanserle mücadele de önemli olduğunu vurgulayan Saraç,"sağlıklı beslenmeye ve yaşamaya rağmen mutsuzluğun ve stresle başa çıkamamanın iyi hücre üretilmesine engel olduğunu anlattı. Mutlu olarak ve pozitif enerjiyle iyi hücrelerin üretilebildiğini söyleyen Saraç, beden ile ruhun uyumlu olması, ikisine de iyi bakılmalı." dedi. Bursa Kanserler Savaş Derneği Başkanı Ümit Ecemiş,"Gönüllülük esasına dayalı çalışan bir kuruluşuz. Kanserdeki erken tanı ve gönüllü olmak çok büyük önem taşıyor. Biz bu ay içerisinde gönüllere dokunabilmek adına farklı etkinliklerde yer almaya çalışıyoruz. Tabii ki asıl amacımız erken tanı ve teşhis dönemini vurgulamak. Erken teşhisle birlikte birçok cana birçok gönüle dokunulabileceğini anlatabilmek için çalışmaktayız" dedi.

Uzmanlar uyarıyor! Yanlış beslenmede kanseri tetikleyen sebepler... Haber

Uzmanlar uyarıyor! Yanlış beslenmede kanseri tetikleyen sebepler...

Aşırı miktarda kırmızı et tüketimi kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırdığını dile getiren Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, aşırı kilonun ve yetersiz fiziksel aktivitenin göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserine sebep olabileceğini belirtti. Salamura et ve şarküteri tüketiminin kolon ve rektum kanserine yakalanma riskini artırdığını söyleyen Avcı, balık tüketiminin kolon ve rektum kanseri riskini azalttığını aktararak, şunları kaydetti: ''Bazı besinler toksik bileşenler içerir. Bu bileşenlerin bazıları pişirme yöntemleri sebebiyle açığa çıkar. Bazıları ise tarımda kullanılan zirai ilaç ve kimyasalların, kimyasal gübrelerin, parazit ilaçlarının kalıntılarıdır. Bu kimyasalların besinlerde bıraktığı kalıntılar insan sağlığı için son derece zararlıdır. Bu tarım ilaçlarının ilk kurbanları ise bu tehlikenin farkında olmayan çiftçilerdir. Ürünlerin hasat sonunda depolama, saklama, işleme ve arıtma teknikleri son derece önemlidir. Bu aşamalarda yapılan hatalar sağlığımız için gerekli gıdaları birer silah haline dönüştürebilir'' Vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli olması gerektiğini vurgulayan Avcı, ''Bir yetişkinin günlük su ihtiyacı 2,5 litredir. Bunun bir litresini tükettiğimiz gıdalardan alırken kalan 1,5 litresini içeceklerden almak gerekir. Günde en az dört porsiyon meyve tüketin, mevsim meyvelerini tercih edin. Meyvelerinizi farklı öğünlerde tüketin. Günde bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketin. Yeşil, sarı, kırmızı sebzelerden her gün en az birer porsiyon tüketin'' dedi. Nohut, kuru fasulye ve barbunya gibi gıdaların kırmızı et miktarından biraz daha fazla tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Avcı, tüketilmesi gereken besinler şöyle sıraladı: ''Balık haftada bir mümkünse iki ya da üç kez tüketilmelidir. Yapay tatlandırıcı içeren tüm içeceklerden uzak durun. Özellikle semizotu ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler antioksidan etki gösteren betakaroten ve lutein açısından zengindir. Kuarsetin tam bir antioksidan, antiinflamatuvar ve antialerjik etkiye sahiptir. Ek olarak antikanserojen kansere karşı koruyucu etkisi unutulmamalıdır. Kuarsetin daha çok soğan, elma ve karabuğdayda daha az miktarda da brüksel lahanası, lahana ve kuruyemişlerde bulunur. Domates, bir antioksidan olan likopen kaynağıdır. Ek olarak karoten ve vitamin E içerir. Likopen prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucu özellik gösterir.'' Zeytinyağının Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiğini söyleyen Avcı, ''Özellikle sızma zeytinyağı, rafine zeytinyağından çok daha fazla polifenol içerir. Polifenol tüketimi kanser vakaları ve kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin görülme sıklığını azaltır'' diye belirtti. Avcı şunları kaydetti; ''Soğan ve sarmısak bolca tüketilmelidir. Soğan ve sarımsak güçlü bir karsinojen olan nitrozaminleri bloke ederek bizleri kansere karşı korur. Brokoli özellikle prostat kanserine karşı koruyucu rolü olan glukorafanin içerir. Kırmızı üzüm bolca resveratrol içerir. Resveratrol kansere karşı koruyucu özellik gösterirken kanser hücrelerinin büyümesini de önler. Ahududu, çilek ve yaban mersini gibi orman meyveleri antikanserojen olan elarjik asitten zengin meyvelerdir. Elarjik asit kiraz, armut, elma ve kivide de bulunur. Doğadaki birçok besin kaynağı insanın gelişimi için gereklidir.'' Yeter ki sağlıklı var olabilmek için sağlıklı yaşamayı öğrenelim diye belirten Avcı, ''Sağlıklı beslenmek tek başına yeterli değildir. Spor yapmalı, zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı, stres faktörlerini iyi yönetebilmeli, dinlenmeli ve farklı hobiler ile uğraşmalıyız. Unutmayalım bizi kansere karşı koruyacak veya bizim kanserimizi tedavi edebilecek tek bir besin yoktur'' diyerek açıklamasını sonlandırdı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.