SON DAKİKA
Hava Durumu

#İsrail Kara Harekatı

YENİŞEHİR YÖREM - İsrail Kara Harekatı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsrail Kara Harekatı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yeşilçam'ın ünlü isimleri de İsrail’i kınadı Haber

Yeşilçam'ın ünlü isimleri de İsrail’i kınadı

Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteğiyle Yozgat Valiliği himayesinde Bozok Üniversitesi Rektörlüğü, Oran Kalkınma Ajansı paydaşlığında ve Sinema Okuryazarları Derneği yürütücülüğünde 25-28 Ekim günleri arasında düzenlenecek olan "2. Bozok Film Festivali" başladı. Bozok Film Festivali’nin açılış programı Erdoğan Akdağ Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılış programı öncesi Yeşilçam’ın usta isimlerinden Perihan Savaş ve Ediz Hun, öğrencilerle söyleşi programında bir araya geldi.  Programda Bozok Film Festivali’nde değerlendirilmeye hak kazanan filmlerden ve Yeşilçam’ın unutulmaz isimleri Perihan Savaş ve Ediz Hun’un rol aldığı filmlerden kısa kesitlere yer verildi. Ayrıca programda Yozgat’ı anlatan tanıtım filmi de yayınlandı. Programın sonunda Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan ve Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, Yeşilçam’ın usta isimlerine plaket ve hediye verdi.  Festival gelecek yıl daha geniş çapta yapılacak  Bozok Film Festivali’nin ilerleyen senelerde daha geniş çerçevede yapılacağını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, "Bu güzelim coğrafyamızda zaman zaman acılarla, sevinçlerle yaşamaya ve al bayrağımızı dalgalandırmaya devam ediyoruz. Tabii bu güzelliklerin bu yaşanmışlıkların baki kalması, anlatılması hem de kuşaktan kuşağa aktarılması için en önemli unsurlardan birisi Türk sinemasıdır. Geçen yıl da arkadaşlarımız ilimizi, coğrafyamızı hem de insanımızın özünü anlatmak için Bozok Film Festivalini başlatmışlar. Bizler de bu vesile ile bugünkü programda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu programı önümüzdeki yıllarda hem sinema hem türkü hem de tiyatro festivali olarak devam ettireceğiz" dedi.  "Televizyon ve sinema kanunu bir an önce çıkmalı"  Sinema ve tiyatroya en önemli desteğin ancak film festivalleriyle sağlanacağını söyleyen Perihan Savaş ise, her ilin bir festivalinin olması gerektiğine değindi. Televizyon ve sinema kanunun bir an önce çıkması gerektiğini de belirten Savaş, “Biz televizyonlarda filmlerimiz oynadığı zaman telif haklarımızı alamıyoruz. Bazen birçok kanal bizim yapmış olduğumuz filmlerimizi, dizilerimizi oynatıyor ama telif haklarımız yok. Bu hala çıkmamış durumda. Bir ülke kendini, kendi adetlerini örflerini ancak sanatla anlatabilir. Ancak sanatla diğer ülkelere ulaşabilir. Bunun için de sanatın ne kadar çok arkasında durulursa o kadar iyi" diye konuştu.  "Çok feci bir savaş suçudur"  İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını da kınayan Savaş, “Bu bir soykırım, ben bunu bir soykırım olarak görüyorum. Daha önce bu soykırımı yaşamış millet olarak İsrail’in bu soykırımı başlatmaları ve devam ettirmeleri çok feci bir savaş suçudur. Bu saldırıların bir an önce durdurulmasını istiyorum. İnsanlar ve çocuklar orada çok kötü durumdalar. Artık İsrail’in durması gerekiyor, bütün ülkeler elini taşın altına koymalı” ifadelerine yer verdi.  "İnsanlık dışı bir davranış"  Festivale katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Ediz Hun da İsrail’in saldırılarının insanlık dışı bir davranış olduğunu vurgulayarak, "İsrail’in bu davranışı kabul edilemez. İnsanlar yok ediliyor, insanın doğumu için 9 ay 10 gün gerekiyor ama o insanı bir an da yok ediyorsunuz. Böyle bir şeyin olmasını istemiyoruz. Biz Almanların Hitler mezalimini kınıyoruz, 6 milyon Yahudi’yi katletti diye. O ölenlerin hürmetine bu katliamı Netanyahu’nun yapmaması gerekiyor. Ben kınıyorum. Bir an evvel barışın sağlanması gerekiyor. Mutafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğü de ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözünden geliyor, çok önemli bir söz. İnsan çok değerli bir varlıktır. Ona kıymet vereceğiz, onu yok etmek değil yaşatmak için çalışacağız. Bunun için şiddetle İsrail’i kınıyorum, saldırıların kabul edilir yanı yok. Ayrıca ABD’nin de tutumunu kınıyorum" diye konuştu.

"İsrail’in kara harekâtı Orta Doğu’yu savaşa sürükler" Haber

"İsrail’in kara harekâtı Orta Doğu’yu savaşa sürükler"

Orta Doğu’daki siyasi, ekonomik ve sosyal istikrarsızlığın akademisyenler ve araştırmacılar tarafından ele alındığı 8. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu’nda İsrail-Gazze çatışmasını değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Ali Semin, “Şimdiki çatışmalar, İslam ve Arap dünyasında ve hatta uluslararası toplum nezdinde Hamas ve İsrail arasında görülüyor. Ancak bu çatışmalar kapsamlı bir kara harekâtına dönüşürse Filistin-İsrail savaşına dönüşme ihtimali çok yüksek. Bu da topyekûn bir Orta Doğu savaşı demektir” dedi.  İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, İGÜSAM, TÜBİTAK, TASCA, MOKHA, ODAP ve Diplomasi Vakfı tarafından düzenlenen ve üç gün sürecek olan VIII. Uluslararası Orta Doğu Sempozyumu’nda 40’a yakın ülkeden akademisyenler ve araştırmacılar bir araya geldi. Orta Doğu coğrafyasının siyasal beklenti-belirsizlik sarmalının nedenlerine ışık tutulması hedeflenen sempozyum sonunda bir sonuç raporu yayınlanacak. Çıkan sonuçlar da kitapçık hâline getirilecek.  "4. Arap-İsrail çatışmasının başlangıcı"  Sempozyumda İsrail-Hamas çatışmalarını değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Ali Semin, 7 Ekim’i, Orta Doğu ve Filistin-İsrail sorunları açısından bir dönüm noktası olarak yorumladı. Saldırılar orta ve uzun vadeli devam ederse 4. Arap- İsrail çatışmasının başlangıcı olarak gördüğünü belirten Semin, “İsrail’in dünya üzerinde kurmuş olduğu psikolojik bir üstünlük var. Bunu da kara harekâtını başlatıp, başlatmaması üzerine kuruyor. Bu konuda dünyanın tek odak noktası budur” dedi.  “Ateşkes için girişimde bulunulmalı”  İnsani koridorun savaşın süreceğini gösterdiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Ali Semin, “İnsani koridor, savaşın bitmesinin çok uzakta olduğu anlamını taşıyor. Çünkü ateşkes için çalışılsa bu koridora ihtiyaç duyulmaz. Dünyanın üç odak noktası var. İnsani koridor, kara harekâtı ve Hamas’ın elindeki rehineler. Ancak bunların içinde Gazzeli sivillerin katledilmesinin biran önce durdurulması yok. Aslında İnsani koridordan şu ana kadar 34 yardım tırı geçti. Ancak Gazze nüfusunun günlük ihtiyacı olan tır sayısı yüzdür. 22 Arap ülkesi ve 57 İslam İş Birliği Teşkilatı ülkesi insani koridoru bir zafer olarak ilan ediyor. Yapılması gereken, ateşkes için bir girişimde bulunmak. Fakat yapılan yalnızca kınamadır” diye konuştu.  “Birleşmiş Milletler işlevini tamamen kaybetti”  İsrail’in 1947’den itibaren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bütün kararlarını ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyleyen Semin, “İsrail’in Gazze’ye saldırması için herhangi bir gerekçeye ihtiyacı yok. Gazze’ye 2005’ten 2023’e kadar bu beşinci saldırısı. Dolayısıyla uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler, Arap dünyası, İslam İş Birliği Teşkilatı bu çatışmalarda işlevsiz kaldılar. Birleşmiş Milletler, muayyede uygulama işlevini kaybetmiştir. Artık ciddi anlamda bir reforma ihtiyacı var” şeklinde konuştu.  “İsrail kara harekâtının sonucu, topyekûn bir Orta Doğu savaşı demektir”  Kara harekâtının tüm Orta Doğu coğrafyasını savaşa sürükleyeceğini kaydeden Semin, “Kara harekâtı gerçekleşirse İsrail sadece Gazze ile savaşa girmeyecek aynı zamanda güneyde Gazze, kuzeyde Hizbullah, kuzeydoğusunda Suriye olmak üzere üç cephede savaşmak zorunda kalacak. İran da doğrudan dâhil olursa bölgemiz kapsamlı bir Orta Doğu savaşına sürüklenecektir. Şimdiki çatışmalar İslam ve Arap dünyasında Hamas ve İsrail arasında görülüyor. Ancak bu çatışmalar kara harekâtına dönüşürse Filistin-İsrail savaşına dönüşme ihtimali çok yüksek. Bu da topyekûn bir Orta Doğu savaşı demektir” dedi.  "İsrail’in korkularından biri Gazze tünelleri"  ABD’nin kara harekâtını önlemek için İsrail’in üzerinde ciddi bir baskı kurduğunu belirten Semin, “Orta Doğu’da herkesin eli tetikte ancak kimse savaşın sonucunu kestiremiyor. Bu noktadan baktığımda İsrail’in de kara harekâtı düzenlemesini uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Ancak yerel olarak yapılabilir. İsrail hava saldırılarıyla Gazze’yi yerle bir ediyor. Ancak bu İsrail için yeterli değil. Çünkü Gazze’nin altında tüneller bulunuyor. 500 km’lik tüneller olduğu söyleniyor. İsrail’in korkularından biri de bu tünellerdir. Karayı kontrol altına alsa bile tünelleri kontrol etmek zor” ifadelerinde bulundu.  “Medeni dünyanın gözü önünde soykırım yaşanıyor”  Orta Doğu ve batılı ülkelerden birçok katılımcının olduğu sempozyuma ev sahipliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Şahin ise, "Filistin halkı dünyanın görmediği bir zulmü yaşıyor. Bu soykırım medeni dünyanın gözü önünde yaşanıyor. İnsanlık büyük bir imtihandan geçiyor. İnsan hakları, BM’nin ortaya koyduğu kurallar, savaş hukuku rafa kalkmış durumda. Sivillerin başlarına dört dakikada bir bomba düşüyor ve katlediyorlar. Bu saldırılar Büyük Orta Doğu Projesinin bir provası. Coğrafyamız yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu noktada tepkimizi ortaya koyuyor, sessiz kalanları kınıyoruz. Sempozyumun başarılı geçmesini diler, barışın ve huzurun egemen olduğu bir dünya düzeni temenni ederim” dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan İsrail için ‘soykırım’ ifadesi Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan İsrail için ‘soykırım’ ifadesi

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İsrail’in Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılarla ilgili olarak ‘soykırım’ ifadesi kullanarak, “Geçmişte Kıbrıs’ta bizlerinde benzer durumlar yaşadık ancak bizim en büyük şansımızın ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs’a müdahale edebilmesi oldu” dedi.  KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Afyonkarahisar’da gerçekleştirdiği temasların ardından basın toplantısı düzenledi. Programı çerçevesinde üniversite öğrencisi gençlere yönelik verdiği konferansa değinen Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs konusunda yeni politikalarının federal temelli değil ancak iki devletli bir çözüm olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs’ın geçmişini şu anda içinde bulunduğu koşulları, Kıbrıs’ın Türkiye Cumhuriyeti için önemini, Doğa Akdeniz politikamızı ve şu anda yeni siyasetimiz olan Kıbrıs’ta artık federal temelli değil ancak iki devletli bir çözümle anlaşmanın olabileceğini belirttik. Bütün bunları da ifade ederken elbette Kıbrıs Türk halkının garantörünün ve Kıbrıs’ta Türk askerinin varlığı bizlerin orada barış ve güven içerisinde yaşayabilmeleri fevkalade önemli. Bu kırmızı çizgilerimizden asla vazgeçmeyeceğimizi öğrencilerimize anlattık” dedi.  “Bizim en büyük şansımızın ana vatan Türkiye Cumhuriyetiydi”  İsrail’in Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılar hakkında gençlere bilgilendirme yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar şunları söyledi:  “İsrail’in masum Filistin'e yaptıklarını, saldırılarını bir soykırıma dönüşen hadiseleri büyük bir endişe ile izlediğimizi ifade ettik. Geçen hafta burada yani Türkiye’de olduğu gibi Kıbrıs’ta da 3 günlük bir yas ilan ettiğimizi ve orada da tüm Filistin halkına İsrail’in yaptıklarına karşın kararlığımızı bildirdik. Geçmişte Kıbrıs’ta bizlerinde benzer durumlar yaşadığını ancak bizim en büyük şansımızın ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıs’a müdahale edebilmesi ile bizim şuanda varlığımızı devam ettirebildiğimizi paylaştık gençlerimizle.”  “Kabloyla elektriğin getirilmesiyle enerji meselesine köklü bir çözüm bulmak için çalışıyoruz”  Açıklamasında son olarak yavru vatan Kıbrıs’ın elektrik sorununa ilişkin yapılan çalışmalar hakkında bilgiler veren Cumhurbaşkanı Tatar, “Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bu bölgede her yıl olduğu gibi muazzam bir küresel ısınmayla karşı karşıyayız. Bu da kuraklığı bir bakıma sık sık gündeme getiriyor. Biz yine Türkiye'mizin desteği ile Anamur'dan uzun yıllar süren bir çalışma sonucu asma borularla Kıbrıs'a su getirdik. Ve bu Anadolu suyu sürekli olarak Kıbrıs'a Girne sahillerinden Geçitköy Barajı'na akmaktadır. 75 milyon metreküp su her yıl kesintisiz akmaktadır. Şimdi kabloyla elektriğin getirilmesine dolayısıyla enerji meselesine köklü bir çözüm bulmak için bunun çalışmaları sürdürülmektedir” diye konuştu.  Gerçekleştirilen basın toplantısında Cumhurbaşkanı Tatar’a, Vali Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı ile Belediye Başkanı Mehmet Zeybek de eşlik etti.

Efkan Ala Filistin için konuştu! Haber

Efkan Ala Filistin için konuştu!

AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, AK Parti Kestel İlçe Başkanlığı Teşkilat İstişare Toplantısı'nda konuştu. İsrail-Filistin savaşına değinen Ala, Filistin halkının yanında olduklarını belirterek, “O topraklar Filistinlilere aittir. Bütün işgal emarelerini ortadan kaldıran bir Filistin devleti kurulacak ve onu da Filistinliler yönetecek, başka çare yok” dedi.  Bursa’nın Kestel ilçesinde yapılan AK Parti Kestel İlçe Başkanlığı Teşkilat İstişare Toplantısı’nda, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, AK Parti Bursa milletvekilleri Ayhan Salman, Emine Yavuz Gözgeç ve Emel Gözükara Durmaz, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır ile partililer katıldı. Toplantıdaki konuşmasında gündeme dair açıklamalarda bulunan Ala, Türkiye’nin çevresinde kaos ortamının yer aldığını söyledi. İçeride kargaşa çıkarmak isteyenlerin planlarını yüzlerine çarptıklarını ifade eden Ala, "Bu nedenle etrafımızda olan biten bütün hadiselerde inisiyatif alan neredeyse yeryüzünde birkaç ülkeden biri, bölgemizde tek ülke Türkiye. Bir mesele zuhur ettiğinde etrafımızda bütün dünya ülkelerinin liderleriyle görüşerek o meseleyi çözmeye çalışan bölgemizdeki tek lider Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Sizin oylarınızla, sizin desteğinizle bunu sağlıyor. Son seçimde ortaya koyduğunuz performans şu anda Türkiye'nin en önemli fırsatıdır" şeklinde konuştu.  "Bunlar insanlığın yüz karasıdır"  Ala, Gazze’de yaşanan olaylara karşı dünyanın sessiz kaldığına değinerek, "Senelerdir dile getirdiğimiz bir mesele var Gazze. Biz bu gidişatın gidişat olmadığını biliyorduk. Onun için gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler'de dünyanın gözünün içine baka baka nereden başlayıp nereye geldiğini dünyaya aktardı. Davos'ta gereğini yaptı, söylenecek sözü söyledi ama dünya kulaklarını tıkadı. İnsanlık kör oldu. Gidişatı görmüyor. Şimdi Gazze'de bombalanan insanlıktır. Enkazın altında kalan insanlığın vicdanıdır. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanlık kör, dünya sağır. Çoluk çocuk bombalanıyor hastanelerde. Hastane bombalanıyor. Daha yeni haber geldi. Okul bombalandı. O küllerin altında adaleti kalan büyük güçlerden, küçük bir ses bile yok. Bu zulmü destekliyorlar. Bunlar insanlığın yüz karasıdır. Bizim gibi üç kıtayı yönetmiş büyük milletin büyük evlatları, mirasçıları olan insanların havsalasının almayacağı kadar kötü şeyler oluyor. Tasavvur edemeyeceğiniz kadar insanlık dışı trajediler yaşanıyor, facialar oluyor" dedi.  "Filistinlileri, Filistinliler yönetmelidir"  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın barış için çok yoğun bir diplomasi yönettiğine dikkati çeken Ala, "Cumhurbaşkanımız en başta olmak üzere 20'den fazla uluslararası kuruluş ve ülkenin yöneticileriyle, devlet başkanlarıyla, başbakanlarıyla hiç durmadan bir diplomasi trafiği yürüterek bu zulme dur demeye gayret ediyoruz. Biz bugüne kadar Filistinlilerin yanında olduk. Bundan sonra da olacağımız yer Filistinli kardeşlerimizin yanıdır. Türkiye yapılması gerekenleri yapıyor. Elinden geleni değil onların ihtiyacı olanı yapıyor ve yapmaya devam edecek. Dün biraz insani yardım gitsin diye kapıdan giriş oldu. Çabalarımızı, her şeyi göze alarak, bütün ülkelerle konuşarak ama insani değerlerden ayrılmadan ve onları hep karşımızdakilere hatırlatarak, insanlıktan çıkmış olsalar insanlıklarını hatırlatarak bize düşenleri yapmaya devam edeceğiz. Çözüm önerimiz de açık, net, berraktır. Bundan sonra öyle kem küm etmeye lüzum yok. Bunları kabul etmiyoruz. Filistin'de, Filistin devleti kurulmalı ve bütün dünya bunu tanımalı. Filistinlileri, Filistinliler yönetmelidir. Başka çaresi olmaz. Başkasının iradesi altında bir millet hayatını devam ettiremez. O topraklar Filistinlilere aittir. Başkenti Doğu Kudüs olan, Gazze'yi, Batı Şeria'yı içine alanı, oradaki bütün işgal emarelerini ortadan kaldıran bir Filistin devleti kurulacak ve onu da Filistinliler yönetecek. Bunun da garantörleri olacak. Başka çare yok. Biz de her platformda bu haklı davayı savunacağız, savunmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.  Konuşmaların ardından Ala, geçmiş dönem belediye başkanları ile ilçe başkanlarına teşekkür belgesi takdim etti.

Binlerce kişi İsrail'e tepki için sokağa döküldü Haber

Binlerce kişi İsrail'e tepki için sokağa döküldü

Kocaeli'de yaklaşık 5 bin kişi Filistin'e destek yürüyüşüne katılarak İsrail'i protesto etti. Sloganlar atan vatandaşlar, hayatını kaybeden Filistinliler için dualar etti.  Kocaeli'de binlerce kişi Filistin'e destek vermek, İsrail'i protesto etmek için yürüdü. İzmit Yürüyüş Yolu'nda buluşan yaklaşık 5 bin kişi, "kahrolsun İsrail" sloganları attı. 250 sivil toplum kuruluşunun öncülüğünde düzenlenen yürüyüşe, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ve siyasi parti temsilcileri de katıldı. Ellerindeki Türkiye ve Filistin bayraklarıyla yürüyen kalabalık, İsrail'i protesto etti. Programda hayatını kaybeden Filistinli vatandaşlar için de dua edildi.  "Bizleri buraya toplayan yüreğimizdeki sızıdır"  Açıklamalarda bulunan Gönüllü Kültür Teşekkülleri Dönem Başkanı Muhammet Hanefî Akbulut, "Bizleri buraya toplayan şeyin yüreğimizdeki sızı olduğunu biliyoruz. Bu sızının başımızı yastığa koyarken bizi rahatsız ettiğine şahitlik ediyoruz. Farklı hizmet alanında tüm STK’ların, sendikalarımızın, odalarımızın burada bir araya gelmesi insanlık onuruna sahip çıkması bizler Kocaeli için çok önemli. Filistin’imiz etrafı bereketli kılınan Mescidi Aksa'mız, ilk kıblemiz, uzun bacaklı İngilizlerin çizmeleriyle kirlendiği günden beri topraklarımız kan ağlıyor. Bugün, insanlık tarihinde eşine nadir rastlanan bir vahşeti kınamak ve insanlığa haykırmak için burada bulunuyoruz. İsrail, bu zaman kadar masumların canına kıydığı gibi, 17 Ekim günü, savunmasız sivillerin, sağlık personellerinin, yaralı ve hastaların bulunduğu bir hastaneyi, bombaladı ve 500'den fazla insanı katletti. 2 binden fazla insanın yaralanmasına yol açtı" dedi.  "Siyonist teröristler, bugün Nazileri aşan katliamlar yapıyor"  Orta Doğu'da durmaksızın Müslüman kanı aktığını söyleyen Akbulut, "Dün Irak ve Afganistan'ı kana boğan Haçlı ittifakı, bugün Libya ve Suriye'de yapacakları katliamlar için çıkara dayalı mutabakat masaları kuruyor. Dün Nazi zulmü bahanesiyle Filistin topraklarına gönderilen Siyonist teröristler, bugün Nazileri aşan katliamlar yapıyor. Sözde devlet, Siyonist terör örgütü 75 yıldır koskoca bir coğrafyada gün gün, saat saat sistematik olarak soykırım uyguluyor. Sözüm ona medeni dünyanın gözü önünde çocuklarımız ölüyor. Dünya jandarmalığına soyunan büyük şeytan Amerika'nın ve batının desteği ile hastaneler, okullar, sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Hiçbir sığınağı olmayan insanların başlarına, savaş suçu sayılan bombalar bırakılarak bölge imha ediliyor" şeklinde konuştu.  "Filistin halkının evlerine, yerlerine yurtlarına yani sahip oldukları her şeye zorla el koyup oraya yerleştiler"  İsrail'in işgal politikası yıllar önce başladığını belirten Akbulut, "Filistin'e önce bir mağdur ve misafir gibi geldiler sonrasında, adına 'yerleşimci' dedikleri aslında hırsız olan işgalci kitlelerle şehirlerdeki halkı yerlerinden ettiler. Filistin halkının evlerine, yerlerine yurtlarına yani sahip oldukları her şeye zorla el koyup oraya yerleştiler. Bu zulme karşı çıkarılan en ufak bir çatlak sesi dahi bastırmak adına silaha sarılmaktan, sivil halka bombalar yağdırmaktan asla vazgeçmediler. Bu gün geldiğimiz noktada ise küçücük bir alana sıkıştırılmış, ellerinden insanca yaşama hakkı alınmış bir halkın zorunlu ve meşru müdafaası için ortaya koydukları direniş hareketini bastırmak adına, benzeri görülmemiş yöntemlere başvurdular. 2 milyondan fazla insanın yaşadığı, binlerce kadın ve çocuğun bulunduğu bir yere elektrik, su, gıda girişini durdurdular. Ayrıca dünyanın dört bir tarafından bu zulme kayıtsız kalmayıp mazlumlara destek veren devlet ve yardım kuruluşlarının gönderdiği insani yardımların Gazze'ye girişini engellediler" ifadelerini kullandı.  "Bu eşi ve benzeri görülmemiş bir soykırımdır"  Tüm dünyaya seslenen Gönüllü Kültür Teşekkülleri Dönem Başkanı Muhammet Hanefî Akbulut, "Ey dünya, koskoca açık hava hapishanesine döndürülen Gazze halkı bugün tarihte benzeri görülmemiş tecrit ve abluka ile yok edilmeye çalışılıyor. Siyonist katiller bir taraftan şehri havadan bombalarken, bir taraftan da 2 milyonu aşkın nüfusu gıdadan, sudan, tıbbi destek ve yakıt ihtiyacından mahrum bırakıyor. Gönderilen insani yardımları engelliyor. Hastaneleri, ambülansları bombalıyor, masum sivilleri öldürüyor. Bu eşi ve benzeri görülmemiş bir soykırımdır. Tüm dünyanın gözü önünde, tüm insanlığa meydan okurcasına yapılan bir soykırımdır" dedi.  Yürüyüş Yolu'nda başlayan yürüyüş, Anıtpark'ta son buldu.

O belediyeden Filistin’e maddi destek Haber

O belediyeden Filistin’e maddi destek

Adıyaman’da belediye meclis kararıyla Filistin’e 10 milyon TL yardım yapılması ve İsrail’in saldırıları ‘soykırım’ olarak kabul edildi.   Belediye Başkanı Süleyman Kılınç’ın başkanlığında Adıyaman Belediye Meclisi, Filistin gündemiyle olağanüstü toplandı. Belediye Meclis toplantısında Meclis Katibi Nuri Dağhan, meclisin önerisini okudu.  Belediye Meclisi oy birliği ile İsrail saldırılarını ‘soykırım’ olarak kabul ederek, İnsan Hakları Mahkemesine suç duyurusu bulunma kararı aldı. Ayrıca 10 milyon TL ve meclis üyeleri bu oturumdaki huzur haklarını Filistin’e gönderme kararı aldı. Bu paranın Filistin’de bulunan kardeş belediye üzerinden gönderilmesi planlanıyor.  Belediye Başkanı Süleyman Kılınç konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İsrail’in işlemiş olduğu bu saldırılardan dolayı, soykırımdan dolayı, insan hakları mahkemesinde savaş suçundan yargılanmasını istiyoruz, bu kararı aldık. İkinci olarak ise Adıyaman Belediyesi Meclis üyeleri oy birliği ile karara varmış olduğu 10 milyon TL’lik bir yardımı Gazze’ye özellikle yardım noktasında gereğini yapacağız. Bu toplantıdan dolayı meclis üyelerine verilecek ödeneğin Gazze halkına aktarılması noktasında tüm arkadaşlarımız karar almışlardır. Korkunç bir vahşet var. Hastaneyi bombalıyorsunuz, bu dünya, insanlık tarihinde görülmüş bir şey değildir. Bunların ne kadar vahşi olduğunu, lanetlenmenin ne kadar yetersiz olduğunu bilakis tüm dünya görüyor. Vicdan sahibi olan herkes görüyor” dedi.

İstanbul Barosu, İsrail'in hastane saldırısına tepki gösterdi Haber

İstanbul Barosu, İsrail'in hastane saldırısına tepki gösterdi

İstanbul Barosundan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına ve hastane katliamına ilişkin yapılan açıklamada, "Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşları insanlığa karşı işlenen suçun durması ve barışın sağlanması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz" denildi.  İstanbul Barosu, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşları insanlığa karşı işlenen suçun durması ve barışın sağlanması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet etti. Açıklamada, "Filistin ve İsrail topraklarında başlayan silahlı çatışmalarda uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak çocuk, kadın ayrımı gözetilmeden zalimce sivil insanlar katledilmekte, dünyanın gözü önünde insanlık suçu işlenmektedir. Bunun son örneği 17 Ekim'de Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’nin bombalanmasıdır. Gelinen noktada çatışmalarda sivillerin hedef alınması, hastanelerin hedef alınması, sivillerin ağır yaşam koşullarına maruz bırakılması, soykırım suçunu oluşturmakla birlikte, bu konuya karşı devletlerin politikalarının duyarsız kalabildiği ve uluslararası hukukun işletilmediği açıktır. Sivillere yönelik ölümcül müdahalelerin durdurularak, başta çocuk ve kadınlar olmak üzere, hasta ve yaralılar ile birlikte bölgeden tahliyelerinin sağlanması insani bir zorunluluktur. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşları insanlığa karşı işlenen suçun durması ve barışın sağlanması için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz. Hukukun uygulanması barışın ilk adımı olacaktır. Bu kapsamda hatırlatmak gerekir ki; Filistin sorununun çözümü, şu an için geçerli hukuk olan Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmasından ve bunun sonucu olarak sivil halk üzerinde uygulanan kuşatmanın kaldırılmasını kapsayan yeni bir barış sürecinin kalıcı hukuk haline getirilmesi ile mümkün olacaktır" ifadelerine yer verildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.