SON DAKİKA
Hava Durumu

#Işçi

YENİŞEHİR YÖREM - Işçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Işçi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yargıtay’dan işçiye izin müjdesi Haber

Yargıtay’dan işçiye izin müjdesi

İşten çıkarılan vinç operatörü, İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu. Fazla çalışma yapmasına, ulusal bayram ve genel tatiller ile hafta tatillerinde çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini ve yıllık izin alacağının bulunduğunu ileri sürdü. Davacı işçi, kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti ve bakiye ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı avukatı, davacının alacaklarının eksiksiz ödendiğini, bu hususun banka kayıtları ve özlük dosyası içeriğindeki belgelerle sabit olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme; davacıya ihbar süresini kullandırdığını ispat edemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, davacının ödenmeyen alacaklarının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Taraf avukatları kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, hesaplamaların bordrolar nazara alınarak yapıldığından tespit edilen alacak kaleminden hakkaniyet indirimi yapılmasının yerinde olmadığı, davacıya yapılan ödemenin hesaplanan izin alacağından mahsubu gerektiği gerekçeleriyle davacı ve davalının istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne hükmetti. Karar her iki taraf avukatı tarafından temyiz edilince devreye bu kez Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Haftalık izin oyununa dikkat Emsal nitelikteki kararda, kullandırılmayan haftalık izinlerin yıllık izin süresinden düşürülemeyeceğinin vurgulandığı kararda; 4857 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlandığı hatırlatıldı. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshinin şart olduğunun dile getirildiği kararda şöyle denildi: "İş sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığının imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Dosyada, davacının imzasının bulunduğu 15’er günlük izin talep formları bulunmaktadır. Yargılama sırasında davacı asılın izin talep formuna karşı beyanı alınmış, davacı beyanında bu izinlerin biriken hafta tatilleri için verildiğini belirtmiştir. Davacının ayrıca hafta tatili alacağını talep etmesi ve bu alacağının hüküm altına alınmış olması da dikkate alındığında imzasının bulunduğu bu yıllık izin belgelerinin dikkate alınarak yıllık izin alacağının yeniden hesaplanması gerekmektedir. Hatalı değerlendirme ile hüküm kurulması bozma nedenidir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir."

Yargıtay'dan özel sektör çalışanlarını ilgilendiren karar! Haber

Yargıtay'dan özel sektör çalışanlarını ilgilendiren karar!

İşten çıkarılan vinç operatörü, İş Mahkemesi'nin yolunu tuttu. Fazla çalışma yapmasına, ulusal bayram ve genel tatiller ile hafta tatillerinde çalışmasına rağmen karşılığının ödenmediğini ve yıllık izin alacağının bulunduğunu ileri sürdü. Davacı işçi, kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti ve bakiye ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı avukatı, davacının alacaklarının eksiksiz ödendiğini, bu hususun banka kayıtları ve özlük dosyası içeriğindeki belgelerle sabit olduğunu savunarak davanın reddini istedi. Mahkeme; davacıya ihbar süresini kullandırdığını ispat edemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, davacının ödenmeyen alacaklarının bulunduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Taraf avukatları kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, hesaplamaların bordrolar nazara alınarak yapıldığından tespit edilen alacak kaleminden hakkaniyet indirimi yapılmasının yerinde olmadığı, davacıya yapılan ödemenin hesaplanan izin alacağından mahsubu gerektiği gerekçeleriyle davacı ve davalının istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne hükmetti. Karar her iki taraf avukatı tarafından temyiz edilince devreye bu kez Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. HAFTALIK İZİN OYUNUNA DİKKAT Emsal nitelikteki kararda, kullandırılmayan haftalık izinlerin yıllık izin süresinden düşürülemeyeceğinin vurgulandığı kararda; 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlandığı hatırlatıldı. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshinin şart olduğunun dile getirildiği kararda şöyle denildi: "İş sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığının imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Dosyada, davacının imzasının bulunduğu 15'er günlük izin talep formları bulunmaktadır. Yargılama sırasında davacı asılın izin talep formuna karşı beyanı alınmış, davacı beyanında bu izinlerin biriken hafta tatilleri için verildiğini belirtmiştir. Davacının ayrıca hafta tatili alacağını talep etmesi ve bu alacağının hüküm altına alınmış olması da dikkate alındığında imzasının bulunduğu bu yıllık izin belgelerinin dikkate alınarak yıllık izin alacağının yeniden hesaplanması gerekmektedir. Hatalı değerlendirme ile hüküm kurulması bozma nedenidir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir."

Yargıtay'dan tazminat kararı! İş arkadaşına e-posta'da 'terbiyesiz' yazdı... Haber

Yargıtay'dan tazminat kararı! İş arkadaşına e-posta'da 'terbiyesiz' yazdı...

Kaba hitapla, sataşmanın aynı şey olmadığına dikkat çeken Yüksek Mahkeme; işten çıkartılan işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerektiğine hükmetti. Çalıştığı fabrikada iddiaya göre mobinge maruz kalan işçi, mesai arkadaşına gönderdiği elektronik postada 'terbiyesiz' kelimesini kullandığı gerekçesiyle tazminatsız kovuldu. 3. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan mağdur işçi, davalı işverence son zamanlarda işyerinde zorluklar çıkarıldığını, hakkında mesai arkadaşlarına sataştığı iddiasıyla ihtarname düzenlendiğini öne sürdü. İhtardaki tüm ithamların davacı tarafından reddedildiğini, dinî bayramlar hariç resmî bayramlarda çalıştığını, ayrıca 7 günlük yıllık izin hakkının da kullandırılmadığını, 1 aylık ücretinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı patron ise, davacının pek çok defa "benim 15 yıl 3600 gün primim var, tazminatımı alır giderim." diye işi bırakma tehdidinde bulunduğunu, işyerinin orta yerinde "benden başka çalışan yok, en az 2 bin lira ücret istiyorum." gibi agresif ve çalışma ortamını gerici çıkışlarda bulunduğunu dile getirdi. Davacının işyeri çalışanlarından G.Ö.'ye e-posta ile "terbiyesiz" şeklinde hakaret etmesi ve ardından aynı çalışanla işyerindeki çalışma, düzen, saygı ve hoşgörü ortamını temelinden yıkan büyük bir tartışma yaşaması sebebiyle çıkarıldığını vurguladı. 3. İş Mahkemesi, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin davalı işverence ispat edilemediği, diğer alacakların ise işverence ödendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verdi. Taraf avukatlarının temyizi üzerine devreye giren Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, fesih yönünden davalı tanıkları M. ile feshe esas olayın tarafı olduğu iddia edilen G. dinlenmeden davalının savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması hatalı olduğuna hükmederek kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada Mahkeme; davacının feshe konu eylemlerinin işverenin başka işçisine sataşması niteliğinde olduğu, işverene 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin (II) numaralı bendine göre haklı fesih imkânı tanıdığı, bu kapsamda davacının kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazanamadığı gerekçesiyle bu taleplerin reddine karar verdi. Kararı davacı temyiz edince devreye yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yüksek Mahkeme kararında; davacının "yazdığınız terbiyesizliktir." ibaresinin kaba ve nezaket dışı davranış olarak nitelenebileceğini, hakaret olarak kabul edilemeyeceğini dile getirdiği hatırlatıldı. Kelimenin hangi yazıya karşılık yazıldığının araştırılmadığını, davacının aynı işyerinde 1 yıl sonra yeniden başladığını, haklı nedenle işten çıkartılan bir kişinin durum gerçek olsa yeniden işe başlatılmayacağı vurgulandı. Kararda şöyle denildi: " Somut uyuşmazlıkta Mahkemece davacının çalışma arkadaşı olan G.Ö. ile tartışarak hakaret ettiği, çalışma arkadaşlarının da dâhil olduğu bir e-postada G.Ö. 'e hitaben 'yazdığınız terbiyesizliktir' yazı göndermesi sebebiyle iş sözleşmesinin işveren tarafından kovulduğu ortadadır. Davacının feshe konu eylemlerinin işverenin başka işçisine sataşması niteliğinde olduğu ve feshin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir. Ancak haklı feshe konu edilen e-postada kullanılan 'yazdığınız terbiyesizliktir' ibaresinin işverenin başka işçisine sataşma olarak nitelendirilmesi hatalıdır. Bu ibare ancak kaba hitap olarak kabul edilebilir; haklı fesih nedeni olarak kabul edilemez. Davacının haklı fesih nedeni oluşturan başka bir davranışı olduğu ispat edilmemiştir. İşverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği ispat edilemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulü yerine reddi isabetsiz olmuştur. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir"

Çalışanların dikkatine! Bu haber sizi igilendiriyor! Bu şekilde işçi çıkarmak yok Haber

Çalışanların dikkatine! Bu haber sizi igilendiriyor! Bu şekilde işçi çıkarmak yok

Tam 13 sene boyunca döküm işçisi olarak çalıştığı fabrikadan performansı düşüklüğü sebebiyle işten çıkardı. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan mağdur işçi, işveren tarafından iş sözleşmesinin İş Kanunu 17. Maddesine dayanılarak feshedildiğini, yapılan feshin usul yasaya yasa uygun olmadığını ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etti. Davalı şirket avukatı ise; davacının iş akdinin geçerli bir nedenle 4857 Sayılı İş Kanunu’nda öngörülen usul ve esaslara uygun şekilde feshedildiğini, davacının işlerini ifa ederken gerekli disiplin ve özveriyi göstermekten imtina ettiğini, kendisinden beklenen performans kriterlerini sağlayamadığını ve feshin geçerli nedenle yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, davanın kabulüne hükmetti. Kararı davalı şirket avukatı istinafa götürdü. Emsal bir karara imza atan Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) Hukuk Dairesi, savunma alınmadan işçinin çıkarılamayacağına hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "Davacı davalı işyerinde 13 yılı aşkın süre ile çalışmış olup, davalı işyeri çalışan sayısı olarak iş güvencesi kapsamındadır. Feshin geçerliliğini ispat yükünün davalı işverende olduğu, fesih sebebi olarak performans düşüklüğünün gösterildiğini ancak performans düşüklüğü sebebi ile fesih yapılabilmesi için davacının savunması alınması gerektiği ortadadır. Savunma alındığına dair tensip tutanağı ile davalı tarafın özlük dosyasının tamamının onaylı bir örneğini ibraz etmesi talep edilerek duruşma günü bildirildiği halde dosyaya ibraz ettiği belgeler arasında davacının savunmasını alındığına dair herhangi bir kayıt ve belge mevcut olmadığı anlaşılmıştır. İbranameden söz edilmiş ise de bu davanın konusu olmamak ile birlikte dosya içerisinde buna ilişkin belgenin de mevcut olmadığı, davacı tarafından ibranamenin imzalanmış olmasından işe iade davası açılmasına engel teşkil etmediği ortadadır. Bilirkişi raporunu dosya kapsamı ve delillere uygun olarak hazırlanıp denetime imkan sağladığı yeni bilirkişiden rapor alınmasına gerek olmadığı yeni rapor alınmamasının eksiklik oluşturmadığı, ilk derece mahkemesi kararının objektif değerlendirmeye dayalı istinaf sebebin karşılar nitelikte olduğu kanaatine varılarak davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.