SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ilaç

YENİŞEHİR YÖREM - Ilaç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ilaç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bilinç kaybı şikâyeti ile gitti! Nadir görülen o hastalığa o tedavi ile şifa buldu Haber

Bilinç kaybı şikâyeti ile gitti! Nadir görülen o hastalığa o tedavi ile şifa buldu

İnegöl’de yaşayan 75 yaşındaki erkek hasta, bilinç kaybı şikâyeti ile yakınları tarafından e getirildi. Hastanede görevli İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gizem Geçgel Aras tarafından yapılan tetkik ve inceleme sonrası fahr sendromu teşhisi konulan 75 yaşındaki erkek hasta, uygulanan tedavi yöntemi ile şifa buldu. Hastanın evde baygınlık şikâyeti ile geldiğini ve yapılan tetkiklerinde kalsiyum düşüklüğü tespit ettiklerini dile getiren Uzm. Dr. Aras, “Hastanın çekilen beyin tomografisinde beyninde kalsiyum birikimleri olduğunu fark ettik. Hastalığa milyonda bir görülen çok ender olan fahr sendromu tanısını koyduk. Hasta, hastanemize geldiğinde kendini, çevresini bilemez, nerede olduğunu tanıyamaz haldeydi. Hastanemizde nöbet geçirdi ancak sonrasında yaptığımız tedavi ile hem nöbet tedavisi hem kalsiyum tedavisi ile hastamızın şikâyetlerinde gerileme oldu. Bilinç durumu düzeldi” dedi. İLAÇLI TEDAVİSİ DEVAM EDECEK Hastanın damardan tedavilerini tamamladıklarını vurgulayan Uzm. Dr. Aras, “Bundan sonrasında da ağızdan tedavi ile devam edeceğiz. Hastanın tekrar nöbet geçirmesi olmadı. Kalsiyum seviyeleri normal hale geldi. Bundan sonrasında eğer kontrollerini aksatmaz ve ilaçlarını düzenli almaya devam ederse tekrar bu şikâyetlerinin olmayacağını düşünüyoruz. Bu hastalığı tanıyabilmiş olmaktan ve hastayı tedavi edebilmiş olmaktan mutluyuz” şeklinde konuştu.

Dr. Okumuş : “Diyabet eğitimi tüm herkes almalı” Haber

Dr. Okumuş : “Diyabet eğitimi tüm herkes almalı”

Diyabetik retinopati dediğimiz körlükle sonuçlanan bir gözün şeker tarafından hasarlanmış hali, dünyada birinci sırada. Sebebi şeker hastalığı" dedi. Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde diyabete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için bir dizi etkinliğe imza atan hastane, düzenlediği seminerle şeker hastalığının sağlığa olan etkilerine vurgu yaptı. Hastanenin toplantı salonunda organize edilen seminere; Hayat Hastanesi Başhekimi Dr. Fatih Özkul, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Betül Kabalar, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Özkul, Dahiliye Uzmanları Dr. Ali Nizamoğlu, Dr.Muhittin Pekuz, Dr. Mehmet Erdoğmuş, Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu ve çok sayıda vatandaş katıldı. Diyabet konusunda insanları bilinçlendirmek ve diyabete karşı verilen mücadeleye destek olmak için çalıştıklarını ifade eden Hastane Başhekimi Dr.Fatih Özkul, “Hastane olarak ülkemizde gün geçtikçe yaygınlaşan diyabete karşı insanlarımızı bilinçlendirmek için çalışıyoruz. Diyabette önlenebilir komplikasyon dediğimiz sorunların engellenmesi açısından insanları bilgilendirmek, takiplerin düzgün ve doğru yapılmasını sağlamak hayati önem taşıyor. Sevdiklerimize sağlıklı bir yaşam inşa etmenin de sorumluluğuyla bugün bu semineri düzenledik” dedi. “TÜM SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR” Şeker hastalığı yeni bir pandemi olarak görüldüğünü ve tüm sağlığı tehdit ettiğinin altını çizen Dahiliye Uzm. Dr. Muhittin Pekuz, “Diyabet bizim için niye önemli, diyabet dediğimiz yani şeker hastalığı sadece tek başına bir laboratuvar tanısı değil. Sadece tek başına şekerden ibaret değil. Bütün organları ve sistemleri tutan karaciğeri, böbrekleri, kalbi beyni ve sinir sisteminin merkezi sinir sistemine ve de mide bağırsak sistemini etkileyen bir kronik hastalıktır. Sistemik hastalıktır. Ciddi bir hastalık gördüğümüz gibi tanısı kolay ama tedavisi ve özellikle komplikasyon açıdan takibi çokça önemli bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü diyabeti artık bir salgın yani pandemi olarak değerlendiriyor çünkü tüm dünyada diyabetli bireylerin sayısı giderek artmakta. Türkiye’de 2020’ye kadar 5 milyon denirken 2020 yılından sonra artık 7 milyondan fazla diyabet tanısı var. Dünyada yine 2 binli yıllarda 171 milyon diyabetli varken 2025 yılında 380 milyonu geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü dünya nüfusunun Çin ve Hindistan'dan sonra en fazla en kalabalık nüfusun diyabetik hasta nüfusu olacağı, dünyanın üçüncü en fazla kalabalık ülkesi olacağını öngörüsünü paylaştı” “DİYABET EĞİTİMİ TÜM HERKES ALMALI” Diyabet eğitimi almış hastaların işlerini kolaylaştırdığına işaret eden Dahiliye Uzmanı Dr.Ali Nizamoğlu da, “Herkes bir şeyler bekliyor herkes bir şeyleri hemen değiştirmemizi istiyor ilaçları azaltmamızı istiyor ve kısa bir sürede kontrol altına almamızı istiyor. Hastalara hep sorduğum bir şey var; diyabet hakkında eğitim aldınız mı? Diyabet hastalığı, semptomları, tipi ve tedavisi hakkında size bilgi verildi mi diye soruları yöneltiyorum yani eğitim çok önemli. Tabi bu hastalara zaman ayırmak gerekiyor o da bizim işimiz. Eğitim aldıktan sonra ikinci en önemli aşama beslenme mutlaka bir beslenme uzmanına gitmesi gerekir. Hastanın hayat tarzı değişikliği dediğimiz en önemli basamak. Beslenme eğitimi almalı karbonhidrat ve şeker tipleri hakkında bilgi sahibi olması lazım. Hasta o kadar bilinçli bir hale geliyorsa zaten dikkat ediyor, seçerek yemeye başlıyor. Kilo fazlalığını vermemiz ve düzenli spor yapmamız gerekir. Bu da üçüncü en önemli aşamadır. Sonra ilaç gerekliliği açısından biz hekimler tekrar devreye giriyoruz. ”“DİYABET HASTALARININ YÜZDE 70’İ KALP HASTALIĞINDAN ÖLÜYOR” “Diyabet hastasını kalp hastalığı olarak kabul ediyoruz diyabet hastası bizim için kalp damar hastasıdır” diyen Dr.Mehmet Erdoğmuş ise “Diyabet hastalarının yüzde 70’i kalp hastalığından ölüyor bu da çok önemli. Diyabetik retinopati dediğimiz körlükle sonuçlanan bir gözün şeker tarafından hasarlanmış hali, kanama yani dünyada birinci sırada sebebi şeker hastalığı. Böbrek yetmezliği birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Diyaliz merkezlerine gittiğiniz zaman en çok şeker hastasını görürüz. Travma (kaza) dışında, bacak kesilmesinin (amputasyonu) birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Bu kadar tehlikeli, bu kadar ciddi bir hastalık bunu anlatmaya gerek yok. Sinsi hastalığa karşı çok dikkatli olmalıyız” diye konuştu. “TÜRKİYE’DE DİYABET HER GÜN ARTIYOR” Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansı en yüksek olan ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu sözlerini şöyle sürdürdü, “Bu giderek artacak bunun en önemli risk faktörü olan obezite çok etkili. 45 yaş üstü kişilerde 3 yılda bir tarama yapılmalı. En azından hastaları insülin direnci yüksekliğinde yakalayıp beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile diyabet olmalarını önleyebiliyoruz. Diyabet hastalarındaki bu hızlı artış; kötü beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite azlığından kaynaklı.” Seminer doktorların katılımcıların sorularını yanıtlaması ile son buldu.

Türk sanayisi temiz enerjiye yatırım yapıyor, tüketim düşmüyor Haber

Türk sanayisi temiz enerjiye yatırım yapıyor, tüketim düşmüyor

Türkiye’nin 51 şehrindeki toplam 14 sektörden 411 fabrika ile 23 ticari binanın incelendiği rapora göre, Türk sanayisindeki enerji verimliliği potansiyeli yüzde 32.   Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık üçte birinin kullanıldığı sanayideki enerji verimliliğini ölçmek ve bu alandaki potansiyeli ortaya koymak üzere 2021 yılında Türkiye’de bir ilk olan ‘Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’nu hazırlayan Escon Enerji, bu alandaki ikinci raporunu yayımladı. 14 sektördeki 411 fabrika ve 23 ticari binanın incelendiği raporda, verimlilik yatırımlarına finansman sağlayan Enerji Performans Sözleşmeleri kapsamında yapılan çalışmaların sonuçlarına da yer verildi.  Ortalama geri ödeme süresi 2,7 yıl  Fabrika ve ticari işletmeler olmak üzere toplam 434 işletmede yapılan etütlere göre bu işletmelerin enerji tüketimleri yıllık 6,92 milyon ton eşdeğer petrol (TEP) olurken, enerji verimliliği potansiyellerinin ortalaması ise yüzde 32 olarak ölçüldü. Enerji verimliliği projelerinin ortalama geri ödeme süresi 2,7 yıl, bu projelerin hayata geçmesiyle sağlanabilecek emisyon azaltımı ise 1,2 milyon ton karbondioksit olarak belirlendi.  “Verimlilik çalışmaları ile enerji tüketimi yüzde 50’ye kadar azaltılabilir”  Raporu değerlendiren şirketin CEO’su Onur Ünlü, enerji verimliliği alanındaki farkındalığın arttığını ancak yatırımların daha çok yenilenebilir enerjiye yapıldığını belirterek, “Halbuki enerji verimliliği ile yenilenebilir enerji yatırımları farklı konular. Bir işletmede yenilenebilir enerji yatırımı yapıldığı zaman, tüketilen enerjinin kaynağı değişir. Örneğin önceden fosil yakıt kullanılıyorken bu yatırımla birlikte artık güneş gibi temiz bir kaynaktan enerji sağlanır. Ancak bu durum her ne kadar işletmenin enerji maliyetini düşürse ve temiz bir enerji kaynağı sağlamış olsa da kullanılan enerji miktarını değiştirmez yani yine aynı miktarda enerji tüketilir. Oysa önce enerji tüketimini düşürmek gerekiyor. Çünkü enerji verimliliği kapsamında yapılacak yatırımlar ile uygulamanın türü ve kapsamına göre enerji tüketimini yüzde 20 ila 50 arasında azaltmak mümkün. Biz de bu nedenle işletmelere öncelikli enerji verimliliği alanında yatırım yaparak enerji tüketimlerini düşürmelerini, ardından bu düşen elektrik kullanımlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından tedarik etmelerini öneriyoruz. Böylece yenilenebilir enerji yatırımının maliyeti de ciddi oranda azaltılabilir” dedi.  En yüksek iyileşme gıdada, en büyük potansiyel ticari binalarda  Türk Sanayisinin Enerji Verimliliği Raporu’nda ‘Ambalaj - Plastik’, ‘Ana Metal’, ‘Beyaz Eşya’, ‘Cam’, ‘Çimento’, ‘Gıda,’ ‘İlaç’, ‘Kağıt’, ‘Kimya & Petrokimya’, ‘Orman Ürünleri’, ‘Otomotiv’, ‘Seramik’, ‘Tekstil’ olmak üzere 13 sanayi sektörü ve ‘Ticari Binalar’ incelendi. Buna göre göre son iki yılda enerji verimliliği alanında en büyük iyileşmeyi gıda sektörü gösterdi. 2021 yılında bu sektörde tasarruf potansiyeli yüzde 44,7 idi. Yapılan çalışmalar ile birlikte enerji verimliliği arttıkça tasarruf potansiyeli de yüzde 39’a kadar düşürüldü. Kağıt sektöründe yüzde 45,07’den yüzde 40,2’ye, ilaçta ise yüzde 22,5’ten yüzde 19,2’ye inildi. Ticari binalar ise yüzde 0,1’lik bir değişimle yüzde 67,4 ulaşarak, 14 sektör içinde en yüksek enerji verimliliği potansiyeline sahip sektör oldu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.