SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hastalık

YENİŞEHİR YÖREM - Hastalık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hastalık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Grip vakalarındaki artış endişelendiriyor Haber

Grip vakalarındaki artış endişelendiriyor

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve pandemi dönemi Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, mevsim itibariyle solunum yolu hastalıklarındaki artışın beklenen bir durum olduğunu ve yaşanan grip salgınının Covid ile birlikte artış gösterdiğini söyledi. Özlü, “Hastalığın artışına bağlı olarak serviste yada yoğun bakımda takip ettiğimiz hasta sayısında bir artış var” dedi. "Şuan birbirinden farklı çok sayıda virüs dolaşımda" Toplumda bu sıralar çok yaygın bir şekilde solunum yolu viral enfeksiyon vakalarında artış yaşandığına dikkat çeken Özlü, “Hemen her evde bu tür rahatsızlığı olan çok sayıda hasta var. Asıl olarak çocuklarla başlıyor. Kreşler, ana okulları, ilkokullar özellikle çocuklar arasında çok kolay bulaşıyor. Sonrasında çocuklar eve geliyor evde de büyükler enfekte oluyor ve bu şekilde toplumda yayılmaya devam ediyor. Üst üste enfeksiyonlar yaşanıyor. Biri düzeliyor, aradan 3-5 gün 10-15 gün geçiyor diğer aile ferdi yakalanıyor. Çünkü birbirinden farklı çok sayıda virüs var şuanda dolaşımda. Bunlar bir kısmı grip yani İnfluenza. İnfluenza dışında parainfluenza var, Rhino virüs var RSV, Covid ve Covid dışı diğer korona virüsler var, Adeno virüs var, Human Boca virüsler var. Bunlar şuanda bizde görülen Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı veriler Türkiye’de" şeklinde konuştu. "Mevsim itibariyle bu tür hastalıkların artışı beklenen bir durum ama Covid’te bunlarla beraber şu anda görülüyor" diyen Özlü "Hastalığın artışına bağlı olarak da bizim serviste ya da yoğun bakımda takip ettiğimiz hasta sayısında bir artış var. Daha önceki yıllarda da bildiğimiz gibi bu artışlar beklenen bir durum öngörülmeyen bir durum yok çok, anormal bir durum yok. Genel itibariyle bu tür hastalıklar gençlerde sağlıklı kişilerde çok sorun olmayabiliyor ayakta genelde atlatılıyor 3-5 gün istirahatle geçiyor. Yaşlılarda kronik hastalığı olanlarda bağışıklık sistemi baskılanmış olanlarda bazen bebeklerde ağır seyredebiliyor. Hastane yatışlarına neden olabiliyor. Yoğun bakım yatışları da gerektirebiliyor. Onun için risk grubundaki kişilerin dikkatli olması lazım. En önemlisi bu konuda yapılması gereken hasta kişilerin topluma karışmaması çocukların hasta olduğunda okula gönderilmemesi. Çünkü çocuk okula gittiğinde kendisi çok ağır hasta olmayabilir. Genel durumu iyi olabilir ama diğer arkadaşlarına bulaştırabiliyor. Eve götürdüğü zaman evde babası annesi, ninesi, dedesi onlara bulaştırabiliyor. O bakımdan hasta çocukların okula gitmemesi hasta erişkinlerin de mümkünse evde bir hafta istirahat etmeleri, bulaşmayı engellemek için en fazla yapılması gereken şey. ’İşim var işe gitmek zorundayım’ derseniz o zaman da maske kullanmanız lazım. Hasta olan kişilerin maske kullanması çok önemli topluma bulaştırmamak açısından çok önemli” ifadelerini kullandı. Grip aşısı şimdi de yapılabilir Grip aşısı yaptırmayan riskli grupların aşısını şimdi de yaptırabileceğini kaydeden Özlü, “Özellikle risk gruplarında grip aşısının yapılmış olması gerekiyor yapılmamışsa halen yapılabilir. Yapıldıktan sonra 15 gün içinde aşı yeterli koruyuculuğa ulaşıyor. Önümüzde daha Ocak, Şubat ayı belki Mart ayında da bu enfeksiyonlar devam edecek öyle gözüküyor. Onun için şimdi de yapılabilir geç kalınmış olsa da yapılabilir. Kalabalıklara iyi havalandırılmayan alanlara çok girmemek lazım mümkün olduğu kadar. El hijyeni önemli çünkü elle bulaşıyor bu. Elimizi temas ettiriyoruz, oradan ağzımıza, burnumuza temas ettirince kendi kendimize enfekte ediyoruz” diye konuştu.

Temas ile bulaşıyor, vaka sayısı her geçen gün artıyor Haber

Temas ile bulaşıyor, vaka sayısı her geçen gün artıyor

Uyuz hastalığının parazitsel bir deri hastalığı olduğunu ifade eden Tosun, “Son yıllarda oldukça sık görüyoruz. Son 4, 5 yıldır özellikle son dönemde her gün polikliniğimizde günlük pratiğimiz de hasta görüyoruz. Hatta yaklaşık yüzde 10, 20 gibi yaklaşık günlük pratiğimizde gelen hastalarımızın oranları yüksek oranda uyuz vakaları görüyoruz. Tabi uyuz vakaları son dönemde bazı dönemler özellikle pik yapıyor. Diğer hastalıklar da olduğu gibi salgınlar ortaya çıkartabiliyor. Bu yaklaşık 4, 5 yıldır dediğimiz gibi hem pandeminin etkisiyle hem göçün de etkisiyle ortaya çıkıyor. Bir de hastaların tedavi uyumudur veya gelmemesi veya bilinçli olmaması da bu süreci arttırıyor. Çünkü bulaşla, ortak kişisel eşyaların ortak kullanılmasıyla özellikle artıyor. Özellikle hastaların bu artışı özellikle uymamasıyla beraber salgın dönemi ortaya çıkmış oluyor” dedi. Gece kaşıntıları uyuz belirtisi Uyuz hastalığının tanı ve tedavi sürecine değinen Doç. Dr. Mustafa Tosun, “Özellikle kaşıntı yani en önemli geceleri özellikle ortaya çıkan bir kaşıntı söz konusu. Hastanın hayat kaidesini etkiler. Yani gece uykudan uyandırır özellikle. Çünkü parazit derimizde yaşıyor. Derimizde tüneller oluşturup orda bir reaksiyon deride bir reaksiyon ortaya çıkartıp oda kaşıntı ve alerjik reaksiyonları ortaya çıkarmakta. Aynı zamanda hem el parmak arası, el bilekleri, ayak bilekleri yine özellikle karın bölgesi, yine erkeklerde genital bölge, kadınlarda meme başı gibi alanları tutmakta ve orda popüler lezyonlar dediğimiz kabarcıklara özellikle kaşıntılı kabarcıklara neden olmakta. Hem bu şekilde hem özellikle etrafında kaşınan varsa özellikle aynı evde yaşayanlarda kaşıntı varsa bu da tabi hasta için uyarıcı olmalı. Yine sıcakla özellikle geceleri artar. Yine banyoda özellikle sıcakla artar. Kaşıntı olduğu zaman özellikle hastalarımızın uyuz açısından dikkatli olmaları gerekiyor ve mutlaka bir sağlık merkezine başvurmaları gerekiyor. Mikroskopla bir sürüntü alıyoruz deriden çok basit yani öyle bir gelişimsel bir şey değil ve onu 5 10 dakikalık bir süreçte tanıyı koyuyoruz. Aynı zamanda tabi klinik belirtilerde önemli biz deri muayenesi de yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “Uyuz, kişiden kişiye bulaşıyor” Hastalığın en önemli aşamasının tedavi olduğunu vurgulayan Tosun, şu ifadeleri kullandı, “Tanıyı koyduktan sonra aslında en önemli aşama tedavi. Asıl sıkıntı aslında tanıyı koyuyoruz ama tedavide ki hasta uyumu bizi ve hastanın tedavisini etkiliyor. Özellikle yani tedavi ön planda. Tanıyı rahat bir şekilde klinikte her dermatoloji hekimi, dermatoloji uzmanı veya aile hekimi de olabilir. Önemli olan hastanın uyumu tedaviye ve kabullenmesi bu durumu. Bazı hastalar uyuz olduğunu kabullenmeye de biliyor. Uyuz kişiden kişiye bulaşıyor özellikle bu çok önemli o yüzden de ortak kullanılan eşyalar, kıyafetler açısından dikkatli olunması gerekiyor. Kişisel eşyalar başkalarıyla beraber ortak kullanılmaması gerekiyor. Denenen kıyafetler örneğin alışveriş merkezlerinde denenen kıyafetler gibi özellikle onların evde mutlaka tekrar alındıktan sonra yıkanıp öyle kullanılması gerekiyor.”

Kış çayı nasıl hazırlanmalı ? Haber

Kış çayı nasıl hazırlanmalı ?

Yaz mevsiminde hava sıcaklarının 50 dereceyi gördüğü Diyarbakır’da havaların 25 dereceye düşmesiyle vatandaşlar, hastalıklara karşı önlem alabilmek için aktarların yolunu tutuyor. Sonbaharın kendini hissettirmesi ve havaların soğumasının ardından Diyarbakır’daki aktarlar, kış çaylarının, hastalanmadan önce bağışıklık sistemini güçlendirmesinden dolayı içilmesi gerektiğini belirtiyor. Merkez Sur ilçesinde aktar dükkanında çalışan Fırat Çakır, kış çayının antibiyotik ilaç tedavi gördüğünü ve birçok solunum yolu enfeksiyonuna iyi geldiğini belirtti.  Yaklaşık 13 bitkinin karışımıyla oluşturdukları kış çayına mevsimsel geçişlerden dolayı rağbetin arttığını dile getiren Çakır, “Kış aylarına özel olan atom çayını kendimiz hazırlıyoruz. Kış aylarında özellikle atom çayının satışları biraz daha fazla oluyor. Astım, bronşit, öksürük, nefes darlığı ve balgam sökücü gibi birçok solunum yolu enfeksiyon hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Atom çayı dediğimiz kış çayının içerisinde birçok bitki yer almaktadır. Bunlardan bazıları; çubuk tarçın, hatmil çiçeği, ıhlamur, papatya, zencefil, kuşburnu, ekşi çay ve zerdeçal gibi bitkilerin karışımı yapılıyor. Saydığımız bitkiler 8 dakika boyunca su içerisinde kaynatılmalıdır” dedi.  Öte yandan stres ve yorgunluğa da iyi geldiğine dikkat çeken Çakır, “Mevsimsel geçişlerden dolayı satışlarımız bayağı yükseldi. İnsanlar antibiyotik kullanımını fazla tercih etmediği için kendini bitki çaylarına yönlendiriyor. Şifalı olarak bildiğimiz bu bitkilerin tamamen antibiyotik etkisi gösterdiğini biliyoruz. Kış aylarında sabah bir fincan ve akşam bir fincan olmak üzere günde iki bardak kış çayı tüketildiği takdirde insan dinç oluyor. Kış çayını içmek için hasta olmaya gerek yok. Normal günlerde de tüketilebilir. Aynı zamanda yorgunluk, stres gibi insan ruhunu hafifletir. Kışın normal çay yerine kış çayı tüketilebilir” diye konuştu.

Bursa'da Wilson hastalığı geçiren Emirhan, evde eğitim alıyor Haber

Bursa'da Wilson hastalığı geçiren Emirhan, evde eğitim alıyor

Ocak ayında nakil olan ve enfeksiyon riskine karşı kalabalık ortamlarda bulunmaması gerektiği için okula gidemeyen 4'üncü sınıf öğrencisi Emirhan Aydemir, evde eğitim alıyor.  Amca çocukları olan ve 2012 yılında evlenen Gülşen (34)-Caner Aydemir (36) çiftinin 2013'te Emirhan ismini verdikleri çocukları dünyaya geldi.10 yaşına kadar ciddi bir sağlık problemi yaşamayan Emirhan Aydemir, geçen ocak ayında ani kilo kaybı şikayetiyle ailesi tarafından hastaneye götürüldü. Yapılan tetkikler sonrası karaciğer yetmezliği ve karaciğer fonksiyon bozukluğu tanısıyla Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi'ne (BUÜ) yönlendirilen çocuğa, karaciğer, beyin ve diğer hayati organlarda bakır birikmesi sonucu ortaya çıkan ve nadir görülen kalıtsal bir hastalık olan Wilson hastalığı teşhisi konuldu. 'AİLEDEN, BİRİNCİ DERECEDEN UYGUN DONÖR BULUNAMADI' Kısa sürede durumu kötüleşen ve 48 saatlik ömrü kaldığı belirtilen çocuğa acil organ nakli kararı alındı. Ailede, birinci dereceden uygun donör bulunamayınca, Aydemir ailesinin, oluşturduğu aile WhatsApp grubunda yaptığı çağrı, kısa sürede elden ele yayıldı. Bir arkadaşı aracılığıyla da fabrika işçisi olan Yasemin Fırat'a ulaştı. Kısa süre önce ağabeyini trafik kazasında kaybeden Yasemin Fırat'ın karaciğerinin yüzde 35'lik kısmı, 29 Ocak'ta, 30 kişilik ekibin görev aldığı 12 saat süren ameliyatla, Emirhan Aydemir'e nakledildi. Başarılı geçen operasyonun ardından sağlığına kavuşan Emirhan Aydemir, tedavisinin ardından hastaneden taburcu edildi. 'AYNI OKUL GİBİ' Nakilden sonraki 1 yıllık süreçte, beslenmesine, hareketlerine ve kalabalık ortamlara girmemeye dikkat etmesi gereken, 4'üncü sınıf öğrencisi Emirhan Aydemir, enfeksiyon riskine karşı okula gitmemesi gerekince, ailesi evde eğitim alması için harekete geçti. Doktorların onayının ardında 'evde eğitim' için gerekli işlemleri başlattıklarını söyleyen anne Gülşen Aydemir, süreci şu sözlerle anlattı: "Enfeksiyon kapmaması için Emirhan'ın evde eğitim alması lazım. Bunun için de doktorların izin belgesi oluşturması lazım, rapor oluşturması lazım. Kendileri onayladılar, 'evde eğitim alabilir' diye rapor verdiler. Biz de eğitimi güzel bir şekilde alabilmesi için hemen Eğitim Vadisi'nde RAM var, oraya başvurduk. Orada da bir toplantı oldu. Oradaki onaydan sonra evde eğitimi desteklediler. Bu süreçte hemen okula bildirim geldi. Okuldan hemen öğretmen ataması yapıldı. Şu anda Emirhan evde eğitime başladı. Her şey çok güzel gidiyor. Aynı okul gibi. Daha tabi steril oluyor evde olduğu için, tek başına oluyor. Ama şu andaki ilerleme güzel gidiyor. Her şey yolunda çok şükür. Sağlığı da daha iyiye gidiyor." Emirhan'ın, okuldaki arkadaşlarıyla eş zamanlı olarak eğitim aldığını söyleyen Gülşen Aydemir, "Bire bir beraberler. Hem oradaki öğretmeni hem evdeki öğretmeni birbiriyle bağlantı içinde ilerliyorlar. Aynı okulda ne yapılması gerekiyorsa, ders konusunda her şey evde de aynı şekilde ilerliyor. Hiçbir bağlantı kopukluğu olmuyor. Oradan fotokopileri geliyor. Evde onları yapıyoruz tekrardan öğretmeniyle. Ev ödevi olarak yine fotokopiler veriyor. Aynı okuldaki gibi işliyor şu anda evde de. Aynı okul gibi, sabah 9'da başlıyoruz. Öğle 12'de molası var. Arada teneffüsleri oluyor. Tekrar 2-2,5 gibi dersimiz bitiyor. Aynı okuldaki gibi hiçbir değişiklik yok. Emirhan hastalıktan dolayı 3'üncü sınıfı yarıda bırakmak zorunda kaldı. Ama çok şükür akıllı bir çocuk olduğu için hem 3'üncü sınıf, hem 4'üncü sınıf, ikisini bir arada götürebiliyor.  Öğretmenimiz de sağ olsun, tabi ev ortamı olduğu için daha hızlı ilerliyoruz. Daha hızlı ilerlediğimiz için arada 3'üncü sınıfı da alıyoruz" dedi. 'ÖZEL OKULDA SINIF SAYISI DAHA AZ, TEK KİŞİLİK SINIFLAR OLUYOR' Emirhan'ın rutin kontrollerinin devam ettiğini, bazen haftada 2 kez hastaneye kontrole gittiklerini ve günde 16 ilaç kullandığını söyleyen anne Gülşen Aydemir'i endişelendiren ise ortaokul süreci. Oğlunun  gelecek  yıl 5'inci sınıf öğrencisi olacağını hatırlatan ve okula gitmesinin zorunluluğuna dikkat çeken Aydemir, "Emirhan'ın ortaokulda, özel bir okula gitmesi daha iyi bizim için. Özel okulda sınıf sayısı daha az oluyor, tek kişilik sınıflar oluyor. Enfeksiyon riski yine devam ediyor. Çünkü 2 yıl çok dikkat edilmesi lazım. Emirhan da Ocak 29'da ameliyat oldu, daha 1 yılı aşmadık. Ortaokula başladığı zaman da eğitimini özel okulda alması bizim için daha iyi ama tabii imkanlar maalesef şu an bunu zorluyor. Destek olunursa tabii ki de biz de bunu seve seve kabul ederiz. Çünkü şartlar malum. Ama böyle bir çocuğun da normal bir devlet okuluna gitmesi çocuğu ölüme iter. Çünkü bir enfeksiyonda bile karaciğerin kendini atması ve ikinci bir nakil çok riskli. Zaten zor bulunan bir karaciğer, 0 kan grubuna sahip. Bu kan grubunda karaciğer bulmak çok zor oluyor. Sınıflar çok kalabalık. Enfeksiyon riski olduğu için bunu göze alamam. Her derste farklı bir öğretmen giriyor ortaokulda. Şimdi ben, 'Evde eğitim alsın' dediğim zaman ortaokulda bir öğretmen bütün derslere yetemeyebilir. Okula gitmesinden yanayım" ifadelerini kullandı. 'EMİRHAN'IN ARKADAŞLARINA OLAN ÖZLEMİNİ GİDERMEYE ÇALIŞIYORUM' Emirhan'ın evde eğitimi için İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce görevlendirilen öğretmen Semra Çakır, bire bir ders işlediklerini için eğitim sürecinin daha olumlu gittiğine, tek sorununun Emirhan'ın okul ve arkadaş özlemi olduğuna dikkat çekerek, "Emirhan'ın sağlık problemleri nedeniyle geçen yıldan bir kaybı var. Biz normal dersimizi, 4'üncü sınıf derslerini işliyoruz ama kalan zamanımızda 3'üncü sınıf konularının da tekrarını yapıyoruz. O açığı çok kolay toparlıyoruz. Gülşen Hanım evini gerçekten sınıf ortamına dönüştürmüş, bir tek sıralar ve öğrenciler yok. Ben Emirhan'ın arkadaşlarına olan özlemini de gidermeye çalışıyorum. Her ne kadar arkadaşlarının yerini tutamasam da yeri geliyor birlikte de oyunlar oynuyoruz. Aramızdaki diyalog çok iyi. Hatta ilk gün biz aralıksız 3 saat ders yapmışız ve o kadar akıcı geçmiş ki. Şu an sıkıldığımız zaman ara verebiliyoruz. İnanılmaz iyi bir diyaloğumuz var aramızda. Hatta geçenlerde Emirhan bana, 'Canımın içi öğretmenim' dedi. Bu beni çok mutlu etti" dedi. 'OKULA ARKADAŞLARIMIN YANINA GİTMEK İSTİYORUM' Haftanın 5 günü, günde 6 saat ders gören ve öğretmeniyle çok keyifli vakit geçirdiğini söyleyen Emirhan'ın okul özlemi ise dinmiyor. Arkadaşlarıyla oyun oynamayı çok özlediğini ve ortaokula gitmeyi sabırsızlıkla beklediğini söyleyen Emirhan Aydemir, "Arkadaşlarımı özlüyorum. Yanlarına gitmek istiyorum okula. Ama enfeksiyon kapmamak için gidemiyorum. Ama yakında 5'inci sınıfa, ortaokula gideceğim. Okula gitmek istiyorum. Teneffüse çıkmak, arkadaşlarımla oynamak, öğretmenimle konuşmak, arkadaşlarımla futbol oynamak, körebe oynamak. Her şey olur. Bunları özledim" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.