SON DAKİKA
Hava Durumu

# Hasta

YENİŞEHİR YÖREM - Hasta haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hasta haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doktorları o günü yıllarca unutmadı! İskender’in İskender mutluluğu Haber

Doktorları o günü yıllarca unutmadı! İskender’in İskender mutluluğu

Yaklaşık 16 yıl önce kronik böbrek yetmezliği teşhisi ile Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Hastanesi’ne yatırılan İskender Yılmaz, toplam 6 yıl boyunca diyaliz tedavisini sürdürdü. Ardından organ nakli olan İskender, yakın zamanda sağlığına da tamamen kavuştu. Yıllar önce yaşadıkları acı bir hatırayı hiç unutmayan doktorları ise İskender Yılmaz’ı kebapçıya götürerek istediği kadar İskender yiyebileceğinin müjdesini verdi. İyileşmesinin ardından hocaları ile irtibatını hiç koparmayan İskender Yılmaz, BUÜHastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Nefroloji-Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Osman Dönmez’i yine ziyaret etti. Kebap sürprizini hiç unutamayacağını söyleyen İskender Yılmaz; “Hastanemizin hocaları ve tüm sağlık ekibi 16 yıl boyunca benimle çok yakından ilgilendi. Başta Prof. Dr. Osman Dönmez hocam olmak üzere Prof. Dr. Ekrem Kaya, Başhekimimiz Prof. Dr. Halil Sağlam, Organ Nakil Koordinatörlüğü Ekibi Sorumlusu Sahriye Keskin ve tüm ekibe, hastane çalışanı herkese gönülden teşekkür ediyorum. Hastalığımın ortaya çıktığı yıllarda bir etkinlikte İskender kebabı yemek istemiştim. Hocalarımız o zaman bana diyet uyguladığı için yememe izin vermemişti. Çocuktum ve çok istememe rağmen yiyememiştim. O gün epey üzülmüştüm, hocalarımın da çok üzüldüğünü görmüştüm. Yapılan kontrollerde değerlerimin iyi çıkması ve sağlığıma kavuşmam nedeniyle bana böyle bir sürpriz hazırlamışlar. Çok mutlu oldum. Hiç unutamayacağım bir gündü. Yeni bir hayata başlamış gibiyim. Üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Hedefim Beden Eğitim Öğretmeni olmak” dedi. HER ŞEY YOLUNDA Uzun yıllardır hastası olan İskender ile bir kez daha buluşan Prof. Dr. Osman Dönmez ise; “Hastamız şuanda 22 yaşında ve bize ilk kez 2008 yılında geldi. 2014 yılına kadar kronik böbrek yetmezliği teşhisi ile diyaliz tedavisini başlattık. Ardından organ nakli oldu. Şimdi de eski sağlığına kavuştu. İskender artık her şeyi yiyip içebiliyor. Böbrek fonksiyonları çok iyi. Üre ve kreatin durumu da normal. İdrar çıkışında da bir problem yok. Kısacası artık sağlıklı bir birey olarak aramızda bulunuyor” açıklamasında bulundu. DOKTORLARI O GÜNÜ YILLARCA UNUTMADI Yıllar önce yaşanan konuyu da açıklığa kavuşturan Prof. Dr. Osman Dönmez; “2014 yılında Çocuk Nefroloji ve Romatoloji Bilim Dalı olarak bir etkinlik düzenledik. Daha sonra da hasta çocuklar ve misafirlerimizle birlikte kebapçıya gittik. İskender’in o sırada diyaliz hastası olması ve diyetine uygun görülmediği için kebap istemesine rağmen sadece iki köfte yiyebileceğini söylemiştik. O duruma İskender çok içerlemişti. İşin açıkçası biz de çok üzülmüştük. Olayın üzerinden 9 yıl geçti ve biz bunu hiç unutmadık. Organ Nakli Mesul Müdürü ve Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Kaya hocamızdanİskender’in takiplerinin iyi gittiğini öğrendik. Bunun üzerine Başhekimimiz Prof. Dr. Halil Sağlam, Prof. Dr. Ekrem Kaya, Organ Nakil Koordinatörümüz Sahriye Keskin ile birlikte böyle bir organizasyon hazırladık. İskender’i İskender yemeye götürdük. İstediği kadar yiyebileceğini orada müjdeledik. Gözlerindeki mutluluğu görmek, yıllar önce yaşadığımız burukluğu da gidermiş oldu” dedi. ORGAN NAKLİ OLAN ÇOCUKLARA UYARI Prof. Dr. Osman Dönmez sözlerini şöyle tamamladı; “Hastanemiz organ nakli alanında özellikle çocuk nakillerinde Güney Marmara Bölgesi’ndeki tek merkezdir. Bu vesile ile bir kez daha organ bağışının önemine dikkat çekmek istiyorum. Ayrıca organ nakli olan çocukları greyfurt, greyfurt suyu, narenciye, zerdeçal tüketmemeleri konusunda uyarıyor, İskender Yılmaz’a da bundan sonraki hayatında başarı ve mutluluk diliyorum.”

Anne ve babalar dikkat! Bu basit önlemlerle çocuğunuzu gripten koruyabilisiniz! Haber

Anne ve babalar dikkat! Bu basit önlemlerle çocuğunuzu gripten koruyabilisiniz!

Grip vakalarının özellikle sonbahar sonu ve kış aylarında artış gösterdiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Betül Türen, "Grip, influenza virüsünün sebep olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Çocuklarda da çok yaygın görülmektedir. Belirtiler genellikle 38 derecenin üzerinde ateş, kuru öksürük, halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları, burun akıntısı gibi şekillerde kendini göstermektedir. Bu vakalar genellikle 10 gün içinde kendini sınırlandırmaktadır. Çocuğun genel durumu iyiyse, yeterli ve dengeli besleniyorsa, sıvı alımı gayet iyiyse genelde bir hafta, 10 gün içerisinde kendiliğinden gerilemektedir. Bazı vakalarda daha ileri semptomlar görülebiliyor. Özellikle kulak ağrısı, kulak akıntısı, şiddetli öksürük, nefes almada güçlük şikâyetleri gibi kendini gösterebiliyor" dedi. Acil servislere başvurularda artış olduğu için ailelerin dikkat etmesi ve önlem alması gereken bazı durumlar olduğunu vurgulayan Türen, "Eğer çocuğun genel durumu iyi, beslenmesi gayet yerindeyse, ateşi 3 günden uzun sürmüyor ve evde müdahale ile düşüyorsa acile ya da doktora başvurmaya gerek yoktur. Bunların dışında üç günden uzun süren ateş, çocukta halsizlik, sıvı alımında azalma durumlarında mutlaka doktora başvurmak gerekiyor" diye konuştu. "ORTAMI SIK SIK HAVALANDIRIN" Çocuğun bulunduğu ortamın sık sık havalandırılması gerektiğinin altını çizen Türen, “Özellikle okula ve kreşe giden çocukların ya da kalabalık ortamda kalan çocukların bulunduğu ortamlar sık sık havalandırılmalıdır. Bunun dışında çocuğun sağlıklı beslenmesine ve yeterli sıvı alımına dikkat edilmelidir. Hasta olan kişilerle çok yakın temasa girmemesi ve hastaların dokunduğu yüzeylere temas etmemesi lazım. Ayrıca elleri sık sık yıkamak gerekiyor. Özellikle dışarıdan eve geldiğinde de mutlaka ellerini yıkaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Uzmanından kışın göz sağlığına karşı uyarılar ve öneriler Haber

Uzmanından kışın göz sağlığına karşı uyarılar ve öneriler

Medicana Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, kış aylarında göz sağlığı sorunlarına dikkat edilmesi gerektiğini açıkladı. Kış aylarında sık karşılaşılan göz problemleri konusunda bilgi veren Op. Dr. Adnan İpçioğlu, "Hastalarımıza kış aylarında rahatsızlık veren sorunlardan biri de göz kuruluğudur. Kışın havalar yağışlı ve karlı geçmesine rağmen nem oranı düşük olduğundan hava oldukça kurudur. Ayrıca kış boyunca yanan kaloriferler, çalışan klimalar, yeterince havalandırılmayan kapalı ortamlar bu etkilerin daha da artmasına yol açar. Özellikle uzun süre bilgisayar karşısında çalışan meslek grupları kuru göz rahatsızlığı açısından risk altındadırlar. Çünkü uzun süreli konsantrasyon gerektiren durumlarda insanlardaki mevcut göz kırpma sayısı azalmakta ve gözler daha çabuk kurumaktadır. Gözlerde batma, sulanma ve kızarıklık şeklinde kendini gösteren göz kuruluğunda hastalara önerilerimiz, çalışılan ortamın nemlendirilmesi, bilgisayar karşısında daha sık göz kırpma ve göz hekiminin önereceği gözyaşı damlalarının kullanılması şeklindedir" diye konuştu. Bir diğer problemin de gözde sulanma, kızarıklık, çapaklanma ile başlayan konjonktivitler olarak adlandırılan sorun olduğunu ifade eden İpçioğlu, "Kış aylarında virüslere bağlı hastalıkların artmasına paralel olarak özellikle gribal enfeksiyonların artış gösterdiği dönemlerde viralkonjonktivitin görülme sıklığı artmaktadır. Toplu yaşam alanları bu açıdan risk altındadır. Hastalık gözde kızarıklık, sulanma, çapaklanma ve ışığa karşı hassasiyet artışı şeklinde şikayetlere neden olur. Genellikle tek gözde başlayıp daha sonra diğer gözde de şikayetler ortaya çıkar. Gözün kornea dediğimiz saydam tabakasını tutarak görme azalması yapabileceğinden en kısa zamanda bir göz hekimine başvurmak gerekir. Hastalıktan korunmak için özellikle gözlerin çok ovulup kaşınmamasına, başkasına ait havlu, makyaj malzemesi ve benzeri şahsi eşyaların kullanılmamasına, bu tür hastalık belirtileri olan kişilerle yakın temastan kaçınılmasına ve el hijyenine dikkat edilmesi gerekir" şeklinde konuştu. Ultraviyole ışınlarının da göz açısından riskleri olduğunu belirten Op. Dr. Adnan İpçioğlu, "Kış aylarında sıcaklığın az olması, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin de daha az olduğu anlamına gelmiyor. Kışın karların oluşturduğu parlama ve yansımalar bu etkileri daha da arttırmaktadır. Bu nedenle dışarıda uzun süre vakit harcama eğiliminde olan çocuklar, açık havada çalışan işçiler ve kar sporu yapanlar risk altındadır. Yaşa bağlı katarakt, yaşa bağlı makula dejeneresansı, pterjium ve göz çevresi cilt kanserleri güneş ışığına bağlı göz hastalıklarından bazılarıdır" diyerek uyardı.

Tüm sağlığı tehdit eden dünyanın yeni pandemisi o hastalık Haber

Tüm sağlığı tehdit eden dünyanın yeni pandemisi o hastalık

Dünya Diyabet Günü etkinlikleri çerçevesinde dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için bir dizi etkinliğe imza atan Hayat Hastanesi, düzenlediği seminerle şeker hastalığının sağlığa olan etkinlerine vurgu yaptı. Hayat Hastanesi’nin toplantı salonunda organize edilen seminere; Hayat Hastanesi Başhekimi Dr. Fatih Özkul, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Betül Kabalar, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Özkul, Dahiliye Uzmanları Dr. Ali Nizamoğlu, Dr.Muhittin Pekuz, Dr. Mehmet Erdoğmuş, Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu ve çok sayıda vatandaş katıldı. Diyabet konusunda insanları bilinçlendirmek ve diyabete karşı verilen mücadeleye destek olmak için çalıştıklarını ifade eden Hayat Hastanesi Başhekimi Dr.Fatih Özkul, “Hayat Hastanesi olarak ülkemizde gün geçtikçe yaygınlaşan diyabete karşı insanlarımızı bilinçlendirmek için çalışıyoruz. Diyabette önlenebilir komplikasyon dediğimiz sorunların engellenmesi açısından insanları bilgilendirmek, takiplerin düzgün ve doğru yapılmasını sağlamak hayati önem taşıyor. Sevdiklerimize sağlıklı bir yaşam inşa etmenin de sorumluluğuyla bugün bu semineri düzenledik” dedi. “TÜM SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR” Şeker hastalığı yeni bir pandemi olarak görüldüğünü ve tüm sağlığı tehdit ettiğinin altını çizen Dahiliye Uzm. Dr. Muhittin Pekuz, “Diyabet bizim için niye önemli, diyabet dediğimiz yani şeker hastalığı sadece tek başına bir laboratuvar tanısı değil. Sadece tek başına şekerden ibaret değil. Bütün organları ve sistemleri tutan karaciğeri, böbrekleri, kalbi beyni ve sinir sisteminin merkezi sinir sistemine ve de mide bağırsak sistemini etkileyen bir kronik hastalıktır. Sistemik hastalıktır. Ciddi bir hastalık gördüğümüz gibi tanısı kolay ama tedavisi ve özellikle komplikasyon açıdan takibi çokça önemli bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü diyabeti artık bir salgın yani pandemi olarak değerlendiriyor çünkü tüm dünyada diyabetli bireylerin sayısı giderek artmakta. Türkiye’de 2020’ye kadar 5 milyon denirken 2020 yılından sonra artık 7 milyondan fazla diyabet tanısı var. Dünyada yine 2 binli yıllarda 171 milyon diyabetli varken 2025 yılında 380 milyonu geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü dünya nüfusunun Çin ve Hindistan'dan sonra en fazla en kalabalık nüfusun diyabetik hasta nüfusu olacağı ve dünyanın üçüncü en fazla kalabalık ülkesi olacağını öngörüsünü paylaştı” dedi. “DİYABET EĞİTİMİ TÜM HERKES ALMALI” Diyabet eğitimi almış hastaların işlerini kolaylaştırdığına işaret eden Dahiliye Uzmanı Dr.Ali Nizamoğlu da, “Herkes bir imkasızı bekliyor herkes bir şeyleri hemen değiştirmemizi istiyor ilaçları azaltmamızı istiyor ve kısa bir sürede kontrol altına almamızı istiyor. Hastalara hep sorduğum bir şey var; diyabet hakkında eğitim aldınız mı? Diyabet hastalığı, semptomları, tipi ve tedavisi hakkında size bilgi verildi mi diye soruları yöneltiyorum yani eğitim çok önemli. Tabi bu hastalara zaman ayırmak gerekiyor o da bizim işimiz. Eğitim aldıktan sonra ikinci en önemli aşama beslenme mutlaka bir beslenme uzmanına gitmesi gerekir. Hastanın hayat tarzı değişikliği dediğimiz en önemli basamak. Beslenme eğitimi almalı karbonhidrat ve şeker tipleri hakkında bilgi sahibi olması lazım. Hasta o kadar bilinçli bir hale geliyorsa zaten dikkat ediyor, seçerek yemeye başlıyor. Kilo fazlalarını vermemiz ve düzenli spor yapmamız gerekir. Bu da üçüncü en önemli aşamadır. Sonra ilaç gerekliliği açısından biz hekimler tekrar devreye giriyoruz" şeklinde konuştu. “DİYABET HASTALARININ YÜZDE 70’İ KALP HASTALIĞINDAN ÖLÜYOR” “Diyabet hastasını kalp hastalığı olarak kabul ediyoruz diyabet hastası bizim için kalp damar hastasıdır” diyen Dr.Mehmet Erdoğmuş ise “Diyabet hastalarının yüzde 70’i kalp hastalığından ölüyor bu da çok önemli. Diyabetik retinopati dediğimiz körlükle sonuçlanan bir gözün şeker tarafından hasarlanmış hali, kanama yani dünyada birinci sırada sebebi şeker hastalığı. Böbrek yetmezliği birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Diyaliz merkezlerine gittiğiniz zaman en çok şeker hastasını görürüz. Travma (kaza) dışında, bacak kesilmesinin (amputasyonu) birinci sırada sebebi şeker hastalığıdır. Bu kadar tehlikeli, bu kadar ciddi bir hastalık bunu anlatmaya gerek yok. Sinsi hastalığa karşı çok dikkatli olmalıyız” diye konuştu. “TÜRKİYE’DE DİYABET HER GÜN ARTIYOR” Avrupa ülkeleri arasında diyabet prevalansı en yüksek olan ülkenin Türkiye olduğunu dile getiren Diyetisyen Fatma Hallaç Uslu sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu giderek artacak bunun en önemli risk faktörü olan obezite çok etkili. 45 yaş üstü kişilerde 3 yılda bir tarama yapılmalı. En azından hastaları insülin direnci yüksekliğinde yakalayıp beslenme ve yaşam tarzı değişikliği ile diyabet olmalarını önleyebiliyoruz. Diyabet hastalarındaki bu hızlı artış; kötü beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite azlığından kaynaklı.”

Doktora şiddet protesto edildi! İşte o basın açıklaması ... Haber

Doktora şiddet protesto edildi! İşte o basın açıklaması ...

Saldırgan hasta yakını polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken Alkış, çalıştığı hastanenin acil servisine kaldırıldı. Darp edilen doktor için meslektaşları, çalıştığı hastanenin önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Olay 30 Ekim Pazartesi günü Bursa Şehir Hastanesi’nde gerçekleşti. Uzm. Dr. Nihan Alkış hastasını muayene ederken odasına giren bir hasta yakını, bir doktorun odasını sordu. Sorulan doktorun hangi poliklinikte olduğunu bilmediğini söyleyen Alkış’a hasta yakını sözlü hakaretlerde bulundu. Doktorun muayene esnasında olduğunu ve odadan çıkması gerektiğini söylemesi üzerine öfkelenen hasta yakını Alkış’ın yüzüne yumruk attı. Saldırgan hastane polisi tarafından gözaltına alınırken, kanlar içinde yerde kalan doktor ise çalıştığı hastanenin acil servisine kaldırıldı. Yaşanan olayın ardından darp edilen doktorun meslektaşları, Bursa Şehir Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Birçok sendika ve meslek örgütünün katıldığı basın açıklamasında, sağlık çalışanları, çözüm istediklerini vurguladı. Sağlıkta şiddetin sadece sağlık çalışanlarını değil, hastaları da mağdur ettiğini dile getiren Genel Sağlık İş Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Tarık Çukadar, “30 Ekim Pazartesi günü Bursa Şehir Hastanesi Polikliniği’ne gelen bir hasta yakını Uzm. Dr. Nihan Alkış’ın odasına girerek aynı branştaki bir kadın hekimi sordu. Alkış, hangi poliklinikte olduğunu bilmiyorum deyince hasta yakını sözlü hakarete başladı. Alkış, ‘şu an hasta muayene ediyorum, dışarıya çıkar mısınız’ diye uyarıda bulununca öfkesi daha da artan hasta yakını şiddetle yüzüne yumruk attı. Kanlar içerisinde yere yığılan hekime hemen müdahale edilmiş, sedyeye konularak aynı hastanenin acil bölümüne götürüldü. Burada ilk tedavisi yapıldıktan sonra 4 ayrı branştan komplikasyon istenmiş, cerrahi servisine yatırıldı. Doktor döven vahşi saldırgan polis tarafından gözaltına alındı” şeklinde konuştu.

Sağlığını düşünenler bu haber sizin için! İlk 3 saat hayati öneme sahip... Haber

Sağlığını düşünenler bu haber sizin için! İlk 3 saat hayati öneme sahip...

Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3.’sü düzenlenen ‘İnme Okulu’nda, doktorlar hasta ve hasta yakınları ile bir araya gelerek inme hastalığını, risk faktörleri, belirtileri ve tedavi yöntemlerini masaya yatırdı. Hastanenin konferans salonunda gerçekleştirilen eğitime; Hastane Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Ay, Kamu Hastaneleri Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Şenveli’nin yanı sıra sağlık çalışanları ile hasta ve hasta yakınları katıldı. İnmenin beyinde tıkanan damarın fonksiyon alanına göre oluşan bir fonksiyon kaybı olduğunu belirten Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doç. Dr. Aygül Güneş, inmenin belirtileri arasında gösterilen kol-bacakta uyuşukluk, konuşamama, anlayamama, çift görme, baş dönmesi, bayılma gibi şikayetler oluştuğunda kişinin inme geçiriyor olabileceği bilgisini verdi. İnmeye çeşitli risk faktörlerinin sebep olabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Güneş, ‘Tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, sigara kullanımı, kalp hastalığı, ritim bozukluğu, aşırı kilolu olmak ve hareketsiz bir hayat sürdürmek risk faktörleri arasında yer alır. Eğer bunların önüne geçersek yüzde 70 oranda engelliliği ve inmeden kaynaklı ölümü engellemiş oluruz. Bu belirtiler olduğunda ise acilen 112’yi aramalıyız ve en yakın sağlık kuruluşuna gitmeliyiz. Unutmayın ilk 3 saat içerisinde müdahale inmede hayat kurtarır” diye konuştu. Karşılıklı soru cevap şeklinde geçen eğitimde ayrıca; Dr. Mervehan Dilber Köktürk, Dr. Yusuf Yılmaz ve Hemşire Emine Yetim katılımcılara inme konusunda çeşitli bilgiler aktardı.

Bursa'da hastane çalışanlardan Kızılay'a kan bağışı duyarlılığı Haber

Bursa'da hastane çalışanlardan Kızılay'a kan bağışı duyarlılığı

Çekirge Devlet Hastanesi bahçesine kurulan kan bağışı aracına sağlık çalışanlarının ilgisi yoğun oldu. Kan bağışlamak için gönüllü olan sağlık çalışanlarına hasta yakınları da destek verirken çok sayıda bağış toplandı. Kan Bağışçısı Sorgulama Formu’nu dolduran bağışçılara, kan vermelerinin ardından meyve suyu ve bisküvi ikram edildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Çekirge Devlet Hastane Başhekimi Op. Dr. Kemal Kaya, “Ülkemizdeki hastaların kan ihtiyacını karşılamada tek kurum olan Kızılay ile ortak bir çalışma yürüttük. Amacımız son dönemde artan kan ihtiyacının karşılanmasına yönelik kan bağışına duyarlılığı ve farkındalığı oluşturmak. Bugün tüm personelimiz ve hastanemizi kullanan hasta yakınlarına yönelik kan bağışını hastanemizde yapıyoruz” dedi. Çekirge Devlet Hastanesi olarak bu konuda üzeri düşen görevi yaptıklarını belirten Op. Dr. Kaya, “Kan bağışı hayat kurtaran önemli bir projedir. Hastaların ihtiyaçların zamanında karşılamayla ilgili Kızılay’ın yapmış olduğu, özverili çalışmaya halkımızın da destek olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Türk Kızılay’ında görevli Kök Hücre ve Kan Bağışcı Kazanım Uzmanı Ramazan Çiçek ise kan bağışında bulunacak vatandaşların 18 ile 60 yaş arası, kök hücre bağışında bulunacakların ise 18 ile 50 yaş arasında olma şartının gerektiğini vurguladı. Çiçek ayrıca bağışçıların bir kanla bulaşan bir hastalığı ve kanser hastası olmaması gerektiği dile getirerek bir ünite kanın 3 kişiye faydası olduğunu sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.