SON DAKİKA
Hava Durumu

# Enfeksiyon

YENİŞEHİR YÖREM - Enfeksiyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enfeksiyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ebeveynlerin dikkatine!  İşte ishale iyi gelen yiyecekler Haber

Ebeveynlerin dikkatine! İşte ishale iyi gelen yiyecekler

Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Arslan, "5 yaş altındaki çocukların yılda 3-9 kez ishal atağı geçirdikleri bildirilmiştir. İshaller hijyen şartlarının ve sağlık sisteminin geri olduğu, altyapının yetersiz olduğu gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak görülmektedir. İshal sulu veya yumuşak sık dışkılamadır. Günde üç veya daha fazla sayıda ve normale göre daha yumuşak veya sulu dışkılama olarak tarif edilir. Ateş veya kusma eşlik edebilir. İshal genel olarak 7 günden daha kısa sürer, iki haftadan daha kısa süren ishal ve kusma ataklarının hepsi akut ishal olarak adlandırılır. Özellikle yeterli sıvı tüketebilen sağlıklı fertlerde hastalık kendini sınırlar ve kendiliğinden iyileşir. Ancak, küçük çocuk ve bebeklerde sakatlık ve ölüme sebebiyet verebilir" dedi. "İshal enfeksiyöz veya enfeksiyöz olmayan sebeplerle meydana gelebilir" diyen Arslan, "Enfeksiyona bağlı ishallere virüs, bakteri, parazit ve mantarlar sebep olur. Çocukluk çağında enfeksiyona bağlı ishallerin çoğu viral sebeplidir. Viral ishal, bu gruptaki infeksiyonların büyük bölümünü kapsar ve özellikle 5 yaş altı çocuklarda en sık sebeptir. Rotaviruslar, dünya genelinde yılda 500 bin, günde yaklaşık bin 600 çocuğun ölümünden sorumludur. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise 5 yaş altı çocuklarda görülen ishallerin yüzde 30-50'sinden rotavirusların sorumlu olduğu görülmüştür. Rotavirus ishali primer olarak 2 yaş altındaki çocukların akut infeksiyonudur ve sulu dışkılama ve kusma ile karakterizedir. Rotavirus infeksiyonları herhangi bir bulgu vermeden seyredebildiği gibi, ağır ishallere de sebep olabilmektedir" şeklinde konuştu. Genellikle kusmanın hastalığın ilk iki gününde olduğunu ve ateş görüldüğünü belirten Uzm. Dr. Arslan, "İshal mikrobu, insandan insana özellikle de bir çocuktan diğerine kolaylıkla bulaşabilir. Genellikle, tuvalet temizliğini tam olarak öğrenememiş küçük çocuklar arasında hızla yayılabilir. Çocuklar ve yetişkinler tuvalete gittikten hemen sonra ellerini doğru bir şekilde yıkamalıdır. Yeterli sıvı tedavisi ishallerin ana tedavisini oluşturur. Ağızdan sıvı tedavisi hafif ve orta şiddetteki olgularda yeterli olur ancak tedavi hastanın sıvı ve elektrolit kaybını karşılayacak şekilde hazırlanmış olan sıvıları kapsamalıdır (ORS). Ağızdan sıvı tedavisinin (ORS) erken uygulanması, daha az hastane yatışına sebep olur. Hafif-orta, hatta ağızdan alabilen ağır sıvı kaybı olgularında bile ağızdan tedavi (ORS) tercih edilmelidir. İshal olan çocuk emzirme dönemindeyse mutlaka anne sütü almalıdır. Anne sütü, ishalden koruyan önemli bir besin kaynağıdır. Anne sütü alan bebekler daha çabuk iyileşmektedir. İshal süresince doğru beslenme çok önemlidir. Bu dönemde yağlı ve lifli yiyecekleri tüketmemek gerekir. Patates ve muz potasyum kaybını önlemek açısından önemli gıdalardır. İshale iyi gelen yiyecekler arasında çorba, haşlama, püre, makarna ve pirinç yer alır. Bunların tüketimi, ishali kesmek için faydalıdır. İshal tedavisinin en önemli kısmı sıvı ve elektrolit kaybını önlemektir. Hijyen şartlarının iyileştirilmesi, insan atıklarının kullanım ve içme suyuna karışmasının engellenmesi ve el yıkamak enfeksiyona bağlı ishali engeller" diye konuştu.

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyarıyor: 'Antibiyotiğe karşı direnç oluşuyor' Haber

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı uyarıyor: 'Antibiyotiğe karşı direnç oluşuyor'

Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Yeliz Karakaya, Dünya Antimikrobiyal Farkındalık Haftası kapsamında açıklamalarda bulundu. Antibiyotiklerin uygun dozda uygun sürede kullanımına ‘akılcı antibiyotik kullanımı’ denildiğini dile getiren Uzm. Dr. Karakaya, doktor gözetiminde verilmeyen, kulaktan dolma bilgilerle uygun doz ve sürede kullanılmayan, su ile alınması gerekirken başka sıvılarla alınan, ilaç- besin etkileşiminin ihmal edildiği kullanımların uygunsuz ilaç kullanımına girdiğini vurguladı. Söz konusu durumun ölümcül sonuçlara vardığını kaydeden Uzm. Dr. Karakaya, “Uygunsuz antibiyotik kullanımı, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarındaki bozuklukların yanında günümüzün en önemli sağlık tehlikelerinden biri olan antibiyotik direnci meydana getirmektedir. Bakteriler, devamlılığını sürdürebilmek ve canlı kalabilmek için antibiyotiklere karşı direnç geliştirirler ve geliştirdikleri bu direnç mekanizmalarını hem genetik olarak alır hem de diğer bakterilere aktarabilirler. Bu dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan dolayı her yıl 700 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Gelecekte organ nakli, kalp damar cerrahisi ve protez cerrahisi gibi büyük ameliyatlar bu dirençli bakteriler nedeniyle yapılamayacak hale gelecektir” dedi. Grip ve nezle halinde antibiyotik kullanılmaması gerektiğinin altını çizen Uzm. Dr. Karakaya, “Antibiyotiğe bağlı yan etkilerin azaltılması ve direncin önüne geçilebilmesi için doktorun muayene ve tetkiki sonucu reçete ettiği ilacın eczacının danışmanlığında kullanılması, doğru dozda ve uygun sürede kullanılması; grip, nezle gibi virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda antibiyotik kullanılmaması, uygun olmayan şartlarda saklanan antibiyotiklerin kullanılmaması gerekir. Antibiyotikler ağrı kesici ya da ateş düşürücü değildir. Virüslü mantar enfeksiyonlarında etkisizdir. Direnci önlemek için etkili en iyi yol antibiyotiklerin doğru kullanımıdır” şeklinde konuştu

Çocuklarda enfeksiyon riskine dikkat!  Boğazda kaşıntı ile kendini gösteriyor! Haber

Çocuklarda enfeksiyon riskine dikkat! Boğazda kaşıntı ile kendini gösteriyor!

Üst solunum yolları enfeksiyonları (ÜSYE) hakkında bilgi veren Medicana Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mesut Arslan, "Üst solunum yolu enfeksiyonlarının geneli viral enfeksiyonlardır. Akut viral enfeksiyonların en sık görüleni ise soğuk algınlığıdır. Başta rinovirüsler olmak üzere çok sayıda virüs soğuk algınlığına sebep olur. Çocuklar, yılda 6-8 kez ÜSYE geçirir. Daha çok görüldüğü yaş grubu 3 ay - 3 yaş arasındaki çocuklardır. Kalabalık ortamlarda enfeksiyon sıklığı daha fazladır. En başta gelen soğuk algınlığı etkeni olan rinovirüsler bebek ve çocuklarda daha sık görülür ve virüsün esas taşıyıcıları ilkokul çocuklarıdır. Soğuk algınlığı daha çok sonbahar başı ve ilkbahar sonlarında salgınlara sebebiyet verir. Hastalık enfekte sekresyonlarla direkt temas veya inhalasyon yoluyla bulaşır. Yayılmasında virüslerle bulaşmış eşyaların da rolü vardır, bulaştırıcılığı özellikle enfeksiyonun ilk üç gününde en fazladır" dedi. Genelde ilk belirtinin ağrılı ve kaşıntılı boğaz olduğunu ifade eden Arslan, "Özellikle burun semptomlar ön plandadır. Hastaların yüzde 75’inde tek veya iki taraflı burun akıntısı, burunda bol ince şeffaf akıntı vardır. Başlangıçta burun akıntısı açık iken sonradan mukoidya da koyu karakter alabilir. Koku alma duyusu azalır. Öksürük burun semptomlarından sonra başlar olguların yüzde 30’unda vardır. Gözde kızarıklık, sulanma, baş ağrısı, başta ağırlık hissi, hafif ateş, kas ağrısı olabilir. Hastalığın spesifik bir tedavisi yoktur, Belirtilere göre (semptomatik) tedavi uygulanır. Ateş için ateş düşürücü ilaçlar rahatlama sağlar. Aspirin Reye sendromuna (Karaciğer yetmezliğine yol açabilen ciddi bir reaksiyon) yol açabileceğinden ateş düşürücü olarak kullanılmamalıdır. Süt çocuklarında burun tıkanıklığının giderilmesi için izotonik tuzlu su damlaları yararlıdır. Altı ay üstündeki hastalarda ilaçlı bazı pediatrik burun damlaları verilebilir. Tedavide Antibiyotiklerin yeri yoktur. Gereksiz yere antibiyotik kullanılması, tedavisi güç dirençli bakterilerle oluşacak enfeksiyonlara zemin hazırlar. Aslında ailelerin soğuk algınlığında antibiyotik kullanmaması yönündeki eğitimi tedavinin en önemli bölümünü oluşturur. Kapalı ve kalabalık yerlerde hastalık hızla yayılır. Dolayısıyla açık havada ve havalandırması iyi olan yerlerde bulunmak enfeksiyon riskini azaltır. Virüsler, mikrobun bulaştığı yerlerde (kapı tokmağı, telefon gibi) canlı kalabildikleri için, bu yüzeylere temastan sonra ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamalıyız. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder" diye konuştu.

Okulların açıldı! Enfeksiyonlar arttı o hastalıklara karşı etkili yöntemler neler? Haber

Okulların açıldı! Enfeksiyonlar arttı o hastalıklara karşı etkili yöntemler neler?

Acıbadem Bursa Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Soner Sarmaşık, okullarda artan enfeksiyon hastalıkları hakkında bilgi verirken, korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı. Dr. Mehmet Soner Sarmaşık, ”Okulların açılması ile birlikte enfeksiyonlarla çok sık karşılaşmaya başladık. Bu artıştaki en büyük etken, çocukların okullarda kalabalık şekilde bir arada bulunması. Kapalı ortamlarda hastalığı birbirlerine kolayca bulaştırabiliyorlar. Aynı zamanda kendilerine bulaşmış hastalık etkenini eve de taşıyorlar. Grip, nezle gibi solunum yolu enfeksiyonların en sık havadan ve yüzeyden bulaşıyor. Hasta birinin öksürmesi ya da hapşırmasıyla havaya karışan mikroplar, diğer çocukların bunları solumasıyla bulaşıyor. Aynı zamanda bu hapşırık ve öksürükle dışarı çıkan mikroplar, duvar, masa gibi yüzeylere, oradan ellere, el yoluyla da ağız, burun gibi doğal boşluklardan vücudumuza girerek hastalanmamızı sağlıyor” dedi. Hastalanan çocuğun özellikle aktif bulaştırıcı dönemde okula gönderilmemesi gerektiğini belirten Dr. Sarmaşık, hasta çocuğun evde kalmasının diğer çocukların hastalıktan korunmasında önemli bir etken söyledi. Okulların açılması ile birlikte; boğaz, kulak, akciğer, bağırsak enfeksiyonları ya da bronşit gibi birçok hastalık tablosuyla karşılaştıklarını kaydeden Dr. Sarmaşık, güçlü bağışıklık sistemi olan çocukların hastalanmadığına ya da hastalansa da hafif geçirdiğine dikkat çekerek şu bilgileri verdi; “Bağışıklığının güçlü olması çok önemli. Zira, mikroplarla bağışıklık sistemimiz savaşıyor. Ne kadar güçlü olursa, o kadar iyi. Ama bağışıklık sistemi birkaç günde ziplenmiş gibi güçlenmez. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme, hareketli yaşam gibi kuralları hayata geçirmeli; bunlar çocuğun yaşına ve özelliklerine uygun şekilde yapılmalı. Anneler bağışıklığı güçlensin diye çocuklarına vitamin içiriyorlar. Oysa vitaminler rast gele içirilmemeli, zira bazı vitaminler yarardan çok zarar veriyor. O nedenle vitamin kullanmalı mı, hangi tip vitamine ihtiyacı var sorularının yanıtları için mutlaka bir uzmana başmalılar.” “KALIN KIYAFETLER DEĞİL, İNCE VE KAT KAT GİYDİRİN” Annelerin çocuklarını korumak için bazen yanlış da yapabildiklerin belirten Dr. Sarmaşık, “Çocuğu giydirme bu yanlışlardan biri. Anneler çocukları üşür endişesiyle kalın giydiriyorlar. Oysa sonbaharda gün içinde sıcaklık çok değişiyor. O nedenle bu mevsimde ince ama kat kat giydirilmesi, çocuğun sıcakladığında giysilerini çıkarabilmesini sağlıyor. Böylece dış ortam ile vücut arasındaki sıcaklık farkı eşitleniyor. Aksi durumda çocuk terliyor” şeklinde konuştu. “ELLERİNİ SIK SIK YIKAMALI” Enfeksiyon etkenlerinin hava kadar el teması yoluyla da geçtiğini hatırlatan Dr. Soner Sarmaşık, çocukların el yıkamayı bir alışkanlık haline getirmesi gerektiğini vurgulayarak, “Anne babalar, çocuklarına el yıkamayı sevdirerek öğretmeli. Yalnızca evde değil, okulda da sık sık ellerini yıkamalı. Ayrıca yıkarken geçiştirme şeklinde değil, yeterli su ve sabun kullanmayı öğretmek lazım” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.