SON DAKİKA
Hava Durumu

#Doktor

YENİŞEHİR YÖREM - Doktor haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Doktor haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Doktora yumruklu saldırı Haber

Doktora yumruklu saldırı

Olay dün saat 01.00 sıralarında Şişli Kaptanpaşa Mahallesi’nde bulunan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, yeşil alanda görevli asistan doktor Mertcan Y., hasta yakınları tarafından tekme ve yumruklu saldırıya uğradı. Şişli polisi 2 şahsı gözaltına aldı Ortalığın karıştığı kavgaya müdahale eden güvenlik görevlileri olaya müdahale ederken, doktora yumruk atan 2 şahıs polis noktasına götürüldü.Saldırı ve arbede anları ise kameralara saniye saniye yansıdı. Olayın ardından hastanedeki çalışanların “beyaz kod” vermesi üzerine olay yerine polis ekibi sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü polisleri, doktora saldıran M.E.Ş. (17) ve Burak Ş.yi (27) gözaltına aldı. Öte yandan aldığı yumruk darbeleri nedeniyle yüzünden kırıklar oluşan doktor tedavi altına alındı. “Doktorun saçıma dokunup başımda beklediğini gördüm” Öte yandan yaşanan olayla ilgili detaylar da ortaya çıktı. Kardeşleri tarafından hastaneye getirilen Betül Ş.‘nin (24) verdiği ifadede, “Diş ağrısı için fazla ağrı kesici aldığımdan dolayı ağabeyim Burak ve kardeşim Muhammet Eren ile birlikte hastaneye geldim. Doktor Mertcan ile daha önce hastaneye gittiğimde tanıştık ve kendisini sosyal medya hesabımdan ekledim. 4-5 gün sohbet ettik. Hastaneye gittiğimde Mertcan’ı gördüm. Tedavin bitince tekrar eve gittim ancak evde ateşlendim. Tekrar geri hastaneye geldim ve tekrar yeşil alanda serum takıldı. Bu yüzden uyuduğum esnada birinin saçıma dokunduğunu ve gözümü açtığında doktor Mertcan’ın saçıma dokunup başımda beklediğini gördüm. O sorada ağabeyim Burak ile doktor Mertcan arasında sözlü tartışma yaşandı. Dışarıya çıktığımda ağabeyimi ve kardeşimi polis noktasına götürdüklerini öğrendim” dediği öğrenildi. Doktora yumruk atan şahıs tutuklandı Gözaltına alınan 2 şahıs, “beyaz kod yönetmeliği” gereği ifadesi alınmasına gerek olmadan emniyetteki işlemleri sonrasında savcılığa sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen M.E.Ş. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Burak Ş. ise adli kontrolle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Korkunç ihmal onu ailesinden ayırdı!  Dişi çekilen küçük çocuk gözyaşları arasında toprağa verildi Haber

Korkunç ihmal onu ailesinden ayırdı! Dişi çekilen küçük çocuk gözyaşları arasında toprağa verildi

Minik Deniz, gözyaşları içinde toprağa verilirken Rus asıllı annesi Elena cenaze namazında oğlunu yalnız bırakmadı. 10 Kasım Cuma günü Bursa’da faaliyet gösteren bir diş kliniği zincirinin Hürriyet şubesinde olay meydana geldi. Babası Aydın Sönmez ve annesi Elena Sönmez ile diş ağrısı şikayetiyle diş kliniğine gelen 5 yaşındaki Deniz Sönmez’e 4 dolgu ve 1 diş çekimi için narkoz verilerek genel anestezi yapıldı. Anestezi sonrası odaya alınan minik Deniz’in ateşi yükseldi. Su isteyen Deniz’e verilen su sonrasında küçük çocuk içtiği suyu geri çıkarttı. Annenin iddiasına göre 3 kez doktor çağırılmasına rağmen ‘Doktor ateş düşürücü ilaç yazalım’ dedi. Annenin ambulans çağırma talebine de olumsuz cevap veren doktorlar durumun ‘normal’ olduğunu söyleyerek Deniz ve annesi evine yolladı. Kısa bir süre sonra baba Aydın Sönmez eve geldiğinde oğlunun yarı baygın inleme sesleri çıkarttığını duydu. Bunun ardından Baba Aydın çocuklarını Bursa Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne götürdü. Doktorların çabasına rağmen Deniz’in durumu ciddileşti. Entube edilen minik Deniz’in organlarının iflas ettiği öğrenildi. 3 gün boyunca yoğun bakımda kalan Deniz, çocuk organ yetmezliğine bağlı olarak dün hayatını kaybetti. Babasının köyü olan Keles ilçesi Sarıyar Mahallesi’nde bugün gözyaşları ile toprağa verilen Deniz’in annesi Rus asıllı Elena Sönmez cenaze namazında bile çocuğunu yalnız bırakmadı. Cenaze sonunda acılı anne ve baba yaşananları anlattı. Baba Aydın Sönmez, “Çocuğumun diş ağrısı için MESAM Diş Kliniği’ne gittik. Orada çocuk durmadığı için genel anestezi ile yapalım dediler. 1 diş çekildi, 4 dişe dolgu yapıldı. İşlem bittikten sonra anestezi doktoru, bize işlem yapan doktor çıkıp, gitmiş. Çocuğun ayılmasını annesi yarım saat kadar beklemiş. Kendine geliyor çocuk, ‘ama ölüyorum, çok kötüyüm’ diyor. Ateşi var, titriyor. Eşim doktora bağırıyor, durumu izah ediyor. Hemşire ‘Her şey normal hiçbir sıkıntı yok bunda, sadece anesteziden dolayı böyle, geçecek’ diyor. Çocuk daha sonra titremeye başlıyor, ateşi daha yükseliyor ve eşim tekrar söylüyor. Doktor dışarıdan kalkıp çocuğun yanına gelip gözüne, ağzına baksa zaten anlayacak. Ağzında kanaması da var. Ben eminim diş doktoru olmasına rağmen onun eğitimini almıştır. Bir anormallik olduğunu hissedecek. Ama yerinden kalkıp çocuğun yanına gelmedi. İş yeri kameraları da var gelmediğini görebilirler” dedi. Eşi çocuğu ile eve gittikten sonra yazdıkları ilacı almak için eve 20 dakika geç gittiğini aktaran Aydın Sönmez, “Doktor "istiyorsa ilaç yazayım" deyince annesi "istiyorum" demiş. Sonra taksi çağırıp annesi ve oğlumu eve gönderiyorlar. İlaçları almaya gidince eve 20 dakika geç gittim ve çocuğun inlediğini duydum. Ben ilk defa oğlumun altını ıslattığını gördüm. 1 yaşından beri bunu yapmazdı. Sonra apar topar aldım hem gidiyorum hem diş kliniğini arıyorum. Bana istiyorsanız ‘Doktora gidin’ diyor. Ben direkt Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne götürdüm. Doktorlar ilk geldiği andan itibaren inanılmaz bir mücadele verdiler. 3 gün boyunca canıyla cebelleşti, biz dışarıda dualarla bekledik. En son doktor ümidin azaldığını söyledi. ‘Ben tomogrofi çekmek istiyorum’ dedi. Çektiler tomografiyi, onlar zaten şeyden şüpheleniyordu, kanama durmuyor, ilk geldiği gün boğazında da kanaması vardı, operasyon yapmışlardı. Tomografide her şey göründü. Kandaki oksijen oranının yüzde 40’a düşmesiyle o anda çocuk gitmiş. Aslında bu ilk şeyler MESAM’da başlıyor, çocuğun ateşi, kusması. Ben yerde bir hayvanı bile inlerken görsem gider bakarım bu hayvan niye inliyor diye. İçerideki çocuk ya, bebek yani. Niyetimiz kimsenin hakkına girmek, kimseyi suçlamak değil. Ama Allah her şeyi görüyor. Bizim canımız yandı. Ben oynayarak bıraktım evladımı buraya. Ben bıraktım kendi ellerimle. Sonuç bu şu anda. Genel anestezi, diş çekimi, doktorun umursamazlığı. Çocuğun genetik bir hastalığı bile olsa, diyelim ki biz bilmiyoruz öyle bir şey var. Bir kere bak ya, bir kere bak çocuğun ağzından kan geliyor. Çocuk kusuyor, ateşi var, titriyor. Zaten adli tıp uzmanları gelip baktığında ilk başta, söylediler ondan kaynaklı bir sıkıntı olduğunu. Otopsi sonucunu bekleyeceğiz ama çok uzun bir süreç diyorlar. Tabii o insanlar bu zamana kadar başka çocuklara bu işlemleri yapmaya devam edecekler. Önce Rabbimin adaletine, sonra devletin adaletine inanıyorum. Bekleyeceğiz. Şikayetçi olduk. Soruşturulsun en sonuna kadar. Bir insan canı bu kadar basit olmamalı. Hak eden hak ettiğini alsın, gerçekten alsın. Bizim canımız, ciğerimiz yandı. Şu anki acım tarifsiz zaten, başka birinin canı ciğeri yanmasın. O kadar sağlıklı bir çocuktu ki. Anaokuluna gidene kadar, 5 yaşına kadar çocuk bir kere bile doktora gitmedi. Okula gittiği zaman öksürük gibi okul rahatsızlıkları oldu. Onun haricinde en ufak bir problemi yoktu, gayet sağlıklı bir çocuktu” diye konuştu. Acılı anne Elena ise, “Ben yardım istedim ama bana yardım etmediler. Klinik personel de diş hekimi de oturdu, Deniz biraz konuştu. Çok hareket yapınca kadınlar güldü. Ne komik ne komik. Bir kez bakmadılar. Anestesi uzmanı, operasyon bittiği gibi gitti. Önce su istedi, ben kadına su vermesini söyledim. Bakmadı, sadece su verdi. İçmedi, döktü. ‘Ben ölüyorum’ dedi. Ben dedim ki ‘Deniz’im sen ölmüyorsun, sadece biraz uyudun. Şimdi ilacın etkisi var. Biraz bekle’ dedim. Sonra böyle yaptı, ‘Çıkar beni, çıkar beni’. Sonra çok hareket yaptı. Ama kimse gelmedi. Hepsi gördü ve güldü. Ben hiçbir şey anlamadım. Ben her şeyi sordum, ateşi var dedim. ‘Normal’ dediler. ‘Çok kanıyor’ dedim, ‘Biz diş çıkardık normal’ dediler. Şimdi baksınlar bakalım her şey normal mi” ifadelerini kullandı. Öte yandan İHA muhabirinin telefonla ulaştığı MESAM yetkilisi, kendilerinin de çok üzgün olduklarını Hürriyet'teki kliniğin Franchise verilen bir yer olduğunu ifade ederek, "Raporu bekliyoruz. Çocuğun geniz akıntısından kaynaklı olduğunu düşünüyoruz. Ailenin bir acısı var. Hassas bir konu. Ben aileyi yadırgamıyorum. Bilirkişinin vereceği kararı bekliyoruz. Anesteziden önce aileden tabi ki onay alınıyor. Oranın mesul müdürü ve doktorlar alıyorlar. Ben kliniği devrettim. Franchise, olarak hizmet veriyorduk. Bütün belgeleri sağlık müdürlüğüne, emniyete verdik. Sosyal medyada 5 diş çekildi diye haberler çıkıyor. Olay o şekilde olmadı. Bu işi yapan doktor, aile ve bu işi yapan ekip arkadaşlar muzdarip. Bir ihmal varsa, savcılık gerekeni yapacaktır. Ailenin bu şekilde hareket etmesini çok iyi anlıyorum. Aile kadar bizler de üzüldük" dedi

Uzmanlar uyarıyor! Yanlış beslenmede kanseri tetikleyen sebepler... Haber

Uzmanlar uyarıyor! Yanlış beslenmede kanseri tetikleyen sebepler...

Aşırı miktarda kırmızı et tüketimi kolon, rektum ve prostat kanseri riskini artırdığını dile getiren Medicana Bursa Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nilüfer Avcı, aşırı kilonun ve yetersiz fiziksel aktivitenin göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserine sebep olabileceğini belirtti. Salamura et ve şarküteri tüketiminin kolon ve rektum kanserine yakalanma riskini artırdığını söyleyen Avcı, balık tüketiminin kolon ve rektum kanseri riskini azalttığını aktararak, şunları kaydetti: ''Bazı besinler toksik bileşenler içerir. Bu bileşenlerin bazıları pişirme yöntemleri sebebiyle açığa çıkar. Bazıları ise tarımda kullanılan zirai ilaç ve kimyasalların, kimyasal gübrelerin, parazit ilaçlarının kalıntılarıdır. Bu kimyasalların besinlerde bıraktığı kalıntılar insan sağlığı için son derece zararlıdır. Bu tarım ilaçlarının ilk kurbanları ise bu tehlikenin farkında olmayan çiftçilerdir. Ürünlerin hasat sonunda depolama, saklama, işleme ve arıtma teknikleri son derece önemlidir. Bu aşamalarda yapılan hatalar sağlığımız için gerekli gıdaları birer silah haline dönüştürebilir'' Vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli olması gerektiğini vurgulayan Avcı, ''Bir yetişkinin günlük su ihtiyacı 2,5 litredir. Bunun bir litresini tükettiğimiz gıdalardan alırken kalan 1,5 litresini içeceklerden almak gerekir. Günde en az dört porsiyon meyve tüketin, mevsim meyvelerini tercih edin. Meyvelerinizi farklı öğünlerde tüketin. Günde bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketin. Yeşil, sarı, kırmızı sebzelerden her gün en az birer porsiyon tüketin'' dedi. Nohut, kuru fasulye ve barbunya gibi gıdaların kırmızı et miktarından biraz daha fazla tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Avcı, tüketilmesi gereken besinler şöyle sıraladı: ''Balık haftada bir mümkünse iki ya da üç kez tüketilmelidir. Yapay tatlandırıcı içeren tüm içeceklerden uzak durun. Özellikle semizotu ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler antioksidan etki gösteren betakaroten ve lutein açısından zengindir. Kuarsetin tam bir antioksidan, antiinflamatuvar ve antialerjik etkiye sahiptir. Ek olarak antikanserojen kansere karşı koruyucu etkisi unutulmamalıdır. Kuarsetin daha çok soğan, elma ve karabuğdayda daha az miktarda da brüksel lahanası, lahana ve kuruyemişlerde bulunur. Domates, bir antioksidan olan likopen kaynağıdır. Ek olarak karoten ve vitamin E içerir. Likopen prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucu özellik gösterir.'' Zeytinyağının Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiğini söyleyen Avcı, ''Özellikle sızma zeytinyağı, rafine zeytinyağından çok daha fazla polifenol içerir. Polifenol tüketimi kanser vakaları ve kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin görülme sıklığını azaltır'' diye belirtti. Avcı şunları kaydetti; ''Soğan ve sarmısak bolca tüketilmelidir. Soğan ve sarımsak güçlü bir karsinojen olan nitrozaminleri bloke ederek bizleri kansere karşı korur. Brokoli özellikle prostat kanserine karşı koruyucu rolü olan glukorafanin içerir. Kırmızı üzüm bolca resveratrol içerir. Resveratrol kansere karşı koruyucu özellik gösterirken kanser hücrelerinin büyümesini de önler. Ahududu, çilek ve yaban mersini gibi orman meyveleri antikanserojen olan elarjik asitten zengin meyvelerdir. Elarjik asit kiraz, armut, elma ve kivide de bulunur. Doğadaki birçok besin kaynağı insanın gelişimi için gereklidir.'' Yeter ki sağlıklı var olabilmek için sağlıklı yaşamayı öğrenelim diye belirten Avcı, ''Sağlıklı beslenmek tek başına yeterli değildir. Spor yapmalı, zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı, stres faktörlerini iyi yönetebilmeli, dinlenmeli ve farklı hobiler ile uğraşmalıyız. Unutmayalım bizi kansere karşı koruyacak veya bizim kanserimizi tedavi edebilecek tek bir besin yoktur'' diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Doktor sevgilisi onu öldürmeye çalışmıştı, şikayetçi olmadı Haber

Doktor sevgilisi onu öldürmeye çalışmıştı, şikayetçi olmadı

Daha önce hastane odasında verdiği röportaj ile gündeme gelen Dilan Tali, şikayetinden vazgeçtiğini beyan ederken, cumhuriyet savcısı mahkeme tarafından verilen karara itiraz etti.  Olay, 24 Temmuz 2022 tarihinde merkeze bağlı Yeni Mahalle'de meydana gelmişti. Bir hastanede doktor olan Sinan B. ve sevgilisi Dilan Tali (26) akşam yemeğinde bir araya geldi. Tali, yemekten sonra cüzdan ve kimliğini almak için Sinan B.'nin evine geçti. Tali, burada adeta dehşeti yaşadı. Yemekte çıkan kıskançlık tartışması evde şiddete dönüştü. Sinan B., Tali'ye yumruk attı ve bıçağı sırtına sapladı. 2 saat boyunca şiddet gören ve 5 yerinden bıçaklanan Tali, bir fırsatını bularak evden çıktı ve komşulara sığındı. Ardından haber verilmesi üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralı kadın, ambulansla Fırat Üniversitesi Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Polis tarafından gözaltına alınan ve işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Sinan B., nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.  Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinde davanın karar duruşması yapıldı. Duruşmaya Sinan B., Dilan Tali ve avukatları katıldı. Mahkemede ilk olarak savcı mütalaa verdi. Savcı mütalaasında, ''Müşteki ile Sinan B.’nin arkadaş oldukları, olay günü müştekinin konuşmak amacıyla sanık Sinan’ın ikametine gittiği konuşma esnasında sanık Sinan’ın mutfak bölümünden aldığı bıçakla müştekinin vücudunun birçok yerinden bıçakladığı, müştekinin de sanığı darp ettiği, dosya arasında mevcut Sinan B.’ye ait raporda yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu belirtildiği, müşteki Dilan Tali’nin kati raporunda yaralanmasını kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu, işlev kaydı olmadığı, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde müşteki sanık Sinan B.'nin mağdur Dilan Tali’ye yönelik eylemi ile üzerine atılı kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği, sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 81/1 maddesi uyarınca cezalandırılmasına, sanığın üzerine atılı eylemin 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşılmakla, TCK 35/1-2 maddesi uyarınca cezasında indirim yapılmasına, kasten işlemiş olduğu suç nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi hükümlerinin uygulanmasına mütalaa olunur” dedi.  Ardından Dilan Tali ve Sinan B.’ye mütalaaya karşı diyecekleri soruldu.  ''Kendini bıçaklayan doktor sevgilisinde şikayetçi olmadı''  Dilan Tali, ''Mütalaada aleyhe hususları kabul etmiyorum, şikayetçi değilim. Sanık Sinan bir kimseyi öldürebilecek bir kişi değildir. Olay günü ben Sinan’ın bulunduğu eve gittiğimde aramızda tartışma çıktı ve bu tartışmada ben sanık Sinan’a hakaret ettiğimi hatırlamıyorum ancak hakaret etmiş olabilirim. Sanık Sinan’ın beni öldürme kastı ile hareket etiğini düşünmüyorum. Sanıktan şikayetçi değilim'' diye konuştu.  “Hakkımda verilecek kararda mesleğimin göz önüne alınmasını talep ediyorum”  Sinan B. ise savunmasında ''Mütalaada aleyhe olan hususları kabul etmiyorum. Önceki savunmalarımı tekrar ederim. Ben öldürme kastı ile hareket etmedim. Hakkımda verilecek kararda mesleğimin göz önüne alınmasını talep ediyorum. Suçsuzum beraatımı istiyorum” şeklinde konuştu.  Mahkeme heyeti ardından Sinan B.’nin 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.  Savcı karara itiraz etti  İstinaf nedenini açıklayan cumhuriyet savıcısı, “Müşteki ile sanık Sinan B.’nin arkadaş oldukları, olay günü müştekinin konuşmak amacıyla sanık Sinan’ın ikametine gittiği, konuşma esnasında sanık Sinan’ın mutfak bölümünden aldığı bıçakla müştekinin vücudunun birçok yerinden bıçakladığı, müştekinin de sanığı darp ettiği, müşteki Dilan Tali’nin kati raporundan yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu belirtildiği, suçta kullanılan bıçağın kesici kısmının 14 santim olarak tespit edilmesine bağlı olarak öldürücü niteliğe haiz olduğu, müştekinin vücudundaki sırt bölgesine aldığı yaralanmanın hayati bakımdan önem arz ettiği, ayrıca bacak ve kol bölgesine de bıçak ile vurduğu, sanık ile müşteki arasında geçen tartışma esnasında müştekinin sanığın elinden ancak kaçarak kurtulduğu ve karşı komşusuna sığındığı, sanığın eylemine bu şekilde devam edemediği, sanığın üzerine atılı eylemin kasten öldürmeye teşebbüs kapsamında kalması gerekirken kasten yaralama suçundan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmakla, usul ve esas yönünden kanuna aykırı bulunduğundan kararın istinafen kaldırılması arz olunur” dedi.

Türk cerrahtan eğitim niteliğinde ameliyat Haber

Türk cerrahtan eğitim niteliğinde ameliyat

Dünya ülkelerinden yaklaşık 2 bin genel cerrahı İstanbul’da buluşturan 16. Asya Pasifik Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi (ELSA 2023) çerçevesinde Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Sümer, obezite cerrahisi alanında canlı yayında iki ameliyat gerçekleştirdi. 60 ülkeden Türkiye’ye gelen doktorlar için eğitim niteliği taşıyan ameliyatlar başarıyla tamamlandı.   16. Asya Pasifik Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Kongresi, İstanbul'da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde başladı. Kongre ile dünya çapında konferanslar, paneller, interaktif tartışmalar ve canlı yayında cerrahi işlemlerin yapıldığı video temelli eğitimler düzenleniyor. Bu çerçevede Türkiye’den de üç farklı hastaneden üç farklı alanda cerrahi operasyonlar yapılacak. Kongrenin ilk gününde Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Aziz Sümer ve ekibi tarafından obezite cerrahisi alanında mide bypassı ve tüp mide ameliyatı gerçekleştirildi. Eğitim amacıyla canlı olarak yayınlanan ameliyatları yaklaşık 60 ülkeden 2 bin genel cerrah izleme fırsatı buldu. Üç gün sürecek olan kongrenin ikinci ve üçüncü günlerinde ise diğer hastanelerde rektum kanseri ve fıtık ameliyatları da canlı yayında yapılacak.  Dünya çapında eğitim verildi  Obezite cerrahisi alanında önemli iki ameliyat gerçekleştiren İstanbul Beykent Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Aziz Sümer, kongre ile ilgili şu bilgileri verdi:  “Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye’de yapılan önemli bir dünya kongresi. 60 ülkeden yaklaşık 2 bin cerrahın katıldığı bir kongre. Bu kongrede obezite cerrahisi ile ilgili iki ameliyatla canlı yayında eğitim yapıldı. Hastanemizde eğitim amacıyla canlı yayınla yapılan mide bypass ve tüp mide ameliyatını diğer cerrah arkadaşlarımız izleme fırsatı buldu. Yayın sırasında onların sorularına da cevap vererek, eğitimizi tamamlamış olduk.”  Obezite cerrahisinde iki farklı ameliyat yapıldı  Gerçekleştirilen cerrahi işlemleri de anlatan Prof. Dr. Aziz Sümer, “Obezite dünyada büyük bir salgın. Hastalıklı obezitenin tek tedavi şansı ise cerrahi operasyonlardır. En sık uygulanan operasyonlar altın standart dediğimiz mide baypassı ve tüp mide ameliyatıdır. Biz de hastanemizde bir dünya kongresinde ilk kez canlı yayında bu iki ameliyatı yaparak, yurt dışındaki meslektaşlarımızın eğitimine katkıda bulunduk” dedi.  İlk ameliyat 15 yıldır şeker hastası olan 48 yaşındaki kadın hastaya yapıldı. İnsülin ve oral antidiyabetik ilaç kullanmasına rağmen şekeri kontrol altına alınamayan ve ciddi sorunlar yaşayan hastaya şeker ameliyatı yani mide bypassı yapıldı. Ameliyattan 72 saat sonra hastanın şekerinin düzelmesi bekleniyor.  İkici ameliyat ise aşırı kilo sorunu yaşayan ve vücut kitle endeksi 46 olan bir hastaya yapıldı. Tüp mide ameliyatı yapılan hastanın obezitenin getirdiği sağlık sorunlarından ve kilosundan kurtulması amaçlanıyor.

Sağlık çalışanlarına adanan  yeni anıt parkı Haber

Sağlık çalışanlarına adanan yeni anıt parkı

Törende konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Parkımız, bir hafıza mekanı olarak bizlere her zaman sağlık çalışanlarının emeğine saygıyı ve dayanışmanın gerekliliğini hatırlatacak” dedi. Nilüfer Belediyesi, Kovid-19 pandemisi sürecinde görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarına duyulan minnet ve şükran duygularını, özel olarak projelendirilen park ile ifade etti. Salgın sonucu hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına adanan, Doktor Refik Saydam Sağlık Çalışanları Anıt Parkı törenle hizmete açıldı. 29 Ekim Mahallesi’ndeki parkın açılışına hem vatandaşlar hem de sağlık çalışanları katıldı. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, CHP Bursa Milletvekilleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, Hasan Öztürk, Orhan Sarıbal, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Doktor Refik Saydam’ın torunu Adil Refik Saydam, Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda davetli de açılışta yer aldı. Törende konuşan 29 Ekim Mahalle Muhtarı İsmail Keskin, “Pandemide hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarını minnetle anıyoruz. Böyle bir parkın mahallemizde olması da bizim için ayrıca değerli” dedi. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de şimdiye kadar Nilüfer’e 382 park kazandırdıklarını, ancak açılışı yapılan Dr. Refik Saydam Sağlık Çalışanları Anıt Parkı’nın anlamı ve yerinin çok farklı olduğunu ifade etti. Başkan Erdem konuşmasına şöyle devam etti: “Bu park Kovid-19 pandemisinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına adandı. Bize olağanüstü günler yaşatan pandemide, dünya genelinde milyonlarca, ülkemizde de binlerce insan öldü. Sağlık emekçilerimiz de pandemi sürecinde fedakarca görevlerini yaparken virüse yakalanarak hayatını kaybetti. Biz de Nilüfer Belediyesi olarak böylesine özveriyle çalışan, hep bir mücadele içinde olan sağlık emekçilerine olan minnet ve şükran duygularımızı ifade etmek amacıyla bu park projesini hayata geçirdik.” HAFIZA AVLUSU OLUŞTURULMASI HEDEFLENDİ Yaklaşık 3 bin metrekarelik alanda yapılan park için ulusal çapta proje yarışması düzenlediklerini söyleyen Başkan Erdem, “Park için ulusal çapta düzenlediğimiz ‘Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Eser Yarışması’nda Şimal Avcı’nın projesi birinci seçildi ve burada hayata geçirildi. Projenin mimarı Şimal Avcı tasarımıyla, parkı ziyaret edenleri keşfetmeye davet ediyor. Parkın içinde bir hafıza avlusu oluşturmayı hedefleyen Şimal Avcı aynı zamanda Dr. Refik Saydam ve sağlık emekçilerinin, geçmişten günümüze bıraktığı iz, devamlılık, kararlılık ve tamamlayıcı olma kavramlarını da ele alıyor. Bu parkın, tarih boyunca insan sağlığına yaşamını adayan bütün hekimlere ve sağlık emekçilerine teşekkürlerimizin bir ifadesi olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. Parka Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı ve 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kuran Dr. Refik Saydam’ın adını verdiklerini açıklayan Başkan Turgay Erdem, “Bu park mekanı olarak bizlere her zaman sağlık çalışanlarının emeğine saygıyı ve dayanışmanın gerekliliğini hatırlatacak” dedi. “GEREKEN HAZIRLIKLARI YAPMALIYIZ” Törende konuşan CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala’da pandemi süreci ve sonuçlarına dikkat çekti. Resmi rakamların gerçeği çok farklı yansıttığını vurgulayan Pala, “Ülkemizde 300 binin üzerinde yurttaşımızı kaybettik. Bu tür konuları göz ardı etmeden gereken hazırlıkları yapmalıyız. O günlerde Nilüfer Belediyesi fedakarca çalışmalara imza attı. Örneği var mı bilmiyorum bir belediye bu zorluğu gördü ve tıbbi maske üretti. DSÖ toplantısında bunları söylediğimizde herkes şaşkınlık yaşadı. Sağlık çalışanları o günlerde evlerine gidemezken, Nilüfer Belediyesi kapılarını ücretsiz şekilde bu insanlara açtı. Bugünleri unutmamak gerekir. O günlerde hayatını kaybeden sağlık çalışanları meslek hastalığına geçemedi ve özlük haklarından yararlanamadı. O günlerde sağlık çalışanlarının yanında olan Nilüfer Belediyesi bu anlamlı projeyi hayata geçirdi. Parka, dönemin ilk Sağlık Bakanı ve Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden biri olan Refik Saydam’ın adının verilmesi de çok önemli. Türkiye’nin sağlık çalışmaları adına önemli işlere imza atan bu ismin yaşatılması ayrıca anlam içeriyor” diye konuştu. “İSMİ ÇOK ANLAMLI” CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk de projenin anlam ve önemine dikkat çekerek, “Refik Saydam gibi Bandırma Vapuru içinde yer alan, Cumhuriyet’in ve Kuvâ-yı Milliye’nin kahramanlarından olan ilk sağlık bakanımızın isminin bu parkta yaşatılmasını çok anlamlı. İnsan ve isimler yaşatılmalı ki, gelecek nesil, geçmişten bir ders çıkartıp geleceğe daha güçlü bakabilsin. Böyle anlamlı bir parkın yapılmasında emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi. Parkın, sağlık emekçilerine adanmasının ve Cumhuriyet’in 100. yılında Dr. Refik Saydam’ın adının parka verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da, “Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları biliyoruz. Biz, onların hak ettiği değeri görmesini istiyoruz. Zor şartlara, ve yaşadıkları sorunlara rağmen bizlere sağlık hizmetini sunma mücadelelerinden dolayı tüm hekimlere ve sağlık emekçilerine minnet duygularımızı burada ifade etmek istiyorum” konuştu. DEDESİNİN HAYATINDAN KESİTLER ANLATTI Törende konuşma yapan Dr. Refik Saydam’ın torunu Adil Refik Saydam duygusal anlar yaşadı. Dedesi Refik Saydam’ın hayatından kesitler anlatan Adil Refik Saydam, gözyaşlarını tutamadı. Nilüfer Belediyesi’ne anlamlı hizmetinden dolayı teşekkür eden Saydam, “Dedemin isminin burada sonsuza dek yaşatılması bizim için çok gurur verici. O, ülkenin ve sağlık sisteminin gelişmesi için hayatını adamış” şeklinde konuştu. Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş da oluşturulan park için Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür ederek sağlık çalışanlarının sorunlarına dikkat çekti. Kumaş, “Bizler kendini mesleğine adamış insanlarız. Mesleğimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bağımsız bilimsel gereklilikler içerisinde çalışmak istiyoruz. Beş dakikada randevu verilen üç dakikada muayene edilen sistemde bunu yapmak mümkün değil. Bunun sorumlusu sağlık sistemi ve sağlık otoritesidir. Bu zor şartlarda görevimizi yaparken sağlık emekçilerine değer verildiğini gösteren tavır sergileyen Nilüfer Belediyesi’ne projesi için yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından Başkan Erdem, Adil Refik Saydam ve Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Eser Yarışması”nda birinci olarak projesi uygulanan Şimal Avcı’ya teşekkür plaketi verdi. Başkan Erdem daha sonra törene katılanlarla birlikte parkın açılışını gerçekleştirdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.