SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı

YENİŞEHİR YÖREM - Cumhurbaşkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hain saldırı sonrası açıklama Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hain saldırı sonrası açıklama

Irak’ın kuzeyinde gerçekleşen hain saldırı ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mehmetçiklerimizin kanı yerde kalmamış bölücü alçaklardan döktükleri kanın hesabı misliyle sorulmuştur ve sorulmaktadır. Pençe Harekatı bölgesi ile Suriye'nin kuzeyinde şimdiye kadar 12 terörist etkisiz hale getirilmiştir” dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı'na katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sözlerimin hemen başında dün Irak'ın kuzeyinde bölücü hainler tarafından gerçekleştirilen saldırılarda şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralı Mehmetçiklerimize Mevla'dan acil şifalar temenni ediyorum. Şehitlerimizin ruhu şad mekanları cennet makamları ali olsun. Mehmetçiklerimizin kanı yerde kalmamış bölücü alçaklardan döktükleri kanın hesabı misliyle sorulmuştur ve sorulmaktadır. Pençe Harekatı bölgesi ile Suriye'nin kuzeyinde şimdiye kadar 12 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Terörü kaynağında kurutma bu stratejimizi uygulamayı son terörist bertaraf edilene kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye ne pahasına olursa olsun Irak'ın veya Suriye'nin kuzeyinde bir terör yapılanmasına müsaade etmeyecektir. Emperyalistlere taşeronluk yapan kiralık katil sürüleri ile mücadelemizden kesinlikle geri adım atmayacağız. Hem eli kanlı caniler hem de bölücü örgüte destek verenler bölgemizin geleceğinde teröre yer olmadığını er yada geç anlayacaklardır. Sınırlarımız içinde ve dışında teröristlere nefes aldırmayan tüm güvenlik güçlerimize yüce Allah'tan muvaffakiyetler diliyorum. Rabbim kahraman askerlerimizi muzaffer eylesin diyorum” açıklamasında bulundu.  Yüzyılın Dönüşümü İstanbul Programı münasebetiyle sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bugün İstanbul'umuzu depreme hazırlama noktasında tarihi nitelikte adımları eş zamanlı olarak atmanın gururunu yaşıyoruz. Hatırlarsanız nisan ayında şehrimizin en acil ihtiyaçlarından olan kentsel dönüşüm ile ilgili özgün bir projeyi kamuoyumuz ile paylaşmıştık. Kentsel dönüşümde yarısı bizden adını verdiğimiz kampanyamıza İstanbullu kardeşlerimiz çok yoğun teveccüh gösterdi. Kampanyaya bugüne kadar 1 milyon 233 bin bağımsız bölüm için başvuru yapıldı. Yarısı bizden kampanyası ile toplamda 350 bin konutun dönüşümünü gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Kampanyamız kapsamında her bağımsız bölüm için toplamda 1,5 milyon liralık destek vereceğiz. Bunun 100 bin lirası kira desteği olmak üzere 800 bin lirası hibe, 700 bin lirası çok uygun şartlarda kredi şeklinde verilecektir. Kredilerin ödenmesi evler tamamlandıktan sonra başlayacak ve ilk yılı faizsiz olarak tahsil edilecektir. Kalan yıllarda kredi maliyet oranı TÜFE'nin yarısı kadar olacak. Vatandaşımız alacağı bu 1,5 milyon liralık destekle inşallah evini yapacak, yeni yuvasında güvenli, huzurlu, mutlu bir şekilde oturacaktır. Kampanyamıza başvurup yüzde 100 anlaşmaya varan bağımsız bölüm sayısı 71 bini aştı. Yine başvuru yapıp yüzde 50 ve üzerinde mutabakat oluşan bağımsız bölüm sayısı ise 158 bine ulaştı. Bu insanlarımızla aralarındaki pürüzleri giderip anlaşma sağlayabilirse kampanyadan faydalanma imkanına kavuşacaklardır. Marmara Kentsel Dönüşüm Hizmet Ofisi'ne canlı bağlanarak 100 binadaki 500 insanımızla ilk sözleşmelerini imzalayacağız. Böylelikle toplamda 350 bin konutu dönüştürmeyi amaçlayan yarısı bizden kampanyasını bismillah diyerek fiilen başlatmış olacağız. Kampanyamızın İstanbul'umuza ve İstanbullu kardeşlerimize şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” ifadesinde bulundu.  Bugün atılacağı bir diğer kritik adımın İstanbul Kentsel Dönüşüm Yıkım Programı'nın başlatılması olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehrimizdeki kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında toplam 17 yapıda yer alan 261 bağımsız bölümün yıkımını gerçekleştireceğiz. Bugün ayrıca Bağcılar'da 371, Gaziosmanpaşa'da bin 96, Tuzla'da 3 farklı noktada bin 570 olmak üzere toplam 3 bin 37 konutun temellerini atıyoruz. Dolayısıyla bugünkü programımızla imza, yıkım ve yapım dahil tüm aşamalarıyla İstanbul'da Yüzyılın Dönüşümü Projemize start veriyoruz. Bu projelerde emeği geçen tüm bakanlarımızı ve ilgili kurumlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Buradan özellikle yüzde 50 oranlarında anlaşma sağlamış vatandaşlarımı henüz evet dememiş komşularını da ikna etmek suretiyle bir an evvel yarısı bizden kampanyasında yer almaya davet ediyorum” dedi.  6 Şubat'ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli şiddetli sarsıntılar miller olarak bize deprem gerçeğini tekrar hatırlattığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “50 binden fazla canımızı toprağa verdiğimiz 11 ilimizdeki 14 milyon insanımızı doğrudan etkileyen böylesine büyük bir afetten sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olması düşünülemez. Devlet ve vatandaş olarak deprem konusunu önceliklerimizin en başına almamız gerekiyor. Nitekim yakın zamanda Marmara Bölgemizde meydana gelen depremler çalışmalarımızı daha da hızlandırmamız gerektiğini gösteriyor. Burada bir hususa özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim. Depreme karşı hazırlık yapmak bizim için tercihten öte zorunluluktur. Çünkü coğrafi olarak biz depremle burun buruna yaşayan bir ülkeyiz. Ülkemiz topraklarının yüzde 66'sı nüfusumuzun ise yüzde 71'i deprem açısından riskli alanlarda yer alıyor. Son bir asırda 6 ve üzeri büyüklükte 230'dan fazla depreme maruz kaldık. Bu depremlerde 130 bini aşkın kardeşimiz vefat etti. Sadece insani açıdan değil, ekonomik açıdan da çok ağır bedeller ödedik. 17 Ağustos Marmara depreminin ekonomimiz üzerindeki menfi etkilerini yıllarca hissettik. Son olarak 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine maliyeti 104 milyar dolardan fazladır. Her deprem sonrasında madden ve manen toparlanmak için yıllarımızı harcadık. Bunlar depremin mali yüküdür. Toprak altında yitirdiklerimizin kalbimizde açtığı yaralar ise muhtemelen hiç kapanmayacaktır. Yarım kalan umutlar, enkaza dönen evlerin hafızalarda bıraktığı tortular, özellikle depremzedelerimizin yüreğini yakmaya devam edecek. Hal böyle iken hiçbirimizin depremi hafife alma, deprem gerçeğine gözlerini kapama gibi bir lüksü olamaz. Bu topraklarda yaşamaya devam edeceksek ki biz buna inanıyoruz. Böyle deprem riskini bir an olsun aklımızdan çıkaramayız. Bunu unutmak demek Allah korusun 17 Ağustos ve 6 Şubat benzeri felaketlerle yeniden karşılaşmak demektir. Teşhisi doğru koymak tedavinin yarısıdır. Sorunla yüzleşmek kabullenmek çözümün ilk adımıdır” dedi.  Depremle mücadeleyi önce zihinlerde başlatmamız gerektiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem değil çürük, sağlıksız, dayanıksız bina öldürür ilkesini tamamen özümsemeden hiçbir yere varamayız. Tartışmasız bir şekilde Türkiye'nin birincil meselesi yapı stokunun süratle yenilenmesidir. Bu sebeple başta İstanbul olmak üzere 81 vilayetimize yapacağımız en büyük iyiliğin kentsel dönüşüm hamleleri olduğuna inanıyoruz. Aynı şekilde bu çabaları dinamitleyenler de ülkeye ve millete ihanet ediyor demektir. Bunu sadece biz değil esas rakamlar söylüyor. Bakınız burada sizlere ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarıma fikir vermesi için bazı istatistikleri paylaşmak arzusundayım. Türkiye genelinde 31 milyon konut ve 5 milyon ticari alandan oluşan 36 milyon bağımsız bölüm bulunuyor. Bunların 6 milyonu şu anda risk altında. 2 milyonun ise acilen dönüşmesi lazım. Bu gerçeklerin ışığında göreve geldiğimiz andan itibaren bu meseleye özel önem ve öncelik verdik. 2012 yılında tarihimizde ilk defa kentsel dönüşüm yasasını çıkardık. Toplam 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüşümünü tamamladık. Kentsel dönüşüm çalışmaları için 480 milyar liralık kaynak harcadık. 400 bin bağımsız bölümün dönüşümü halen devam ediyor. TOKİ başkanlığımız vasıtasıyla 1 milyon 300 binden fazla konut ürettik. Milyonlarca vatandaşımızı gecekondu denilen sağlıksız yapılardan kurtararak modern, güvenilir, dayanıklı yuvalarına kavuşturduk. Yalnızca kentsel dönüşüm ve sosyal konut projeleri ile 13 milyonu aşkın insanımızın hayatına dokunduk” şeklinde konuştu.  Bilhassa 6 Şubat depremlerinde TOKİ'nin depreme karşı mücadelede ne kadar hayati, ne kadar kritik bir rol oynadığı ortaya çıktığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllardır CHP zihniyetinin acımasızca eleştirdiği TOKİ binalarımız tekniği ve inşaatı ile deprem imtihanını alnının akıyla vermiştir. TOKİ'miz tarafından yapılan binalarda hamdolsun hiçbir sıkıntı, hiçbir can kaybı yaşanmadı. Muhalefete ve medyadaki kalemşörlerine rağmen TOKİ'mize böyle bir misyon yükleyerek milyonlarca konut ürettiğimiz için bugün hamdediyoruz. İnşallah bundan sonra da TOKİ'nin lokomotifliğinde Türkiye'nin konut stokunu yenilemeye devam edeceğiz” dedi.  Kentsel dönüşüm ihtiyacının had safhada olduğu illerimizin başında hiç şüphesiz İstanbul’un olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul'da 6 milyon konut ve 1,5 milyon ticari alandan oluşan toplam 7,5 milyon bağımsız bölüm yer alıyor. Bunların 600 bini süratle dönüştürülmek zorunda. Şehrimizde 2012 yılından itibaren 800 bin bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. 170 bin 941 bağımsız bölümün dönüşümü ise devam etmektedir. İstanbul genelinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları için toplamda 128 milyar lira tutarında kaynak kullandık. Hedefimiz 5 yıl içerisinde İstanbul'da 600 bini acilen olmak üzere toplam 1,5 milyon riskli bağımsız bölümü dönüştürmektir. Bu amaçla alanında uzman isimlerin görüşünü de alarak kapsamlı bir yol haritası hazırladık. Bu yol haritasının ana başlıklarından birini mevzuatta yapılması gereken düzenlemeler teşkil ediyor. Kısa süre önce yürürlüğe giren Kentsel Dönüşüm Kanunu ile hızlı dönüşüm için gereken hukuki zemini oluşturduk. Yasa ile ilgili muhalefetin gündeme getirdiği iddialar tamamen safsatadır. Tamamen bühtandan ibarettir. CHP ve aynı zihniyete sahip çevreler her zaman olduğu gibi iş yapmanın değil yine takoz koymanın, hizmeti engellemenin peşindeler. Çünkü kanunla ne vatandaşın evine el konulması, ne insanımızın mülkiyet hakkının ihlal edilmesi gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Düzenlemenin yegane amacı keyfi sebeplerle tıkanan kentsel dönüşüm sürecini çabuklaştırmak, bu meseleye süratle çözüm bulmaktır. Buradan bir kez daha vatandaşlarımızı muhalefetin ve marjinal örgütlerin yalanlarına itibar etmemeye çağırıyorum. Ülkenin ve milletin hayrına olan her işe saldırmaktan başka hiçbir vasıfları olmayan bu çapsızların kentsel dönüşüm meselesini rantsal dönüşüm yalanı ile sabote etmesine kesinlikle izin veremeyiz” diye konuştu.  Yarısı bizden kampanyası ile 350 bin konutun dönüşümünü sağlayacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Yol haritamızın bir diğer başlığı şehrimizdeki rezerv alanlardır. İstanbul'da belirlenen rezerv alanlara 400 bin konut inşa ederek dönüşüm çalışmalarını hızlandıracağız. Bugün ilk sözleşmelerini imzaladığımız Yarısı Bizden Kampanyası ile 350 bin konutun dönüşümünü sağlayacağız. Bunlara ilaveten ilimiz genelinde 100 bin sosyal konut inşa edeceğiz. Kentsel dönüşüm seferberliğimiz sayesinde elbette vatandaşlarımızın da desteği ile inşallah şehrimizin çehresini tamamen değiştireceğiz. Zihninde soru işaretleri, kalbinde tereddüt olan her bir kardeşimizi güvenli, modern, estetik ve yaşanabilir evlere mutlaka kavuşturacağız” dedi.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi parti, ittifak ve hükümet olarak rakiplerimizden ayıran temel vasfımız ülkeye ve millete hizmet aşkıyla viran olmamızdır. Hangi görüşten, kökenden, gelir gurubundan olursa olsun milletimizin derdi bizim derdimiz, bizim meselemizdir. Sadece bize oy verenlerin değil 85 milyonun tamamının sorumluluğunu yüreğimizde hissediyoruz. Aziz milletimizin teveccühü ile geldiğimiz tüm makamları siyasi sıçrama tahtası olarak değil ülkemize hizmet etme vasıtası olarak gördük. 40 yılı aşan siyasi hayatımızın hiçbir safhasında şov peşinde koşmadık, millete karşı görevlerimizi en güzel şekilde ifa etmeye çalıştık. İnsanımızın da bizim bu gayretlerimizi görmüş olması işte bizi 20 yıldır bu makamda tutmasını sağlamıştır. Benim milletim bizim çabalarımızı takdir etti, samimiyetimize inandı, bize ve hükümetimize inandı ve itimat etti. Bu güvenin bir neticesi olarak son 21 yılda girdiğimiz 17 seçimin hepsinde milletimiz bizden desteğini, duasını asla esirgemedi. Şimdi ne kaldı? Şurada 3,5 ay kaldı. 3,5 ay gece gündüz mütevazi olarak kapı kapı dolaşmak suretiyle ana kademe, kadın kolları, gençlik kolları olarak yol yürümeye var mıyız? Yeniden İstanbul diyor muyuz? Milletimizin tüm kesimleri ile aramızda kurulan bu gönül bağını siyasetteki en büyük sermayemiz olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde karşılıklı güvene dayanan bu ilişkiyi inşallah daha da güçlendireceğiz. Başkaları gibi meydanlarda bol keseden atıp tutup göreve gelince bunları unutanlardan, verdiği sözlerin üzerine beton dökenlerden olmayacağız. Yerel yönetimle merkezi hükümet arasındaki vizyon, ufak, ideal ve inanç birlikteliğinin önemini hepimiz çok iyi biliyoruz. Vatandaşa hizmet etmek yerine farklı hayallere kapılan fırsat buldukça belediyeye uğrayan zihni ve kalbi sürekli başka yerlerde olan idarecilerin şehirlerini çok kısa sürede nasıl geriye götürdüklerini 2019 yılında el değiştiren belediyelerde çok acı bir şekilde hep beraber tecrübe ettik. Özellikle Fatih'in emaneti bu güzel şehrin son 5 yılının temel atmama törenleri ile engelleniyoruz yalanlarıyla nasıl heba edildiğinin, nasıl boşa harcandığının hepimiz şahidiyiz. Bunun için 31 Mart seçimleri çok önemli. İstanbul'un hizmet ve eser hasretinin dinmesi için 31 Mart kritik bir eşik. İnşallah 31 Mart'ta İstanbul'un fetret devrini kapatacak irtifa kaybına son verecek, hak ettiği hizmetlerle yeniden buluşmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı.  31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçim öncesi İstanbul adayını yakında açıklayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul'a kendini vakfedecek, İstanbul'dan başka hiçbir şeyi gözü görmeyecek, İstanbul'u payidar etmekten başka bir hedefi olmayacak, İstanbul'u emanet bilip ona layıkıyla sahip çıkacak, tüm kalbi ile bu şehri sevecek, bu şehrin insanlarını kucaklayacak hasılı Fatih'in yadigarı olan aziz İstanbul'la şehremini yapmayı en büyük şeref payesi bilecek adayımızı yakında açıklayacağız. Ardından yeniden İstanbul hedefiyle inşallah hep beraber yola revam olacağız. Hiçbir insanımızı ötekileştirmeden kimseye hor, hoyrat davranmadan, kimseyi ayırmadan, ayrımcılık yapmadan milletimizin tüm fertlerini birleştirmek, bütünleştirmek, kardeşlik hukukunu yüceltmek için sabırla, tevazu ile ve kararlılıkla 31 Mart akşamına kadar çalışacağız” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu yargılanacak ve mahkum olacaktır" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Netanyahu yargılanacak ve mahkum olacaktır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail'in başı Netanyahu olmak üzere ona destek verenler de dahil bunlar suçludur, bunlar terörün yardakçısı olarak teröristtir ve bunlar Lahey Adalet Divanı'nda kesinlikle yargılanacaklardır ve sonunda mahkum olacaklardır" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı medyasına da seslenerek, "Akılla, izanla, vicdanla, mantıkla, basın ahlakıyla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından kandan beslenen bu zalim iddiadan bu ahlaksız dayatmadan kurtulun" ifadelerini kullandı.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TRT World Forum'a katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Gazze'de saldırılarına devam ettiğini belirterek, "Gazze'de devam eden katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son derece sancılı bir dönemden geçiyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da halen tüm yakıcılığı ile devam ediyor. Savaşın ilk aylarında ülkemizin çabalarıyla ortaya konan barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem ateşi büyümeden söndürmek yerine körükleyenlerin bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl büyük bir kötülük yaptıkları artık net bir şekilde görülüyor. Küresel barışı ve güvenliği ağlamakla mükellef uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeği tartışmasız bir şekilde karşımızda durmaktadır. Temennimiz bizim adeta kendimizi paralayarak ısrarla dile getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an önce idrak edilmesidir".  "Türkiye daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması için elini taşın altına koymaya hazırdır"  Türkiye'nin daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla gözyaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerçekten de barışa özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günün her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil maalesef masumlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Komşularımızı içine düştükleri bu kaybet-kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de gayretleriyle bölgemiz bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır" diye konuştu.  "Türkiye ekonomisi, demokrasisi, basını ile gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır"  Basının özellikle de kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basının demokrasiler açısından yeri doldurulamaz bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi için de açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi mücadelemizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok kez tecrübe ettik. Üzülerek ifade etmek isterim ki bir dönem demokrasiye sahip çıkmak yerine vesayetçilerin yanında hizalanan, darbeye alkış tutan, milli iradeye müdahale çağrısında bulunan bir medya yapısıyla karşı karşıyaydık. Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya düzeni bilhassa 2002 öncesinde Türkiye'nin acı bir gerçeğiydi. Elbette bu zor dönemlerde her türlü tehdide rağmen milli iradenin yanında duran cesur basın yayın kuruluşları ve medya mensupları da vardı. Sayıları kısıtlı olmakla birlikte halka karşı sorumluluğunu yerine getiren bu gazeteciler isimlerini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır. Biz de bu cesur kalemleri daima şükranla yad ediyoruz, yad edeceğiz. Türk demokrasisi ne zaman riske girse hemen vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız. Esasen kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının emrine verenlerin saldırılarına İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığımızdan itibaren biz de defalarca maruz kaldık. 'Muhtar bile olamaz' manşetinden '411 el kaosa kalktı' provokasyonuna kadar nice medya operasyonunun hedefi haline getirildik. Ama bunların hiç birine boyun eğmedik. Yıldırma girişimleri karşısında asla geri adım atmadık. Her zaman söylediğim gibi bugünlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak ülkemizde tüm kurum ve kuralları ile hakiki demokrasiyi tesis ettik. Objektif kriterlere göre değerlendirmeler yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek şudur; Türkiye ekonomisi, demokrasisi, basını ile gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır" ifadelerini kullandı.  "İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70'ten fazladır"  Bugün Türkiye'de medyanın 2002'den daha zengin, daha çeşitli, toplumun farklı kesimlerinin daha fazla temsil edildiği çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Teröre bulaşmadığı, şiddeti övmediği ve başkasına hakaret etmediği müddetçe isteyen istediğini yazabilmektedir. Muhalif veya muafık fark etmeksizin medya mensuplarımızın fikirlerini serbestçe ifade etmelerinde hiç bir mani bulunmuyor. Eksiklerimiz yok mu? Tabii ki var. Dünyadaki her ülkede olduğu gibi bizim de çözmemiz gereken meseleler olduğunun farkındayız. Şu anda Gazze'de 70'i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya? Dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede, neden sesleri çıkmıyor, neden bu öldürülen basın mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar. ABD'nin meşhur gazeteleri nerede? İngiltere'nin, Fransa'nın, Almanya'nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiç birinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların hepsinin üstesinden geleceğiz. Gazze'de 7 Ekim'den bu yana devam eden katliamlar bize sadece özgür değil aynı zamanda adaletli ve vicdanlı basının da önemini hatırlatmıştır. Çoğu kadın ve çocuk 180 bine yakın masumun katledilmesinin kağıt kesiği kadar yer bulamadığı bir medya karartması ile karşı karşıyayız. İsrail Gazze'de sadece kadın ve çocukları değil çok zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70'ten fazladır. Daha vahimi uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesidir. Düşünebiliyor musunuz, her gün bir gazeteci katlediliyor ancak yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiç birinin gıkı dahi çıkmıyor. Küresel medya kartelleri Gazze'deki vahşeti gözlerden kaçırmaya Hamas bahanesiyle gazeteci katliamını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz" dedi.  "Bir kameramız gider bin kameramız gelir"  Bugün Gazze'deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların yarın başka bir konuda söz söyleme hakkının olamayacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aslolan bugün konuşmak, bugün yazmak, gerçekleri bugün anlatmaktır. Aslolan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. Türk basın yayın organları işte bunu yapmanın, işte bunu başarabilmenin gayretindedir. Her türlü riski göze alarak Gazze'dün dünyaya hayati bir iletişim koridoru açan TRT'mizi, Anadolu Ajansı'mızı ve diğer basın kuruluşlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. İsrail'in yalanlarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla mücadele çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Şu anda bizim Anadolu Ajansı'ndan şehidimiz var. Yaralı, gazi kameramız var. Nerede, Gazze'de. Merkezimizin çalışmalarıyla 130'un üzerinde İsrail yalanını ifşa etmesi bu çabaların ne kadar kıymetli olduğunu göstermiştir. İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatlerin ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Bir kameramız gider bin kameramız gelir. Bütün mesele Gazze yalanlarını iftiralarını aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa başta Türkiye olmak üzere bunları duyurmaktır. Tüm barbarlığına rağmen Gazzelilerin direniş azmini kıramayan İsrail medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir. Olağanüstü bir gayret ve fedakarlık sergileyerek Gazze'deki insani dramı dünyaya duyuran medya mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri rahmetle yad ediyorum.  "Netanyahu olmak üzere ona destek verenler de dahil bunlar suçludur, bunlar Lahey Adalet Divanı'nda kesinlikle yargılanacaklardır"  Vicdanları kanatan bu sessizliğin gerisinde suçluluk duygusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in başı Netanyahu olmak üzere ona destek verenler de dahil bunlar suçludur, bunlar terörün yardakçısı olarak teröristtir ve bunlar Lahey Adalet Divanı'nda kesinlikle yargılanacaklardır. Biz bu işin takipçisiyiz. Miloseviç nasıl yargılandıysa nasıl mahkum olduysa inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacaktır ve sonunda mahkum olacaklardır. Kimi batılı ülkeler İsrail'in işlediği suçları çok iyi bilmelerine rağmen mahcubiyetle hareket ediyor. Bizim her fırsatta insanlık dışı bulduğumuzu söylediğimiz antisemitizm siyasi çıkar hesabıyla Netanyahu ve ortakları tarafından körüklenmektedir.  Gazze'nin genel olarak Filistin halkanın geleceği borçluluk psikolojisine girenlerin İsrail'in verebileceği tazminat değildir. Böyle kirli, kanlı ve ahlaksız bir senaryoyu meşrulaştırmak için medyanın hoyratça kullanılmasını kesinlikle kabul etmiyorum. Burada pervasızca işlenen insanlık suçlarına ortak edilmeye çalışılan medya kuruluşlarına sesleniyorum. Akılla, izanla, vicdanla, mantıkla, basın ahlakıyla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından kandan beslenen bu zalim iddiadan bu ahlaksız dayatmadan kurtulun. Hıristiyan, Müslüman, Yahudi fark etmez, hep birlikte kimsenin kendini dışında tutamayacağı bir sorumluluk altındayız. Dünyanın neresinde olursa olsun medya mensupları başta olmak üzere tüm vicdanlı insanlar cesur olmak, dik durmak, hakkı hakikati açık yüreklilikle konuşmak zorundadır. Zulmün çirkin ve vahşi yüzü her an her yerde karşımıza çıkabilir" dedi.  "Gazze için yürüttüğümüz yoğun trafiği de insani yardımı da sürdüreceğiz"  Amerika ve Avrupa'daki yönetimlerin Filistin halkının ve bilhassa Gazze'deki masumların ahına kulak tıkayarak aslında en büyük kötülüğü kendilerine yaptıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batı üzerine titrediği güvenlik ve refah düzenini kökten sarsacak bir sınamadan geçtiğinin hala farkında değil. Biz Türkiye olarak yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve dost acı söyler prensibince açık açık ifade ediyoruz. Birileri rahatsız olsa da hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ama bu anlayışla hem ikaz görevimizi hem de mazlumların yanında yer alma vazifemi yerine getirmenin gayreti içindeyiz. Gazze için yürüttüğümüz yoğun trafiği de insani yardımı da sürdüreceğiz. Aynı şekilde bu gayretlerimizin bir parçası olarak gördüğümüz Gazze’nin ve Filistin’in vicdani sesi olan iletişim koridorunu devam ettireceğiz. Değerli dostlar açılışında beraber olduğumuz TRT World forumu daha adil bir dünya hayalimizin hayata geçmesini katkı yapacak bir etkinlik olarak görüyorum. Dünyaya söyleyecek sözü olan herkesin bu tür imkanları kullanarak insanların ortak geleceği için insiyatif almaya davet ediyorum. Yaşadığımız her hadise yıllardır dile getirdiğimiz 'Dünya Beşten Büyüktür' itirazımızın ne kadar yerinde olduğuna işaret ediyor. En önemli küresel iş birliği ve güvenlik mekanizması olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Gazze meselesinde sergilediği acziyet eminim bizim gibi sizin de yüreğini sızlatmıştır. Genel Sekreter Sayın Guterres’in insanlığın ortak vicdanına tercümanı olan çabaları maalesef konsey üyeleri tarafından sabote edilmiştir. Sayın Guterres'in Birleşmiş Milletler şartının 99. Maddesi kapsamında gönderdiği mektubu takdirle karşılıyor, bu hamlesinden dolayı kendisini tebrik ediyorum. Mevcut mekanizmaların dünyanın ihtiyacı olan çözümleri üretememesinin bedelini masumların ödemesine daha fazla seyirci kalamayız. Hemen harekete geçmemiz şarttır. Aksi taktirde dünyayı yaşanmaz hale getirecek bir kaosun pençesine düşmemiz kaçınılmazdır" ifadelerini kullandı.

Emine Erdoğan: “Filistin ve İsrail için iki devletli bir çözüm diliyoruz” Haber

Emine Erdoğan: “Filistin ve İsrail için iki devletli bir çözüm diliyoruz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın ev sahipliğinde İstanbul’da birçok ülke liderinin eşlerinin katılımı ile “Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi” düzenlendi. Dolmabahçe’deki Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nde gerçekleşen zirvenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Burada konuşan Emine Erdoğan, Filistin ve İsrail arasındaki sorunun ortadan kalkması için iki devletli bir çözüm dilediklerini söyledi.  “Filistin topraklarında yaşanan insani trajediden derin bir endişe duyuyoruz”  Emine Erdoğan, “Bu tarihi buluşmanın Filistin ve bölgemizdeki barış ve huzurun tesisi için bir vesile olmasını diliyorum. Zirvenin bir sonucu olarak bugün İstanbul’dan tüm dünyaya şu ortak çağrıyı yapıyoruz. Bizler, dünyanın farklı ülkelerinden devlet ve hükümet başkanlarının eşleri ve ülke temsilcileri olarak Gazze’deki insani krize uluslararası toplumun dikkatini çekmek ve bilhassa çocuklar, kadınlar, hastalar ve engelliler olmak üzere sivillerin yaşadığı trajedinin sonlandırılması, kalıcı ve adil bir barışın tesisi, uluslararası kamuoyunun insanlığa karşı suç sayılabilecek bu saldırılar karşısında harekete geçmesini sağlamak amacıyla 15 Kasım 2023’te İstanbul’da bir araya geldik. Bizler, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana yaşanan çatışmalar nedeniyle Gazze ve Doğu Kudüs dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan insani trajediden derin bir endişe duyuyoruz. Gazze’ye uygulanan ve uluslararası hukuk ile bağdaşmayan abluka ve ambargonun sebep olduğu insani krizin sivillerin temel ihtiyaçlara erişimine engellediğine ve tam bir insan hakları ihlaline dönüştüğüne dikkat çekiyoruz. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşanan trajedide çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 11 binden fazla sivilin katledilmesinin uluslararası hukukun en ağır ihlallerinden birini teşkil ettiğini vurguluyoruz. Gayri insani koşullar altında bulunan ve katliam tehdidiyle karşı karşıya kalan hamile kadınların, çocukların, bebeklerin ve hastaların can güvenliğinin bir an önce sağlanması amacıyla acil eyleme geçilmesi gerekliliğini işaret ediyoruz” dedi.  “İki devletli bir çözüm diliyoruz”  Erdoğan sözlerini, “Filistinlilerin ve İsraillilerin çocuklarını huzur ve güven içinde yetiştirebilecekleri iki devletli bir çözüm diliyoruz. Bu çerçevede bizler, devlet hükümet başkanlarının eşleri ve ülke temsilcileri olarak tüm dünyaya Gazze’de süren katliamları durdurmak için derhal ve topyekün harekete geçilmesi, Gazze’de okul, hastane ve diğer tıbbi tesisler, mülteci kampları, Birleşmiş Milletler tesisleri ve ibadethaneler dahil tüm sivil yerleşim yerlerini hedef alan İsrail saldırılarının derhal durdurulması, bu doğrultuda çatışmalara son verecek bir ateşkesin acilen tesisi ve Gazze’deki sivillere engelsiz, yeterli ve güvenli insani yardım temininin sağlanması, mevcut çatışma koşullarında yerinden edilmenin özellikle kadınlar, çocuklar ve yaşlılar üzerindeki ciddi etkisini vurgulayarak, Filistinli sivil nüfusun zorla yer değiştirmesine yönelik her türlü değişimin kesin bir şekilde reddedilmesi, tüm tarafların uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukuku da dahil olmak üzere uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine derhal ve eksiksiz olarak riayet etmesi çağrısını yapıyoruz. Her vicdan sahibi insanı bu küresel çağrımıza destek vermeye davet ediyorum” ifadeleri ile sonlandırdı.  Basın toplantısının ardından konuklar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından zirve çerçevesinde düzenlenen “Gazze: Direnen İnsanlık” isimli sergiyi gezdi.  Zirveye 14 ülkeden lider eşleri ve temsilciler katıldı  “Filistin İçin Tek Yürek Zirve”sine Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani'nin annesi Şeyha Moza binti Nasır, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall'ın eşi Marieme Faye Sall, Malezya Kraliçesi Tunku Azizah Aminah Maimunah Iskandariah, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev'in eşi Ziroat Mirziyoyeva, Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou N'Guesso'nun eşi Antoinette Sassou N'Guesso, Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin Çuppu'un eşi Rebeka Sultana, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat üyesi Zeljko Komsic'in eşi Sabina Komsic, Lübnan Başbakanı Necip Mikati'nin eşi May Mikati, İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf'un eşi Nadia El-Nakla, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nın eşi eşi Amina Ali Muhammed El-Shavush El-Dilawi, Filistin Özel Temsilcisi Ferial Kamel Abdalrahman Salem, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid en-Nehyan'ın eşi Şeyha Al Yazia Bint Saif Bin Muhammed Al Nahyan, Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Dr. Hala Elsaid ve Türkmenistanlı diplomat Chinar Rustamova katıldı. Öte yandan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in eşi Mihriban Aliyeva, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva'nın eşi Rosangela da Silva ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores de toplantıya video mesaj gönderdi.

Atama ve görevden alma kararları yayımlandı Haber

Atama ve görevden alma kararları yayımlandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararlara göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Hukuk Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Sarıakçalı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Levent Kenan Kibar görevden alındı. Bakanlıkta açık bulunan İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcılığına Eylül Aydın Kutlu getirildi, Strateji Geliştirme Başkanı Şeyda Kutsi ise görevden alındı. ÇEVRE ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında Toplu Konut İdaresi Başkan Yardımcıları Orhan Yüce ile Ömer Faruk Karabayır görevden alındı. Mekansal Planlama Genel Müdür Yardımcılığına Celalettin Alkan getirildi. Bakanlıkta açık bulunan müfettişliğe, yeterlik sınavında başarı gösteren müfettiş yardımcısı Çiğdem Konca atandı. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Kültür ve Turizm Bakanlığında Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşaviri İbrahim Erkan Keleş görevinden alındı. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına Sükun Işıtan, Güzel Sanatlar Genel Müdür Yardımcılığına Enver Merallı getirildi. Sırasıyla Eskişehir, Karaman, Rize, Mersin İl Kültür ve Turizm müdürleri, Şennur Azade, Burhan Yemiş, Esra Alemdaroğlu ve Cengiz Ekici görevlerinden alındı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne, Niğde'de Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürü Elif Belkıs Baştürk, Rize'de Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan İpekdal, Eskişehir'de Bülent Avnamak, Karaman'da Murat Pekergin, Mardin'de Ayhan Gök, Edirne'de Kemal Soytürk atandı. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI Milli Savunma Bakanlığında, Askeri Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı, Cengiz Karaman, Hukuk Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı, Filiz Toprak Aydın, Lojistik Genel Müdür Yardımcısı, Muhammed Mahmud Ötegen oldu. Personel Genel Müdür Yardımcılığına Sadık Erbay, Tersaneler Genel Müdür Yardımcılığına Cihan Kara getirildi. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI Tarım ve Orman Bakanlığında Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcılığına Cengiz Budan ile Uğur Erdem atandı. Hayvancılık Genel Müdür Yardımcılığına Emre Gürçay, Personel Genel Müdür Yardımcılığına ise Seyfullah Arslantürk getirildi. Faruk Fıratoğlu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına, İsmail Bülbül, Tartım İşletmeleri Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına, açık bulunan Başmüfettişliğe ise Müfettiş Merve Nalbantoğlu ve Müfettiş İsmail Serhat Konya atandı. HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI Hazine ve Maliye Bakanlığında açık bulunan vergi başmüfettişliğine, vergi müfettişi Mustafa Serhat Koçak atandı. Ayrıca vergi başmüfettişliklerine, vergi müfettişleri Abdulkadir Ulukaya, Adem Turanlı, Adnan Gülener, Ahmet Fatih Sağlam, Ali Yıldız, Aptulhamit Atlı, Bilal Kavalcı, Bünyamin Selvi, Cihan Aladağ, Dilek Karatekin, Duygu Genç, Emre Aksu, Emre Ekmen, Erdem Var, Esra Ulu, Faruk Uysal, Fatih Akan, Fatih Güven, Fatih Kürkçü, Filiz Eker, Fuat Mallı, Gülcan Çifçi, Hacı Halil Kaymak, Halil Akkoca, Hamide Sağlam, Harun Durmuş, Harun Sızan, Haydarhan Sinemoğlu, İsmail Sinan Lekesiz, Kemal Kaplan, Levent Yalçın, Mahfuz Özmen, Mahmut Dalak, Mehmet Ali Karaca, Meryem Altun, Metin Ersoy, Mevlüde Ünal, Murat Barış Kan, Murat Şimşek, Mustafa Tınmaz, Ömer Faruk Atak, Ömür Deniz, Recep İlyasoğlu, Recep Köylü, Salih Öztabak, Sema Gülderen, Sibel Güler, Süleyman Çifçi, Şakir Demirbaş, Şenol Akocak, Şenol Tüfekçi, Şükrü Öztürk, Turgay Ergün ve Ümit Gülsün getirildi. Hazine ve Maliye Bakanlığında açık bulunan vergi müfettişliklerine, yeterlik sınavında başarı gösteren 72 vergi müfettişi yardımcısının da ataması yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığında, açık bulunan Talim ve Terbiye Kurulu Üyeliğine Mustafa Muharrem Tüfekci, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında Sosyal Yardımlar Genel Müdür Yardımcılığına Ahmet Taşan getirildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığında, Karayolları Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcılığına Gökhan Macit, Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığına Bülent Sönmez atandı. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeliğine ise Nurettin Muhtar Acar getirildi.

Türkiye ve Türkmenistan arasında 13 anlaşma imzalandı Haber

Türkiye ve Türkmenistan arasında 13 anlaşma imzalandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov'un huzurunda iki ülke arasında 13 anlaşma imzalandı. Bu kapsamda, "Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Türkmenistan Ticaret ve Sanayi Odası Arasında Türkiye-Türkmenistan Ticaret Ve Sanayi Odası Forumu Kurulmasına İlişkin Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Görsel-işitsel Hizmetlere Dair Ortak Yapım Anlaşması", Türkiye Cumhuriyeti Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile Türkmenistan Sanayiciler ve Girişimciler Birliği Arasında Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Alanında İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Eylem Planı", "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı ile Türkmenistan Devlet Başkanlığına Bağlı Devlet Servisi Akademisi Arasında İnsan Kaynaklarının Yönetimi Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Teknik Düzenlemeler, Standardizasyon, Uygunluk Değerlendirmesi, Akreditasyon Ve Metroloji Alanlarında İşbirliği Anlaşması", "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı İle Türkmenistan Bakanlar Kurulu Nezdinde Baş Arşiv Müdürlüğü Arasında İşbirliği Protokolü", Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İle Türkmenistan Devlet Televizyon, Radyo Yayıncılık Ve Sinematografi Komitesi Arasında Medya Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu ile Türkmenistan Eğitim Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İş Birliğine Yönelik Mutabakat Zaptı", "Türkiye Ulaştırma Ve Altyapı Bakanlığı ile Türkmenistan Bakanlar Kuruluna Bağlı Ulaştırma Ve Haberleşme Ajansı Arasında Ulaştırma ve Bilgi Teknolojilerinde Araştırma Ve Geliştirme Faaliyetlerinde İşbirliği Mutabakat Zaptı", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Bitki Koruma ve Bitki Karantinası Alanında İşbirliği Anlaşması", "Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı İle Türkmenistan Kültür Bakanlığı Arasında Kültür Alanında İşbirliği Anlaşması", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Uygulanması İçin Gençlik Politikası Alanında 2024-2026 Dönemi İşbirliği Eylem Planı" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Türkmenistan Hükümeti Arasında Meteoroloji Alanında İşbirliği Anlaşması" imza altına alındı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.