SON DAKİKA
Hava Durumu

#Btü Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar

YENİŞEHİR YÖREM - Btü Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Btü Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bu üniversitenin öğrencileri hep bir adım önde! Nitelikli istihdamda o üniversitede zirvede Haber

Bu üniversitenin öğrencileri hep bir adım önde! Nitelikli istihdamda o üniversitede zirvede

Birçok üniversiteyi geride bırakan Türkiye ortalamasının üzerindeki bu verilere göre öğrencilerin yüzde 85’i kendi alanlarında istihdam ediliyor. Bursa Teknik Üniversitesi öğrencileri, uygulama ağırlıklı eğitim sistemi, özel sektör-üniversite iş birlikleri, İşletmede Mesleki Eğitim Programı (İMEP) gibi imkanlarla eğitim alarak mezun olmadan iş sahibi oluyor. BTÜ’lü öğrenciler İMEP ile mezun olmadan iş tecrübesi ediniyor. İMEP kapsamında BTÜ öğrencileri, 4. sınıfın bir yarıyılını sektördeki öncü firmalarda tam zamanlı çalışarak geçiriyor ve sigortaları Üniversite tarafında karşılanıyor. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin hazırladığı veriler BTÜ’lü öğrencilerin farkını ortaya koyar cinsten. Verilere göre BTÜ’lü öğrencilerin yüzde 18’i henüz mezun olmadan İMEP sayesinde iş teklifi alıyor ve istihdam ediliyor. Yüzde 56’sı mezun olduktan sonraki 6 ay içerisinde, yüzde 90’ı ise 1 yıl içerisinde iş sahibi oluyor. Bu veri, Türkiye ortalamasının üzerinde yer alırken, her yıl yükseliş trendi daha da artıyor. Yine diğer bir veriye göre BTÜ mezunlarının yüzde 85’i eğitim aldıkları alanlara uyumlu iş kollarında istihdam ediliyor. Türkiye ortalamasının üzerindeki bu veriyle BTÜ, pek çok üniversiteyi geride bırakıyor. BTÜ öğrencilerinin hep bir adım önde olduğunu kaydeden BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, verilen eğitimin, atılan adımların verilere de olumlu yönde yansıdığını vurguladı. Prof. Dr. Çağlar, “Yüksek donanımlı laboratuvar ve atölyelerimiz, İMEP, yapay zekâ eğitimi, öğrenci topluluklarının aktifliği, teknoloji yarışmalarında elde ettiğimiz başarılar, özel sektör ile olan sıkı bağımız ve en önemlisi nitelikli eğitim sistemimiz sayesinde öğrencilerimizin iş kaygısı olmuyor. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisinin hazırladığı veriler zaten bunun en büyük kanıtı niteliğinde. Mezuniyet sonrası ilk 6 ay içerisinde toplam yüzde 74’lük istihdam oranı ve bunun yanında yüzde 85’lik ‘nitelikli istihdam’ dediğimiz kendi alanında iş bulma oranı Türkiye ortalamasının üzerinde. Bu oranları daha da ileriye taşımak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Çağlar: “Sizler bizim kıymetlimizsiniz ve bize emanetsiniz. Acınızı paylaşıyoruz” Haber

Çağlar: “Sizler bizim kıymetlimizsiniz ve bize emanetsiniz. Acınızı paylaşıyoruz”

Filistin’de İsrail’in uyguladığı katliam devam ederken, BTÜ yönetimi üniversitede öğrenim gören ve çoğu Gazzeli olan 42 Filistinli öğrenciyi yalnız bırakmıyor. Bu çerçevede BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Prof. Dr. Sinan Uyanık ve Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç Filistinli öğrencilerle bir araya geldi. Rektör Çağlar ve Rektör Yardımcıları öğrencilerle tek tek ilgilenerek aileleri ve yakınları hakkında bilgi aldı. Yaşanan katliamın bir an önce son bulması temennisinde bulunan Rektör Çağlar, “Ailelerinden 300’den fazla şehit verdiklerini üzülerek öğrendiğimiz, geneli Gazzeli 42 Filistinli öğrencilerimizle bir araya geldik. Tüm Filistin halkının acılarını yürekten paylaşıyor, soykırımın hesabının sorulmasını temenni ediyoruz. İsrail'in bu vahşetini lanetliyoruz. Biz, siz öğrencilerimizin acılarınızı paylaşıyoruz ve yanınızdayız. Ancak sizlerin en büyük görevi çalışarak, başarılı olmak ülkenize faydalı olacak hizmetler vermek” dedi. BTÜ yönetiminin her zaman yanlarında olduğunu ifade eden Filistinli öğrenciler ise Rektör Çağlar nezdinde tüm yönetime teşekkür etti. Öğrenciler, “Filistin’deki yaşanan insanlık dışı vahşet sebebiyle hiçbir şeye konsantre olamıyoruz. Derste tahtaya bakıyoruz. Ama ne yazdığını göremiyor, algılamıyoruz. Çünkü aklımız ailelerimizde. Farklı topluluklara üyeyiz ancak yaşanan olaylar sebebiyle etkinliklere katılımda da zorlanıyoruz” diye konuştu. Süreç başladığından beri Filistin’e verdiği destek için Türkiye’ye teşekkür eden öğrenciler, “Farklı ülkelerde yaşayan akraba ve arkadaşlarımız var. Hiçbir ülkede, yönetici ve halkın Filistin’i Türkiye’deki kadar desteklemediğini görüyoruz. Avrupa ve Dünyanın farklı ülkelerini anlayabiliriz ancak din kardeşi olduğumuz bazı ülkelerden destek göremediğimiz için üzülüyoruz” ifadelerini kullandı.

BTÜ'de İsrail-Filistin savaşı konuşuldu Haber

BTÜ'de İsrail-Filistin savaşı konuşuldu

BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Tamer Tonguç'un da katıldığı konferansta konuşan Doç. Dr. Akdoğan, olayları hukuki, siyasi ve Türkiye açısından değerlendirdi. İsrail'in Filistin topraklarında, savaş ve soykırım suçu işlediğine dair ciddi delillerin olduğunu kaydeden Akdoğan, yargılamanın söz konusu olabileceğini ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) buna cesaret edip edemeyeceğinin soru işareti olduğunu kaydetti. Akdoğan, "UCM Başsavcısı Kerim Han'ın 'Her iki taraf da Filistin topraklarında savaş suçu işliyor' açıklamasını İsrail'e bir gönderme olarak algılayabiliriz. Yani yargılanacaksa her iki taraf da yargılanacak. Bölgede deliller toplanıyor ancak İsrail ve ABD'nin soruşturma açılmasına engel olacağını düşünüyorum. Çünkü uluslararası hukuk, güçlü devletlerin çıkarları söz konusu olduğunda geçerlidir, zayıf devletler ise uymakla mükelleftir. Ancak uluslararası hukuk nezdinde tüm devletlerin, 'İsrail'in bir terör devleti gibi hareket ettiğini' söyleyerek kamuoyu oluşturması şart, aksi takdirde İsrail bu uygulamalarına devam edecek" dedi. ÇİN VE ABD'NİN GÜÇ MÜCADELESİ Siyasi ve jeopolitik yönden de bölgedeki savaşı ele alan İsmail Akdoğan, "Hamas'ın İsrail'e yönelik yaptığı ani saldırıyı ve ardından gelen savaşı, Çin ve ABD arasındaki küresel güç mücadelesinin ve iki devlet arasındaki jeopolitik rekabetin bir izdüşümü olarak görüyorum. Çin'in Kuşak-Yol Projesi'nin iki koridoru Ortadoğu'dan geçiyor. Çin'in bu projeyi hayata geçirebilmesi için Ortadoğu'nun göreceli istikrar ortamına ulaşması gerekir. Çin'in böyle bir çekim merkezi oluşturmasıyla, ABD eksenindeki Ortadoğu Devletleri'nde kopuş riski görünüyor bu da ABD tarafından ciddi bir tehlike olarak algılanıyor. ABD'nin buna karşı aldığı tedbir ise Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Koridoru Projesi...  ABD menşeli bu proje, Orta Doğu'da İran'ı siyasi ve iktisadi olarak daha da yalnızlaştıran, Suudi Arabistan'ın Çin'le stratejik yakınlaşmasının önüne geçen ve İsrail'in Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesini sağlayan son derece stratejik bir aklın ürünüdür" ifadelerini kullandı. BÖLGEDEKİ ARAÇ, HAMAS ABD'nin bu projesini hayata geçmesini engelleyecek en stratejik ara koridorun Suudi Arabistan-İsrail kara hattı olduğunu kaydeden Akdoğan, "Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesinin önüne geçilmesi halinde ABD merkezli koridorun hayata geçirilmesi tehlikeye girecektir. Bu iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin önüne geçilmesinin en kolay yolu ise İsrail-Filistin çatışmasını yeniden alevlendirmektir. İran'ın mali ve askeri desteğini arkasına alan Hamas'ın İsrail'e yönelik büyük bir askeri harekât başlatması tam da bu nedenledir. Sonuç olarak söz konusu saldırılar, ABD ile Çin arasında yaşanan küresel güç mücadelesinin Orta Doğu sahasına ilişkin ilk somut dışa vurumu olarak görülebilir. Dolayısıyla saldırılar, durumdan vazife çıkaran İran'ın Çin lehine işgüzarlık yaparak Hamas'ı bölgede bir araç olarak kullandığı bir girişim şeklinde değerlendirilebilir" diye konuştu. TÜRKİYE'NİN POLİTİKASI İsrail'in, Hamas tarafından kendisine yapılan saldırıyı iç siyasette ve dış politikada bir fırsat olarak gördüğünü kaydeden İsmail Akdoğan, İsrail'in Siyonist emelleri hayata geçirme fırsatını da ele geçirdiğini kaydetti. İsrail'in, hastane saldırısına kadar elinin ilk kez bu kadar güçlü olduğunu da ifade eden Akdoğan, Türkiye'nin tutumuna da değindi. Akdoğan, Türkiye'ye dair görüşlerini şu sözlerle paylaştı: "Türkiye, son dönemlerde İsrail ile ilişkilerinde normalleşme aşamasına gelmişti ve bu yakınlaşmayla Türkiye, Doğu Akdeniz'de var olma mücadelesi veriyordu. Bu bağlamda değerlendirecek olursak; Türkiye ilk olarak Hamas'ın saldırısından rahatsız oldu ve genel olarak açıklamalarını arabulucu, tarafsız bir anlayışla gerçekleştirdi. Ancak saldırıdan 3 gün sonra İsrail kara harekâtını başlatıp, ibadethanelere saldırmaya başlamasıyla, Türkiye'nin tonu değişmeye başladı, kınama sesleri yükseldi. Ve son olarak hastane saldırısı ile birlikte Türkiye, İsrail'i açıkça hedef alan açıklamalar yapmaya başladı. Burada bir soykırım suçu olduğunu, böyle bir katliam varken uluslararası çıkarların arkada bırakıldığını ifade eden daha sert bir politikaya döndü."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.