SON DAKİKA
Hava Durumu

#Bebek Hastalıkları

YENİŞEHİR YÖREM - Bebek Hastalıkları haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bebek Hastalıkları haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Dikkat! Büyüme ağrısı mı? Perthes mi? Haber

Dikkat! Büyüme ağrısı mı? Perthes mi?

Perthes hastalığının en sık belirtisinin topallama olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Merdan Artuç, “Her yaşta görülebilmekle birlikte 4 ila 8 yaş arasında daha sık görülür. Femur başı kan akımının kısa ya da uzun süreli bozulması, hormonal nedenlerle iskelet yaşının geri olması, düşük doğum ağırlığı, travma, hiperaktivite, genetik, düşük sosyoekonomik durum, kanda pıhtılaşma bozuklukları hastalığın risk faktörleri arasındadır” dedi.   Genellikle erkek çocuklarda görülen perthes hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Op. Dr. Merdan Artuç, “Perthes hastalığının tam adı ile Legg- Calve- Perthes olarak bilinir. Femur adı verilen uyluk kemiğinin baş kısmında bilinmeyen bir nedenle kan dolaşımının bozulması sonucu kemik dokusunun ölümü ve yeni kemiğin oluşumu ile seyreden bir hastalıktır. Perthes hastalığında en sık belirti topallamadır. Topallama hem ağrı ile hem kalça çevresi kasların güçsüzlüğüne bağlıdır. Kalça eklem hareket kısıtlılığı bir diğer belirtisidir. Uyluk ve diz ağrıları da görülebilir” diye konuştu.  4 ila 8 yaş aralığında sık görülüyor  Perthes hastalığının tam olarak nedeninin bilinmediğine değinen Op. Dr. Artuç, şöyle devam etti:  “Perthes hastalığına birden fazla etken olduğu konusundan görüş birliği vardır. Femur başı kan akımının kısa ya da uzun süreli bozulması, hormonal nedenlerle iskelet yaşının geri olması, düşük doğum ağırlığı, travma, hiperaktivite, genetik, düşük sosyoekonomik durum, pasif sigara içiciliği, beslenme alışkanlığı, kanda pıhtılaşma bozuklukları hastalığın risk faktörleri arasındadır. Yüzde 10 ila 15 oranında iki taraflı olabilir. 18 ay ile iskelet gelişiminin tamamlanması arasında her yaşta görülebilmekle birlikte 4 ila 8 yaş arasında sıktır. Erkeklerde kızlara oranla 4 ila 5 kat daha fazla görülür. Perthes hastalığının önlenmesi ise ne yazık ki mümkün değildir. Ancak kendini sınırlayan bir hastalıktır. Ortalama 12 ila 18 ay süren yakınmalar sonrası çocuk normal fiziksel aktivitesine döner. Perthes hastalığı 6 yaş öncesi başlayanlarda sonuç iyi iken, 9 yaş sonrası başlayanlar için sonuçlar kötüdür.”  Hastalığın başlangıç yaşı tedavi sonucunu etkiler  Op. Dr. Artuç, büyük yaşta yakalanan çocuklarda kalça kireçlenmesinin görülebileceğine dikkati çekerek, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:  “Tanısı ve takibinde röntgen altın standarttır. Hastalığın sınıflandırılmasında MR gerekebilir. Büyük yaş ve ileri evre hastalıklarıyla birlikte ilerleyen dönemde kalçada kireçlenme görülebilir. Tedavi sürecinde ise; hastalığın başlangıç yaşı tedavi sonucunu etkiler. Tedavide ana prensip kalça kemiğini yuvanın içinde tutmak ve uzun dönemde kalça ekleminin uyumunu sağlar. Hastalığın evresi ve yaşa bağlı olarak cerrahi veya cerrahi dışı olarak yapılır. 8 yaş altı ve kemik yaşı 6 yaş altı, erken evre perthes hastalığı ameliyatsız takip, aktivite modifikasyonu, yükten kesme ve fizik tedavi ile iyi sonuç alınabilir. Kalçanın yerinde tutulmasını amaçlayan pek çok ortezler tanımlanmıştır, son yıllardaki çalışmalar ortez ile tedavinin herhangi bir eksinin olmadığını göstermiştir. 8 yaş üstü ve kemik yaşı 6 yaş üstü hastalarda, ileri evde hastalarda sıklıkla çeşitli osteotomi dediğimiz cerrahi tedaviler uygulanır. Ameliyat sonrası 6 ila 8 hafta kadar alçıya alınması gerekebilir. Sonrasında rehabilitasyon sürecinde iyileşmesini hızlandırmak amaçlı fizik tedavi verilebilir.”

Ağlayan bebek kolik midir ? Haber

Ağlayan bebek kolik midir ?

Her ağlayan bebeğe kolik denilemeyeceğini söyleyen Aydemir, "Özellikle koliğin bir takım besin alerjileri, reflü hastalığı, travmalar, kulak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, özellikle bebeklerde bir takım diğer ikinci sebeplerle karışabildiğini biliyoruz" ifadelerine yer verdi.   Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aydemir, yeni doğan döneminde kolik sebebiyle ağlama nöbetleri yaşayan bebeklerdeki duruma dikkat çekti. Her ağlayan bebeğin kolik olamayacağını bazen annesinin kucağında olma duygusu bile yaşayabildiğini söyleyen Aydemir, şöyle dedi:  "Kolik yenidoğan döneminde başlayan, özellikle yaşamın ilk üç ayında bebeklerimizde durdurulamayan ve ağlama nöbetlerinin ortaya çıkması. Tabii kolik demek için her ağlayan bebeğe kolik demiyoruz. Belli kriterler gerekiyor. Yaşamın ilk beş ay içerisinde günlük üç saatten daha uzun süren, haftada üç günden daha uzun süren, ateş, kusma, ishal, döküntü gibi sistemik hastalıkların eşlik etmediği kucağa alma, emzirme, gezdirme gibi yöntemlerle durdurulamayan, annenin bebeği emzirmesine rağmen durdurulamayan ağlama nöbetlerini kolik olarak tanımlıyoruz."  "Kolik tedavisi zor bir süreç"  İlk haftalarda geceleyin uykusuz kalma, beslenme sorunları veya sıklıkla sağlık kuruluşuna başvurma gibi süreçler yaşandığını söyleyen Cumhur Aydemir, "Aslında tedavide her zaman yanıt vermeyen bir durum. Çok sık bir durum. Yeni doğmuş bebeklerde yaşamın ilk iki haftasından sonra özellikle on on dört günden sonra sıklığı giderek artmakta. İlk üç ay içerisinde ortalama yüzde yirmi beş sıklıkta görülmekte. Yüzde onla yüzde kırk arasında farklı rakamlar mevcut. Ama tabii ki her ağlayan bebeğe kolik demediğimiz için bu oranlar değişmekte. Ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişmekte ve sık rastladığımız bir durum. Sık hastaneye başvur sebeplerinden biri. Tabii aileler için ilk haftalarda, ilk aylarda perişanlık oluşturabilen bir durum. Uykusuz geceler, beslenme sorunları, sürekli hastane başvuruları gibi şikayetlere neden olmakta" diye ifade etti.  "Kanıtlanmış net bir tedavisi yok"  Kolik yaşayan bebeklerde bazen reflü hastalığı, birtakım enfeksiyonlar gibi ikinci sebeplerle karşılaşılabildiğini söyleyen Aydemir şu ifadelere yer verdi:  "Kolik dediğimiz durumu önce tanımlamak için bazı hastalıkların olmadığını bebekte muayeneyle ve bazı testlerle ortaya koymamız gerekiyor. Çoğu zaman tabii ki her hastada rutin test yapmıyoruz. Ama özellikle koliğin birtakım besin alerjileri, reflü hastalığı, travmalar, kulak enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonu, özellikle bebeklerde bir takım diğer ikinci sebeplerle karışabildiğini biliyoruz. O yüzden öncelikle bunların olmadığını gösterip başka hiçbir neden bulamadığımız sebepsiz ağlamalarda aileye birtakım davranışsal yöntemlerle, şikayetlerini azaltmak için ve emzirmenin düzenlenmesi, gaz çıkarmanın sağlanması, bağırsak masajı, karın masajı, spinal masajı gibi uygulamalar, besin değişiklikleri bebeğin susturulması için kucakta sallama, yan yatırma, arabayla gezdirme, kundaklama gibi birtakım davranışsal yöntemler literatürde çalışılmış etkileri gösterilmiş. Ama medikal tedavi olarak da çok fazla çalışılmasına rağmen halen net bir tedavisi olmayan bir durum. Deniyoruz yaklaşık yüzde yetmiş seksen haftada bazı probiyotiklere yanıt aldığımızı biliyoruz ama o da her hastada iyi tedavi edilemeyebiliyor. Onun dışında davranışsal yöntemlerle birlikte birtakım bitkisel uygulamalar var. Ama bunlar da iyi, dikkatli kullanmak gerekiyor. Rutin şu dozda şu bitkisel ilacı kullan diyebileceğimiz aslında net kanıtlanmış tedavi yok. Çoğunlukla üç aya kadar aileyi rahatlatarak alttaki başka bir neden olmadığını ispatladığımız zaman bu durumun geçici olduğu, zamanla ağlama ataklarının azalacağı, üç aydan sonra şikayetlerin kaybolacağını söyleyerekten annenin stresini almak çünkü annedeki stres direkt olarak bebeğe yansıyor. Süt kanalıyla geçen o stres faktörü bebeğin emmesini de davranışlarında, ağlama ataklarını da etkileyebiliyor. Bebek bazen sadece annenin kucağında olmak için ağlayabiliyor. O yüzden ağlamanın nedenini ve diğer nedenleri ikinci sebepleri iyi değerlendirmek gerekir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.