SON DAKİKA
Hava Durumu

#Balık

YENİŞEHİR YÖREM - Balık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Balık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fırtına balık tezgahlarını vurdu, fiyatlar yükselişe geçti Haber

Fırtına balık tezgahlarını vurdu, fiyatlar yükselişe geçti

Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte İzmirli vatandaşlar, uygun fiyatlarda balık tüketebilmek için soluğu tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan Havra Sokağı’nda alıyor. Türkiye genelinde ve İzmir’de yaşanan fırtına nedeniyle balıkçılar denize açılamadı. Bu durum nedeniyle tezgahlarda azalma yaşanırken, fiyatlar yükselişe geçti. Tezgahlarda hamsi 50 ila 70, sardalye 70, çupra 150, levrek 150 ile 180, lüfer 400, somon 200, alabalık 130 liradan satışa sunuluyor. “Fırtına olduğu için balıkçılar denize çıkamıyor” Havra Sokağı’nda balıkçılık yapan Kazım Çelik, “50 liraya satılan bir balık 70 liraya yükseldi. Fırtına balık fiyatlarını etkiledi. Fırtına olduğu için balıkçılar denize çıkamıyor. Ocak’tan sonra fiyatlar daha da yükselir. Havalar biraz serinlediği zaman balıklar geri çekiliyor. Üründe azalma olduğu için de fiyatlar bu doğrultuda etkilenip yükseliyor” dedi. "Fiyatlardaki yükseliş bir süre daha devam edecek" Fırtına, rüzgar ve yağmurun fiyatları etkilediğini ve balık fiyatlarındaki yükselişin bir süre daha devam edeceğini söyleyen balıkçı Yusuf Çelik, “Tekneler batmaya başladı. O yüzden balık az olduğu için fiyatlar da yükseliyor. Balık çeşitleri güzel, çeşit çok; fakat şuan fiyatlar yüksek durumda. Bu yükseliş daha da devam eder. Fiyatta yükselme olduğu zaman geri düşmez. Fiyatların düşmesi için baya bir bolluk ve havaların güzel olması lazım. Fırtına olduğu zaman, balıklar dibe kaçıyor. Makineler balıkları tespit edemiyor. Bu yüzden balık tutması zorlaşıyor. Bu durum da doğrudan balık fiyatlarına etki ediyor. Balık genelde çok olduğu zaman ucuz olur ama az olduğu zaman değere biner. Hamsi 70, sardalye 70, çupra 150, levrek 180, lüfer 400, somon 200, alabalık 130 liradan satılıyor. Bu sene bolluk yok. Çupra, levrek fiyatları fırtınadan dolayı hep yükseldi” ifadelerine yer verdi. “Tezgahlara fazla bir çeşit koyamıyoruz, balık gelmiyor” Tezgahlara çok çeşit koyamadıklarını belirten esnaf Serkan Çömlek, “Balık fiyatları 1 haftaya kadar normaldi; fakat gördüğünüz gibi 3-4 gündür fırtına var. Bazı balıklarda fiyatlar bu sebeple yükseldi. Tezgahlara fazla bir çeşit koyamıyoruz, balık gelmiyor. Sardalye ve hamsi 50 liraydı, 2-3 günden beri 70 liraya satıyoruz. 20 lira kadar etkiledi. İnsanlar yağmur ve fırtınadan dolayı balık almaya gelmiyor ve bu fiyatları yüksek buluyor; ama bugün 70 liraya bir tava menemen dahi yapılamıyor. Vatandaşlar bol bol balık yesinler. Bugün bir buçuk kilo balık 100 lira ve 4 kişilik bir aileyi doyurur; yani insanlar akşam yemeğini 25 liraya yesinler” şeklinde konuştu. “Havalar düzeldiği zaman fiyatlar da düşer” Balığın çok faydalı olduğuna değinen esnaf Cebrail Bekiroğlu, “Şu anda hava durumundan dolayı çeşitlerimiz çok değil. Fiyatlar da yukarı doğru gidiyor. 5-10 gün öncesine kadar sardalye, hamsi fiyatlarımız 50 lira bandındaydı. Havalar soğudu ve fırtına olduğu zaman 70 liraya kadar yükselir. Bunlar geçici durumlar. Havalar düzeldiği zaman fiyatlar da geriye doğru çekilir. Tabii bu havalarda balık yemesi daha güzel oluyor. Şuan hamsi 50 lira. Geçen sene de hamsi 50 liraydı; fakat asgari ücret 5 bin 500 TL idi. Asgari ücret bu sene 11 bin liraya çıktı; ama hamsi yine 50 lirada kaldı. Geçen seneye göre fiyatlar iyi durumda. Kırmızı et ve tavuğa nazaran balığın şuanda kesinlikle tüketilmesi lazım. İnsan vücuduna birebir, doğal bir ürün. Fiyatlar herkese hitap ediyor” diye konuştu.

Balıkçılar hamsi bolluğu için sıcaklığın düşmesi bekleniyor Haber

Balıkçılar hamsi bolluğu için sıcaklığın düşmesi bekleniyor

Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Özkaya, 1 Eylül itibarıyla denizlerde av sezonunun başladığını anımsatarak, balıkçıların yoğun bir mesai içinde olduğunu söyledi. Son yıllarda tüm dünyada hissedilen iklim değişikliğinden balıkçılık sektörünün de etkilendiğine dikkati çeken Özkaya, "Karadeniz'de deniz suyu sıcaklığı 19 derece seviyelerinde. Bu balıkçılık için pek uygun değil. Su sıcak olunca balıklar bir araya toplanmıyor. Karadeniz'de sıcaklığın yüksek olmasından dolayı balıkçılarımız avcılık yapmakta zorlanıyor, özellikle hamsi yakalayamıyor. Bu sene bu yüzden hamsiyi tezgahlarda çok göremiyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Bu sene hamsinin bol olduğunu söyleyen Özkaya, "Gelecek ayın ortalarından itibaren Karadeniz'de deniz suyu sıcaklığının 15 derece seviyesine düşmesini bekliyoruz. Yani 15 Aralık gibi Karadeniz'de sıcaklığın düşmesiyle hamsi tezgahlarımızı şenlendirecek. Buna bağlı olarak hamsi fiyatlarının düşmesini de bekliyoruz. " ifadelerini kullandı. Balıkçıların önceliğinin denizlerde sürdürülebilirlik olması gerektiğini belirten Özkaya, "Denizler hepimizin ortak varlığı. Gelecek nesillere de bırakmamız lazım. Balıkçılarımız belirlenen kurallara uygun avcılık yapmalı, vatandaşlar da bu konuda duyarlı olmalıdır." dedi.

Deniz suyu soğumadı, balıklar havyarlarını bırakamadı Haber

Deniz suyu soğumadı, balıklar havyarlarını bırakamadı

Küresel ısınma sebebiyle bu yıl Karadeniz’de deniz suyunun ani ısınması ve ani düşmesi sebebiyle balıklar, havyarlarını denize bırakamadı. Bilinçsiz avlanmanın da getirdiği sorunlar sebebiyle bu yıl Karadeniz’de balık neredeyse yok denilecek kadar azaldı.   Eylül ayında vira bismillah diyerek balık sezonuna büyük umutlarla açan balıkçılar, umduğunu bulamadı. Sezon öncesinde bazı balıkçılar ağlarını, bazıları teknelerinde yenilikte bulunurken, küresel ısınma başta olmak üzere bilinçsiz avlanmanın getirdiği sorunlar sebebiyle bu yıl balık olmadı. Küresel ısınma sebebiyle Karadeniz’de sıklıkla poyraz eserken, deniz suyunda ise ani düşmeler ve ani ısınmalar yaşandı. Deniz suyunun istenilen seviyede soğumaması balıkların havyarlarını da bırakmasına engel oldu. Zamanında havyarlarını bırakamayan balıklarda, bilinçsiz şekilde avlanınca bu yıl Karadeniz’de balık yok denilecek kadar azaldı. Mazot fiyatlarının da bir hayli yüksek olmasından dolayı balığa çıkamayan balıkçılar, Su Ürünleri Bakanlığının kurulmasını talep ederek, sorunlarına çözüm getirilmesini istedi.  “İklim değişikliği sebebiyle balıklarda 1 ay önce ya da 1 ay sonra yumurtalarını bırakmaya başladı”  Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde balıkçılıkla uğraşan Can Bağlan, “Küresel ısınmanın artmasından ötürü iklim değişiklikleri yaşandı. İklim değişikliği sebebiyle balıklarda 1 ay önce ya da 1 ay sonra yumurtalarını bırakmaya başladı. Deniz suyu ise normal sıcaklıkta değildi. Bazen çok sıcak oldu, bazen de çok soğuk oldu. Balığın yumurta bırakmasında doğal şartlar oluşmadığı içinde bazı balıklar havyarlarını bırakamadı. Birde Türkiye’nin üç tarafı denizlerle kaplı olmasına rağmen bizim bir Balıkçılık Bakanlığımızda yok. Balıkçıların sorunu üst safhada, pahalı mazot alıyoruz. İşçiliğimiz pahalı ve limanların özelleştirilerek kiraya verilmesi. Balık teknelerinin limanlara girememesi gibi balıkçıların sorunları bulunuyor. Örneğin bir balıkçı teknesinin limana girip balık boşaltması için 4-5 bin dolar para isteniyor. Şirketler balıkçılığı öldürüyor. Bu sistem ne yazık ki bizleri yetiştirme balığa yöneltiyor. Bizim üç tarafımız denizlerle kaplı olmasına rağmen çupra, somon ya da levrek yemeye yöneltiliyoruz yani alabalık üretimine yöneltiliyoruz. Bizlerin her şeyi dijital. Her balıkçı kayığına kamera sistemi kurulduğu zaman bütün sistemi takip edebiliyorsun. Bizlere olta balıkçıları tutup 2 kilo istavrit getiriyor. Bana satıyor, bende alıp tezgahıma koyuyorum. Fakat ben satarken su ürünleri gelip bana 15 bin lira ceza yazıyor. Benim bunda bir suçum yok. Bu asıl denizlerde iken engellenmesi gerekiyor. Burada tezgaha geldikten sonra değil. Bu yüzden dijital sistem kurulacak ve kayıkçılara senin kayığında bir kilo bile küçük balık bulduğumda ruhsatını iptal ederim diyecek, bakın o zaman küçük balık tutabiliyor mu? Tabii ki tutamaz. Ucuz mazot vereceksiniz, tesisat yardımında bulunacaksınız. Bunun yanı sıra su üstü ya da su altı radarlarının da hepsi kaldırılacak. Eski sisteme dönülmesi lazım. Yoksa bizler burada hiçbir şekilde balık yiyemeyiz. Şu anda kalkan, barbun ya da mezgit, çaça gibi balıkları balık yemi fabrikalarına gönderiyoruz, niye çünkü palamut ya da hamsi yok denizlerde. Kalkan balığı mesela ne yiyecek, bunları balık yemi fabrikasına gönderdiğimizde” dedi.  Deniz suyunun 14 derece olmamasından ötürü palamudun havyarlarını bırakamadığını söyleyen Can Bağlan, “Palamut balığı 2-3 yıl olursa bir yıl olmaz. Palamut balığı yani torik istediği ortamı bulamadığı zaman havyar dökmez. Deniz suyu sıcaklığı 14 derece olacak, 14 metrede gidip havyar dökeceği yeri buluyor. 30 metrede ise 15’inci metresini bulup havyarını döküyor. Deniz suyu soğuk olduğu zaman havyarını dökmez ya da sıcak olduğu zaman yine dökmez, gidip başka bir yere döker. Palamut, 3 yıl az olur, 1 yıl çok olur” diye konuştu.  “Bu yıl ne yazık ki umduğumuzu bulamadık”  Kastamonu’nun Cide ilçesinde balıkçılık yapan Bektaş Bakır ise “Karadenizli balıkçılar olarak bizler bu yıl balıktan çok umutluyduk. Bu yüzden bazılarımız ağlarını büyüttü, bazılarımız teknelerini değiştirdi. Fakat herkes hazırlıklarını yapmasına rağmen ne yazık ki umduğunu bulamadı. Bunun yanı sıra birde mazot fiyatları da bir hayli arttı. Balık var deniliyor, denk gelen tutuyor deniliyor ama balığa çıkmaz istiyorsun bu sefer mazot pahalı olduğu için balığa çıkamıyorsun. Bu yüzden şu anda bizlerde biraz daha balık avcılığı için geri planda duruyoruz. Bu yıl balıkçı ne yazık ki umduğunu bulamadı. Şu anda birçok balıkçı zarar etmiş durumda. Palamutta yok denilecek kadar var. Denk gelirsen tutabiliyorsun. Bunun içinde devamlı denizde bulunmanız gerekiyor. İmkanı olan gidiyor fakat imkanı olmayanda balığa çıkamıyor. Balığa çıkmak için bir yerlerden haber bekliyoruz yoksa balığa çıkmıyoruz. Son yıllarda mazot fiyatları arttığı için balığa çıkamıyoruz. Bizler, bir balığa çıkmak istediğimiz zaman bin ya da bin 500 lira arasında bir mazot masrafımız oluyor. Bu da bizlerin belini büküyor. Mazot fiyatları uygun olsaydı denizden gelmezdik. Öncesinde çıkıp sabaha kadar dolaşıyorduk balık peşinde fakat şimdi balığa çıkan 1 saat sonra geri geliyor. Denizde dolaşamıyorsunuz. Denizde balık ararken ilk öncelikle insan mazotu düşünüyor. Denetimlerin daha iyi yapılmasını istiyoruz. Kendimizde bir yanlışlık gördüğümüz zaman bildiriyoruz. Su Ürünleri ya da Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri denetimlerin biraz daha üstüne düşüp kaçak avcılığı ya da yasal olmayan ağ ya da balıkların tutulmasını engellemeleri gerekiyor. Avlananlar arasında boyutu tutmayan balıklarda oluyor. Bunların biraz daha denetimlerinin sık olmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.  Küresel ısınmadan ötürü balık neslinin tükenme noktasına geldiğini söyleyen Bakır, “1970’li yıllarda imkansızlıklarla tutulan balık boldu. Ama şimdi cihazlar büyüdü, tekneler büyüdü. Ağlar büyüdü. Avcılıkta büyüdü. Bu yüzden günden güne artık balık nesli de tükeniyor. Buna hava muhalefeti de sebep oldu. Bu yıl balık olmamasının yüzde 50’si bilinçsiz avcılık ise yüzde 50’side küresel ısınmadan kaynaklı hava muhalefeti oluyor. Deniz suyunun sıcak gitmesi balığa etken oldu. Havyar bırakamıyor, bıraksa dahi gereken sıcaklık oluşmadığı için tutmuyor. İki ay boyunca poyraz esti Karadeniz’de, bu süre çok uzun. İklimin değişmesi de bizlere çok büyük etken. İki ay boyunca poyraz esmesi, normal değil. Boğazdan çıkıp geliyor balık, poyrazı görünce geri dönüyor Karadeniz’e gelmiyor. Şu anda durumumuz kötü, bizlerin geçimi bundan sağlanıyor. Gidişatımız iyi değil, çocuklarıma balıkçılık yaptırmayacağım, teknemi de satmayı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Göl ve göletlere yavru sazan balığı salındı Haber

Göl ve göletlere yavru sazan balığı salındı

Konya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından Beyşehir Gölü kenarındaki Jandarma Burnu mevkiinde düzenlenen balıklandırma programında Türkiye’nin önemli tatlı su balığı üretim merkezlerinden birisi olan ve son dönemde çeşitli sebeplerle balıkçılığın azalma noktasına geldiği Beyşehir Gölü’ne 2 milyon adet yavru sazan balığı salındı. Törende konuşan Konya İl Tarım ve Orman Müdürü Duran Seçen, sürdürülebilir balıkçılık için iç suları balıklandırmayı sürdürdüklerini söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığının yürüttüğü “Su Kaynaklarının Balıklandırılması” projesi çerçevesinde Beyşehir Gölü’ne de balık bırakmanın sevinç ve heyecanını yaşadıklarını anlatan Seçen, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Tarım Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın büyük önem verdiği su ürünleri sektörünün gelişmesi, insanımıza sağlıklı ve kaliteli protein kaynağı olan su ürünleri arzının artırılması ve desteklenmesi için su kaynaklarımızı balıklandırmaya devam ediyoruz. Bu amaçla bugün burada Beyşehir Gölü'ne 2 milyon adet sazan balığı bırakıyoruz. Beyşehir Gölü ile birlikte ilimizde bulunan göl ve göletlere 2023 yılı içerisinde toplam 3 milyon 300 bin adet sazan balığı bırakmış olacağız” dedi.  Beyşehir Gölü’nün 650 kilometrekarelik alanıyla etrafında yaşayanlara geçim kaynağı olduğunu ve bu haliyle birçok kişiye de istihdam sağlamaya devam ettiğini aktaran Seçen, “Her yıl olduğu gibi bu yıl da Beyşehir Gölü'nde balıkçılık yapan avcılarımız için 455 adet tekne için 2 milyon 094 bin lira destek ödemesi yaptık. Unutulmuş ya da terkedilmiş av araçları, göl zemininde birikerek yıllarca potansiyel olarak av yapmakta, bu haliyle ciddi manada sucul yaşamı etkilemektedir. Aynı zamanda kirlenmeye de sebep olmaktadır. Bakanlığımızın uygulamakta olduğu ‘Sucul Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ve Geliştirilmesi Projesi’ çerçevesinde göl zemininden avcılık malzemelerinin temizlenmesine yönelik çalışmalarımız geçmiş yıllardan bu yana sürmektedir. Bu çerçevede bu yıl 5 bin hektarlık alanda hayalet ağ temizliği yapılmış olup, 5 bin metre ağ ve 520 adet pinter göl zemininden temizlenmiştir. Böylece su ürünlerinin hayalet avcılık ile zarar görmesi önlenmiş ve değer bulması sağlanmıştır. Gayemiz gölümüzü gelecek nesillere sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devretmektir. ‘Canlıyı koru, suyu koru, geleceğini koru’ anlayışıyla hareket etmeliyiz. Doğal balık stoklarının korunması ve sürdürülebilir olması kurallara bağlı avcılık ile mümkündür. Gelecek nesillere balık stoklarının aktarılabilmesi için öncelikle Bakanlığımızca getirilen düzenlemelere uyulması ve balıkların en az bir kez üremelerine imkan tanınması ile mümkündür. Bunun yanı sıra av araçlarının suda bırakılmaması, mutlaka çıkarılması gerekmektedir” şeklinde konuştu.  Beyşehir Belediye Başkanı Adil Bayındır ise konuşmasında, Beyşehir Gölü’nün Türkiye’nin en önemli tatlı su balığı üretim merkezlerinden birisi olduğuna dikkati çekerek, balıklandırılması yönünde yapılan çalışmalar ve balıkçılara verilen desteklerden ötürü emeği geçen herkese teşekkür etti.  Konuşmalar sonrasında Konya Tarım ve Orman İl Müdürü Duran Seçen ve Belediye Başkanı Adil Bayındır ile beraberindeki protokol üyeleri tarafından kovalar içerisinde bulunan yavru sazan balıkları göl sularıyla buluşturuldu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.