SON DAKİKA
Hava Durumu

#Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

YENİŞEHİR YÖREM - Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Hakim ve savcı yardımcılığı dönemi başlıyor Haber

Hakim ve savcı yardımcılığı dönemi başlıyor

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakim ve savcı adaylığı döneminin sona erdiğini, artık hakim, savcı yardımcılığı döneminin başladığını açıkladı. İlk sınavların bugün ve yarın gerçekleştirildiğini belirten Tunç, “Artık hakim, savcı adaylığı müessesi olmayacak. Hakim, savcı yardımcılığı müessesi olacak. 2 yıl sürmeyecek, 3 yıl sürecek. 1 yıl adalet akademisinde güçlü bir eğitim alacaklar, orada ara sınavları da geçecekler, sonrasında da 2 yıl tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında yardımcılık yapacaklar” dedi. Bakan Tunç ayrıca, cezaevindeki hükümlülerin Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP) ile sorun ve şikayetini aracı olmaksızın, yazılı, sesli ya da görüntülü bir şekilde Adalet Bakanlığına direk ulaştırabileceğini söyledi.   Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Ceza İnfaz Kurumları 12. Yıllık Değerlendirme Toplantısı, Aksu ilçesindeki ATGV Eğitim ve Sosyal Tesisinde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın katılımıyla başladı. 23-26 Aralık tarihleri arasında “Türkiye Yüzyılında Ceza İnfaz Sistemi” temasıyla gerçekleşen toplantıda bir konuşma yapan Bakan Zafer Koç, son 21 yılda yapılan reformlarla ceza infaz kurumlarının ulaştığı modern ve çağın gereklerine uygun yüksek seviyeyi görmenin haklı gururunu yaşadıklarını söyledi. Bakan Tunç, bununla yetinmediklerini belirterek, “Sürekli daha iyinin peşinde olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda Türkiye Yüzyılı her alanda olduğu gibi Adalet Yüzyılı olsun istiyoruz. Bu anlamda da Adalet Bakanlığı’na düşen tüm kurum ve bağlı ilgili kuruluşlarıyla tüm teşkilatımız adaletin yüzyılı için büyük bir seferberlik içinde çalışmalarını sürdürüyorlar” dedi.  Hakim, savcı yardımcılığı müessesi geliyor  23-24 Aralık tarihlerinde hakimlik ve savcılık sınavlarının başladığını aktaran Bakan Tunç, 800 adli yargı, 100 avukatlıktan geçiş, 100 idari yargı olmak üzere toplamda 1000 hakim v savcı yardımcısı adayının 2 gün boyunca ter dökeceğini söyledi. 2 yıl süren hakim, savcı adaylığı yerine artık 3 yıl süren hakim, savcı yardımcılığı dönemi olacağını açıklayan Tunç, “Bu yeni bir uygulama. Önceki yargı paketinde yasalaşmıştı, yürürlülük tarihi itibariyle de ilk sınavı bugün ve yarın gerçekleştiriyoruz. Artık hakim, savcı adaylığı müessesi olmayacak. Hakim, savcı yardımcılığı müessesi olacak. 2 yıl sürmeyecek, 3 yıl sürecek. 1 yıl adalet akademisinde güçlü bir eğitim alacaklar, orada ara sınavları da geçecekler, sonrasında da 2 yıl süren tecrübeli hakim ve savcılarımızın yanında yardımcılık yapacaklar. Yargısal kararlara imza atmayacaklar ama tecrübeli hakim ve savcılarımıza yardımcı olurken de usta-çırak ilişkisi içerisinde mesleğe güçlü bir şekilde başlamış olacaklar” şeklinde konuştu.  “İnfaz aşamasının büyük bir görev ifa ettiğini belirtmekte fayda var”  Ceza adaleti sisteminde adaletin tecellisi için soruşturma, kovuşturma ve infaz aşaması olan 3 bölüm aksamadan ilerlemesi gerektiğine vurgu yapan Bakan Tunç, bu 3 aşamayı oldukça fazla önemsediklerini yineledi. Tunç, infaz aşamasında yasalara, mevzuata ve insan onuru ile haklarına uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Suçlunun topluma kazandırılması ve toplumu suçtan koruma anlamında hem gerçekleştirilen fiilin bir karşılığı olan yaptırımı, yani cezayı çekmesi, aynı zamanda o cezayı çekerken suçlunun topluma kazandırılmasına yönelik süreçlerin infaz aşamasında gerçekleşmesi, sonrasında da bir daha o kişinin suç işlemesini önlenmesi ve topluma kazandırması anlamında infaz aşamasının büyük bir görev ifa ettiğini belirtmekte fayda var” dedi.  “Standartlarımıza uymayan 392 ceza infaz kurumunu kapattık”  Son 21 yılda ceza adalet sisteminin iyileştirilmesine yönelik soruşturma, kovuşturma ve infaz sistemine ilişkin mevzuatın iyileştirilmesi ve uygulanmasına yönelik çok önemli adımlar attıklarını kaydeden Tunç, konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Öncelikle ceza adalet sistemine yönelik temel kanunlarımızın tamamını yeniledik. Türk Ceza Kanunumuz, Ceza Mahkemesi Kanunumuz, Ceza İnfaz Kanunumuz, Kabahatler ve Çocuk Koruma kanunumuz gibi birçok temel mevzuatımızı, günün ihtiyaçlarına uygun hale getirdik, güncelledik. Artık dünyanın en yeni, en çağdaş, hatta bu ülkelerce takip edilen bir ceza mevzuatına sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu temel mevzuat çerçevesinde, alt düzenlemelerle uygulamaları da hayata geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz. Ayrıca ceza infaz kurumlarına ilişkin faaliyetlerimizi, insan onuruna uygun şekilde, hükümlülerin devlete emanet olduğu düşüncesiyle sürdürüyoruz. İnsana dokunmaya ve insanı kazanmaya odaklanan çağdaş infaz anlayışımızın bir sonucu olarak fiziki şartları yetersiz olan cezaevlerini kapattık. Yerlerine insanı ihtiyaçlara uygun, eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirildiği, mesleki eğitim merkezlerinin, okulların, iş yurtları marifetiyle üretime yönelik faaliyetlerin olduğu, kütüphanelerle donatılmış çağdaş ceza infaz kurumlarını hayata geçirdik. Bu kapsamda 2002 yılından itibaren standartlarımıza uymayan 392 ceza infaz kurumunu kapattık. Bundan sonra da ceza infaz kurumlarımızın iyileştirilmesine devam edeceğiz.”  Cezaevindeki hükümlü sorun ve şikayetini aracı olmaksızın direk bakanlığa bildirilebilecek  Bakan Tunç, yenilikçi ve dijital teknolojileri SEGBİS, Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi (ACEP), Bireyselleştirilmiş Personel Eğitim Sistemi (BİPES) gibi uygulamalarla adalet sistemine kazandırmaya devam ettiklerine dikkati çekerek, şunları söyledi:  “ACEP Projesi kapsamında yakın zamanda hayata geçireceğimiz, bakanlık iletişim uygulaması, kendimize olan güvenimizi en net şekilde ortaya koyduğumuz uygulama olacaktır. Uygulama ile hükümlüler, herhangi bir personele ihtiyaç duymaksızın, bir denetime de tabi olmadan cezaevindeki bir durumu ve şikayeti direk bakanlığa hiç arada aracı olmadan sesli, görüntülü ya da yazılı olarak bildirebilecekler. Bu uygulama ceza infaz sisteminin geldiği özgüveni göstermenin yanı sıra insan hak ve onurunun korunması alanında dünyada eşi olmayan önemli bir güvence sağlayacaktır. Hiçbir aracı olmadan hükümlümüz direk şikayetini bakanlığımıza iletilecek. Bu şikayetler değerlendirilecek, talebin ne olduğuna ve iddiaya bakılacak ve sizlerle istişareler gerçekleştirilecek. Uygulamanın alt yapı çalışmaları tamamlandı, kısa süre içerisinde aktif hale getireceğiz.”  Toplantıda geçen yılın değerlendirmesini, uygulamada karşılaştıkları aksaklıkları ve sorunları genel müdürlük yöneticileriyle kurum yöneticilerin bir araya geldiklerini söyleyen Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, insanı ve insan onurunu esas alan bir anlayışla haklarında mahkemelerce verilmiş mahkumiyet ya da tedbir kararlarını infaz ettiğimi hükümlü ve tutukluların, ceza infaz kurumları içerisinde bulundukları süre içerisinde topluma yararlı bir birey olarak tekrar topluma geri dönmelerini temin etmek ve kurumda geçirdikleri süreyi kayıp zaman olmaktan çıkartarak eğitim ve donanımlarını arttırarak hayata tutumlarını sağlamanın en temel hedeflerin olduklarına vurgu yaptı.  Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Zafer Koç da, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmasında temel amacın hükümlülerin haklarında verilmiş cezalarının çektirilmesinin yanı sıra, yeniden suç işlemesini engelleyici etmenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken, kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak olduğunu kaydetti.

AYM - Yargıtay polemiği! Haber

AYM - Yargıtay polemiği!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Özel'in 'Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı' şeklindeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe söz konusu değil" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hükümlü ve tutukluların ürettikleri ürünlerin sergileneceği İş Yurtları Ürün ve El Sanatları Fuarı'nın açılışına katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Tunç, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında görüş farklılığı oluştuğunu dile getirerek, "Bu görüş farkından yola çıkarak, bunu farklı noktalara çekmenin hiçbir anlamı yok. Özellikle CHP'nin yeni seçilen genel başkanı; birlikte parlamentoda görev yaptık, komisyonlarda birlikte çalıştık hatta biz askerliğimizi bile aynı yerde birlikte yaptık. O yüzden ben Özgür Bey'i çok iyi tanıyorum. Özgür Bey'in bu heyecanla özellikle Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri var. Bunlar sorumsuzca yapılan ifadeler. Burada Cumhurbaşkanımızın sanki bir darbe yaptığı şekildeki yorumuna kesinlikle katılmıyoruz. Burada herhangi bir darbe söz konusu değil. Bu millet darbenin ne olduğunu çok iyi biliyor. Bu millet 27 Mayıs darbesini bayram olarak kutlayan zihniyeti de biliyor. Yassıada zihniyetini de hiç unutmamıştır. Bu millet darbeyi de çok iyi bilir. Darbecileri de darbe şakşakçılarını da çok iyi bilir. O nedenle burada konuyu oraya buraya çekmenin bir manası yok. İki yüksek mahkememiz arasındaki görüş farkını ortadan kaldırmaya yönelik özellikle eğer yasada belirsizlik varsa, anayasa mahkemesinin bireysel başvuruyla ilgili kanunda çalışma usulleri ile ilgili anayasa mahkememizin kuruluş kanunuyla ilgili tüm bunlar TBMM'nin yetkisinde olan hususlar. Dolayısıyla TBMM'nin çözebileceği hususlar. Bunlar hukuk zemininde konuşularak, tartışılarak çözülebilecek hususlar. Konu hukuk zemininde tartışılır ve net bir çözüm bulunur" diye konuştu. Bir gazetecinin mevcutta uygulanmayan bir anayasa ve bunun ihlal edildiğine yönelik eleştiriler olduğu sorusunu sorması üzerine Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti: "Anayasamız 82 anayasası. Darbe sonrasında yazılan bir anayasa. Anayasa Mahkememizde hem 61 hem de 82 anayasasında yerini koruyan bir anayasamız var. 2010 anayasa değişikliğiyle bir görev daha yüklendi. O da bireysel başvuru hakkının tanınması. Vatandaşlarımız Avrupa mahkemelerine gitmeden önce kendi mahkemesinde hakkını arayabilmesi anlamında çok önemli reform sayılabilecek, sessiz devrim sayılabilecek bir düzenlemeyi anayasamıza koyduk. Bireysel başvurularla ilgili olarak Anayasa Mahkememizin de, başkanımızın da yakındığı sürekli bir durum söz konusuydu. Anayasa Mahkememizin önüne gelen 130 bin dosya var. Bu 130 bin dosyaya bakacak olan üye sayısı 15. 15 Anayasa Mahkemesi üyesinin 130 bin dosyayı zamanında ve sağlıklı bir şekilde sonuçlandırabilmesi mümkün mü? Bunu milletimizin takdirine bırakıyorum. Burada bir reform ihtiyacımız yok mu? Buna biz gözümüzü kapayabilir miyiz? 130 bin dosyanın özellikle bireysel başvuru yoluyla anayasa mahkemesine başvurduğu durumda hakkını bir an önce alabilmesiyle ilgili çalışmaların hemen sonuçlanması lazım. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin bundan sonra eğer gerek anayasa değişikliği gerekse Anayasa Mahkemesinin çalışma usulleri ile ilgili konuları düzenleyen kanunda bir düzenleme yapılmasın dersek o zaman bu sorun büyüyerek devam eder. Yüksek mahkemelerimiz arasındaki görüş farklılıklarımız artar. Bu da bizim hukuk sistemimize zarar verir. O nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir, konuyu farklı yerlere çekmemek gerekir. Buranın üzerinden bir siyasi tartışmaya değil, sorumlu davranmamız lazım. TBMM'de özellikle grubu bulunan siyasi partilerimiz ortadaki sorunu giderecek çalışmaları yapacaklarına inanıyoruz. TBMM bu anlamda önümüzdeki süreç içerisinde bu konuları elbette ki gündemine alacaktır." Öte yandan, Tunç, Türkiye'nin yeni, demokratik ve sivil bir anayasa ihtiyacı olduğunu herkesin ifade ettiğine vurgu yaparak, bu durum için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini söyledi.

Bakan Tunç: Haber

Bakan Tunç: "Çocuklarımızı acı sürecin yıpratıcı etkilerinden koruyacağız"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Çocuklarımızı acı sürecin yıpratıcı etkilerinden korumak için gereken tedbirleri gecikmeksizin almak durumundayız. Çocuk adalet sistemini onarıcı adalet yaklaşımıyla yeniden yapılandırılması ve mağdur odaklı bir yaklaşım benimsenmesini somut bir hedef olarak ortaya koyacağız" dedi.   Adalet Bakanı Tunç, Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde düzenlenen 'Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulması İşlemleri Değerlendirme Çalıştayı'na katıldı.  Buradaki konuşmasında İsrail'in Gazze'ye yönelik düzenlediği saldırıları kınayan Tunç, saldırılara sessiz kalan devletler ve uluslararası kuruluşlara birtakım eleştiriler yöneltti.  "Demokrasi, insan hakları, çocuk hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik sözcüklerini dillerinden düşürmeyen uluslararası kuruluşlar ile devletler bu zulmü sessizce seyrediyor" diyen Tunç, dünyanın gözü önünde, çoğu çocuk ve kadın binlerce masum insanın, teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürüldüğünü söyleyerek, "Gazze'de yalnızca çocuklar ve masumlar değil, insanlık ölüyor. Biz inanıyoruz ki o çocukların ahı, çocuk katliamlarını yapanları tutacak. Bu katliamı yapanlar, insanlığın huzurunda hesap verecekler. Buna yürekten inanıyoruz" ifadelerini kulandı.  Adli süreçte çocuk haklarının gözetilmesi ve çocuklara yönelik koruyucu destekleyici tedbirlerin etkinleştirilmesi doğrultusunda çalışmaları sürdürdüklerini hatırlatan Tunç, çocukların yaşları, fiziksel veya ruhsal durumları nedeniyle suçtan daha fazla etkilendiğini aktardı.  "Gereken tedbirleri gecikmeksizin almak durumundayız"  Bakan Tunç, çocuk haklarının aynı zamanda insan hakkı demek olduğunu vurgulayarak, "Bu noktada çocuklarımızı acı sürecin yıpratıcı etkilerinden korumak için gereken tedbirleri gecikmeksizin almak durumundayız. Bu sebeple hazırlığına başladığımız Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı'nda, çocuk adalet sistemini onarıcı adalet yaklaşımıyla yeniden yapılandırılması ve mağdur odaklı bir yaklaşım benimsenmesini somut bir hedef olarak ortaya koyacağız" dedi.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, çocukların korunması noktasına çok hassas olduğunu dile getiren Tunç, "Henüz daha kanun yokken o dönemde Başbakanlık genelgesiyle Çocuk İzlem Merkezleri'ni uygulamaya koydu ve bu genelge sonrasında devam eden uygulamaları özellikle yasal altyapısını oluşturan kanun düzenlemelerini gerçekleştirdik ve ülke geneline yaygınlaştırdık. Çocuk mahkemesi sayısını arttırdık; 83'e yükseldi" dedi.  "Suça sürüklendiği iddia edilen' demek lazım"  Tunç, Çocuk Adalet Merkezi'nin ilk pilot uygulamasının Erzurum'da olduğunu hatırlatarak, "Ülke geneline yaygınlaştırarak gerek suç mağduru çocukların gerekse suça sürüklenen çocuklar, aslında 'suça sürüklenen' diyoruz ama 'suça sürüklendiği iddia edilen' demek lazım. Suça sürüklendiği iddia edilen çocukların da adliyelerden, yetişkinlerin bulunduğu yerlerden ayrı şekilde yargılamalarının yapılması noktasındaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz" cümlelerine yer verdi.  "Hepimizin vicdanını sızlatan görüntüler vardı"  Çocukların velayetinin boşanma sonucunda bir tarafa verildiğini ve bu çerçevede çocukla kişisel ilişki kurulma süreci olduğunu belirten Tunç, şöyle konuştu:  "İcra memurları ve polisler vasıtasıyla çocuklar bir meta gibi, bir mal gibi alınıp o çirkin görüntüler, hepimizin vicdanını sızlatan görüntüler vardı. Bunun değişmesi gerektiği de yıllarca tartışıldı; ama uygulamaya konulamamıştı. Benim Adalet Komisyonu'nda olduğum dönemde yasalaştı. Sayın Bakanımızla da o dönemde görüşmelerimiz olmuştu. Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle 'bu kötü uygulamaları artık kaldırın' diye talimatları vardı. O uygulamaların artık bir yıldan bu yana olmadığını görüyoruz."  Tunç, çocuk görüşme merkezlerinde çocuğun üstün yararlarının korunması ve düşünülerek güzel bir çalışma gerçekleştirilebildiğine dikkati çekerek, "Elbette ki uygulamada bazı aksaklıklar, sıkıntılar olabilir. İşte bu çalıştayda, o aksaklıkları sizler gündeme getirdiniz. Onları da ortadan kaldırarak bu işleyişin daha verimli olmasını, daha çocuk yararının olmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.