Taşeron şirket bünyesinde öğretmen evinde resepsiyon görevlisi olarak çalışan işçi, boş oda yüzünden Milli Eğitim Bakanlığında genel müdür olarak çalışan bir müşteriyle tartıştı. Müşterinin arkasından küfrettiği iddia edilen resepsiyon görevlisi tazminatsız bir şekilde kovuldu.
Haber Giriş Tarihi: 02.02.2020 11:35
Haber Güncellenme Tarihi: 02.02.2020 11:35
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.yenisehiryorem.com/
Bakanlıkta görevli bir genel müdür, öğretmen evine gelerek boş bir oda istedi. Taşeron şirket bünyesinde öğretmen evi resepsiyonunda çalışan işçi, bürokrata boş oda olmadığını söyledi. Müşteri ile resepsiyon görevlisi arasında tartışma çıktı. Bir süre sonra müşteri resepsiyondan ayrıldı. İddiaya göre resepsiyon görevlisi, genel müdürün arkasından küfretti. Konu öğretmen evi idaresine iletilince taşeron işçi tazminat ödenmeden kovuldu. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan resepsiyon görevlisi, feshin geçersizliğine, işe iâadesine ve kanunî sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istedi. Hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de işveren davalı olarak mahkemede savunma yaptı. Taşeron şirket avukatı, şirketin alt işveren sıfatının olmadığını, işten çıkarmanın asıl işveren tarafından yapıldığını, davacı işçinin iş akdinin sona erme sebebinin diğer davalının vermiş olduğu talimatın yerine getirilmesi sonucu olduğunu savundu.
Mahkeme, davacının müşteriyi yatıştırmaya çalıştığı ancak bundan yeterince sonuç alamadığına dikkat çekti. Müşterinin arkasından müşteri ayrıldıktan sonra davacının sinkaflı sözler kullandığına vurgu yapan mahkeme, davacının iş akdinin haklı sebeple feshedilmediği gerekçesiyle bakanlık aleyhine açılan davanın reddine, şirket aleyhine açılan davanın kabulüne karar verdi. Kararı taraflar istinâfa götürdü. Bölge adliye mahkemesi, davacının öfkeli müşteriyi yatıştırmaya çalıştığını, ancak bundan yeterince sonuç alamadığına dikkat çekti. Davacının bulunduğu ortamda kamera kaydının alınması yönünde rızasının bulunduğuna dâir dosyada bir belgenin bulunmadığının belirtildiği kararda davacının alt işverene iâdesine, işe başlatılmaması hâlinde doğacak tazminatlardan her iki davalının da sorumlu olmasının gerektiğine hükmetti. Her iki davalı da kararı temyiz etti.
Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi, emsâl kararıyla müşterinin arkasından küfürlü sözler sarf eden işçinin tazminatsız şekilde kovulmasının önünü açtı. Kararda, "Söz konusu olayda davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa sebep olduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı ortadadır. İşveren açısından haklı fesih sebeplerinin doğduğu, resepsiyonu gören alenî kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından davanın reddi yerine kabulü hatalıdır. Bölge adliye mahkemesinin ve iş mahkemesinin kararlarının bozularak ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedilmiştir" denildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müşterinin arkasından konuşmak kovulma sebebi
Taşeron şirket bünyesinde öğretmen evinde resepsiyon görevlisi olarak çalışan işçi, boş oda yüzünden Milli Eğitim Bakanlığında genel müdür olarak çalışan bir müşteriyle tartıştı. Müşterinin arkasından küfrettiği iddia edilen resepsiyon görevlisi tazminatsız bir şekilde kovuldu.
Bakanlıkta görevli bir genel müdür, öğretmen evine gelerek boş bir oda istedi. Taşeron şirket bünyesinde öğretmen evi resepsiyonunda çalışan işçi, bürokrata boş oda olmadığını söyledi. Müşteri ile resepsiyon görevlisi arasında tartışma çıktı. Bir süre sonra müşteri resepsiyondan ayrıldı. İddiaya göre resepsiyon görevlisi, genel müdürün arkasından küfretti. Konu öğretmen evi idaresine iletilince taşeron işçi tazminat ödenmeden kovuldu. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan resepsiyon görevlisi, feshin geçersizliğine, işe iâadesine ve kanunî sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istedi. Hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de işveren davalı olarak mahkemede savunma yaptı. Taşeron şirket avukatı, şirketin alt işveren sıfatının olmadığını, işten çıkarmanın asıl işveren tarafından yapıldığını, davacı işçinin iş akdinin sona erme sebebinin diğer davalının vermiş olduğu talimatın yerine getirilmesi sonucu olduğunu savundu.
Mahkeme, davacının müşteriyi yatıştırmaya çalıştığı ancak bundan yeterince sonuç alamadığına dikkat çekti. Müşterinin arkasından müşteri ayrıldıktan sonra davacının sinkaflı sözler kullandığına vurgu yapan mahkeme, davacının iş akdinin haklı sebeple feshedilmediği gerekçesiyle bakanlık aleyhine açılan davanın reddine, şirket aleyhine açılan davanın kabulüne karar verdi. Kararı taraflar istinâfa götürdü. Bölge adliye mahkemesi, davacının öfkeli müşteriyi yatıştırmaya çalıştığını, ancak bundan yeterince sonuç alamadığına dikkat çekti. Davacının bulunduğu ortamda kamera kaydının alınması yönünde rızasının bulunduğuna dâir dosyada bir belgenin bulunmadığının belirtildiği kararda davacının alt işverene iâdesine, işe başlatılmaması hâlinde doğacak tazminatlardan her iki davalının da sorumlu olmasının gerektiğine hükmetti. Her iki davalı da kararı temyiz etti.
Yargıtay 9. Hukuk Dâiresi, emsâl kararıyla müşterinin arkasından küfürlü sözler sarf eden işçinin tazminatsız şekilde kovulmasının önünü açtı. Kararda, "Söz konusu olayda davacının müşteriyle tartışarak olumsuzluğa sebep olduğu ve sinkaflı küfürler ettiği, bu davranışların doğruluk ve bağlılıkla bağdaşmadığı ortadadır. İşveren açısından haklı fesih sebeplerinin doğduğu, resepsiyonu gören alenî kameraların kayıt yapması için işçinin yazılı rızasının alınmasının gerekmediği ve feshin haklı nedene dayandığı anlaşıldığından davanın reddi yerine kabulü hatalıdır. Bölge adliye mahkemesinin ve iş mahkemesinin kararlarının bozularak ortadan kaldırılmasına oy birliği ile hükmedilmiştir" denildi.
En Çok Okunan Haberler