Bulgaristan’da doğan ve o dönemde Bulgaristan’ın Türklere karşı uyguladığı baskılara dayanamayarak 17 yaşında Türkiye’ye iltica eden Rasim Arda, Türkiye’de 3 yıl kalmasının ardından çalışmak üzere gittiği Avustralya’da vatandaşlık aldı. Yeni bir hayat kurduğu Avustralya’da geçmişte yaşadığı zor günleri unutmayan Arda, Bulgaristan’ın Türklere yönelik uyguladığı baskıyı dünyaya duyurmak için eylemlere katıldı. Arda'nın, 1985 yılında Melbourne’da düzenlenen halter müsabakalarında Naim Süleymanoğlu’yla yolları kesişti. Naim Süleymanoğlu’nu Türkiye’ye getirme girişimi başta Süleymanoğlu’nun istememesi üzerine olumsuz olsa da aradan geçen bir yıl sonra Dünya Halter Şampiyonası vesilesi ile Melbourne’da bir araya gelen ikili, tüm zorluklara rağmen kaçış planını uygulayarak Bulgaristan baskılarını tüm dünyaya duyurmayı başardı. Cep Herkülü’nün Türkiye’ye kaçmasında büyük rol oynayan Arda o yıllara ait fotoğrafları ilk kez gösterdi. “Ben büyük adamım, benim ismimi kimse değiştiremez” Filmlere konu olan hikâyeyi yıllardır evinde sakladığı albümündeki fotoğraflarla anlatan Rasim Arda, “Bulgaristan’daki olaylar 1984’te başladı. Naim Süleymanoğlu da 1985 yılında Melbourne’daki yarışmalara geldi. Tabi bizim o sırada Naim’den haberimiz yok. Bir arkadaşım beni aradı Bulgaristan takımında bir Türk çocuğu var dedi. Ben duyunca çok sevindim, hemen işimi gücümü bırakıp gidip onu buldum. İltica etmek istiyorsa yardım edebileceğimi söyledim. Fakat yaşı tutmuyordu. Bulgarlar bizim olay çıkaracağımızı bildiklerinden onu Türk ismiyle getirmişti. ‘Biz isim değiştirmiyoruz’ propagandası için onu Türk ismiyle getirdiler. Bir ara Bulgar sporcularla müsabakalardan sonra sohbet ederken Naim’in antrenörü bana neden ismini değiştirmediklerini söyledi. ‘Sizin olay çıkaracağınızı biliyoruz’ dedi ve bir dahaki sefere değiştireceklerini söyledi. Bunu Naim’e anlattım, ‘ben büyük adamım, benim ismimi kimse değiştiremez’ dedi. Sonrasında bana ‘Rasim ağabey, ben iltica edersem benim anneme, babama, kardeşlerime zarar verirler, düşüneyim’ dedi. Tabi biz üzüldük, Bulgaristan’daki olaylar için bir fırsattı. Bütün dünyaya anlatabilirdi” şeklinde konuştu. “Senin bize yalvarman lazım, biz sana yalvarıyoruz” Naim Süleymanoğlu’na yaptığı iltica teklifinin olumsuz sonuçlanmasının ardından aradan geçen bir yıl sonra yeniden bir araya geldiklerini belirten Arda, yine olumsuz cevap aldığını söyledi. O an Süleymanoğlu’nu kaçırmaktan vazgeçtiğini belirten Arda, “Aradan bir yıl geçti. Onların kaldığı otele sık sık gittiğim için Bulgarlar artık beni tanımıştı. Artık şüphelenmeye başladılar. Ben onu bir daha oraya getireceklerini sanmıyordum. Bir buçuk yıl sonra aynı arkadaşım bir daha beni aradı. ‘Gözün aydın, senin adam yine gelmiş’ dedi. Tabi yine sevindim. İşimi, gücümü bırakıp yine gittim. O takımda bir de Bulgaristanlı Pomak sporcu vardı. Onun aracılığı ile çağırdık Naim’i çünkü Bulgarların beni görmelerini istemedik. Naim’e tekrar sordum, ‘Geçen sefer sen dönünce üzüldük, niyetin var mı yok mu. Uğraştırma bizi’ dedim. ‘Öyle bir niyetim yok ağabey’ deyince ben biraz bozuldum. ‘Senin bize yalvarman lazım, biz sana yalvarıyoruz’ dedim. Arkadaşıma 'gidelim' deyince 'sinirlenme, seni denedim' dedi. O da haklı, çünkü aksanım bozuk. Yıllardır başka diller konuşa konuşa aksanım ne Bulgar aksanına benziyor ne de Türk aksanına benziyor. Naim de Bulgar ajanı olduğumu düşünüp ağzını yokladığımı sanmış” dedi. Bulgarlara ihbar edildiler İlk planlarında Süleymanoğlu’nu otelden kaçırmayı düşündüklerini söyleyen Arda, “Bizim niyetimiz onu otelden kaçırmaktı. Fakat son gün aramızdan birisi bizi ihbar etmiş. Naimler takımca toplanıp yemeğe bir lokantaya gitmiş. Ben de gittim, orada Naim bana ‘Burada oldu oldu, olmadı sabah uçağım kalkıyor. Otelde odama giderken ajanlar beni takip ediyor’ dedi. Yanımızda Bekir isminde Bulgaristanlı bir arkadaş daha vardı. Bekir arabayı almaya gitti, ‘Kapıları açık lokantanın önünde sizi bekleyeceğim’ dedi. Biz de diğer sporcuları lafa tuttuk. Naim sigara bahanesiyle lokantanın önüne çıktı, gidiş o gidiş” ifadelerini kullandı. “Televizyonda beni arıyorlardı, telefonlarımı dinliyorlardı” Cep Herkülü’nün kaçırılmasının ardından Bulgaristan ve Avustralya istihbaratının peşine düştüğünü ifade eden Arda, “Daha önce biz ülkücü arkadaşlarla şöyle planlamıştık, biz kaçıracağız onlara teslim edeceğiz diye konuşmuştuk. Çünkü Bulgarlar benim adresimi biliyorlardı. İyi ki öyle bir karar almışız, çünkü hemen kimin kaçırdığını biliyorlardı. Televizyonlarda beni arıyorlardı. Bulgarlar onu elimizdeyken ya vurabilirlerdi ya da silah zoruyla kaçırabilirlerdi. İyi ki böyle bir karar vermişiz. Birkaç araç değiştirip ülkücü arkadaşların evinde kaldı. 3 gün boyunca Turgut Özal devreye girene kadar orada saklandı. Ben bir daha Naim’i hiç görmedim. Çünkü beni hep takip ediyorlardı. Gidemezdim onun olduğu yere. Hatta adresini vermek istediler ben bilmek istemediğimi söyledim. Çünkü Bulgaristan ve Avusturalya istihbaratı benim telefonumu dinliyorlardı. Adres neresi diye sorsam Naim’e benden önce onlar giderdi” dedi.